Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

KOŞMA

Halk edebiyatımızın en yaygın nazım şekillerinden biridir: Çoğu 4+4+3 veya 6+5 du­rak olmak üzere on bir hecedir. Aynı koşmada bazen bu iki veznin kullanıldığı olur. Kla­sik şekli dörtlük denilen, dört mısralık millî nazım birimlerimizden 3-6'sının ard arda sı­ralanması ile meydana gelir. Kafiye düzeni birinci dörtlükte abcb veya abab; diğer dört­lüklerde aaab şeklindedir. Aşık edebiyatının en önemli türü koşmadır. Divan edebiyatının "gazel"i gibi lirik konuları işlemekte kullanılır. Aşk, sevgi, tabiat güzellikleri koşmanın en belli başlı konuları arasındadır. Halk edebiyatı sıkı kurallardan pek hoşlanmadığı için, esas ölçüsü on bir heceli olan koşmayı değişik ölçülerde de görüyoruz. Koşmanın insan ve tabiat güzelliğini öveni güzelleme, yiğitlik temasını işleyeni koçaklama, bir kişiyi ve bir toplumun kötülüklerini eleştirmenleri taşlama, yasla ilgili olanları ağıt adını alır:

(S. Kemal KARAALİOĞLU, Ansiklopedik Edebiyat Sözlüğü,

İnkılap ve Aka Kitabevleri, İst 1983.)

***

  • Halk Edebiyatımızda(Âşık Edebiyatı) doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türüdür.
  • Dörder dizelik bentlerden oluşur. Dörtlük sayısı genellikle 3-5 arasındadır.
  • Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11’li kalıbıyla yazılır. 
  • Şair koşmanın son bendinde ismini ya da mahlasım söyler.
  • Koşmalar dile getirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi isimler alır.
  • Karşılıklı konuşma şeklinde yani “dedim-dedi” diye başlayan dizelerle de söylenebilir. Bu tür koşmalara “mürâcaa” ismi verilir.
  • Bütün kafiyeleri cinaslı olan koşmalara “tecnis” denir.

KOŞMA-KARACAOĞLAN

Elâ gözlüm ben bu ilden gideyim 

Zülfü perişanım kal melil melil 

Kerem et aklından çıkarma beni 

Ağla gözyaşını sil melil melil

 

Yekin ey sevdiğim sen seni düzelt 

Karayı bağla da beyazı çöz at 

Doldur ver bâdeyi bir dahi uzat 

Ayrılık şerbetin ver melil melil

 

Elvan çiçeklerden sokma başına 

Kudret kalemini çekme kaşına 

Beni unutursan doyma yaşına 

Gez benim aşkımla yâr melil melil

 

Karac'oğlan der ki ölüp ölünce 

Ben de güzel sevdim kendi halimce 

Varıp gurbet ile vâsıl olunca 

Dostlardan haberim al melil melil

 

                          KARACAOĞLAN

 

 MÜRÂCAA KOŞMA:

UYKUDAN UYANMIŞ ŞAHİN BAKIŞLIM

Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim sarhoş musun söyledi yok yok
Ak ellerin elvan elvan kınalım
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok

Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok

Dedim aydınlık var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi boynumda
Dedim meh-tab nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok

Dedim vatanın mı dedi ilimdir
Dedim bülbül müdür dedi dilimdir
Dedim Nesimi Şah dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok

Kul Nesimi

 

TECNİS KOŞMA:

Derd-i dilim arttı yârimin derdim
Seksende doksanda yüzde seyr eyle
Gonca güllerini yârimin derdim
Gerdanda dudakta yüzde seyr eyle

Sel gelince yıkılırmış yar dedim
Al hançeri vur sineye yâr dedim
Yeter cevr ü cefa etme yâr dedim
Cism ü bedenimi yüz de seyr eyle

Çeşmîyâ bin gazel yazdım dîvâne
El bağladım yâre durdum dîvâne
Dedi var yıkıl git behey dîvâne
Aşkın deryasında yüz de seyr eyle


 KOŞMA-MANİ

Hâb-ı nazda yatar iken uyandım
Bir bâde verdiler nûş edip kandım
İçtim bâdeyi kandım
Ab-ı hayattır sandım
Ben bir ateşe yandım
Aşkın atına bindim
Yeri göğü dolandım
Bu yerde de avlandım
Seni buldum bir çobana efendim
Kudret kanadımı çalsam el kınar

Uyanmıştım hâb-ı nazdan havf ilen
Kırklar dolu verdi tabla raf ilen
Dolu tabla raf ilen
Divan durdum saf ilen
Öğüt almam laf ilen
Erenler taraf ilen
Yedi deryaları kûh-ı Kaf ilen
Gavazsam kaynağa dalsam el kınar

Siftah yalvarırım Gani Subhana
Sonradan dönerim bir aç aslana
Dönerem aç aslana
Saldırıram cihana
Kâh o yana bu yana
Diyeceksin daha ne
Nece ki bir serçe geçer şahana
Kırsam kanadını yolsam el kınar

Zülâlî çağırır ben bir nökerim
Heyya gibi dilden zeher tökerim
Zeher meher tökerim
Aşk kılıcın çekerim
Tunçtan beden sökerim
Ey benim bal şekerim
Hiç deme Mevlâ kerim
Haçan ki meydanda pençe çekerim
Her âşık sazını alsam el kınar   

Zülalî

 

KOŞMA-MANİ - İBRAHİM SAĞIR

Aşığın kaderi çekmektir çile,
Söz etmem sevdiğim sözün üstüne.
Kaşın gözün üstüne,
Hüzün hüzün üstüne,
Naz yok nazın üstüne,
Ve garazın üstüne,
Yok, avazın üstüne,
Kaşın, gözün, saçın gelince dile,
Dökülür zülüfler gözün üstüne.

Seninle bitmiyor derdim, meselem,
Sitemin bir âlem, cilven bir âlem,
Dilin demez bir kelam,
Arşa erişir nalem,
Zor mu vermek bir selam,
Gönlümü dağlar elem,
Halim berbat vesselam,
Anlatmak istesem yazmıyor kalem,
Bulunmaz dünyada nazın üstüne.

Saçların ilkbahar, gözün gecedir,
Uğruna kul köle oldum nicedir,
Gör hallerim nicedir
Gündüzüm hep gecedir
Adın bir hoş hecedir
Bu ettiklerin nedir
Vallahi işkencedir
Yüzünü kıskanır gökteki bedir,
Güzellikte yüz yok yüzün üstüne.

Ne senden geçerim nede derdinden,
Çağırsan gelirim her an ardından,
Ayrı düştüm yurdundan
Divaneyim derdinden
Çıkarma beni dinden
Usanmadın mı kinden
Neler geçer içinden
Seslenir duygular gönül yurdundan,
Yazılsın kaderim yazın üstüne.

Sevseydin kalmazdı sevdamız yarım,
Sönerdi gönlümü dağlayan nârım,
Kalmadı ihtiyarım
Bu ne iştir a yarım
Sensin kışım baharım
Hafta ay gün sayarım,
Kalmasın aşkım yarım
Dağılırdı derdim, gamım, efkârım,
Başımı koysaydım dizin üstüne.


Musammat koşma: Divan edebiyatındaki musammat gazele benzer. İç kafiyeli koşmalardır. Her dizenin birinci ve ikinci kısımları kafiyelidir. 6+5 duraklı kalıpla yazılır.

KOŞMA (musammat)

Ey cemâli parlak kadi toparlak
Lebleri bal kaymak sükker misin sen
Boynuma lâle tak hele bir yol bak
Bu kadar yalvarmak ister misin sen

Lebler kırmızı la’l kaşları hilâl
Gözler âhû misâl bulunmaz emsâl
Bilmem bu ne hayâl bilmem bu ne hâl
Bu ne parlak cemâl ülker misin sen

Mir’âtî hem-vâre yanıktır yâre
Yüreğimde yâre oldu bin pâre
Gönül başka yere düşmez ne çâre
Bir başka nigâre benzer misin sen   

Miratî


Ayaklı koşma: İlk bendin dize sonlarına, diğer bendlerin ise sadece son dizelerine ziyade eklenerek oluşturulur. Ziyadeler 5 hecelidir. Genellikle musammat koşma şeklinde yazıldıklarından musammat ayaklı koşma da denir.


KOŞMA (ayaklı)

Ey benim cânânım can içre canım
Şûh nev-civânım olma bî-vefa rahm eyle bana
Ben sana kurbanım gel kes gerdanım
Dök yerlere kanım tek ol aşina olma bî-vefa

Nar-ı aşkın serde düştüm yek derde
Şeklin perilerde yoktur kişverde
Ellerin hançerde zerrin kemerde
Her gördüğün yerde gel bakma kıya can sana feda

Sevdim sen dil-beri hûblar serveri
Gördüm şeklin peri oldum müşteri
Çeksen de hançeri kessen bu seri
Gayri şimden geri sen şah ben Gedû kul oldum sana   

                                 Gedâyî

Zincirleme koşma: Bendlerinin dördüncü dizesinin kafiyesi bir sonraki bendin ilk dizesinin başında tekrarlanan koşmalardır. Genellikle destanlarda kullanılır.

 
KOŞMA (zincirleme)

O ki yaratıldık turab-ı Tûr’dan
Perverdigâr Hak Subhan’ı biliriz
Turabın aslını yarattın nurdan
Nurdan evvel bir mekânı biliriz

Mekanda var iken nice bin şeher
Anı ziynet kıldı murg-u meher
Günde yetmiş kere eyledi teher
Ekl ettiği rızk u nânı biliriz

Rısk-u nâne visâl eyledi Hûdan
Yoktan var edildi o zaman Âdem
Cinandan cihana bassan da kadem
Anı nisbet dü cihanı biliriz

Du cihanda yer gök çarh u felekler
Hesaba muntazır suda semekler
Arş-ı Alâ Mühteha’da melekler
Ne zikirde kelâm kânı biliriz

Kelâm kânı zikir ederler gayet
Yalan değil günü bugün bir hayat
Altı bin altı yüz altmış âyât
Emr-i haktan biz Furkan’ı biliriz

Furkan’da nice âyet yerince
Nice sinek nice murg u karınca
Mağrip meşrik kûh-ı Kaf’a varınca
Hükmeyleyen Süleyman biliriz

Zülâlî şevketten ummaz hiç bac’ı
İzhar eder günahkara ilacı
Başına örterler mürüvvet tacı
Fahr-î âlem şah sultanı biliriz

Zülalî


Zincirleme ayaklı koşma: Zincirleme koşmalara ziyadeler eklenerek yazılır.
Koşma şarkı: Her bendinin dördüncü dizelere aynı olan kavuştaklı koşmalardır

 

KOŞMA-KARACAOĞLAN

Vara vara vardım ol kara taşa,

Hasret ettin beni kavim kardaşa,

Sebep ne gözden akan kanlı yaşa,

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

 

Nice sultanları tahttan indirdi

Nicesinin gül benzini soldurdu

Nicelerin gelmez yola gönderdi

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

 

Karacoğlan der ki kondum göçülmez

Acıdır ecel şerbeti içilmez

Üç derdim var birbirinden seçilmez

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karacaoğlan

 

KOŞMA-KUL NESİMİ

Uykudan uyanmış şahin bakışlım

Dedim sarhoş musun söyledi yok yok

Ak ellerin elvan elvan kınalım

Dedim bayram mıdır söyledi yok yok

 

Dedim ne gülersin dedi nazımdır

Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür

Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür

Dedim ver öpeyim söyledi yok yok

 

Dedim aydınlık var dedi aynımda

Dedim günahım çok dedi boynumda

Dedim mehtab nedir dedi koynumda

Dedim ki göreyim söyledi yok yok

 

Dedim vatanın mı dedi ilimdir

Dedim bülbül müdür dedi dilimdir

Dedim Nesimi Şah dedi kulumdur

Dedim satar mısın söyledi yok yok

Kul Nesimi

 

KOŞMA-AŞIK VEYSEL

Ben gidersem sazım sen kal dünyada,

Gizli sırlarımı aşikar etme.

Lâl olsun dillerin söyleme yâda,

Garip bülbül gibi ah ü zâr etme.

 

Gizli defterimi sana anlattım,

Çalıştım sesimi sesine kattım,

Bebe gibi kollarımda yaylattım,

Hayal-i hatır et, beni unutma.

Aşık Veysel

 

KOŞMA - KARACAOĞLAN

Evvel sen de yücelerden uçardın

Şimdi enginlere mi indin gönül

Derya deniz dağ taş demez aşardın

Kara menzilin aldın mı gönül

 

Yiğitliğim elden gitti yel gibi

Damağımda tadı kaldı bal gibi

Hoyrat eli değmiş gonca gül gibi

Bozulmuş bağlara döndün mü gönül

 

Hasta oldun yastığını istersin

Kadir Mevlâ'm sağlığını göstersin

Cennet-i Âlâ'dan bir köşk dilersin

Boynunun farzını aldın mı gönül

 

Karacaoğlan der söyle sözünü

Hakk'a teslim eyle kendi özünü

Nâs içinde karalama yüzünü

Yolun doğrusunu buldun mu gönül

Karacaoğlan

 

KOŞMA- KARACAOĞLAN

Yiğidin eyisini nerden bileyim

Yüzü güleç, kendi yaman olmalı

Kasavet serine çöktüğü zaman

Gönlünün gâmını alan olmalı

 

Benim sözüm yiğit olan yiğide

Yiğit olan muntazırdır öğüde

Ben yiğit isterim fırka dağında

Yiğidin başında duman olmalı

 

Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar

Düşmanı görünce ayağa kalkar

Kapar mızrağını meydana çıkar

Yiğidin ardında duran olmalı

 

Sâfi güzel olan, şol bazı kötü

Yiğidin densizi ey’olmaz zati

Gayet durgun ister silahı atı

Yiğit el çekmeyip viran olmalı

 

Karacaoğlan der ki çile çekilmez

Hozan tarlalara sümbül ekilmez

Sak yabancı ile başa çıkılmaz

İçinden sıdk ile yanan olmalı

 

KOŞMA - ÇEŞMİ
Derd-i dilim arttı yârimin derdim
Seksende doksanda yüzde seyr eyle
Gonca güllerini yârimin derdim
Gerdanda dudakta yüzde seyr eyle

Sel gelince yıkılırmış yar dedim
Al hançeri vur sineye yâr dedim
Yeter cevr ü cefa etme yâr dedim
Cism ü bedenimi yüz de seyr eyle

Çeşmîyâ bin gazel yazdım dîvâne
El bağladım yâre durdum dîvâne
Dedi var yıkıl git behey dîvâne
Aşkın deryasında yüz de seyr eyle
Çeşmi

 

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

AŞIK ŞİİRİ (XVI-XX)

ŞİİR NAZIM TÜRLERİ

HALK EDEBİYATI TEST

TÜRKÜ ve TÜRKÜ ÇEŞİTLERİ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi