Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

MİLLİ EDEBİYAT ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR (1920-50)

    Milliyetçilik akımının doğurduğu Milli Edebiyat anlayışı, Cumhuriyetin ilk yıllarında da belirleyicidir.
    Kurtuluş Savaşı’nın etkileri sürmüştür.
    Bu dönemin şairleri, şiirlerini Kültür Haftası, Hisar, Çınaraltı gibi dergilerde yayımlamışlardır.

Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiir

    Milliyetçilik akımından etkilenmişlerdir.
    Milli kaynaklardan beslenmişlerdir.
    Daha çok Anadolu’yu, toplum sorunlarını, milli duyguları ve heyecanları ele almışlardır.
    Hece ölçüsüne bağlı kalmışlardır.
    Sade dil anlayışını benimsemişlerdir.
    Türk diline büyük önem vermişlerdir.
    Yabancı dillerin kurallarını dikkate almamışlardır.
    Yabancı kelimelerin yerine genellikle bu kelimelerin Türkçe karşılıklarını kullanmışlardır.
    Kelimeleri genellikle ilk anlamda kullanmışlardır.
    Genellikle sıradan insanları anlatmışlardır.
    Bu dönemde işlenen konular Mili Edebiyat dönemine göre daha bireysel konuları ele almış gözükse de genellikle milli ve yerli konuları ele almışlardır.
    İki dönemde de benzer temalar ele alınmıştır.
    Şiirlerde hece ölçüsü ve ahenk unsurları başarıyla kullanılmıştır.
    Bu dönem şairleri genellikle bir dergi etrafında kümelenmiş ve bir edebi topluluk olarak hareket etmişlerdir.
    Bu dönem şairleri, Milli Edebiyat döneminin şairlerine göre Batı edebiyatından daha fazla etkilenmişlerdir.

1.    Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
2.    Enis Behiç KORYÜREK
3.    Halit Fahri OZANSOY
4.    Orhan Seyfi ORHON
5.    Yusuf Ziya ORTAÇ

1.    Arif Nihat ASYA
2.    Zeki Ömer DEFNE
3.    Ahmet Kutsi TECER
4.    Orhan Şaik GÖKYAY
5.    Necmettin Hali ONAN
6.    Behçet Kemal ÇAĞLAR
7.    Kemalettin KAMU
8.    Ömer Bedrettin UŞAKLI
9.    Şukufe Nihal BAŞAR

Beş Hececiler

    Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yılarında Milli Edebiyat akımı çerçevesinde birçok şair heceyle şiir yazmıştır.
    Bu dönemde heceyi çok iyi kullanan beş şair büyük bir ün kazanmıştır.
    Bir araya gelerek bir edebi topluluk oluşturdukları izlenimini vermişlerdir.
    Milli Edebiyatçılardan çok etkilenmiş olsalar da eserlerindeki konularında bireyselliği de işlemiş olmaları onlardan ayrılan yönleridir.
    Ziya Gökalp’ı kendilerine fikir ve sanatta rehber olarak benimsediler.

Beş Hececilerin Özellikleri

    Hecenin beş şairi adıyla da anılan bu sanatçılar milli edebiyat akımından etkilenmiş ve şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.
    Şiirde sade ve özentisiz olmayı ve süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.
    Beş hececiler şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele döneminde başlamışlardır.
    Beş hececiler ilk şiirlerinde aruz veznini kullanmışlar daha sonra heceye geçmişlerdir.
    Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
    Hece vezni ile serbest müstezat yazmayı da denediler.


1.FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898-1973)

SANAT
Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarımız da binbir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.

Sen kubbesinde ince bir mozayik arar da,
Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini.
Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeşil çini.

Sen raksına dalarken için titrer derinden,
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin;
Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden,
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin

Fırtınayı andıran orkestıra sesleri,
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine;
Iztırab çekenlerin acıklı nefesleri,
Bizde geçer en hazin bir musikî yerine!

Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun,
Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini;
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun,
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini.

Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken,
Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu'muz.
Arkadaş! Biz bu yolda türküler tuttururken,
Sana uğurlar olsun.. Ayrılıyor yolumuz...

    1898 yılında İstanbul’da dünyaya geldi.
    Şiire çocuk yaşlarda başladı. Yazarın ifadesine göre ilk şiiri “Saat”, "Çocuk Dünyası" adlı bir dergide yayınlandı (1914).
    Gazetecilik, öğretmenlik ve milletvekilliği yaptı.
    Geleceğin ünlü şairi Behçet Kemal onun Kayseri Lisesi’nde öğrencisi oldu.
    İlk şiirlerini aruz ölçüsüyle yazdı. Cenap Şahabettin ve özellikle Yahya Kemal'in etkisinde kaldı.
    Aruzla yazdığı şiirlerini 1918’de “Şarkın Sultanları”, 1919’da “Dinle Neyden” ve “Gönülden Gönüle” adlı kitaplarında topladı.
    Sanatçı, halkın yaşantılarından çıkardığı konuları yine halkın söyleyiş ve nazım biçimleriyle dile getirir.
    Yepyeni görüşler getiren ünlü "Sanat" şiiri, memleketçi şiirin ilk bilinçli bildirisi kabul edilir. Batı etkilerine kapalı, Türk halk şiirine açık bir tutum içindedir.
    Şiirin yanı sıra, yurt ve ulus sevgisini işlediği veya toplumsal gerçeklere yöneldiği oyunlar da yazdı.
    1936’da yayımlanan “Yıldız Yağmuru” romanında şair Şukufe Nihal Hanım’a aşkını anlattığı düşünülür.

ŞİİR: :Şarkın Sultanları(aruz), Dinle Neyden(hece) , Gönülden Gönüle, Ali, Piç-Yolcu ile Arabacı-Bizim Memleket-Çoban Çeşmesi-Bir Ömür Böyle Geçti-Suda Halkalar-Han Duvarları-Zindan Duvarları-Mustafa Kemal-Son Âşık
Tiyatro oyunları: Canavar (manzum)-O gün(1925)-Akın (1932)-Özyurt (1933)-Kahraman (1938)-Yayla Kartalı (1945)-İlk Göz Ağrısı-Hudekoğlu
Roman: Yıldız Yağmuru-Ayşe'nin Doktoru



2.KEMALETTİN KAMU (1901-1948)

BİNGÖL ÇOBANLARI
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.
Bu dağların en eski âşinasıdır soyum,
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların.
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
Her gün aynı pınardan doldurur destimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla...
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni;
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı;
Her adım uyandırır ayrı bir hatırayı:
Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,
"Suna"mın başka köye gelin gittiği akşam.
Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla,
Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.
-Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
Diye hıçkırır kaval:
Bir çoban parçasısın olmasan bile koyun,
Daima eğeceksin, başkalarına boyun;
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı,
Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an!
Mademki kara bahtın adını koydu: Çoban!
Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla...
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylarının mavi dumanlarına,
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına!

    15 Eylül 1901 tarihinde Bayburt'ta doğdu, 6 Mart 1948 tarihinde Ankara'da öldü.
    İstanbul Erkek Muallim Mektebi'nde öğrenci iken Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçti.
    Anadolu Ajansı temsilcisi olarak gittiği Paris'te Siyasal Bilimler Okulu'nu bitirdi. Türk Dil Kurumu Terim Kolu başkanlığı yaptı.
    Milli Mücadele’ye katılmıştır.
    Başlangıçta aruz ölçüsü ile yazdı; sonra hece ölçüsüyle Milli Edebiyat akımına bağlı yurt sevgisi, gurbet, aşk, ulusal kurtuluş heyecanını yansıtan şiirler yazdı.
    Şiirleri okul kitaplarına giren, yurt genelinde tanınan bir şairdir.
    Gurbet şairi olarak bilinir.
    Birçok şiirinde vatan sevgisi ve Milli Mücadele’yi konu edinmiştir.
    Roman ve hikâye tarzında eseri yoktur.

ESERLERİ:
ŞİİR: Şiirleri ölümünden sonra "Kemalettin Kamu, Hayatı, Şahsiyeti ve Şiirleri" (1949) adlı kitapta toplandı.
Tanınmış Şiirlerinin İsimleri: Hazan Yolcusuna, Bingöl Çobanları, Gurbet, İrşad, İzmir Yollarından Son Mektup


3.AHMET KUTSİ TECER(1901-1967)

ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
Orda bir köy var, uzakta,
köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta,
ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
ev bizim evimizdir.

Orda bir ses var, uzakta,
ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
ses bizim sesimizdir.

Orda bir dağ var, uzakta,
dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
dağ bizim dağımızdır.

Orda bir yol var, uzakta,
yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
yol bizim yolumuzdur.

    1901 yılında Kudüs’te doğdu, 1967 yılında İstanbul’da öldü.
    İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünü bitirdi.
    Bir süre edebiyat öğretmenliği Milli Eğitim Müdürlüğü, Devlet Konservatuarı Müdürlüğü yaptı.
    1950 yılında UNESCO Merkez Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulundu; yurda döndükten sonra öğretmenlik ve öğretim görevlisi olarak çalıştı.
    Hece ölçüsü ile halkçı anlayışla yazdığı, yurt ve insan sevgisiyle bezeli, duygusal, içten, lirik şiirleriyle tanındı.
    Halk kültürü alanında çalışmaları ile tanınır.
    Çalışmaları, Karacaoğlan ve Yunus Emre’nin hayatına ışık tutmuştur.
    Ünlü halk şairi Âşık Veysel’i Türkiye'ye tanıtan, halk müziği derlemecisi Muzaffer Sarısözen'i keşfeden kişidir.
    1930'larda adını şiir alanında duyuran edebiyatçının en çok bilinen eseri, bir okul şarkısı haline getirilen Orada Bir Köy Var Uzakta adlı şiirdir.
    Tecer, şairliğinin yanı sıra kaynağını yerli ve milli unsurlardan alan tiyatro eserleri vermiş bir oyun yazarıdır.
ESERLERİ:
ŞİİR: Şiirler (1932)Tüm Şiirleri (1980, ölümünden sonra)
TİYATRO: Yazılan Bozulmaz-Köşebaşı-Koçyiğit Köroğlu-Bir Pazar Günü-Satılık Ev

4.ORHAN ŞAİK GÖKYAY (1902-1994)
BU VATAN KİMİN

Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.

Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.

Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır

İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.

Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.

Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir.


    1902 yılında İnebolu'da doğdu, 2 Aralık 1994 tarihinde İstanbul'da öldü.
    Türk Dili ve  Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi.
    Kastamonu, Edirne, Ankara, Eskişehir, Bursa, Malatya  ve İstanbul'da edebiyat öğretmenliği, Devlet Konservatuvarı müdürlüğü, İngiltere'de öğrenci müfettişliği ve okutmanlık yaptı.
    Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürü iken "Irkçılık ve Turancılık" davasında tutuklandı, yargılandı ve aklandı.
    Atsız Mecmua, Çağlayan, Çağrı, Çığır, Gösteri, Kopuz, Oluş, Orhun, Türk Dili, Ülkü, Yarın ve Yücel dergilerinde yazdı.
    Edebiyat tarihimiz ile ilgili araştırmalarıyla, özellikle Dede Korkut Masalları'nı yalınlaştırması ile dikkat çekti.
    Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri saz ve tekke şiirini kavramış bir gönül adamının ustalıklı tadını taşırlar.
    “Bu Vatan Kimin” şiiri ile hafızalarda yer etmiş vatansever bir şairdir.
    Edebiyat alanında şairliğinden çok eleştirmenliği ve araştırmacılığı ile öne çıktı.
ESERLERİ:
ŞİİR: Birkaç Şiir (1976)-Bu Vatan Kimin? (1994 Ölümünden sonra)
İNCELEME-ELEŞTİRİ: Dede Korkut (İstanbul, 1000)-Dedem Korkut'un Kitabı(İstanbul, 1973)
Kâtip Çelebi'den Seçmeler (İstanbul, 1968)-Destursuz Bağa Girenler (Dergâh yayınları, İstanbul 1982)

 

5.ZEKİ ÖMER DEFNE(1903-1992)
Ilgaz
Yıldızlar çamlara değer de geçer,
Gün burdan başını eğer de geçer.
Sular dizlerini döğer de geçer.
Bir Ilgaz, er Ilgaz, yar Ilgaz!..

Başında bir tavus tuğ gibi çamlar,
Yollara dizilmiş tığ gibi çamlar,
Karşıdan bir zümrüt çığ gibi çamlar.
Bir Ilgaz, er Ilgaz, yar Ilgaz!..

Dalı var; göklere yeşil direktir,
Gölü var; dağlara düşmüş yürektir,
Yolu var; içinde yitsem gerektir.
Bir Ilgaz, er Ilgaz, yar Ilgaz!..
Zeki Ömer Defne
    Çankırı’da doğmuştur.
    Kastamonu Lisesi ve İstanbul’daki çeşitli liselerde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği ayrıca yöneticilik yaptı.
    Halk Edebiyatı geleneklerine bağlı ve hece ölçüsünde çağdaş şiirler yazdı.
    Çınaraltı, Sanat ve Edebiyat, Hareket, Ün, Şadırvan, Edebiyat Dünyası, Varlık gibi dergilerde şiirleri yayınladı.
    Anadolu’yu şiirlerinin ana teması olarak aldı. Yurt güzellemeleriyle tanındı. Yazdığı yurt güzellemeleri şiirlerinde Erzurum, Eğin, Ilgaz, Isparta, Bursa, İstanbul, Konya illerini çeşitli özellikleriyle tanıttı.
    Güçlü bir anlatıma ve duyarlığa sahip olan şiirleri ancak 1970'lerden itibaren kitaplaşmaya başlamıştır.
ESERLERİ:
ŞİİR: Denizden Çalınmış Ülke (1971)-Sessiz Nehir (1985)-Kardelenler (1988)-Ilgaz-Orta Anadolu-Ziller Çalacak

 

6.NECMETTİN HALİL ONAN (1902-1968)
BİR YOLCUYA
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bir tümsek, Anadolu'nda,
İstiklâl uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
    1902 yılında Çatalca'da (İstanbul) doğdu, 1968’de İstanbul'da öldü.
    İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Türk Edebiyatı Bölümü'ne girdi. Edebiyat öğretmenliği, bakanlık  müfettişi, yükseköğretim genel müdürü, öğretim üyesi olarak çalıştı.
    Aruz ve hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde aşk, doğa ve ulusal duyguları işledi.
    Türk edebiyatının artık klasikleşmiş eseri olan ve Türk ordusunun Çanakkale Savaşları'ndaki savunmasını anan "Bir Yolcuya " (Dur Yolcu) şiirini kaleme alan şairdir.
    Aşk, doğa ve ulusal duygular ile ilgili şiirler yazdı. Son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı etkisi görülür.
    İşleyen Yara adlı romanı, kitap olarak basılmamış ancak daha sonra Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmiştir.  
    Ortaokullar için dilbilgisi kitapları da hazırlamıştır.
ESERLERİ:
ŞİİR: Çakıl Taşları (1927)-Bir Yudum Daha (1931, ilk kitabı ile birlikte yeni şiirleri)
ROMANLARI: İşleyen Yara (yayımlanmadı)-Kolejli Nereye (1977)
DİĞER KİTAPLARI-Dilbilgisi (1928), 2 cilt-Dilbilgisi (1934)-Dilbilgisi (1943), İlkokullar için-İzahlı Divan Şiiri Antolojisi (1940, 1946)-Namık Kemal’ in Talim-i Edebiyatı üzerine bir Risalesi (1950)-Leyla ve Mecnun (1956), Fuzuli’nin eserinin tenkidi

 

7.Ö.BEDRETTİN UŞAKLI (1904-1946)
YAYLA DUMANI
Gümüş bir dumanla kaplandı her yer
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı.
Sürüler, çimenler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı.

Ben de duman olsam senin yerine
Yaylasam dağların şu mahşerine
Güzelim saçına ve gözlerine
Ben girsem, ben dolsam, yayla dumanı.

Beni içerine aldın ağ gibi
Doldun gözlerime bir rüya gibi
Ben de güneş gibi, yüce dağ gibi
İçinde kaybolsam yayla dumanı...
   Ömer Bedrettin Uşaklı
    Uşak’ta doğdu.
    Anadolu'da görev yaptığı yıllarda tanıdığı yöreler, kişisel izlenim ve gözlemleri şiirinin duygu ve düşünce kaynağını oluşturmuştur.
    Döneminde "Anadolu Şairi" olarak ünlenmiştir. Eşini ve kızını kaybetmesi şiirine hüznü ve iç duyarlılığı getirmiştir. Sarı Kız Mermerleri adlı şiir kitabını kızına adamıştır.
    Anadolu'dan değişik, canlı görünümler çizmiştir. Kullandığı simgeler ve yaptığı betimlemelerde "hayal"i ön planda tutmuştur. Doğa, gurbet, deniz, ölüm ve özlem, şiirlerinin başlıca temalarıdır. Hece ölçüsü geleneğine bağlı kalmıştır.
    Öz ve sade bir söyleyişi vardı. Şiirlerinin önemli bir bölümü Türk Müziği bestekârları tarafından bestelenmiştir.
    Yıldızların Altında, Eğilmez Başın Gibi, Kapıldım Gidiyorum adlı besteler buna örnek verilebilir.
ESERLERİ:
ŞİİR: Deniz Sarhoşları (1926,1929)-Yayla Dumanı (1934)-Sarıkız Mermerleri (1940)-Yayla Dumanı-Seçme Şiirler (1945)-Bütün Eserleri (1988, ölümünden sonra)

8.ŞUKUFE NİHAL BAŞAR (1896-1973)


    İstanbul’da doğmuştur.
    Türkiye’nin önemli toplumsal değişmeler geçirdiği bir dönem olan 1919-1960 yılları arasında şiir, öykü ve romanlar yayımlamış bir edebiyatçıdır.
    1919’da Darülfünun’un Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nü bitirerek “Türkiye’de Darülfünun’dan mezun ilk kadın” unvanının sahibi olmuştur.
    Türkiye’de kadın özgürlüğünün ilk temsilcileri ve savunucularından birisidir.
    Aruz veznini bırakıp hece ölçüsünü kullandı.
    Kadın, yurt sorunları ve aşk konularını işledi.
    Şiirlerinin yanı sıra öyküler ve romanlar kaleme aldı.
    “Yalnız Dönüyorum” adlı romanı Faruk Nafiz Çamlıbel ile olan aşkını anlattığı düşünülmektedir.
    1960’ta sayısı yediye ulaşan şiir kitaplarında cumhuriyetin “aydın” kadınlarından biri olarak Anadolu’nun geri kalmışlık sorunu üzerine şiirler yazdı.

ESERLERİ:
Şiir: Yıldızlar ve Gölgeler (1919)-Hazan Rüzgârları (1927)-Gayya (1930)-Yakut Kayalar (1931)-Su (1933)-Sıla Yolları (1935)-Sabah Kuşları (1943)-Yerden Göğe (1960)-Şükufe Nihal / Şiirler (1975)
Gezi Notları: Finlandiya (1935)
Öykü: Tevekkülün Cezası (1928)
Roman: Renksiz Istırap (1928)-Yakut Kayalar (1931)-Çöl Güneşi (1933)-Yalnız Dönüyorum (1938)
Domaniç Dağlarının Yolcusu (1946) Çölde Sabah Oluyor (1951)

9.BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR (1908-1969)


ASIRLARCA
-Dünyanın en büyük ölmezine-
Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım;
Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım.
Ben de giyersem eğer bir gün deha tacını
"İstersen çiğne" diye önüne atacağım...

Söndüğünü görsem de bin "meşale emel"in
Ebediyet yolumuz, öyle elimde elin...
Ak düşen saçlarınla nur kattığın heykelin
Hamuruna harç diye kanımı katacağım.

Yansam da masalların "Âşık Kerem"i gibi,
Bu aşk ölmez öyle her gönül veremi gibi!
Şöhretin okyanuslar aşarken gemi gibi;
Ben dalga gibi ayak ucunda yatacağım…

Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım!
Mayıs 1933
    1908'de Erzincan'da doğdu, 1969'da İstanbul'da yaşamını yitirdi.
    Aslen mühendis olmasına rağmen öğretmenlik, müfettişlik, program yapımcılığı gibi vazifelerde bulunmuştur.
    Görevleri dolayısıyla yurdun her yöresini dolaştı. Halk şiirleri ve halk sanatı ile yakından ilgilenmek fırsatını buldu.
    Bazı şiirlerinde Ankaralı Âşık Ömer mahlasını kullandı.
    Şiirleri Hayat, İnkılapçı Gençlik, İstanbul, Muhit, Şadırvan, Türk Dili, Türk Yurdu, Ulus, Ülkü, Varlık, Yedigün, Yücel dergi ve gazetelerinde yayımlandı.
    Şiirlerinde Atatürk devrimleri, Atatürk sevgisi, ulusal duygular, yurt ve vatan sevgisi ve güzellikleri konularını işledi, hece ölçüsünü kullandı.
    Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte Onuncu Yıl Marşı'nı yazdı.
ESERLERİ:
ŞİİR: Erciyesten Kopan Çığ (şiir, 1932)-Burada Bir Kalp Çarpıyor (şiir, 1933)-Benden İçeri (bütün şiirleri, 1966)-Behçet Kemal Son Şiirleri (1970,ö.s.)
DİĞER ESERLERİ:-Çoban (manzum oyun, 1932)-Atilla (manzum oyun, 1935)-Halkevleri (inceleme, 1935)-Hasan Âli Yücel ve Eserleri (inceleme,1937)-Hür Mavilikte (gezi notları, 1947)-Dolmabahçe'den Anıt Kabre Kadar (gözlem,1955)-Kur'an-ı Kerim'den İlhamlar (1966)-Atatürk Denizi'nden Damlalar (antoloji, 1967)-Battal Gazi Destanı (1968)-Bugünün Diliyle Atatürk'ün Söylevleri (1968)

14.ARİF NİHAT ASYA (1904-1975)


Kalk Yiğidim!
Kalk yiğidim, yine dağbaşını duman aldı...
Parçalandı bir kıtanın toprakları,
Aslan payını aslan olmayan aldı...
Kalk yiğidim, yine dağbaşını duman aldı.

Tulgalı, tulgasız başlar alayı...
Kanatlı, kanatsız kuşlar...
Aşılmamış dağlar, çıkılmamış yokuşlar...
Dağları, tasları akar sulariyle
Şu tanıdık toprakta
Bir büyük dünya parçası
Fatihini aramakta.

Dünyayı ahretten ayıran
Duvarları yık da gel,
Ay doğar gibi, gün doğar gibi
Şu kıpkızıl ufuktan çık da gel!

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.
Parçalandı bir kıtanın toprakları;
Aslan payını aslan olmıyan aldı...
Kalk yiğidim, yine dağbaşını duman aldı.
Arif Nihat Asya
    Adana’nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı ünlü Bayrak şiirinden dolayı “Bayrak şairi” olarak da anılır.
    Şiire aruzla başlamış, rubailer, gazeller yazmış; özellikle rubaiye büyük önem vermiştir.
    Ölçü bakımından kararlılık göstermeyerek aruzu, heceyi ve serbest biçimleri aynı ustalıkla kullanmıştır.
    Ulusalcı düşünce ve duyguları dile getirdiği şiirleriyle dikkat çekmiş; yurt güzelliklerini anlatan, kimi zaman yergi ve nükte özelliği ağır basan şiirler yazmıştır.
    Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Kökler ve Dallar, Rubaiyat-ı Arif en önemli şiir kitaplarıdır

ESERLERİ:
ŞİİR: Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor-Kökler ve Dallar-Heykeltıraş-Yastığımın Rüyası-Ayetler-Kubbe-i Hadrâ-Emzikler-Dualar ve Âminler-Aynalarda Kalan-Bütün Eserleri-Kıbrıs Rübaileri-Nisan-Kova Burcu-Avrupa’dan -Rübailer-Şiirler-Rubaiyat-ı Arif
DÜZ YAZI: Kanatlar ve Gagalarınki Kapı

HİSAR TOPLULUĞU
    Mehmet Çınarlı -Gültekin Samanoğlu -İlhan Geçer -Mustafa Necati Karaer -Fevzi Halıcı -Yahya Akengin -Yavuz Bülent Bakiler -Coşkun Ertepınar -Bekir Sıtkı Erdoğan -Nevzat Yalçın -Munis Faik Ozansoy -Selahattin Batu -Kerim Aydın Erdem
Hisarcılar, 1950 yılında çıkmaya başlayan Hisar dergisi etrafında toplanan şair ve yazarlardır. 1980’e kadar yayını devam eden dergide, yenilikleri reddetmemekle birlikte geleneğe aykırı düşmemeyi temel alan bir anlayış savunulmuş; dil konusundaki aşırılıklara, “Öz Türkçe” akımına karşı çıkılmıştır. Görüşleri:
1. Sanat bir propaganda aracı değildir.
2. Modern Türk edebiyatı, millî bir çizgide geliş¬melidir.
3. Sanatta sürekli bir yenilik olmalı; ancak eskiyle bağlar koparılmamalıdır.
4. Edebiyatın dili, yaşayan Türkçe olmalıdır.

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ROMAN VE HİKAYE TEST-1

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI DİLE GETİREN ŞİİR TEST-2

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI DİLE GETİREN ŞİİR TEST-1

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi