Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

AYTYUS- HAŞİM CEM ÇELİK

Not: Düzenleme imla göndericiye ait.
 
ANLATICI (AYŞE)- Sevgili konuklar hepiniz hoş geldiniz. Bugün bilimsel alanda sadece ülkemizde keşfedilmiş bir canlı türünün hikâyesini ilk kez bizden hem dinleyecek hem de izleyeceksiniz. Bu canlı türünün yaşamsal evrelerini, ekibimiz sizler için araştırdı. Bu araştırma sonucunda da ortaya çok ilginç ve bir o kadar da komik sayılabilecek bir oyun çıktı. Bu türe biz AytYUSS adını verdik. Bir tür olarak AYTYUS lar, aslında Lise son sınıf öğrencilerinin metamorfoz geçirmiş halleridir. (Anlatıcı durur seyirciye bakar) Bakmayın öyle cahiller metamorfoz yani başkalaşım.

( öğrenci ve arkadaşı, pc başında İNSTAGRAM ve TİKTOKLA uğraşır) Bu metamorfoz yani başkalaşım lise son sınıfın başlangıç ayı olan Eylül ayı ile başlar, AYT sınavının yapıldığı Haziran ayında sona erer. Ekibimiz sizler için AYTYUS ların zorlu 8 ayını araştırdı.

Birinci evre BİLDİRİM: Lise hayatını LAY LAY LOY LOY ve bolca da GOY GOY ile geçiren AYTYUS lar, yazın bitişiyle birlikte her şeyden bihaber lisedeki son senelerine başlamışlardır. Fakat bu durumun hala farkında değildirler. Fakat anne ve babaları durumun farkındadır.

(Anne baba sahneye girer. (pembe panter müziği 20 saniye) Baba etrafı dikkatle süzer ve bir dedektif gibi sağı solu kontrol ederek, hafiften Oğuzhan’ı da keserek odaya girer. Anne de sakin bir şekilde onu izlemektedir. Oğuzhan’a doğru ilerlerler. Oğuzhan ve Hamdi, anne-babanın geldiğinden habersiz laptopa iyice dalmışlardır. Baba, Oğuzhan’ın kafaya vurur)

BABA (ÖMER)- Napıyosun orda olum?

OĞUZHAN (SELÇUK)- Hamdi’yle muhabbet ediyorum baba.

BABA- O bilgisayar niye açık.

OĞUZHAN- Baba işte biraz ders çalıştık. Dinlenirken de arada kız arkadaşlar falanda var skypeden sohbet ediyoruz, sohbet derken de öyle yanlış anlaşılmasın, çözemediğimiz soruları tartışıyoruz.

ANNE (KEVSER)- Tabii tabii kesin öyledir. Bu sene ne var farkında mısın oğlum?

OĞUZHAN- Ne var Valide Hanım, ya da dur söyleme sürpriz olsun..

BABA- Ne sürprizi len dümbük herif. Eşek sıpası birde dalga geçiyor ya. Len Öküz tyt var ayt var lan.

OĞUZHAN-Baba şimdi olaya bir açıklık getirelim. Sence ilk önce eşek miyim, öküz mü ona karar ver. Beni sınav öncesi böyle bir kimlik bunalımına lütfen sokma rica ederim.

BABA: Bak utanmadan hala dalga geçiyor. Sen beni kalpten götürecek misin evladım. Bak tansiyonum fırladı yine.( bileğini tutar kendini sarsar, titrer)

OĞUZHAN: Tamam tamam söyle tansiyonuna fırlamasın sevgili babacım. Sende böyle de yapınca bütün sürprizi kaçtı zaten. Bütün sihri bozdun baba ya. Ayt dedin bitirdin beni

ANNE- Oğuzhan hani nerde anaya babaya saygı… Biz seni böyle mi yetiştirdik evladım der.(ağlamaya başlar.)

OĞUZHAN: Hemen annesinin yanına gider. Oy benim güzel annem. Tamam, tamam kıyamam ben sana. (annesinin gönlünü alır.)

ANNE: (hemen toparlanır ciddi bir ruh haline bürünerek) Bu sene bu bilgisayar kalkacak Oğuzhan.

OĞUZHAN- Ya Valide Hanım senin bu ani ruhsal geçişlerin varya tövbe estağfurullah beni acayip korkutuyor.  Bi psikoloğa mı gitsek acaba.

ANNE: Gittim Oğuzhan merak etme.

OĞUZHAN: Harbi mi. Ne dedi peki

ANNE: İncinmişsin dedi.

OĞUZHAN: Ne dedi ne dedi.

ANNE: Okumuş kadın tabii. Sınava girecek oğlun seni sinir hastası etti diyemedi..

OĞUZHAN:  Ya Valide Hanım sen de amma duygu sömürüsü yaptın ya. Topa da böyle girilmez ki. Tam saha press. Ne olur azıcık sosyalleşsem yani kız arkadaşlarla konuşup iki lafın belini kırsak.  Hem şimdi onlara da ayıp olmaz mı Valide Hanım.

BABA- Anlamam ben Oğuzhan Efendi,  o kızlar da kalkacak

OĞUZHAN- Kızlar da mı kalkacak, baba onlar Skype de zaten nasıl kalkacak ki

BABA: Ben anlamam Skype idi Zoomdu falan. Kalkacak diyorsam kalkacak. Beni Elon Muskla papaz etme bak.

ANNE- Bu cep telefonu da kalkacak Oğuzhan. (Anne Cep telefonuna uzanır ve alacakken) ( Oğuzhan bi hareketle telefonu kendine çekmeye çalışır.)

OĞUZHAN- Ya anne dur sende yangına körükle gitme ne olur yapma Allah aşkına

BABA- (Oğuzhan’ın kollarını tutar arkasına dolar anneye kaş göz işareti ile telefonu almasını söyler.) Nesi yapma len. Hanım neydi o kızın adı. Telefonunu karıştırırken bulmuştuk ya.

ANNE: Merve, Merve

BABA: Hah evet Merve

OĞUZHAN- Ne bi de telefonumu mu karıştırdınız vallahi pes.

BABA- Çabuk Merve’ye mesaj at, ayrıldıklarını söyle Hanım

OĞUZHAN-Anne yapma n’olur, altı ayda zor tavladım kızı. İstikbalime engel olma. Ne olur yapma. Kıyma sevenlere

BABA- (Kollarını bırakır. Masadan hıyar alır atar.)  Bu ne bu da kalkacak.

OĞUZHAN- anne- baba saçmalamayın nolur ya

BABA- (masadan başka bir şey atar) bu ne la bu da kalksın.

ANNE- (gözünden gözlükleri alır) bu gözlükler de kalkacak.

OĞUZHAN- Anne göremem o zaman

ANNE- Kalkacak dediyse kalkacak Oğuzhan. Hazirana kadar hiçbir şeyle uğraşırken görmiycem seni.

HAMDİ (YUSUF)- Oğuzhan olum noluyo lan.

BABA- ( Hamdiyi sandalyeyle beraber dışarı atmaya çalışır) Hamdi de kalkacak, hazirana kadar Hamdi de yok.

OĞUZHAN- Hayda Baba dur öyle taşıma belini inciteceksin (demeye kalmaz Baba ah çeker gitti omurilik sanırım sakrum 7 den koptu kaslar. der kalır.) Oğuzhan ve Hamdi babayı götürmek için atılırlar

BABA: Belimde kırılsa, önüme sıradağlar da çıksa beni yolumdan kimse döndüremez. Seni bu sınavda asla yalnız bırakmayacağım oğlum. (Baba Oğuzhan’a sarılır ve sevgi ile başını okşar. Tam doğrulamadan anneye doğru yönelir. Oğuzhan kaş göz işaretiyle Hamdi’ye gitmesini söyler. Haziranda görüşürüz kanka. Hamdi sahneden çıkar

ANNE- Şahin çok mu üstüne gittik çocuğun.

BABA-Ya hanım, şu halime bak hele kimin üzerine gidildiği ortada değil mi. (Baba son bir güç ile doğrulup anneyi de kolundan çekmeye başlar) hazirana kadar annen de kalkacak. Bundan sonra hem ananım hem babanım. (anneyi dışarı götürür)

ANNE- Şahin bırak beni Şahin anne imdat çığlıkları ile sahnenin dışına çıkar.
(Oğuzhan pc yi kapatır üzgündür)


ANLATICI-  2. evre YARDIRMA

Bu dönemde AYTYUS umuz, tyt ve ayt sınavlarının ne kadar önemli sınavlar olduğunun geç de olsa farkına varıp dershane, okul ve özel ders şeytan üçgeni arasında koşuşturmaya başlar. (konuşma sırasında Oğuzhan, Hamdi ve bir öğrenci sağdaki öğrenci sıralarına geçerler. Öğretmen tahtasını getirir. Beşiktaş’ın kadrosunu yazar. Öğrenciler harıl harıl test çözer. Oğuzhan bir eli çenesinde düşüncelidir)

HAMDİ- Oğuzhan
OĞUZHAN- Neeee.
HAMDİ- olum napıyosun sen
OĞUZHAN- napim kanka resim yapıyorum
HAMDİ- Deli misin olum sen ya. Ders başladığından beridir 50 tane Türkçe, 70 tane tarih 80 tane de matematik çözdüm olum ben
OĞUZHAN- Harbi mi lan.
HAMDİ-  Yetmedi üstüne 50 tane de beden çözdüm kanka
OĞUZHAN- 50 tane de beden mi çözdün?
HAMDİ- evet AYT  de çıkmıyor ama olsun, sağlam kafa sağlam vücutta bulunur
(öğretmen tebeşiri hamdiye fırlatır)
ÖĞRETMEN (GÜL)- Ne konuşuyonuz orda siz bakim, ne konuşuyonuz
HAMDİ- Hocam bir şey konuşmuyoz dersi dinliyoruz işte, en son polinom diyordunuz
ÖĞRETMEN- Ne polinomu evladım, deminden beri Beşiktaş’ın kadrosunu yazıyorum tahtaya. Biriniz de demiyorsunuz ki hocam napıyosunuz.
OĞUZHAN- hocam yine mi necip ya yeni transfer bailet var stopere onu koyun Ghezzal’da iyileşti onu da 10 numara yapın
ÖĞRETMEN- YOK GHEZZALI  2. yarıda oyuna alacam. Sen benden iyi mi biliyorsun haylaaaazzzzz, tembeeeeelll.
OĞUZHAN- Est hocam.
ÖĞRETMEN- Hem siz neye gülüyorsunuz bakim, söyleyin de hep beraber gülelim.
OĞUZHAN- Yok hocam biz hiçbir şeye gülmüyoruz ki
ÖĞRETMEN- E söyleyin bir şey de gülelim. Sabahtan beri canım sıkılıyor zaten yaz Allah yaz. Yaz Allah yaz. Bir şey söyleyin de gülelim. Biliyorsunuz gençler her şey derste öğrenilmez. Hatta bazen en iyi öğretmen hayatın ta kendisidir. ( birden duygusal bir moda girer ve yarı ağlamaklı. Ama hayat bana acımasız ve zalim davranıyor gençler.) Bakın size ne anlatacağım. Bir derdim var tutamayacağım artık içimde.
(Öğrenciler şaşırmış bir şekilde birbirlerine bakıp olayı anlamaya çalışırlar.)
HAMDİ: Hayırdır Hocam ne oldu ne anlatacaksınız.
ÖĞRETMEN: Mesela bende bir kayınvalide var. (Kaynana müziği girer öğretmen çöker) yarım dakika…(öğrenciler ne olduğunu anlamadan göbek atmaya başlar.)
Öğretmen bir hışımla doğrulur.
ÖĞRETMEN: Ben size burada bir derdimi anlatayım, sizden empati bekleyeyim siz burada göbek atın. Oldu mu şimdi, ondan sonra hocam performans notum neden düşük. Bu performansa ne olacaktı ki.
OĞUZHAN-Eeeeeeeee tabii hocam haklısınız. Büyük terbiyesizlik ettik çok affedersiniz. Birden müzik girince bizde akışa kaptırdık kendimizi. Kaynananız diyordunuz hocam. Tam olarak sorunu nedir kaynananızın. O da mı zeki ama çalışmıyor.
ÖĞRETMEN- Hem çok zeki hem de çok çalışıyor. Ama sadece benim başımın etini yemeye çalışıyor. Ömrümü yedi valla. Benim sınavım da onunla, evlerden ırak. Allah’ım sen mevzuyu biliyorsun. Cenabı Rabbül âlemin tez zamanda tüm kaynanaları…
(Tüm öğrenciler hep bir ağızdan aminnnn der ve (zil çalar))
ÖĞRETMEN: Çocuklar ders bitmiştir. Yarın yazılı var hadi çalışın gelin.
ARKADAKİ ÖĞRENCİ (BELİNAY):   Hocam sınava kayınvalideniz dâhil mi?
 
ÖĞRETMEN- Dâhil değil yavrum dâhil değil. Allah herkesi kayınvalidelerden onların bil cümle şerrinden korusun (sahneyi kızarak terk eder öğrenciler ayağa kalkıp kitapları toplar.


ANLATICI- Okulun bitmesiyle Aytyuslar, soluğu dershanelerde ya da etüt merkezlerinde alırlar.  Aslında aytyuslar pek te gönüllü değillerdir dershaneye gitmeye. O daha çok velilerin talebidir. Öyle ya; 4 yıl süren lise müfredatında anlaşılmayan, öğrenilemeyen konuların, dershanede, 8 ay gibi kısa bir sürede tüm aytyuslar tarafından mükemmel bir şekilde öğrenileceği varsaymak pekte akıl işi değildir aslında. Lakin bu durumu aytyusların ebeveynlerine anlatmak da mümkün değildir. E hal böyle olunca dershanelerde görev alan öğretmenlerde, dersleri bir miktar hızlı çekimde ve ortaya karışık kebap misali anlatmak durumunda kalmaktadırlar. Aynı anda hem tarih hem matematik, hem fizik hem coğrafya… Bu nasıl mı olur. Boşuna konuşmuyoruz efendim izleyin de görün bakalım. El mi yaman yoksa dershane öğretmenleri mi… (Öğrenciler sahnenin bir yanından diğer yanına geçerler. Dersi dinlemek üzere sıralara otururlar… Öğretmen sahneye girer.)

ÖĞRETMEN (İLAYDA): Evet, arkadaşlar sınava çok az bir zaman kaldı o yüzden hızlandırılmış derslere geçiyoruz.
ÖĞRENCİ (BELİNAY): Anlaşıldı tamam.
ÖĞRETMEN: Şimdi söyleyin bakalım geçen hafta nerde kalmıştık.
ÖĞRENCİ (MEVLİYE): Hocam geçen hafta diyorsunuz ya. Ben dün akşam ne yediğimi bile hatırlamıyorum ki…
ÖĞRETMEN: Fonksiyonlarda. Fonksiyon formülümüz neydi fx=y+z fakat konumuz bu değil. Konumuz ne? Selçuklularla, Memluklar. Şimdi sen bunlar bir savaşa tutuş. Ortalık kan gölü. Yaralılar inim inim inliyor. Bir de savaşa tutuştukları yere bak. Olacak iş değil. Allah’ın bir dağında. E hal böyle olunca tabi dağlarda hava koşulları da kötü bunlar yenişemiyor. Uzatmalarda hakem bir penaltı çalıyor. Onu da var hakemi iptal ediyor. Hem savaş dediğin dağda mı olur, hiç mi coğrafya okumadınız ya. Peki dağlarda neden hava kötü çünkü rakım yüksek. Rakım yüksek olunca iklim ne olur karasal. Karasal iklimin bitki örtüsü nedir.(İlayda burda dur öğrencilere bak biraz nefeslen.) Öğrencilerde burda birbirlerine bakıp neydi ya neydi derler tam tam Mevliye bir şey söyleyecekken İlayda başlar.) Yazları yağış almadığından bozkır. Peki, yağış neden yok. Çünkü küresel ısınma var. Fosil yakıtları kullanıp temiz enerjiye geçmezsen sera etkisi yüzünden yağmur falan çoooook beklersin. Ha bir de dağlar kıyıya paralel. Paralel demişken karşılıklı  iki açısı  birbirine eşit olan dörtgene ne diyoruz,  paralel kenar diyoruz. Şimdi bütün bu anlattıklarımın içinde içlerinden bir tanesinde  anlatım bozukluğu vardı nerdeydi? Anlatım bozukluğu ne demek bu arada gençler.


ÖĞRENCİ (MERT): Anlatım bozukluğu insanın kendine yakışanı giymesidir hocam..
ÖĞRETMEN: Selçuklularda değil mi. Şimdi hocam ben şurayı anlamadım diyen var mı?
ÖĞRENCİ (DİLARA): Mümkün mü hocam.
ÖĞRETMEN:  Yok. Çünkü ders böyle anlatılır çocuklar. Size soruyorum.. Anlamayan var mı diyorum. Bana öyle mal mal bakıyorsunuz. Allah için söyleyin bu dersi nasıl anlattım
ÖĞRENCİ (MERT): Rüzgâr gibi geçti hocam… Bülbül gibi şakıdınız da biz bu şarkıyı daha önce duymadığımız için biraz sarsıldık, titredik ama en kısa zamanda kendimize geliriz emin olun.
 ÖĞRETMEN: Dimi dimi… Çok güzel anlattım, iyi dersler. Öteki dershaneye yetişeceğim tutmayın beni.  Hadi size iyi günler.
(öğrenciler birbirine şaşkın şaşkın bakarlar)

ANLATICI- Hızlandırılmış derslerimizi nasıl buldunuz.( 5 saniye dur ve salonu süz.) Size söylemiştik. Çoklu zekâ kuramını esas alan bu öğretim yönteminden sonra biraz durup nefes alacağız. Yine çok ilginç bir ders anlatımı sizleri bekliyor. Koltuklarınıza yaslanıp gevşeyin, gevşeyin. Fazla da gevşemeyin canım o kadar da değil. Emekli öğretmenimiz Huricihan hocamızın eşi benzeri olmayan özel dersi ile sizleri baş başa bırakıyorum. Dershanedeki müthiş verimli derslerin ardından AYTYUS ların öğrendiklerini iyice pekiştirmesi lazım değil mi… Geliyor  Huricihan hocamız geliyor.

(Diğer arkadaşları sahneyi terk eder Oğuzhan sahnenin ortasına gelir oturur. Öğretmen yürüyen sandalyeyle sahneye girer.(what a wonderful World müziği eşliğinde 20 saniye)

ÖĞRETMEN (SUDE)- Tamam değil mi anladık. Şimdi A şehrinden hareket eden bir araç ( sandalyeyle yavaş yavaş Oğuzhan’ın etrafında dönmeye başlar) saatte 80 km hızla giderken B şehrinden yola çıkan başka bir araç saatte 100 km hızla A şehrinden harekete geçen aracı takip ediyorsa hızları arasındaki farkı bularak kaç saatte farkın ne kadar kapanacağını bulabiliriz. Di mi yavrum.
OĞUZHAN- (bitmiş bir halde) evet hocam doğrudur.
ÖĞRETMEN- Demek ki hız çarpı zamandan sonucu bulabiliriz. Di mi anladık. Gerçi bunlara hiç gerek yok. Böyle tip soruların cevabı genelde B dir.
OĞUZHAN: Ne diyorsanız o hocam B ise B dir. B değilse B değildir.
ÖĞRETMEN: (Sude ilkönce etrafı bir süz sanki bir şey görmüş gibi bir duraksa sonra Oğuzhan'la konuşmaya başla.) Oğuzhan yaklaş sana çok önemli bir şey söyleyeceğim. (Korku efekti hafif bir sesle başlar ve dialaog boyunca devam eder) Dış güçler, beni öldürmeye çalışıyor.
OĞUZHAN- Anlamadım hocam ne alaka, dış güçler mi, sizi kim niye öldürsün
ÖĞRETMEN2- Sen bilmezsin onları, işin içinde kocamda var. O da onlarla işbirliği içinde. Zaten ben onun ajan olduğundan yıllardır şüpheleniyordum. Sürekli CSİ, BLACK LİST, FBİ DİZİLERİ izliyor yıllardır. CIA İLE MOSSAD ile ortak çalışıyor olabilir. Bence sende tehlikede olabilirsin. Çok dikkatli olmalıyız Oğuzhan.
OĞUZHAN- Hocam sizi kim niye öldürmeye çalışsın
ÖĞRETMEN- Çok önemli bir formül ispatladım Oğuzhan. Bana defalarca Nobel ödülü, verdiler almadım çok ağırdı taşıyamadım. Dünyadaki enerji sorunu çözecek hesaplamaları ben yaptım. Bunu öğrenmiş olabilirler.
OĞUZHAN: Hocam bu kadar önemli bir buluş yaptıysanız benim gibi bir malla ne uğraşıyorsunuz Allah aşkına...
ÖĞRETMEN: Ne bileyim sende ne gördüysem, boşluğuma geldi demek. Ama artık çok geç. Bu işte beraberiz. Herkes beni öldürmeye çalışıyor.(Bak bak şuraya seyircilerin içine de sızmış gördün mü şu şapkalı gözlüklüyü)
OĞUZHAN: Hocam ne şapkalısı ne gözlüklüsü… Orda kimse yok ki…
ÖĞRETMEN: Beni buradan bir tek sen kurtarabilirsin.
OĞUZHAN-Hocam neler anlatıyorsunuz saçma sapan yapmayın ya
ÖĞRETMEN2- Özel ders değil mi, özelimi anlatıyorum işte sana. Bak yavrum beni ele geçirmeye çalışıyorlar
OĞUZHAN- Kim ya..
ÖĞRETMEN2- (kolu dirsekten yukarı kaldırır)  Al işte bunu ben kaldırmadım.
OĞUZHAN- Kim kaldırdı ya
ÖĞRETMEN2-Onlar kaldırıyor
OĞUZHAN-Onlar kim ya
ÖĞRETMEN-bak bak kendiliğinden beni kukla gibi kullanıyorlar. (kolu yukarda ayağa kalkar. Öğretmen ayağa kalkar biraz bekler eline bir süpürge alır ve salonda koşturmaya başlar.)Yallah cinler yallah cin çık cin çık cin çık. Desturunuz, desturunuz kışt kışt. (diyerek bütün sahneyi dolaşır seyircilerin arasına girer onlarında kafalarında garip hareketler yapar Oğuzhan kitlenmiştir. Ağzı beş karış açık hocayı seyreder.)
OĞUZHAN- Hocam deli misiniz, ben gidiyorum saçma sapan konuşmayın ya
(Öğretmen Oğuzhan’ın yanına gelir iki kolunu yukarı kaldırır. Eliyle kendine tokat atar boğmaya çalışır)
OĞUZHAN-Hocam
ÖĞRETMEN-Hocam hiçbir yere gidemezsin. Bu işe sen de karıştın artık.(Oğuzhan’ın elini tutar bırakmaz.) Gece yarısı bekleyelim ortalık iyice kararsın uyuyunca havalandırmadan kaçarız.
OĞUZHAN- Hocam hangi havalandırmadan kaçıyoz, sobalı evde oturuyom ben ya.. Hasta deli manyak (Hocanın elinden kurtulup kaçar öğretmen de peşinden onu kovalar, sahneden çıkarlar)



ANLATICI- 3. EVRE REHAVET
Evet Huricihan hocamızın dersi biraz değişikti değil mi… Bizi sanki bir macera filminin içine soktu. Neyse biz hemen çıkalım ve o maceradan ve aytyusumuzun macerasına dönelim. Aytyusumuz, 6 aydır süren koşturmacanın verdiği bıkkınlık ve baharın verdiği çoşkuyla nisan mayıs aylarında çalışmakta daha da zorlanır. Güneşli havadan cıvıl cıvıl öten kuşlara, organize edilen toplu pikniklerden toplu cenaze törenlerine, mevlitlere kadar her şey konsantrasyonunu bozmaktadır. (Cenaze ilanı sesi belediye hoparlöründen duyulur.) 30 saniye..
(Barış Manço’nun lambaya püf de müziği girer oyun skeç boyunca devam eder)
GEÇEN KİŞİ 1 (ÖMER)-  ne haber hacı n’apıyosun
OĞUZHAN- İyi hacı dershaneye gideceğim otobüs bekliyorum oradan da özel ders.
GEÇEN KİŞİ 1-Boşver be hacı takıl bize hayır var ona gidiyoruz.
OĞUZHAN- Yok hacı gelmeyeyim dershaneye gidiyim ben
GEÇEN KİŞİ 1- sen bilirsin hacı( sırtına vurur gider)
GEÇEN KİŞİ 2 (KEVSER)- hacı N’aber ya
OĞUZHAN- eyvallah hacı işte dershaneye
GEÇEN KİŞİ 2- Ne dershanesi olum hayır varmış ona gidiyorum bütün açlar orda. Halkımız akıllı.  Olaya tamamen bilimsel bakıyor. Yemek bulursa yiyor. Dayak bulursa kaçıyor.
OĞUZHAN- hepsi mi lan
GEÇEN KİŞİ 2-  Valla öyle herkes orda
OĞUZHAN-(içini çeker) yok be ya ben gelmeyeyim ya
GEÇEN KİŞİ (2) – E sen bilirsin o zaman.(omuz silker ve çıkar)
OĞUZHAN-  (arkasından bağırır) Dershaneye gideceğim ben. Yıldıramayacaksınız beni.
GEÇEN KİŞİ (3)  (MERT)- Kanka hayıra gelmiyon mu ya
OĞUZHAN-  aha bir tane daha. Bir bitmediniz ya… Hacı yok ben dershaneye gidiyorum
GEÇEN KİŞİ 3- Hadi ya olum çok şey kaçırıyorsun pideli paça var, lahmacun var, Akhisar köfte var
OĞUZHAN- Akhisar köfte diyorsun (içini çekerek) yok be hacı. Hoca köklü sayıları anlatacak gitmem lazım ya. Hem ne hayırı ya bu kim yapıyor bunu
GEÇEN KİŞİ 3- Ya bizim Mert’in babası yapıyor. Mert son denemede 30 Türkçe 30 Matematik neti yapınca adamın sözü varmış hayır yapacağım demiş Hep böyle devam metsin mert diye de adak adamış.
OĞUZHAN: Ne diyosun.30 matematik 30 Türkçe mi!  Vay arkadaş o netleri ben yapabilsem değil hayır yapmak pedere bütün nalbur dükkânını sattırırım valla.
1hafta Kırkağaç’ta Soma’da tüm açları doyururum imanıma  
GEÇEN KİŞİ 3:Valla öyleymiş. Ağzı kulaklarında bizimkinin bir de caka satıyor görmen lazım. E n’apıyon şimdi gelecek misin? Yoksa hala köklü sayılar mı?
OĞUZHAN: Yok Hacı ben köklü sayılara devam
GEÇEN KİŞİ 3:İyi ne diyeyim. Sana iyi köklü sayılar o zaman
OĞUZHAN-Teşekkür ederim sağ ol
GEÇEN KİŞİ 4 (BELİNAY)- vay Oğuzhan n’apıyosun ya.
OĞUZHAN-İyi Belinay. Ne olsun dershaneye yetişmeye çalışıyorum
GEÇEN KİŞİ 4- Hayıra gelmiyon mu ya
OĞUZHAN- Yok Belinay ben dershaneye gideceğim
GEÇEN KİŞİ 4-Olum İbo aradı Mert’in babası çıldırmış. Black Friday gibi. Sofrada bir kuş sütü eksikmiş. Hatta pastırmalı kuru fasulye bile yapmışlar. Herkes parmağını yiyormuş
OĞUZHAN- Harbi mi ya
GEÇEN KİŞİ 4- Valla öyle. Biliyorsun, bende ne zamandır diyetteydim. Ama pastırmalı kuru fasulyeyi duyunca dayanamadım bende. Geliyor musun?
OĞUZHAN-baya bir pastırma yani
GEÇEN KİŞİ 4- olum salak mısın pastırma diyorum. Bu zamanda pastırmalı ne kaldı. Kilosu kaç para biliyor musun?( belinay biraz bekliyorsun cevap almak için)  E geliyor musun?
OĞUZHAN- Gelmiyom lan. Dershaneye gitmem lazım..
GEÇEN KİŞİ 4- İyi madem dersaneye git. hadi görüşürüz

( Naciye teyze sahneye girer)

NACİYE TEYZE (MEVLİYE)- İyi günler uşağum
OĞUZHAN- Vay Naciye teyze nereye böyle
NACİYE TEYZE-Hayır varmış uşağım. Bizim torunun arkadaşı derece mi yapmış denememi kazanmış nedir onun babası bir hayır ediyormuş. Lahmacun, pide, köfte falan varmış. Kola turca da aldım iççez.
OĞUZHAN-  (seyirciye döner)Vay arkadaş memlekette de duymayan kalmamış mevzuyu. (Naciye teyzeye yönelir yüksek sesle) Sen de mi gidiyon oraya
NACİYE TEYZE-He ben de gidiyom.  Böyle ziyafeti nerde bulacam. Bi de sevabına Mert’in üniversiteye hazırlık kitaplarına da bi ayetel kürsi okuyacam… Ösym’dir Meb’ dir  fazla zorluk çıkarmasınlar çocuğa. E sen geliyon  mu?
OĞUZHAN- (Seyirciye döner)Vay be adam gönülleri kazanmış bir kere önünde kimse duramaz bundan sonra. Yok Naciye Teyze Ben  dershaneye gidecem ya..
NACİYE TEYZE-E gelmeyecen neye oyalayon beni midem açlıktan gurul gurulduyo. Çok lafa tutma(der ve çıkar)
GERİ GELEN KİŞİ (ÖMER)- Hacııı..
OĞUZHAN-Ne var hacı anladım anladım hayırdasınız, pide var, pideli paça var pastırmalı kuru fasulye var Naciye teyze de orda
GERİ GELEN KİŞİ-Doğru ama tam öyle değil. Bütün millet orda yemekler gırla ama sen gelmeden yemiyorlar
OĞUZHAN-Yok ya niye ki..
GERİ GELEN KİŞİ-Ha bu arada Mert  sana bunu gönderdi, eğer gelmezsen diye
OĞUZHAN-vay be kankam benim kokoreç göndermiş
GERİ GELEN KİŞİ-Ya hacı  kokoreci çok seviyormuşsun. Bunu da sana yolladı. Boğazından geçmemiş
OĞUZHAN-Allahınız yok mu lan sizin. Allah’ınız yok mu? Nerde bu hayır nerde lan bu Mert, nerde..
GERİ GELEN KİŞİ-Burda( peşinden gider)
OĞUZHAN-Köklü sayılarında köküne kibrit suyu. Savulun lan açlar savulun. Hadi len sende gel benle şurdan hipotenüsten gidelim. Orası bileşke vektör daha kısa sürer.
GERİ GELEN KİŞİ: Ne diyon oğlum ne vektörü ne hipotenüsü. Açlık başına vurdu herhalde..
OĞUZHAN: Kafa mı bıraktınız resmen mobing bu. Gelen geçen hayırda hayır hayırda hayır. Hayırdan da anlamıyorsunuz. İstikbalimle oynuyorsunuz. Ulan mert sende tam zamanını buldun o kadar net yapacak. Hayır bu herif ne ara bu seviyeye geldi onu da anlamadım. Yok tiyatro yok orotoryo herif sahnelerden inmiyor. Vahiy mi geliyor nedir. Resmen psikolojimi bozdu ya…Bari biraz tıkınalım da endorfinim artsın. Ayrı yöne giderler ve Oğuzhan durup, Ömeri çağırır birader yanlış yöndesin hipotenüs orda değil gel buraya der.

ANLATICI:  Sonunda büyük gün gelip çatmış ve Aytyusumuz üniversite sınavına girmiştir ve sınav maalesef istediği gibi geçmemiştir Tam sınavdan çıktığı esnada  sokaktan geçmekte olan bir televizyon kanalının kendisiyle yaptığı  röportaj sonradan çok konuşulacak bir çok sosyal medya kanalında, moda tabirle, viral olacaktır. Bu  röportaj sonunda aytyusumuzun  verdiği cevaplar hem aytyusmusun hem de ülkemizde sınava girecek bir sonraki aytyusların kaderini belirlemesi açısından da kısa bir özet niteliğindedir.
(Sokak röportajı yapan bir muhabir ve kameraman yaklaşırlar. Kameraman ve muhabirin geldiğini gören bir dayı da onlara yaklaşıp kameraya el sallayıp durur.)
KAMERAMAN:(GÜL)
MUHABİR (MERT): Merhaba Kırkağaç Tayms tv izleyicileri sokak röportajlarımız tüm hızıyla sürüyor. Bugün tüm Türkiye’de olduğu gibi Kırkağaç’ta da üniversite sınavı vardı ve evet kameralarımızı sınavdan yeni çıkan bir kardeşimizi görüyorum hemen ona uzatıyoruz. Sınavınız nasıl geçti.
DİLARA: Bir kere devletimize çok teşekkür ediyoruz bize çok güzel bir kalem ve çok güzel kokan bir silgi verdi. Hatta IQ'umuz artsın diye de güzel şekerler verdi. Nanelisine bayıldım. İlk iş ondan alacam.
MUHABİR: O zaman sınavınız iyi geçti..
DİLARA: Mükemmel harika olağanüstü. Ben anlamadım bu sınav bizi mi yerleştiriyor, yoksa bize mi?
DAYI:(YUSUF) (Dayı hala röportajın olduğu yerdedir.) Emeklinin hali ne olacak devlet bize zam yapsın der durur.

MUHABİR: Tamam dayı sana da gelicez bi rahat vermedin ya der ve röportaja devam eder. Ne oldu yetmedi mi süre… Yan tarafa geçen  dayı kameraya el sallayıp konuşulanı dinler. (Bazen hak verir gibi yapar bazen onaylamaz görünür.)

DİLARA: Süre değil ömrüm yetmez. Soruları okurken can verdim. 8 şık arasında kaldım. Bir sorunun beş tane cevabı olabilir mi? Oluyormuş en azından bana öyle geldi. Sonraki sorunun cevabı bile aynı.  Mesela yedi kişi toplanıp neden bir tane hediye alıyor. Madem paranız yok almayın kardeşim. Danaya girer gibi hediyeye mi girilir.
Matematik sorularını da Sabahattin Ali hazırlamış herhalde. O bile
 bu kadar uzun paragraf yazamaz, insan evladı olan böyle bir işkence yapmaz. Avrupa insan hakları mahkemesine bile gitmeyi düşünüyorum ya. Soruları geçmekten soru kalmadı. Sınav süresi yetti ama bilgim yetmedi. Din kültüründeki soruları al mesela. Nihat Hatipoğlu'na Ramazan'da sor. Vallahi o bile bilemez. Kardeşim biz Barajı mı aşıyoruz ahiret Köprüsü'nü mü aşıyoruz belli değil. Ben yeterli verim alamadığımız için bu sınavdan paramı geri istiyorum. Cimer’e şikâyet dilekçesi yazacam. Zaten kitapçıkta tertemiz duruyor. Okunmuş su içtim bir de o kadar. Okumuş suyu bırak damacana ile Zemzem getirsen yine fayda etmez ama Allah affetsin.

MUHABİR: O zaman seneye bir kere daha mı deneyeceksiniz.

DİLARA: Ya bilmiyorum ki… Moralim sıfır sıfır sıfır.

MUHABİR: Sıkma canını gel bir çay içelim kardeşim
ama çayımızı kıtlama içelim psikolojim bozuldu…

MUHABİR:  Son olarak ülke deki diğer aytyuslara söylemek istediğiniz bir mesaj var mı?  O sırada sınavdan çıkan başka bir Aytyus hemen mikrofona atılır ve söze girer.

OĞUZHAN: Burdan önce vicdanlara sonra sınava girecek tüm aytyuslara sesleniyorum. Ee sınav her şey demek değil sonuç itibariyle bizi bekleyen başka bir kader var. Sonuçta okumak artık çok pahalı biliyorsunuz. Büyük şehirlerde barınmak ev bulmak çok zor. Eğer istediğim bir yeri kazanamazsam kendimi üzmeyecem. Ya yutubır olacam, ya influensır. Baktım olmadı A101'de ya da BİM'de bir kariyere hazırlamak istiyorum kendimi.. Size de tavsiye ederim. Harcayacaksa A101 harcasın bizi. Sonuçta Tekrar devletimize çok teşekkür ediyoruz bize bu sınava girme onurunu bahşettiği için…

ANLATICI
Evet sevgili konuklar, iyi bir üniversite eğitiminin bile artık çok bir şey ifade etmediği günümüzde üniversite sınavına hazırlanan arkadaşlarımızın başına gelecekleri tahminen kurguladığımız bu skecimiz sona serdi… Yine üniversite sınavını başka bir açıdan ele alan eşofmanlı Haşim hoca skecimizle oyunumuz devam ediyor…



SON EKLENENLER

Üye Girişi