YUNUS EMRE HAKKINDA YAZILMIŞ ŞİİRLER
- YUNUS'UN GÜLLERİ - AHMET KABAKLI
- CAN YUNUS -OZAN REHBERİ
- YUNUS'UM - AŞIK HASRETİ
- YUNUS EMRE'M - AŞIK EHLİNİ
- YUNUS GİBİ - DEVELİLİ AŞIK ALİ ÇATAK
- YUNUS'UN AŞKI - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
- YUNUS GİBİ - AŞIK FEYMANİ
- BİZİM YUNUSÇA - AŞIK FEYMANİ
- YUNUS'A HASRET-HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
- BİR GÖRÜN -HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
- YUNUS EMRE’YE ARMAĞAN - RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI
- YUNMUŞ YUNUS - NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU
- RUHUNDA MAVERA UĞULTULARI YUNUS - NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU
- YANKISI ŞU DAĞLARDA - ÇOŞKUN ERTEPINAR
- YUNUS YUNUS - TARIK KUTLU
- YUNUS EMRE VE SONRASI - GÖKTÜRK MEHMET UYTUN
- YAN DEDİ BANA - REFET KÖRÜKLÜ
- SONSUZLUK MERDİVENİNDE - M. HALİSİDDİN KUKUL
- EY DOST, EY CAN - RIZA ÜMİT
- KITALARDA YUNUS EMRE- MUHSİN UYAS SUBAŞI
- YUNUS EMRE - MEVLÜT İHSANİ
- GEL GÖR BİZİ YUNUS EMRE - YAHYA AKENGİN
- YUNUS EMRE - NECİP FAZIL KISAKÜREK
- YOLLAR İNCİNMEMİŞ - GÜRÜNLÜ AŞIK GÜLHANİ
- YAŞAYAN YUNUS - AŞIK KEMALİ BÜLBÜL
- YUNUS'UM - AŞIK HASRETİ
- YUNUS’A ÇAĞRI – MUHARREM KUBAT
- YUNUSLAYIN –BEKİR SITKI ERDOĞAN
- DERVİŞİN SÖZÜ - HALİT FAHRİ OZANSON
- BULANI BULANI BAĞLA - SEFİL SELİMİ
- YUNUS - ENİS BATUR
- YUNUS’A SESLENİŞ - HALİL SOYUER
- BÖYLE GÖRDÜM YUNUS'U - İBRAHİM SAĞIR
- MENKIBE-İ YUNUS EMRE- İBRAHİM SAĞIR
- YUNUS EMRE'YE – AŞIK DURSUN CEVLANİ
- YUNUS EMRE - ARİF NİHAT ASYA
- YUNUS EMRE-İBRAHİM MİNNETOĞLU
- TÜRK DİLİNİN EN BÜYÜK ŞAİRİNE RÜBAİLER - HÜSREV HATEMİ
SAYFA:1 / 01-10
01-YUNUS'UN GÜLLERİ - AHMET KABAKLI
Bütün düşüncem başk’ olup
Hayâlde canan yelende
Can sohbeti kumlanda
Yedi felekler aşk olup
Münafıklar yorulanda
Hal dilinden gül dalından
Taksirimiz sorulanda
Yedi zemin yardanda
Sarmaşık kavak dalında
Canan diye sarılanda
Yetmiş bin bahar renk olup
Bir çiçeğe karılanda
Bir gönüle on bin yara
Acıtmadan vurulanda
Sol kâinat secd’eyleyü
Can Çalab’a verilende
Bu mesel içre halimiz
Bir yüceden görülende
Denir erenler katında
Açar gülleri Yunus’un
CAN YUNUS -OZAN REHBERİ
İlâhı aşk ile yanıp tutuşan
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
Sevginin dostluğun gerçek örneği
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
Senin ile bütünleştim özümde
Yolda belde destan ettim sözümde
Kalemimde defterimde yazımda:
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
Hakk’ın kelamında birlik olansın
İnsanlara örnek dirlik olansın
Kudretin balına arlık olansın
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
İlim sensin irfan sensin yol sensin;
Gerçekleri tarif eden dil sensin
Dostluk bağlarında açan gül sensin
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
Hacı Bektaş Taptuk Emre elinde
İrşad oldun Hak kelamı dilinde
Sevgiyle yürüdün birlik yolunda
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
Asırlardır yaşıyorsun dillerde
Türlü türlü çiçek açan dallarda
Adın anılıyor sarı tellerde Emrem
Yunus koca Yunus can Yunus
Güneş gibi doğdun yollarımıza
Güzellik getirdin dillerimize
Sevmeyi öğrettin kullarımıza
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
Bütün insanlığın aşığısın sen
Gönül kapısının eşiğisin sen
Ozan Rehberi’nin ışığısın sen
Emrem Yunus koca Yunus can Yunus
OZAN REHBERİ ŞİİRLERİ
YUNUS'UM - AŞIK HASRETİ
Kudretten okudun pinhan künyeyi
Özünde seyrettim sırr-ı aynayı
Nice canlar ölçtü biçti dünyayı
Kırka böldü kırkı Yunus’um benim
Aşkın közü ile yanıp tutuşan
Sadıkların kervanına yetişen
Seher vakti Allah deyü Ötüşen
Bülbüllerin gülü Yunus’um benim
Sırrullahtı petekteki arıdan
Ziyasında karanlığı arıtan
Ah çektikçe dağı taşı eriten
Gözyaşının seli Yunus’um benim
Derviş Yunus Emre yıldız nişanın
Her kelamda Hakka’ çağrı lisanın
Senin benim insanlığın insanın
Tüm dünyanın malı Yunus’um benim
Der Hasreti bu sır hayli derindi
Zahir gezdi bir esrara büründü
Hak ile Hak, yâr ile yâr göründü
Cezb-i aşkm kulu Yunus’um benim
YUNUS EMRE'M - AŞIK EHLİNİ
Mevlâ'nın aşkıyla kaynayıp coşan
Selleri olsaydım Yunus Emre’nin
Âşık olup maşukuna kavuşan
Yolları olsaydım Yunus Emre’nin
Bektaş-ı Velî’ye niyazbend olan
Pirin dergâhından himmetin alan
Tapduk Emre kapısında yalvaran
Dilleri olsaydım Yunus Emre’nin
Nice erenlerle eylemiş ülfet
Gönlünde var etmiş kutbi kudûret
Kendisi dünyadır gönlü bir cennet
Alları olsaydım Yunus Emre’nin
Zahir bâtın âlemini okuyan
İlim tezgâhında ipek dokuyan
Asırlardır bülbül gibi şakıyan
Gülleri olsaydım Yunus Emre’nin
Tasavvufu tamam etmiş bitirmiş
Arif-i kâmilden haber getirmiş
Askın sahrasında varmış oturmuş
Çölleri olsaydım Yunus Emre’nin
Ululara ikrar vermiş bağlanmış
Aşk oduna sinesinde dağlanmış
İlim çiçeğine konmuş eğlenmiş
Balları olsaydım Yunus Emre’nin
Eminî’yim binbir türlü hâl olmuş
Gece olmuş gündüz olmuş çöl olmuş
Bulut olmuş yağmur olmuş çöl olmuş
Gölleri olsaydım Yunus Emre’nin
5-YUNUS GİBİ - DEVELİLİ AŞIK ALİ ÇATAK
Allah Allah diye gezer
Hak’tan hakikati sezer
Sabrı ile nefsin ezer
Gelmez bir can Yunus gibi
İçip badesini kandı
Dumansız ateşe yandı
Daim Mevlâ’ya inandı
Gelmez bir can Yunus gibi
Sadıkların odur piri
Gönüllerde büyük yen
Hak yolunun gerçek eri
Gelmez bir can Yunus gibi
Ondaki dil gayet sade
Öztürkçe bütün ifade
Tasavvuf ilmi ziyade
Gelmez bir can Yunus gibi
Hûda’nın ateşi sönmez
Akar gözyaşları dinmez
Kendi fani ismi ölmez
Gelmez bir can Yunus gibi
Âşık Çatak al cevheri
Aşk ateşi yaksın seri
Cihanda gözümün feri
Gelmez bir can Yunus gibi
DEVELİLİ AŞIK ALİ ÇATAK ŞİİRLERİ
YUNUS'UN AŞKI - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
Aşkını duyduğum gün “Göynümdedir yâr” dedin,
Yârini görmeyince ağladın uzak diye.
Vücut oldun, canım şimdi Mevlâ belledin,
Bülbül oldun, güllere yandın sonra Hak diye.
Âleme göz yumunca vardı O’ndan haberin
Göz açmca örtüldü perde perde her yerin
Nice derviş ağzında senin İlâhilerin
Ardın sıra gezdüer Hakk’a ulaksak diye.
Kalbini gösterirdin birini sorsalardı,
Kendisi yoksa bile yârinin aşkı vardı
Senin gözünde Yunus, her yol Hakk’a çıkardı
Titriyorken biz bugün “sonumuz toprak” diye.
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL ŞİİRLERİ
YUNUS GİBİ - AŞIK FEYMANİ
Aşk ile mestane olmuş
Yunus’u sevdada gördüm
Bekâdan mekâna gelmiş
Yunus’u dünyada gördüm
Bir dem bulutta eğlendi
Yağmur olup yere indi
Buhardan rahmete döndü
Yunus’u deryada gördüm
Arzu fidanları soldu
Kabil-i feyz ile doldu
Gözümüz gönlümüz oldu
Yunus’u manada gördüm
Her şey Yunus’ta var oldu
Yunus’ta hakla sır oldu
İsim cisim ten bir oldu
Yunus’u Mevlâ’da gördüm
Melekler merhaba dedi
Vasfını beyan eyledi
Mislinde âşık gelmedi
Yunusu semada gördüm
Aşk yolunda en baştaydı
Pir görünür genç yastaydı
Benlik ile savaştaydı
Yunusu dâvada gördüm
Gâh çiçek oldu gâhi bal oldu -
Gâh yolcu gâhi yol oldu
Gâh hak oldu gâhi kul oldu
Yunus’u dünyada gördüm
Coştu yüreği sevince
Dervişlik onun gönlünce
Değişti fikir düşünce
Yunus’u rızada gördüm
Hizmet fırınında pişti
Yolu Taptuk’a erişti
Herkes ona öz kardeşti.
Yunus’u sefada gördüm
Feymâni’ye cevher sattı
Dostluk elini uzattı
Bunu kendisi anlattı
Yunusu rüyada gördüm
BİZİM YUNUSÇA - AŞIK FEYMANİ
Her varlıkta Hakk’ı arar
Gözüm Yunus'ca Yunus’ca
Kınarsa nefsini kınar özüm
Yunus’ca Yunus’ca
Kâinat denen mânâyı
Arzularım dost olmayı
Benliğe saldı hay hayı
Sözüm Yunusça Yunusça
Teslim ettim varım ere
Hizmet eyledim bir pire
Baş indirdim sürdüm yere
Yüzüm Yunusça Yunusça
El ele Hakk’a varalım
Kemlik yarasın saralım
Düşkünün halin soralım
Bizim Yunusça Yunusça
Ey gafü gafletten ayık
Dertsiz baş bostana hoyuk
Taşı etti oyuk oyuk
Bizim Yunusça Yunusça
Bu zalim nefsim kararsız
Akrepten yılandan arsız
Vahşiyi eder zararsız
Azim Yunusça Yunusça
Acı dil cahil bağrıdır
Taşa değse de ağrıdır
Kardeşliğe ¡bir çağrıdır
Tezim Yunusça Yunusça
Dost ararız akşamları
Sevgi siler evhamları
Pişirir nice hamları
Közüm Yunusça Yunusça
Bir Âşık Feymânî olduk
Gâh çağrıldık gâh kovulduk
Birlikte dirlikte bulduk
Çözüm Yunusça Yunusça
AŞIK FEYMANİ ŞİİRLERİ
YUNUS'A HASRET-HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
Esiyor hasretin rüzgârı yine serde
Pirim bir deva yok mu beni yakan bu derde
Göster kerametini, yakın olsun ıraklar
Bir göz yumup açınca varayım Karaman’a
Vuslatın şarabını içeyim kana kana
Ruhumu sarsın yine özlediğim o bahar
Yahut sen bir geliver, esen ¡rüzgâra sin de
Bir lahza tenezzül et vîran gönlüme in de
Karanlık köşelere can gelsin, ışık dolsun
Sen Rabb’a erdiren sabrından bana da ver '
Sonsuz feragatinin büyük sırrım göster
Bu içimde kaynayan cehennem cennet olsun
10-BİR GÖRÜN -HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
Kapında kul olmak âr değil bana
Toprağına yüzüm sürmek dilerim
Sen’den gayrı kimse yâr değil bana
Bir görün Yunus’um görmek dilerim
Yıllardır koşarım izinde pîrim
Ağlamak isterim dizinde pîrim
Bulamazsam bu yeryüzünde pîrim
Kanatlanıp göğe ermek dilerim
Geldin ateş gibi geçtin âb gibi
Hasretinle hâlim pek harâb gibi
Yunus’um kalbimi bir kitap gibi
Senin huzuruna sermek dilerim
Bu aşkın uğruna aşklar kül oldu
Bu aşkın uğruna dil bülbül oldu
Göğsümde yüreğin kızıl gül oldu
Koparıp da sana vermek dilerim
Rüzgâr ol şafakta alnıma sürün
Bulutlara sarın mehtaba bürün
Görün bana pîrim bir kere görün
Vuslatın gülünü dermek dilerimi
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER
SAYFA:2 /11-20
11-YUNUS EMRE’YE ARMAĞAN - RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI
Yüce dağlar ardından
Deniz aşırı geldim.
Evliyâlar yurdundan
Selâm tapşuru geldim.
Ulu bir şara vardım,
Dosta armağanım var.
Erenlerin bağından
Güller devşirü geldim.
Boz bulanık bir çaydım,
Aşk iline baş urdum.
Çalkanıp safâ buldum,
Süzülüp duru geldim.
Yunus’un toprağına
Vardım yüzüm sürmeye;
Sildim gönül pasını
Yunuben aru geldim.
Cûşa geldim, çağlarım;
Âşık oldum ağlarım.
Canda coşan esrârı
Döküp taşıru geldim.
Rıza Tevfik, Allah’tan
Ayrılma ol dergâhtan;
Ben kurtuldum günahtan;
Eğriydim, doğru geldim!..
RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI'NIN ŞİİRLERİ
YUNMUŞ YUNUS - NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU
Yönelmiş O'ndan yana
Ki, ateş düşsün cana
Abestir özge mânâ
Yunus yanmış demektir
Gök içre cümbüş visal
Olmuştur, değil masal
Dokuz seyyare misal
Yunus, dönmüş demektir
Elinde aşk fanusu,
Geçerken okyanusu
Görenler var Yunus’u
Yunus, yunmuş demektir.
Türk Yunus, Derviş Yunus..
Dileğe ermiş Yunus,
Kendi de dermiş Yunus,
Yunus, kanmış demektir.
NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU'NUN DİĞER ŞİİRLERİ İÇİN ...
RUHUNDA MAVERA UĞULTULARI YUNUS - NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU
Ruhunda mâvera uğultuları
Şuurunda şiir çağıltıları
Gözlerinde iki cihan göğünün
Parıltıları
Ahunda secde nakışı
Sırtında Temmuz sıcağı
Çıkageldi toz-toprak ter içinde
Sanki bir şey yanar, tüter içinde
Aşk.. Aşk., deyu deyu şeyda bülbüller
Öter içinde
Selam verdi, farzı eda eyledi
Bağır basıp, tarzı eda eyledi
Edeple, el pençe divan durüben
Arzı eda eyledi
İlim, yitiğimdir buraya geldim
Petek boş gerekmez, dolmaya geldim
Denildiği gibi olmaya geldim
Verecek şeyim yok, kayıtsız, şartsız
Almaya geldim..
Yanaklarında gülücük,
Muhabbet dolu kucağı
Dedim: Sefalar getirdin
Gamı, gussayı götürdün
Misk-amber kokan deminle
Şol uğurlu kademinle
Şenlendi Tapduk ocağı
Yine der ki ulu Tapduk,
Dervişi biz Yunus yaptık
Damlaydı okyanus yaptık
Ne ucu var ne bucağı
NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU'NUN DİĞER ŞİİRLERİ İÇİN ...
YANKISI ŞU DAĞLARDA - ÇOŞKUN ERTEPINAR
Yankısı şu dağlarda dilim var benim.
Duygu, düşünce gergefinde işlenmiş bunca yılım
Sana ona
Bir çocuk saflığında uzanan
Dostluğu candan elim var benim...
Sevgi rüzgâr rüzgâr savrulurken içimden
Yalnızlığın ateş akan ırmaklarından geçtim ben
Yine de gülümsedim dört bir yana..
Hep aynı ses dalgalandı kulaklarımda, ruhumda
Aşarak zaman perdesini,
Parmak dokunmamış bir sazda telim var benim...
Ondan almışım bu sevgiyi
Yunus’tan almışım
Dağıtırım tüketemem, harcarım tüketemem..
Bitmez bu hazine bitmez derim
Şöyleşine zenginliğim
Şöylece saltanatım, şöyle halim var benim...
Sıyrıldım bütün ağırlıklardan tüy gibi,
Şu ufuk suyunda mavi, şu ufuk yangınında közüm.
Işıkta, renkte, çizgide, gölgedeyim.
İki cihan içinde iki cihan olmuş gözüm
Yunus bahçesinde açılmış gülüm var benim...
15-YUNUS YUNUS - TARIK KUTLU
Dilde Allah adı dilde
Ateş yanar ruhta kalpte
Varırsa âlem huzura
Bir de Yunus var Cennet’te
Irmaklar Mevlâm der akar
Nergisler sümbüller kokar
Aşıka Muhammed bakar
Bir de Yunus var Cennet’te
Söze gelir hep iyiler Emre,
Dertli gibi erler
Onlar Allah’a ermişler
Bir de Yunus var Cennet’te
Hak götürsün öyle yola
Vasıl olmak nasip ola
Dolapta verirsek mola
Bir de Yunus var Cennet’te
YUNUS EMRE VE SONRASI - GÖKTÜRK MEHMET UYTUN
Sarıköy’de bir Türkmen düşündü ussun uzun,
Ve sonra öküzünü sürdü yüce dağlara.
Gözlerinde büyüdü yıllar “Bizim Yunussun,
Akıl erdiremedi gönüldeki bağlara.
Hacı Bektaş Veli’ye nasıl gitsin eli boş,
Bağdaki ağaçlardan alıç topladı bir bir
Yüreğinin başına gelip oturdu tekbir.
Vardı ulu kişinin huzuruna dikildi,
Alıçları getirip ortaya bıraktılar.
“Perişanız Hünkârım, köycek hep açız” dedi,
Huzurunda bulunanlar birbirine baktılar.
“Buğday mı istiyorsun? Nefes vereyim sana
Uzak yoldan gelmişsin, hele var git bir düşün
Kararını verince gene uğrarsın bana,
Gönül bağıdır bunlar, şakası yok bu işin.”
Başı döndü Yunus’un nefesi anlamadı
Buğday mı alarak yollara düştü yine.
Yüreğinde usulca bir şeyler kımıldadı,
Dönmek istemiyordu özlediği köyüne.
Yunus’u yeni baştan huzura çıkardılar,
Kararlıydı bu sefer nefes isteyecekti.
Hünkâr’ın önünde etrafını sardılar,
“Bağışla beni pirim, bağışla” diyecekti.
Taptuk Emre bakacak bugünden sonra sana,
Kalbin anahtarım O’na verdik bunu bil..
Durma, eğlenme burda, koş artık Sultanına,
Gözlerinin yaşını gönül Sultanınla sil.
Yol göründü Yunus’a, yürüdü, dağlar aştı,
Vardı Taptuk Emre’nin ellerine sarıldı.
Unuttu bu dünyayı mânayla kucaklaştı
Ne bir tek gönül kırdı, ne kimseye kırıldı.
Hak yoluna yöneldi, gece-gündüz çalıştı,
“Sevelim, sevilelim, kardeş olalım” dedi.
Kırk yıl boyu her yerde, her çileye alıştı.
Başı hep secdedeydi, az uyudu, az yedi.
İmanıyla ummandı, sevgisiyle güneşti,
Kine, gayza düşmedi, hayatında bir kere.
Sakarya kıyıları Yunusla bütünleşti,
Yunusla yeni baştan umut dolu kalplere.
Koca Yunus hep sustu, çevresini dinledi,
Hak aşkıyla tutuşan, yanan bir muma döndü.
Sular gibi çağladı, dolaplarla inledi,
Akan gözyaşlarında nice ateşler söndü.
Suskun Yunus, Şeyhinden destur aldı konuştu,
Dil çözüldü birden berrak su gibi aktı
Mevlâm tamam deyince Yunus kuş olup uçtu,
Sevgiyi, kardeşliği bize miras bıraktı.
Boşuna aramayın mezarım toprakta,
İnanan her gönülde bugün bir Yunus vardır.
Belki yanı başında belki biraz uzakta,
Allah diyen her dilde mutlak pir Yunus vardır.
YAN DEDİ BANA - REFET KÖRÜKLÜ
Yunus ateş verdi “yan” dedi bana
O günden bu güne yanar ağlarım
Döndüm dağ başında gezen dumana
Ne zaman Yunus’u bulacam Tanrım.
Yunus’u sabır teşbihime dizmişim;
Dağ dağ duman duman gezmişim
Şu tatlı canımdan artık bezmişim
Ne zaman Yunus’u bulacam Tanrım.
Yunus şurda, Yunus bunda dediler
Yıllar var ki diyar diyar ararım
Cümle sevdiklerim göçüp gittiler
Ne zaman Yunus’u bulacam Tanrım.
Yunus sazın alıp cevap ver bana
Şimdi hangi elde gezip durusun
O sazının telini ger de rüzgâra
Seni senden alıp bize duyursun...
SONSUZLUK MERDİVENİNDE - M. HALİSİDDİN KUKUL
Gönül hoşsa bir diyarda
Kol bükülür baş mı düşer?
Mahsur kalsa bir hisarda,
Gözden damla yaş mı düşer?
Hüküm acı, yüküm alıç
Gönül dostu çağır beni.
Yok ekinim bomboş sarnıç
Tut elimden kaldır beni.
Yolu yürüt, dağı aşır
Su içir duru pınardan
Âlemler bende kaynaşır
Kâh soğuktan, kâh kaynardan.
Hacı Bektaş-ı Veli’sin
Geldim sığındım kapma
Bu illerin erenisin
Kabul eyle divanına
Dileğim şu arz edeyim.
Ne ekinim ne mülküm var.
Pek de garip bir kimseyim
Bana yardım lütfet hünkâr.
Buğday versen alıcıma
Sevindirsen bu garibi
Merhem sürsen her acıma
Dinse yüreğimde tipi
Şifa Hak rızası için,
Lâkin sana nefes gerek
Gönülleri yapmak için,
Yeni bir his, bir ses gerek.
Benden iste; bire on al.
— Nefes karın doyurmaz ki.
— Boş sözlere olma hamal.
— Aç acına durulmaz ki.
Yunus’u nefes alması iğin tekrar ikna etmek isterler:
— Çekirdeğe de mi değmez?
Tanesine on verelim
— Çoluk-çocuk aç beklemez
Boş soluğu neyleyeyim.
Fakat buğday almak için ısrarlı olan
Yunus’un çuvalları buğdayla doldurulur:
Öküze yüklendi buğday
Yunus yola revan oldu
Geçildi dere tepe çay
Yüreğine bir hâl oldu.
— Vilâyet erine vardım
Gafil oldum nasibine
Gururlandım, yakarmadım
Diz çökmedim eşiğine.
Mahrum kaldım himmetinden
Dönmeliyim hemen geri.
İzzetinden, hikmetinden
Almam gerek nasipleri.
***
Arz edildi hâl Velî’ye:
— Vakit geçti, şimdi olmaz.
Anahtar Tapduk Emre’ye
Verilmiştir, O’ndadır haz.
Ne alıcı, ne buğdayı
Düşünür oldu o anda.
Tutuştu gönül sarayı
Bu ulvi aşkla dolanda.
Niyetimde temiz, safım
Gönlüm sonsuzluğa vurgun.
Surla çevrilse etrafım
Göl değilim kalmam durgun.
Yol yürüdü aç ve susuz
Dura dura, sora sora
Nefsini ezdi sorgusuz.
Çilesi çok sıra sıra.
Düştü bir aşkın peşine
Bir mukaddes hazzı tattı
Kavuşunca mürşidine
Olanları hep anlattı:
— Selamlarım getirdim
Hacı Bektaş-ı Veli’nin
Ben ki nefsime esirdim
Oldum çiği aşk selinin.
Tapduk Emre’ye hâl malum
Dedi : “Hizmet et, nasip al”
— Ne iş olursa kabulüm
Olmaktansa kör ve topal”
Tapduk tekkesi ardında
Bir dağ var ki koca orman
Odun keser ve sırtında,
Taşırdı Yunus durmadan. ,
Yaz demedi, kış demedi.
Ne gündüz dedi, ne gece.
Uyumadı, dinlenmedi
Hep düşündü ince ince.
Ne yaş kesti, ne de eğri
Tam kırk yıl sürdü bu çile.
Her doğan günün seheri
“Yunus” dedi ilden ile.
Gönlü açıldı Yunus’un
Gözlerinden kalktı perde
İçinde bir okyanusun
Kulaç attı enginlerde.
Erdi hakikat sırrına
Hünkârdan aldı nefesi
Her zamanın yarınına
Yankılandı duru sesi
Gönül hoşsa bir diyarda
Kol bükülür baş mı düşer
Mahsur kalsa bir hisarda
Gözden damla yaş mı düşeri
**
Yolların ucunu ucuna bağla.
Göğüs kafesime sığsın kâinat
Kuşat çevremizi rengârenk ağla,
Hırslara, kinlere, nefrete inat.
Örtsün karanlığı nurdan perdeler
Dalga dalga iman sır içinde sır
Bir muzaffer haz ki mermeri deler,
Yürekte merhamet alında nasır
Nasıl ki baharda yer buğu buğu
Tellenir kokular serinliklerde.
Ve çimlenir tohum yarar kabuğu
Magmadan arşa dek derinliklerde.
Gönlümüze düşen kaçıncı cemre, ,
Kaçıncı çırpmış, kaçıncı seher
Hakk’a giden yolda ey Yunus Emre
Daim muhabbeti rüzgârın eser.
EY DOST, EY CAN - RIZA ÜMİT
Ey dost, ey can, ey dervişim,
Söylen nice hâlettir bu
Sen bir derya, sen bir umman
Ben tasında bir damla su.
Hû Sultanım, Yunus’um hû
Ey benim içre canım,
Tek önderim, tek sultanım
Her şeyim, her şeyim benim.
Dervişim hû, Yunus’um hû..
İşte geldim bas bağrına,
Koştum İlâhî çağrına
Koydum başımı uğruna
Her dem Allah deyu deyu
Dervişim hû, Yunus’um hû..
Akar sulayın çağladım
Dost dost deyü ağladım
Umudum sana bağladım
Dervişim hû, Yunus’um hû..
Aşkıma Çalap tanıktır
Bağrım ezelden yanıktır
Sensiz dünyam karanlıktır
Nefsimde bir kemter pusu
Dervişim hû, Yunus’um hû..
Ben ne gedâ ne uluyum
Aşk bendesi, yâr kuluyum
Senin derdinden deliyim
Dervişim hû, Yunus’um hû..
İnanmışım sana belli
Aşkın kılmış beni deli
Ey yüce pir, koca velî
Yitirdim gümüni, usu
Dervişim hıû, Yunus’um hû..
Ben, senlik benlik sarım
Yıkıp eyledim zarım
Göster gayrı dîdârım
Dervişim hû, Yunus’um hû..
Benden Özge kemter m’ola
Senden uca bir yâr m’ola
Yolunda ölsem ar m’ola
Yanıp burulu burulu
Dervişim hû, Yunus’um hû..
Bülbül olubeni öttüm
Daim züht-taat ettim
Gayrı koşup sana yettüm
Dervişim hû, Yunus’um hû..
Yirmi yıldır yan yan dedin
“Benim aşıma ben” dedin.
Şol Rıza’na kurban buldun
Yuca Çalabın uğruna
İşte geldim bas bağrına.
Bitsin bu hicran kaygusu
Dervişim hû, Yunus’um hû
20-KITALARDA YUNUS EMRE- MUHSİN UYAS SUBAŞI
Ruhun tasavvufu içtiği çeşme,
Bende kervanının geçtiği diyar,
İlâhi Şua’lar menbağı Yunus,
Aşkın Hadim’liğe seçtiği Baki..
Bırakın Niza’yı gelin buraya
Yunus ne toprakta, ne gülde yatar.
Dinleyin bu sözü, bakın oraya
Yunus sonsuzlukta gönülde yatar..
Aşkı Mevlânâ’da arayıp buldum
Neyinden dinledim şarkılarım
İçtim tasavvufu ben yudum yudum,
Okudum Yunus’un sayfalarını...
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER
SAYFA:3/21-30
21-YUNUS EMRE - MEVLÜT İHSANİ
Yunus Hakk’a doğru açan bir çiçek
Sözü şirin dili baldır Yunus’un
Erenler râhından ölmeyen gerçek
Arzusunda elif daldır Yunus’un
Pirine sadıktı, severdi içten
Yüklerdi sırtına çamdan, ardıçtan
Dönmezdi geriye atsaydı taştan
Güzel ahlâk bu kemaldir Yunus’un
Eyyub’un sabrından almış götürü
Kâinat ¡görüşü Mevlânâ türü
Severdi herkesi Haktan ötürü
Hakk’ın lütfü bu ahvâldir Yunus’un
Ona lütfeyledi Gani Çelebi
Dolmuştu nur ile gönlünün kabı
Hakikatin rafı aşkın dolabı
Arzusunda tek cemaldir Yunus’un
Aldı himmetini Taptuk Emre’den
Ak ile karayı ayırdı den den
Gönül gözlerini açmıştı tenden
Hakikati bir hilâldir Yunus’un
Dolanmış her yanı Hakk’ı överek
Ağlayı sızlayı bağrın döverek
Mal devlet istemem bana sen gerek
Aradan perdeyi kaldır Yunus’un
Yunus Emre’nindir tâ ezel baştan
Sürdü arabayı Hacı Bektaş’tan
Taptuk pay ayırdı yediği aştan
Pahası yok devlet maldır Yunus’un
Yolundan ayrılma gel Mevlüt İhsan
Cümleye lütfeden Cenâb-ı Süphan
Ne Cennet istedi, ne huri gılman
Arzusunda başka haldir Yunus’un
GEL GÖR BİZİ YUNUS EMRE - YAHYA AKENGİN
Dar kalıplar içinde dar boğazlara saptık
Beynimizi kemiren bir çağdayız artık
Kurşuna dizildi gönlümüz insanlık adına
Kurtuluş arayıp maddeye taptık
Uygarlık adına
Bizden içre bizi unuttukça
Duyuşlarımıza ağu katan düşünceler,
Gel gör bizi taş eyledi
Yayılsa bir yol nefesin
Körelmiş gönül gözlerine ilaç olurdu
Bir yol bulup girse içimize sesin
İnsan olma kıvancı
Başımızda taç olurdu
Ruhsuz ellerde çanlar acı acı
Hep ilim adına çaldı
Gel gör bizi boş neyledi
Çıksam doruklara sorsam
Hangi ufuklardan gördü
Yunus Emre’m Yeryüzü cennetinde
Tuba dallarını
Kardeşlik muştularıyla her güne ¡girsem
Pusu diye düşünmesem her yarını
Şimdi dostluk, özgürlük
İnsanlık adına robotlar bölük bölük
Gel gör gönlümüzü kış eyledi
YUNUS EMRE - NECİP FAZIL KISAKÜREK
Kaç mevsim bekleyim daha kapında
Ayağımda zencir, boynumda kement.
Beni de piştiğin eza kabında
Kaynata kaynata buhara kalbet.
Bekletme Yunus’um bozuldu bağlar
Düşüyor yapraklar, geçiyor çağlar
Veriyor ayrılık dolu semâlar
İçime bayıltan acı bir lezzet.
Rüzgâra bir koku ver ki hırkandan .
Geleyim izine doğru arkandan
Bırakmam tutmuşum artık yakandan
Medet ey şairim, Yunus’um medet...
YOLLAR İNCİNMEMİŞ - GÜRÜNLÜ AŞIK GÜLHANİ
Birlik için insanları çağırmış
Diller incinmemiş Yunus Emre’den
Kırk yıl sevgi hamurunu yuğurmuş
Kollar incinmemiş Yunus Emre’den
İlâhi bir duygu gelince cana
Titredi vücudu düştü bir yana
Açıldı yelkenler daldı ummana
Yeller incinmemiş Yunus Emre’den
Çekilince yaylaların dumanı
Yunus’u Özlermiş çayır çimeni
Türkistan, Hindistan, Halep, Yemen’i
Yollar incinmemiş Yunus Emre’den
Gönlüne düşünce Mevlâ yangısı
Vücudunu yakmış tek bir çıngısı
Kalpleri delermiş aşkın süngüsü
Elleri incinmemiş Yunus Emre’den
Muhabbetin küpü sevgi kazam
Ne güzel sağlamış dirlik-düzeni
Dünya takdir etti böyle ozanı
İller incinmemiş Yunus Emre’den
Birlik için ileriye yürümüş
Gariplere kanat açmış korumuş
Aşkın potasında yanmış erimiş
Küller incinmemiş Yunus Emre’den
Gülhâni’yim hayran oldum huyuna
Eşitlik getirdi benlik köyüne
Dokunmadı bir canlının tüyüne
Kullar incinmemiş Yunus Emre’den
GÜRÜNLÜ AŞIK GÜLHANİ ŞİİRLERİ
25-YAŞAYAN YUNUS - AŞIK KEMALİ BÜLBÜL
Maddede ararken manada buldum
Aşkın divanesi Yunus Emre’yi
Kalplere gizlenmiş tenhada buldum
Dinin dildanesi Yunus Emre’yi
Aç açık sersefil yolu yürüyen
Ödünün gereği dalı sürüyen
Yüz göz ıslanırken dili kuruyan
Şükrün şahanesi Yunus Emre’yi
Geceli gündüzlü Hakk’ı zikreden
Onu düşünerek bunu fikreden
Çileyi çektikçe gene şükreden
Sabrın dürdanesi Yunus Emre’yi
Cenab-ı Allah’tır âh ile vahi
Yalan yanaşmaz kelamda sahi
Mevlütte İlâhi doğada dahi
Zikrin mestanesi Yunus Emre’yi
Kemâli Bülbül’sem ötmek gerekir
Aşkından aşkıma katmak gerekir
Yürüdüğü yoldan gitmek gerekir
Dostlar dost hanesi Yunus Emre’yi
AŞIK KEMALİ BÜLBÜL ŞİİRLERİ
YUNUS'UM - AŞIK HASRETİ
Kudretten okudun pinhan künyeyi
Özünde seyrettim sırr-ı aynayı
Nice canlar ölçtü biçti dünyayı
Kırka böldü kırkı Yunus’um benim
Aşkın közü ile yanıp tutuşan
Sadıkların kervanına yetişen
Seher vakti Allah deyü Ötüşen
Bülbüllerin gülü Yunus’um benim
Sırrullahtı petekteki arıdan
Ziyasında karanlığı arıtan
Ah çektikçe dağı taşı eriten
Gözyaşının seli Yunus’um benim
Derviş Yunus Emre yıldız nişanın
Her kelamda Hakka’ çağrı lisanın
Senin benim insanlığın insanın
Tüm dünyanın malı Yunus’um benim
Der Hasreti bu sır hayli derindi
Zahir gezdi bir esrara büründü
Hak ile Hak, yâr ile yâr göründü
Cezb-i aşkın kulu Yunus’um benim
YUNUS’A ÇAĞRI – MUHARREM KUBAT
Kavganın, öfkenin yeri yok bizde,
Kini kökten sil de gel Yunus diye…
Sevmek, sevilmektir fikirde, özde,
Gönüllere dol da gel Yunus diye…
Duvarlar yıkılmış, kalkmış hudutlar,
Selam durmuş dağlar, bekler bulutlar,
Kapılar açılmış, yok ki kilitler,
Denizlere dal da gel Yunus diye…
Barıştır, birliktir her an sözümüz,
Engindir gönlümüz, güler yüzümüz,
Yanar kalbimiz, kor olmuş özümüz,
Yağmur, bulut ol da gel Yunus diye…
Bütün insanları kardeş bilmişsen,
Gönül alıp vermek için gelmişsen,
Umudun yok olmuş, zorda kalmışsan,
Kapıları çal da gel Yunus diye…
Beyaz güvercinler gökte uçarsa,
Koygun sisler kalkar, hava açarsa,
Sevgi pınarından herkes içerse,
Evreni dost bil de gel Yunus diye…
Tanrı sevgisiyle eğilir dallar,
İnanç yüklü kalpler, havada eller,
Dostluk için açar bahçede güller
Demet demet al da gel Yunus diye…
Çağlar ötesinden gelen ses gibi,
Yüzümüzde ılık bir nefes gibi,
İçimizde dolup taşan his gibi,
Hep gönülden gül de gel Yunus diye…
Yunus’un aşkıyla yanıyor özüm,
Çarpıyor yüreğim, yok oldu sızım,
İlahî bir aşka çağrıdır sözüm
Ayrım yok, her hâlde gel Yunus diye…
YUNUSLAYIN –BEKİR SITKI ERDOĞAN
İçimde bir dertli bülbül
Öter Yunus Yunus diye
Söz bahçemde her gün bir gül
Biter Yunus Yunus diye
Gündüz bir dert, gece bir dert
Bilemedim ah nice bir dert
Sol böğrüme ince bir dert
Batar Yunus Yunus diye
Ey dost artık ne dersen de
Geldim bu dergaha ben de
Şol başaklar yel esende
Yatar Yunus Yunus diye
DERVİŞİN SÖZÜ - HALİT FAHRİ OZANSON
Elinde âsası hurma dalından
Bir yol ki ufukta kaybolmuş ucu;
Üstünde titriyor sorgucu.
Bu ıssız hulyâlı hicran yolunda
Geceyle dertleşen garip bir yolcu.
"Dedim ki sen nasıl murada erdin?
Erenlerden olsan biraz gülerdin.
Senin bu sevgili Anadolunda
Bitmeyen dertlerden büyük mü derdin?
İnledi.Asâmı tutmuyor elim.
Bu yolu gülistan görmek isterim.
Hepiniz benimle birlik olun da
Bu dikenli yola güller serpelim!.."
30-BULANI BULANI BAĞLA - SEFİL SELİMİ
Gez bileni gez alanı,
Alanı alana bağla.
Bu alan ki aşk alanı;
Bulanı bulana bağla.
Ne bulandır ne de bulan
Ne dolandır ne de dolan
Aşık olup aşkça dolan
Dolanı dolana bağla.
Neler taşır bu ten küpü,
Nasıl şekil, nasıl yapı,
Herkesin sorduğu kapı,
Geleni gelene bağla.
Yunus derdi, Tanrı derdi,
Saf bedeni Huda yurdu,
Sevdi sevdiğine erdi,
Bileni bilene bağla.
Yunus taşımış boş sevda,
Hani kim var aynı tavda,
Lav karışır akar lavda
Olanı olana bağla.
Benzerlik aradım bende
Dedim adam hadi sende
Aynı mana birde binde
Kılanı kılana bağla.
Yunus Emre Yunus Emre
Talip ol İlâhî Emre,
Suya düşmüş olmuş cemre
Dalanı dalana bağla.
Ebedi şâd olsun ruhu,
Gönül deryasının Nuh'u
Yürekte sızısı ahı
Öleni ölene bağla.
Aşktan daha büyük var mı
Aşıklık Yunus'a zor mu
Dava çalmak sanki ar mı
Çalanı çalana bağla.
Can kemikten, kemik candan
Kan damardan, damar kandan
O sendendir sen de ondan
Kalanı kalana bağla.
Yaz Yunus'u satır satır
Sefil Selimi yap hatır
Al dergaha odun götür
Yılanı yılana bağla.
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER
SAYFA:4/ 31-40
31-YUNUS - ENİS BATUR
Beş duyunun ucuna doğru, sonunda
kavuştu mıknatıs. Dip derin bir
perde çektiler, birlikte
suyu ve karanlığı susturdular,
herşeyin bittiği, herşeyin başladığı
anda konuştular, biri gözünde kor
ışık, öteki kuyudan bir ses :
"Bir ben var bende, şimdi senden
içeri"
YUNUS’A SESLENİŞ - HALİL SOYUER
Sığmayan bir devsin yedi aşıra
Yerin cennettedir, kabrin mesire.
Yandım ateşine bakma kusura,
Yunus’um, Yunus’um, Aşık Yunus’um
Gönüllerde yanan ışık Yunus’um.
İnsanı çağlarca başta götürdün,
Gönüllere bağdaş kurdun oturdun,
Tasavvuf yurdundan meyva getirdin;
Yunus’um, Yunus’um, miskin Yunus’um
Eğriye, büğrüye küskün Yunus’um.
Dünya hasadısın biçebilene
Sevgi kaynağısın içebilene,
Hacet kapısısın açabilene;
Yunus’um, Yunus’um özde Yunus’um
Her yerde, her çağda gözde Yunus’um.
Dostluğun anıtı, aşkın kalesi,
Sevginin esiri, Rabb’m kölesi,
Sesi çağlar ötesinden gelesi;
Yunus’um, Yunus’um, paşa Yunus’um
Gitmedi emeğin boşa Yunus’um.
BÖYLE GÖRDÜM YUNUS'U - İBRAHİM SAĞIR
Bâd-ı saba gibi bu topraklarda,
Mânâ ikliminde gezerdi Yunus.
Âşk-ı Hakk’tan alırdı da ilhamı,
En girift sırları çözerdi Yunus.
Bektaş dergâhında kısmet yokudu,
Taptuk dergahında çile dokudu,
Zaman geldi dil çözüldü okudu,
Sözlerden inciler dizerdi Yunus.
Odunların doğrusunu seçerdi,
Gönüllerin kilidini açardı,
Etrafına sevgi, umut saçardı,
Birlikten dirlikten yazardı Yunus.
Bir asa peşinde döndü dolaştı,
Sarp yollar, beldeler, ırmaklar aştı,
Sabr ile menzile varıp ulaştı,
Nefse aman vermez ezerdi Yunus.
Gönüllere girmek idi davası,
Bir görürdü avam ile hâvası,
Cennetlerden öte idi hevesi,
Âşkın deryasında yüzerdi Yunus.
Hikmetli şiiri üç bin kadardı,
Seneler sonraya mısralar ördü,
Kendini sıgaya çekeni gördü
Şol Mola Kasım’dan iz verdi Yunus.
Binini okurmuş gökte melekler,
Binini sularda yüzen semekler,
Hürmetine geldi en has yemekler,
Keramet sahibi bir erdi Yunus.
Allah sevgisiyle yanardı közü,
Âşk hamuruyla yoğrulmuş özü,
Asırlar geçse de eskimez sözü,
Hakk’tan halka dönük nazardı Yunus.
MENKIBE-İ YUNUS EMRE- İBRAHİM SAĞIR
(Buğday mı, Himmet mi?)
Sarı köyde yaşar idi
Rızk peşinde koşar idi
Anadolu perişandı
Yunus fukara bir candı
Zaman böyle geçer iken
Ekin ekip biçer iken
Bir kıtlıktır sardı yurdu
Çitçileri yaman vurdu
Ektikleri bitmez oldu
Ocakları tütmez oldu
Yoksulluk canlara yetti
Ahalinin sabrı bitti
Derken bir gün ilden ile
Bir şayia düştü dile
Hacı Bektaş adlı bir pir
Herkese olurmuş dest gir
Hem açları doyururmuş
Yoksulları kayırırmış
Yunus dahi duydu bunu
Almak için umduğunu
Düştü kağnısıyla yola
Bu fakrına çare bula
Dalıp gitmişti bir ara
Nazar etti ufuklara
Aklı köyünde kalmıştı
Baktı epey yol almıştı
Sonra birden akıl etti
Kendi kendine ayıttı
Erenlerin tapusuna,
Boş gidilmez kapısına
Etrafına şöyle baktı
Alıçlara göynü aktı
Topladı birçok alıcı
Artık boş değil avucu
Çare için eyvahına
Varır Bektaş dergâhına
Bektaş’a malumdur hali
Yönelterek şu suali
Ona nasip teklif eder
İste nasip vereyim der
Benden buğday bekler hanem
Nasip olmaz derdime em
Hünkâr derki müridana
Buğday verin gitsin ona.
Sevinciyle buğdayının
Düşer yoluna köyünün.
Düşer amma düşmesine
Cevap arar iç sesine
Bir sıkıntı basar gönlü
Bir değil sanki bin yönlü
Acep hata mı ettim ben
Nasip, nefes ne bilmeden
Kafasında birçok soru
Cevapsızdı işin zoru
Şöyle süzer etrafını
Anlar o zaman gafını
Dağlar arasında ıssız
Bir yoldadır şimdi yalnız
Düşünceye daldı gitti
Geçmişini hayal etti
Moğol zulmü, kıtlık derdi
Çektikleri pek beterdi
Eziyet üste eziyet
Böyle çetindi vaziyet
Hayal gerçek arasında
Gidip gelme sırasında
Aklı dergâha uzandı
Gönlü pişmanlıkla yandı
Karar verip döndü geri
Bekler buldu dervişleri
“Ben yanlış yaptım erenler
Beni anlayın yarenler
İşte, alın buğdayları
Nasibimi verin geri.”
Durum Bektaş’a söylendi
Yunus nasip ister dendi
Dedi Hünkâr “olmaz artık
Bu kapı Yunus’a örtük
Kilidi Taptuk’a verdik
Yönünü ora dönderdik
Nasibini ondan alsın
Buğdaylar kendinde kalsın.
35-YUNUS EMRE'YE – AŞIK DURSUN CEVLANİ
Allah diye yanan yiten
Selam sana Yunus Emre
Cananı canı terk eden
Selam sana Yunus Emre
Aşkın deha şanın beka
Ünün salmışsın afaka
Sözün gözün özün Hakk'a
Selam sana Yunus Emre
Arayı arayı buldun
Taştın gönüllere doldun
Sen ölmedin mektep oldun
Selam sana Yunus Emre
Rahat etsen Hak katında
Güçlü iman var zatında
Erenlerin sıfatında
Selam sana Yunus Emre
Cismin gitti ismin kaldı
Devir döndü zaman geldi
Adını Çifteler aldı
Selam sana Yunus Emre
Göreyim nur yüzün hani
Ey piri sultanı fani
Geliyor Dursun Cevlani
Selam sana Yunus Emre
YUNUS EMRE - ARİF NİHAT ASYA
Tütsün, buhurun, kırda çiçeklerden mi?
Mevlit şekerin, köyde peteklerden mi?
Toplandı, bu yıl da, gölgeler kubbelere
Yunus, yine gülsuyun, meleklerden mi?
YUNUS EMRE-İBRAHİM MİNNETOĞLU
Huyum
Suyum
Açık havam
Gök bulutum Yunusum
Sen
Yurt gibisin
Halk gibisin Yunusum
Sen olmazsan hem acım hem susuzum
Sen
Gelip
Oturmuşsun
Gönlüme bağ, bahçe kurmuşsun
Sen
Olmazsan
Şiir benim neyime
Sen olmazsan yaşayamaz can kuşum
Sarı
Köyden
Çıkan suyum
Yurtta gezen ak bulutum Yunusum
Bir
Tek
Ersin
Hak yolunda
Alabildiğince yüce
Yolum yoluna yönelmiş, ömür boyu gündüz, gece.
TÜRK DİLİNİN EN BÜYÜK ŞAİRİNE RÜBAİLER - HÜSREV HATEMİ
I
Yunus ki bu toprakta açılmış gülmüş,
Bir dem o da ağlamış, avunmuş, gülmüş.
Esrarını aşkın bize açmış bir bir,
Susmuş ve o esrar yeniden örtülmüş.
II
Yunus ki nergisde güler, gülde kanar,
Kırlarda gelincikte onun bağrı yanar,
Toprak onu bir baharda almış sanırım,
Her yıl bunu tekrar merasimle anar.
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ