Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER ( TİYATRO) 

Tanzimat dönemine gelinceye kadar edebiyatımızda Batılı anlamda sahne tiyatrosu görülmez. Ancak halk arasında Karagöz ile Hacivat, ortaoyunu, meddah gibi geleneksel halk tiyatrosu vardır:  Karagöz gölge oyunudur. Değişik söz oyunlarıyla yanlış anlaşılan sözlerle güldürü unsuru sağlanır. Eğlendirme amacı taşır. Karagöz adlı cahil biriyle Hacivat adlı bilgili geçinen biri arasındaki atışmalarla sürer gider. Ortaoyunu ise şehir meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan yerlerde Pişekâr, Kavuklu, Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü amaçlı seyirlik oyundur. Meddah tek kişilik bir oyundur. Yüksekçe bir yere çıkan meddah, değişik şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla güldürü oluşturur. Bu oyunlar belli bir metne dayanmayan, oyuncuların oyun esnasında konuşmalarıyla oluşan oyunlardır. Eğitici bir amaç taşımaz.Tanzimat tiyatrosu ile tiyatro bir okul sayılmış, halkın eğitilmesinde bir araç sayılmıştır. Bunlarda sosyal eğitim ön plandadır. Toplumda görülen aksaklıklara doğrudan doğruya dokunmak veya tarihin ibret verici olaylarını ele alıp onlardan ahlaki sonuçlar çıkarmak amaçlanmıştır. Tanzimat tiyatrosunda dil ve üslup konuşma diline ve üslubuna çok yaklaşmıştır. Fakat ikinci dönem Tanzimatçılarda bilhassa Hamit’in eserlerinde doğallığını gittikçe kaybetmiş, süslü, yapmacıklı bir hale gelmiştir.Tanzimat döneminin yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi'nin “Şair Evlenmesi” adlı tek perdelik komedisidir. Tiyatro alanında eğitici eserler ise Namık Kemal tarafından verilmiştir.  Ahmet Vefik Paşa bu dönemde tiyatro çalışmalarıyla tanınmış başka bir isimdir. Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir. Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir.

Sonuç olarak:İlk ciddi tiyatro 1867’de Güllü Agop’un idare ettiği Osmanlı Tiyatrosu’dur.*İlk Türk piyesi küçük bir dram olan “Hikâye-i İbrahim Paşa ve İbrahim Gülşeni”dir. (Hayrullah Efendi)Batılı anlamdaki ilk tiyatro Şinasi’nin yazdığı “Şair Evlenmesi” adlı töre komedisidir.Sahnelenen ilk tiyatromuz ise Namık Kemal’in yazdığı “Vatan Yahut Silistre”dir. Tiyatro, halkı eğitmek amacından dolayı daha çok okunmak için yazılmıştır.*1. dönem tiyatrolarının dili 2. döneme göre daha anlaşılır 

TANZİMAT DÖNEMİ TİYATROSU 

A) HİKAYE-İ İBRAHİM PAŞA: Tanzimat devrinin ilk tiyatro eseridir. Konusunu Kanuni devrinden alan ve 4 perdeden 11 tablodan oluşan Hayrullah Efendi tarafından yazılan  küçük bir dramdır. Konusu,  Kanuni’nin Bağdat seferi sırasında Ordu Defterdarı İskender Çelebiyi haksız yere idam ettirdiği ve saltanat hırsına kapıldığı için Kanuni tarafından 1536 da idam edilen sadrazam İbrahim Paşa ile aynı devirde Mısır da ün salmış mutasavvıf İbrahim Gülşeni ve Mısır valisinin oğlu İbrahim Paşa'lar birbirine karıştırılarak Osmanlı imparatorluğu için asıl tehlikenin son söylenen şahsiyetten geleceği söylenmek istenen piyeste, tarihi atmosferi tamamlamak için özellikle dil ve üslubun 16. yy uygun olması dikkat çekicidir.  

B)ŞAİR EVLENMESİ: Şinasi tarafından yazılan bir perdelik komedidir. 1860 yılında Tercüman-ı Ahval de sertifika Şeklinde yayınlanmış ve aynı yıl kitap halinde basılmıştır. Konu olarak görücü usulü evlenme âdetini işlemiştir. Olay basittir fakat kuruluş sağlamdır. Vakanın başlıca iki tarafından yürütülmesi, değişik halk tabakalarından yerli karakterlerin bulunması orta oyununa ait özellikleri içerirken belli bir edebi metin halinde olması, vakanın gelişme tarzı bakımından batılı tarzda bir eserdir.  Eserin böyle bir yapıda oluşu yazarın, orta oyuna alışık olan Türk seyircisini yadırgatmadan batılı tiyatroya ısındırmayı amaçlamıştır. Şinasi, tiyatroyu da düşünce ve bilgileri aktarma aracı olarak görmüştür. Türk tiyatrosunun  komedi türündeki ilk denemesi, drama türündeki Hayrullah Efendinin piyesine göre teknik bakımdan daha ileridedir.  Şinasi kendinden sonrakiler için de teşvik edici olmuştur.  

C) İLK MANZUM PİYES: Türk tiyatrosunun ilk manzum piyesini 1866 da Ali Haydar yazmıştır. Üç  adet piyesi vardır. Bunlar; 1- Sergüzeşt-i Perviz 2- Sasaniyan hükümdarlarında II. Ersaz'ın Sergüzeşti 3- Ruya Oyunu dur. Bunlardan ilk ikisi trajedidir. Yazar ilk piyesinin önsözünde Türk tiyatrosuna ilk trajediyi kazandırdığını söyler. Ancak kuruş ve teması daha çok dram karakteri taşır. Doğal olarak manzum tiyatro çeşidinin ilk deneme olması, yazarın nazım tekniğine hâkimiyet zayıflığı dil ve uslübu cansızlaştırmıştır. Son piyesi ise iki perdelik komedidir. 

D)KARAKTER KOMEDİSİ: Bir yandan tiyatroda oynanmak üzere tercüme piyesleri hazırlayan diğer yandan da kendisi piyes yazan Ali Bey'in 1- Kokona Yatıyor,2- Misafir-i istiskal,3- Geveze Berber adlı üç komedisi ile Letafet isimli (1899) bir tane operatı vardır. Yazdığı komedyalar tamamen batılı tarzda kuruluşa sahiptir. Sosyal meselelere dokunmaz. Basit karakter komedisidir ki bu tarzın Türk tiyatrosundaki ilk örnekleridir. 

E) RECAİZADE EKREM'İN VUSLAT'I: İlk denemesini Afife Anjelik ile 1870 de yapmıştır. İkinci denemesi Atala yahud Amerika Vahşileridir. Afife Anjelik, kocasının yokluğunda uşağının tecavüz teşebbüsüne karşı direnmiş genç bir kadının hikâyesini anlatır. 4 perdelik ve şahısları Fransızdır. Kitabın kapağında ve yayınlana gazetede telif diye gösterilmesi vakası Fransa’da geçmiş zabıta olayından alındığı ihtimalini güçlendirmektedir. 1872 yılların başında Fransız yazar Şatobriyan dan çevirdiği Atala romanını piyes haline getirip bastırmıştır. Önemli bir başka tiyatro eseri de Vuslattır(1874). Evlilikte anne- babanın değil çocukların karar vermesi gerektiği şeklindeki sosyal meseleyi ele olan dramın önsözünde, daha önceki denemelerinde yerli olay ve ifadelerin yer almayışından dolayı eleştirilmesine dikkat çekerek haklı olduklarını bunun için Milli bir piyes denemesi olarak Vuslat'ı yazdığını ifade eder. Vuslat daha önce Namık Kemal 'in yayınlanan Zavallı Çocuk'taki temayı aynen tekrarlaması ve karakterler arasındaki benzerlikler nedeniyle değerini zayıflatmıştır. 1914 yılında vefatından sonra basılan konusunu Binbir Gündüz Hikâyeleri'nden alan Çok Bilen Çok Yanılır komedisi modern tiyatro türünün bütün özelliklerini taşır. Tanzimat döneminin en iyi tiyatro yazarları arasında yer alır. 

F) ROMANTİK DRAM: Namık Kemal, Osmanlı Tiyatrosu'nun modernleşmesi için çaba harcarken bir tarafından da oynanmak üzere piyesler yazmıştır. 1867 yılında Avrupaya giden N. Kemal, orada da tiyatro ile ilgilendi ve burada tiyatronun sadece eğlence aracı olmadığını aynı zamanda seyircinin kültür seviyesini yükseltme görevi de olduğunu fark etti. Binlerce insana hitap eden bu müessese, bir okuldu.  Paris'ten yazdığı mektuplarda tiyatronun “ahlak ve lisan” mektebi olduğunu ifade etmiştir. Avrupa’dan dönünce Osmanlı Tiyatrosunun edebi heyetine girdi ve 1873'te “Vatan yahud Silistre'yi” yazdı. Oyun oynandıktan 1 hafta sonra Kıbrıs'a  Magosa kasabasına kalebend olarak gönderildi.3 yıl içinde 600 defa oynandı. Bu sırada N. Kemal, Gülnihal'i (1875) yazıyordu. Kıbrıs da kaldığı 38 ay içinde 4 piyes yazmıştır. 1-Zavallı Çocuk (1873)2-Akif Bey (74),3- Kara Bela(1910),4-Celalettin Harzemşah( 1875). bu piyeslerin hepsi dram dır.   Vatan Yahut Silistre ile Celalettin Harzemşah konuları tarihi olaylardır. Teknik bakımdan en kuvvetli eseri Gülnihal’ dir ki vakanın geliştirilmesi, entrika unsurların çok iyi işlenmesi, canlı karakterler olması onun bu eserini güçlü kılar. Vatan Yahut Silistre ise devrin yurtseverlik ve kahramanlık duygularını çok iyi işler. Celalettin Harzemşah ise romantik dramın etkisiyle yazılmıştır. Okunmak için yazılmış, vakası da orta çağ tarihinden alınmıştır. Not: Tanzimat döneminin romantik dramın ilk örneğidir. Özellikle faydalı bir eğlence olarak  tanımladığı tiyatro ile ilgili fikirlerini Celalettin Harzemşah'ın Mukaddemesinden öğrenmek mümkündür. Bu piyes, Abdülhak Hamid'in tarihi piyeslere yönelişini sağlamıştır. 

 

Not: N. Kemal--> Zavallı Çocuk, R. Ekrem-->Vuslat, A.Hamid--> İçli Kız piyesleri arasında yakın tema ve vaka benzerlikleri dikkat çeker. 

 

G) MİLLİ DRAM TERİMİ:Tiyatro alanındaki başka önemli şahsiyet ise Ahmet Mithat'tır. 1872 yılında Eyvah isimli dramı oynanmıştır. Bu oyunun teması, batılılaşmanın aile üzerindeki tesiri ve evlenmedeki eski adetlerin tenkidi şeklindedir. Burada birden fazla kadın ile evlenme tenkid edilmiştir. Bazı kesimlerce ağır tenkitlere maruz kalan A. Mithat, 1875'te Açık Baş adlı başka bir komedisi ile halkın dini duygularını kötüye kullanan din istismarcılarını eleştirmiştir. 12'ye yaklaşan eserlerinden 7 tanesi basılmıştır. 1875’te, Ahz-ı Sâr Yahut Avrupa'nın Eski Medeniyeti adlı dramı, insan hakları ve Avrupa’daki sınıf mücadelesini anlatmasına karşın başarısız bir dramdır. 1883'te Çerkez Özdenler adlı piyesin kapağında “Milli Dram” terimi ve “hem tiyatroda oynanmak hem de roman gibi okunmak için yazılmıştır” ifadesi yer alır. Konusu Osmanlı İmparatorluğu azınlıklarından olan Çerkezlerin yaşayış tarzını anlatır. 1883'te yazılan Fürs-i Kadim'de Bir Facia yahut Siyavuş piyesi ise, konusunu eski İran tarihinden almıştır.             Bu dönem II. Abdülhamit tarafından ciddi tiyatro içerikli oyunlara izin verilmediğinden dolayı, daha çok müzikal eğlence ağırlıklı eserler sahnelenmiş ve buna Hamid de uyarak Çengi yahut Daniş Çelebi (1883), Ziba (basılmamıştır.) adlı tiyatro eserleri yazmıştır.  Haricinde Hükm-i Dil 1884, Zuhur-i Osmaniyan (1879) piyesler yazmıştır. Sosyal meselelere üzerindeki hâkimiyetinin yanı sıra tiyatro tekniğini ikinci plana atmıştır. 

H) KURALSIZ ÜSTAD: Tanzimat tiyatrosu'nun en verimli ve en mühim şahsiyeti, şüphesiz Abdülhak Hamit'dir. İlk denemesi (1873) Macera-yı Aşk, Fransız ve İngiliz edebiyatlarından gelme tesir ile egzotik bir yapı dikkat çeker. 1874'te Sabr u Sebat ile İçli Kız 'ı yazar ardından Duhter-i Hindu 'yu (1875) yazar. Sabr u Sebat 'ta, atasözleri, halk tekerlemeleri ve cinaslı anlatım vardır. İçli Kız, Zavallı Çocuk piyesinin tesirindedir. Duhter-i Hindu 'da tekrar egzotik anlatıma döner. Bunun sebebini de  şöyle açıklar: Milli Tiyatro, herkese bildiği konuları aktarır oysa tanınmayan azınlıkların ve toplulukların hayatlarını, İslam veya Osmanlı tarihinin muhteşem olaylarını anlatmalıdır. 1916 da yazılan Finten, 19.yy sonundaki İngiltere'yi anlatır.             Hamid, piyeslerinin bir kısmını nesir bir kısmını da manzum yazmıştır. Yadir -ı Harp (1917), Nazife(1878), Nesteren(1877), Eşber(1880), Tarhan (1916), İlhan(1918), Hakan(1953) v.b. Eserleri vardır. Yirmi biri bulan tiyatro eserlerinin hepsi dramdır.  Genellikle romantik dramın tesirindedir. Hanid'in bütün piyeslerinde karakterler ön plandadır. Psikolojik tahlillerine büyük önem vermiştir. Özellikle ihtirasların tahlil ve tasvirinde güçlüdür. Elbette piyeslerinde tamamen sosyal konulardan uzaklaşmış değildir. Vatan ve yurtseverlik konuları Liberta'da dikkat çeker.  İlk piyeslerinde teknik yapıya dikkat ederken sonraları bunu ihmal etmiştir. 1880 den sonraki piyeslerini okunmak için yazmıştır. Bunun için perde bölünüşleri düzensiz olmuştur. Perde sonlarına yaptığı ilaveler piyesin yapısını bozmuştur. Nesteren ve Liberta'yı hece vezniyle yazarken diğerlerini aruz vezniyle yazmıştır. Onun eserlerindeki en büyük kusur dil ve üsluptadır. İlk piyesler konuşma diline yakınken sonraları uzaklaşmıştır. Zaman zaman bütün tiyatro kalıplarını hiçe saymıştır. O kurallar içinde kuralsız bir üstad olmuştur.

SONUÇ:Bütün gelişmeleri kısaca özetleyecek olursak; Batılı anlamıyla tiyatro da   Tanzimat döneminde  görülür. Bu dönemde geleneksel tiyatro  içine giren  türler (kukla, Karagöz, orta oyunu gibi) de varlığını sürdürmüştür. Tanzimat’ın  ilk yıllarında İstanbul’un çeşitli  yerlerinde tiyatro binaları yapılmaya başlandı. Önceleri  özellikle İtalyan  ve Fransız, daha sonra da  Ermeni  tiyatro toplulukları bu binalarda  oyunlar sergiledi. Mihail Naum, Güllü Agop   gibi  Ermenilerin  Türkçe oyunları da  sergilemeleri  önemli bir gelişmeye sebep  oldu. Güllü Agop   1868’ de kurduğu  Osmanlı   Tiyatrosunda  ilk kez  düzenli olarak temsiller vermeye başladı;  müzikli  oyunlar dışında  Türkçe oyunlar sergilemenin tekelini 10  yıl elinde tutmuştur. Birçok Türk erkek tiyatro sanatçısı ilk kez bu tiyatroda sahneye çıkmıştır. Müslüman Türk  kadınının sahneye  çıkması şeriat hükümlerine göre  olanaksızdı. Bu yüzden bazı kadın  rollerini  bazı durumlarda yabancı kadınlar ya da  erkekler   oynamışlardır. Bu tiyatro  1884’te  Ahmet Mithat’ın Çerkez  Özdenler oyununu  oynarken oyun  özgürlük duyguları aşıladığı gerekçesi ile  tiyatro kapatılmış, binası da  yıktırılmıştır. Bundan dolayı bu tarihten 1908’e  kadar kadar Türk tiyatrolarına  tuluat oyunları egemen olmuştur.           

Mardiros Mınakyan’ın  kurduğu Osmanlı Dram Kumpanyası Türkçe oyunlar sahnelemeye devam etmiştir. Türk edebiyatında ilk tiyatro  yapıtı  olarak Hayrullah Efendi’nin(1817–66)  Hikâye-i İbrahim Paşa ve  İbrahim-i  Gülşen’i (1844) adlı dramı gösterilmektedir. Şinasi’nin  Şair  Evlenmesi (1860) ilk güldürü olarak kabul edilmektedir. Ali Haydar (1836–1914) ilk trajedi, Direktör Ali Bey (1844–99)  de karakter güldürü örnekleri vermiştir. Yazar, çevirmen, tiyatroya maddi ve  manevi  destek sağlayan   devlet adamı olarak Ahmet Vefik Paşa(1823–91)’nın Tanzimat tiyatrosuna  çok büyük  katkısı olmuştur. Moliere’den  yaptığı çeviri ve  uyarlamaları çok önemlidir. Feraizcizade  Mehmed  Şakir (1853–1911) duru bir Türkçe ve başarılı bir teknikle  yazdığı oyunlardan  ötürü “ Türk Moliere’i” olarak adlandırılmıştır. Bu dönem tiyatrolarında çoğunlukla toplumsal ve tarihsel konular işlenmiştir. Öbür türlere oranla  Tanzimat döneminde  tiyatro çok daha etkili  olmuştur. Bu bakımdan  bazı Tanzimat  yazarları  (Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit)  tiyatro  oyunları da yazmıştır.   

İLGİLİ İÇERİK

SERVET-İ FÜNÛN İLE TANZİMAT ROMANININ KARŞILAŞTIRILMASI

TANZİMAT EDEBİYATI ÖSS/ÖYS/LYS SORULARI

TANZİMAT EDEBİYATI BULMACA

TANZİMAT EDEBİYATI ÖĞRETİCİ METİN ÖRNEKLERİ

TANZİMAT EDEBİYATININ OLUŞUMU

TANZİMAT TİYATROSU

TANZİMAT I.DÖNEM ve II.DÖNEMİN DİL ANLAYIŞLARI

TANZİMAT EDEBİYATI TEST

TANZİMAT I. DÖNEM SANATÇILARI

TANZİMAT II. DÖNEM SANATÇILARI

TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1896)

SON EKLENENLER

Üye Girişi