Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

ŞİNASİ - MÜNACAT

Hak-taalâ azamet âleminin pâdişehi 

Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi

 

Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı 

Dolu boş cümle yed-i kudretinin îcâdı

 

İzzet ü şanını takdis kılar cümle melek 

Eğilir secde eder pîş-i celalinde felek

 

Varlığını bilme ne hacet küre-i âlem ile 

Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile

 

Ey Şinâsî içimi havf-ı İlâhî dağlar 

Suretim gerçi güler kalb gözüm kan ağlar

 

Kulunun za’fına nisbet çok ise noksânı 

Ya anın kahrına gâlip mi değil ihsânı

 

Beni afveylemeğe fazl-ı İlâhîsi yeter 

Sanma hâşâ kerem-i nâ-mütenâhîsi biter

(Şinasi, Müntahabât-ı Eş ar)

Günümüz Türkçesiyle

1.    Beyit: Allah, ululuk âleminin padişahıdır. O’nun devletinin taht yeri yoktur. Çünkü Allah “mekândan münezzehtir, belli bir yeri yoktur.

2.    Beyit: Yeryüzü ile gökyüzünün yaratılması O’nun yaratıcı gücünün eseridir. Hayat belirtisi olan olmayan bütün âlemle-dn yaratılması O’nun kudreti iledir.

3- Beyit: Ey Allah’ım! Senin yüceliğini ve ululuğunu bütün melekler takdis eder, âlem senin büyüklüğünün önünde secde eder.

4.    Beyit: O’nun varlığını bilmek için âleme bakmaya ne gerek var, yarattığı bir zerre bile varlığını ispata yeter.

5.    Beyit: Ey Şinasi, içimi Allah korkusu dağlar (yakar), her ne kadar yüzüm gülse de gönül gözüm kan ağlar.

6.    Beyit: Kulları zayıf olması nispetinde kusurları da çok fazladır. Fakat Allah’ın ihsanı, bağışlaması kahrından önde değil mi?

7.    Beyit: Beni affetmeye O’nun İlahi fazileti yeter, sen onun sonsuz kereminin biteceğini -hâşâ- sanma.

Şinasi bu manzumesinde, Divan şiirinde de çok kullanılan bir temi yeni bir şekilde kullanmıştır. Fakat üslup bakımından yapmış olduğu yenilik daha çok ön plana çıkmıştır. Münacat, eskiye, özellikle üslup bakımından zıttır. Bu şiirin en önemli özelliği, anlatımının eski şiire göre son derece sade, açık ve doğal olmasıdır.

Divan şiirinde sade şiirlere de rastlamak mümkündür. Ama bu şiirler tesadüfen sade ve açık olurdu. Çünkü Divan şiirinde asıl amaç, sade ve anlaşılır olmak değil, söz hünerleri ve edebî sanatlar yaparak, mazmunlar kullanarak ustalık ve maharet göstermektir. Divan şiiri geleneği açık teşbihlerle başlamış, zamanla çok ince, çok karışık bir mecazlar dünyasına yelken açmıştır.

Şinasi bu ve diğer manzumeleriyle Divan şiiri geleneğinden uzaklaşıyor. Söylemek istediklerini, düşüncelerini doğrudan, düz ve açık olarak ifade ediyor. Bu işi yaparken de işe muhtevada (içerik) bir temizlik yaparak başlıyor. Gereksiz ayrıntıları şiirden atıyor. Divan şiirinde genellikle her beyitte bir fikir işlenirdi. Şinasi ise bir veya iki fikri ele alıp onları bütün şiirde genişleterek işliyor. Okuduğumuz şiirin genelinde iki fikir ele alınıyor:

1. Allah çok yücedir ve kâinat, Allah’ın varlığını ispat etmektedir. 2. Allah insanı bağışlar. Şinasi, şiir boyunca bu ana fikri açıklamaya çalışıyor. Bütün ayrıntıları ana fikre bağlıyor, yani bir bütünlük, bir kompozisyon oluşturuyor.

Şinasi’nin sadelik ve doğallığı elde etmek için başvurduğu ikinci yol, mazmunları ortadan kaldırmak oluyor. Şinasi bunu kuruluğa, sanatsızlığa düşme pahasına da olsa yapıyor. Bazen içinde hiçbir edebî sanat bulunmayan mısralar yazıyor. Öyle ki bu mısralarda ne bir benzetme ne bir mecaz var. Okuduğumuz Münacat’ın genelindeki benzetme ve mecaz sayısı dördü geçmez. Ona göre şiir, duygu ve düşüncelerin yalın bir şekilde ifadesinden başka bir şey değildir.

Ey pây-bend-i dâm-geh-i kayd-ı nâm u neng 

Tâ key hevâ-yı meşgale-i dehr-i bî-direng

Baki’ye ait bu beyitte de görüldüğü gibi Divan şiirinin özelliklerinden biri de günlük konuşma dilinde kullanılmayan Arapça, Farsça kelimelere yer vermek, bu dillerle ikli, üçlü tamlamalar kurarak bir ahenk oluşturmaktı. Münacat’ı incelediğimizde ise Şinasi’nin Arapça, Farsça kelime ve tamlamaları azaltarak, süs-süze, yalına, konuşma diline yöneldiğini görüyoruz. Şinasi, dili sadeleştirme işini tesadüfî olarak değil, bilinçli bir şekilde yapıyor. Şinasi’nin bu hareketinin arkasında bir kültür, bir ideoloji vardır. O yazdığı şiirlerle halka ve halk diline gidişi hedefliyor ve bu hareketiyle yeni bir edebiyat kuruyordu.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi