SAYFA:3/21-30
21-YUNUS EMRE - MEVLÜT İHSANİ
Yunus Hakk’a doğru açan bir çiçek
Sözü şirin dili baldır Yunus’un
Erenler râhından ölmeyen gerçek
Arzusunda elif daldır Yunus’un
Pirine sadıktı, severdi içten
Yüklerdi sırtına çamdan, ardıçtan
Dönmezdi geriye atsaydı taştan
Güzel ahlâk bu kemaldir Yunus’un
Eyyub’un sabrından almış götürü
Kâinat ¡görüşü Mevlânâ türü
Severdi herkesi Haktan ötürü
Hakk’ın lütfü bu ahvâldir Yunus’un
Ona lütfeyledi Gani Çelebi
Dolmuştu nur ile gönlünün kabı
Hakikatin rafı aşkın dolabı
Arzusunda tek cemaldir Yunus’un
Aldı himmetini Taptuk Emre’den
Ak ile karayı ayırdı den den
Gönül gözlerini açmıştı tenden
Hakikati bir hilâldir Yunus’un
Dolanmış her yanı Hakk’ı överek
Ağlayı sızlayı bağrın döverek
Mal devlet istemem bana sen gerek
Aradan perdeyi kaldır Yunus’un
Yunus Emre’nindir tâ ezel baştan
Sürdü arabayı Hacı Bektaş’tan
Taptuk pay ayırdı yediği aştan
Pahası yok devlet maldır Yunus’un
Yolundan ayrılma gel Mevlüt İhsan
Cümleye lütfeden Cenâb-ı Süphan
Ne Cennet istedi, ne huri gılman
Arzusunda başka haldir Yunus’un
GEL GÖR BİZİ YUNUS EMRE - YAHYA AKENGİN
Dar kalıplar içinde dar boğazlara saptık
Beynimizi kemiren bir çağdayız artık
Kurşuna dizildi gönlümüz insanlık adına
Kurtuluş arayıp maddeye taptık
Uygarlık adına
Bizden içre bizi unuttukça
Duyuşlarımıza ağu katan düşünceler,
Gel gör bizi taş eyledi
Yayılsa bir yol nefesin
Körelmiş gönül gözlerine ilaç olurdu
Bir yol bulup girse içimize sesin
İnsan olma kıvancı
Başımızda taç olurdu
Ruhsuz ellerde çanlar acı acı
Hep ilim adına çaldı
Gel gör bizi boş neyledi
Çıksam doruklara sorsam
Hangi ufuklardan gördü
Yunus Emre’m Yeryüzü cennetinde
Tuba dallarını
Kardeşlik muştularıyla her güne ¡girsem
Pusu diye düşünmesem her yarını
Şimdi dostluk, özgürlük
İnsanlık adına robotlar bölük bölük
Gel gör gönlümüzü kış eyledi
YUNUS EMRE - NECİP FAZIL KISAKÜREK
Kaç mevsim bekleyim daha kapında
Ayağımda zencir, boynumda kement.
Beni de piştiğin eza kabında
Kaynata kaynata buhara kalbet.
Bekletme Yunus’um bozuldu bağlar
Düşüyor yapraklar, geçiyor çağlar
Veriyor ayrılık dolu semâlar
İçime bayıltan acı bir lezzet.
Rüzgâra bir koku ver ki hırkandan .
Geleyim izine doğru arkandan
Bırakmam tutmuşum artık yakandan
Medet ey şairim, Yunus’um medet...
YOLLAR İNCİNMEMİŞ - GÜRÜNLÜ AŞIK GÜLHANİ
Birlik için insanları çağırmış
Diller incinmemiş Yunus Emre’den
Kırk yıl sevgi hamurunu yuğurmuş
Kollar incinmemiş Yunus Emre’den
İlâhi bir duygu gelince cana
Titredi vücudu düştü bir yana
Açıldı yelkenler daldı ummana
Yeller incinmemiş Yunus Emre’den
Çekilince yaylaların dumanı
Yunus’u Özlermiş çayır çimeni
Türkistan, Hindistan, Halep, Yemen’i
Yollar incinmemiş Yunus Emre’den
Gönlüne düşünce Mevlâ yangısı
Vücudunu yakmış tek bir çıngısı
Kalpleri delermiş aşkın süngüsü
Elleri incinmemiş Yunus Emre’den
Muhabbetin küpü sevgi kazam
Ne güzel sağlamış dirlik-düzeni
Dünya takdir etti böyle ozanı
İller incinmemiş Yunus Emre’den
Birlik için ileriye yürümüş
Gariplere kanat açmış korumuş
Aşkın potasında yanmış erimiş
Küller incinmemiş Yunus Emre’den
Gülhâni’yim hayran oldum huyuna
Eşitlik getirdi benlik köyüne
Dokunmadı bir canlının tüyüne
Kullar incinmemiş Yunus Emre’den
GÜRÜNLÜ AŞIK GÜLHANİ ŞİİRLERİ
25-YAŞAYAN YUNUS - AŞIK KEMALİ BÜLBÜL
Maddede ararken manada buldum
Aşkın divanesi Yunus Emre’yi
Kalplere gizlenmiş tenhada buldum
Dinin dildanesi Yunus Emre’yi
Aç açık sersefil yolu yürüyen
Ödünün gereği dalı sürüyen
Yüz göz ıslanırken dili kuruyan
Şükrün şahanesi Yunus Emre’yi
Geceli gündüzlü Hakk’ı zikreden
Onu düşünerek bunu fikreden
Çileyi çektikçe gene şükreden
Sabrın dürdanesi Yunus Emre’yi
Cenab-ı Allah’tır âh ile vahi
Yalan yanaşmaz kelamda sahi
Mevlütte İlâhi doğada dahi
Zikrin mestanesi Yunus Emre’yi
Kemâli Bülbül’sem ötmek gerekir
Aşkından aşkıma katmak gerekir
Yürüdüğü yoldan gitmek gerekir
Dostlar dost hanesi Yunus Emre’yi
AŞIK KEMALİ BÜLBÜL ŞİİRLERİ
YUNUS'UM - AŞIK HASRETİ
Kudretten okudun pinhan künyeyi
Özünde seyrettim sırr-ı aynayı
Nice canlar ölçtü biçti dünyayı
Kırka böldü kırkı Yunus’um benim
Aşkın közü ile yanıp tutuşan
Sadıkların kervanına yetişen
Seher vakti Allah deyü Ötüşen
Bülbüllerin gülü Yunus’um benim
Sırrullahtı petekteki arıdan
Ziyasında karanlığı arıtan
Ah çektikçe dağı taşı eriten
Gözyaşının seli Yunus’um benim
Derviş Yunus Emre yıldız nişanın
Her kelamda Hakka’ çağrı lisanın
Senin benim insanlığın insanın
Tüm dünyanın malı Yunus’um benim
Der Hasreti bu sır hayli derindi
Zahir gezdi bir esrara büründü
Hak ile Hak, yâr ile yâr göründü
Cezb-i aşkın kulu Yunus’um benim
YUNUS’A ÇAĞRI – MUHARREM KUBAT
Kavganın, öfkenin yeri yok bizde,
Kini kökten sil de gel Yunus diye…
Sevmek, sevilmektir fikirde, özde,
Gönüllere dol da gel Yunus diye…
Duvarlar yıkılmış, kalkmış hudutlar,
Selam durmuş dağlar, bekler bulutlar,
Kapılar açılmış, yok ki kilitler,
Denizlere dal da gel Yunus diye…
Barıştır, birliktir her an sözümüz,
Engindir gönlümüz, güler yüzümüz,
Yanar kalbimiz, kor olmuş özümüz,
Yağmur, bulut ol da gel Yunus diye…
Bütün insanları kardeş bilmişsen,
Gönül alıp vermek için gelmişsen,
Umudun yok olmuş, zorda kalmışsan,
Kapıları çal da gel Yunus diye…
Beyaz güvercinler gökte uçarsa,
Koygun sisler kalkar, hava açarsa,
Sevgi pınarından herkes içerse,
Evreni dost bil de gel Yunus diye…
Tanrı sevgisiyle eğilir dallar,
İnanç yüklü kalpler, havada eller,
Dostluk için açar bahçede güller
Demet demet al da gel Yunus diye…
Çağlar ötesinden gelen ses gibi,
Yüzümüzde ılık bir nefes gibi,
İçimizde dolup taşan his gibi,
Hep gönülden gül de gel Yunus diye…
Yunus’un aşkıyla yanıyor özüm,
Çarpıyor yüreğim, yok oldu sızım,
İlahî bir aşka çağrıdır sözüm
Ayrım yok, her hâlde gel Yunus diye…
YUNUSLAYIN –BEKİR SITKI ERDOĞAN
İçimde bir dertli bülbül
Öter Yunus Yunus diye
Söz bahçemde her gün bir gül
Biter Yunus Yunus diye
Gündüz bir dert, gece bir dert
Bilemedim ah nice bir dert
Sol böğrüme ince bir dert
Batar Yunus Yunus diye
Ey dost artık ne dersen de
Geldim bu dergaha ben de
Şol başaklar yel esende
Yatar Yunus Yunus diye
DERVİŞİN SÖZÜ - HALİT FAHRİ OZANSON
Elinde âsası hurma dalından
Bir yol ki ufukta kaybolmuş ucu;
Üstünde titriyor sorgucu.
Bu ıssız hulyâlı hicran yolunda
Geceyle dertleşen garip bir yolcu.
"Dedim ki sen nasıl murada erdin?
Erenlerden olsan biraz gülerdin.
Senin bu sevgili Anadolunda
Bitmeyen dertlerden büyük mü derdin?
İnledi.Asâmı tutmuyor elim.
Bu yolu gülistan görmek isterim.
Hepiniz benimle birlik olun da
Bu dikenli yola güller serpelim!.."
30-BULANI BULANI BAĞLA - SEFİL SELİMİ
Gez bileni gez alanı,
Alanı alana bağla.
Bu alan ki aşk alanı;
Bulanı bulana bağla.
Ne bulandır ne de bulan
Ne dolandır ne de dolan
Aşık olup aşkça dolan
Dolanı dolana bağla.
Neler taşır bu ten küpü,
Nasıl şekil, nasıl yapı,
Herkesin sorduğu kapı,
Geleni gelene bağla.
Yunus derdi, Tanrı derdi,
Saf bedeni Huda yurdu,
Sevdi sevdiğine erdi,
Bileni bilene bağla.
Yunus taşımış boş sevda,
Hani kim var aynı tavda,
Lav karışır akar lavda
Olanı olana bağla.
Benzerlik aradım bende
Dedim adam hadi sende
Aynı mana birde binde
Kılanı kılana bağla.
Yunus Emre Yunus Emre
Talip ol İlâhî Emre,
Suya düşmüş olmuş cemre
Dalanı dalana bağla.
Ebedi şâd olsun ruhu,
Gönül deryasının Nuh'u
Yürekte sızısı ahı
Öleni ölene bağla.
Aşktan daha büyük var mı
Aşıklık Yunus'a zor mu
Dava çalmak sanki ar mı
Çalanı çalana bağla.
Can kemikten, kemik candan
Kan damardan, damar kandan
O sendendir sen de ondan
Kalanı kalana bağla.
Yaz Yunus'u satır satır
Sefil Selimi yap hatır
Al dergaha odun götür
Yılanı yılana bağla.