TAHMİS
Kelime manası “beşleme” demektir. Genellikle gazel türüne uygulanır. Şair herhangi bir şairinin beğendiği bir gazelinin beyitleri “üzerine” üçer mısra ekleyerek onları beşer mısralık bentler haline getirir. Eklenen bu üç mısra, vezin, mana, kafiye bakımından eklendiği beyitle bütünlük ve uygunluk göstermelidir.
Eklenen üç mısraının kafiyeleri başlangıç beytinde beytin kafileri ile, sonraki beyitlerde ise beytin ilk mısraı ile kafiyeli olur.
Cepheden toplan ejder gibi bârû-efken
Arkasında gemiler bir sürü div-i âhen
Gökte tayyarelerinden saçarak nâr u fiten
«Savlet etmişti Çanakkale'ye bahr ü berden
«Ehl-i İslâm'ın iki hasm-ı kavisi birden»
Kadın erkek anadan tâ süt emen yavrumuza
Hepimiz canla sarıldık tâ vatan duygumuza
İntizâr eyledi gafletle adû korkumuza
«Lâkin imdad-i ilâhi yetişip ordumuza
«Oldu her bir neferi kala-yı pûlâd-beden
…………………………..
Sultan Reşat’ın gazelini Yahya Kemal Beyatlı tahmis etmiştir.
FUZULİ'NİN GAZELNE TAHMİS- NEYZEN TEVFİK
Râh-ı ışkında dönen necm-i seher peymâya bah
Zülfünün Mecnun'udur sergeşte-i Leyla’ya bah
Ufk-ı hüsnünden doğan mihr-i cihan-ârâya bah
Reng-i rûyundan dem urmuş sagar-ı sahbâya bah
Âfitâb ile kılur dâ’va tutulmuş âye bah
Turra-i müşkin gamile oldu sünbül tarumar
Düştü hicran oduna erdi hazana nev-bahar
Bülbül ağlar, gül perişan ebr-i cülar bî-karar
Ey selamet ehli ol ruhsara bakma zinhar
İhtiraz eyle melâmetten men-i rüsvaya bah
Her-dem-i hicranı birşâm-ı gariban bülbülün
İhmirârı ateş-i lal-i lebindendir mülün
Derd-i aşk-ı yârdan çâk-i giril) anı gülün
Şem başından çıkarmış dûd-ı şevk-i. kâkülün
Böyle kûteh ömr ile başındaki sevdaya bah!
Astânmda esir olmuş kamer, yıldız, güneş
Bende-i bâb-ı rıza dervişler tek çilekeş
Hest zevk-i cavidanî der firak-ı vuslateş
Bildi ışkında nemed-pûş olduğum âyîne-ueş
Rahm edüp her kez bana bakmaz bu istiğnaya bah
Her ne dem tahrik eder sevda rebabm ışktan
Doldurur cam-ı gama hasret şarabın ışktan
Tâ bekey çeksem aceb hicran azabın ışktan
Sinemi çök eyle gör dil ıztırabm ışktan
Revzen aç her-dem hevadan mevc uran deryaya bah!
İhtiraz etme melâmetten tarik-i ışka gir
Âşık-ı dîdara mirât-ı hak olmaz müstetir
Râh-ı ışkında olub pûyan gönül maksuda ir
Ey gözüm bu şâm-ı ikbalin ne yüzden fîredir
Saye salmış âye ol gîsû-yı anber saye bah
Hüsn ü ışk-ı yâre vakfettim dil-i pür-şivemi
Feyz-i enfâs-ı Mesih'e oldu hemdem Neyzen’i
Vaız’ın efsanesi dur edemez andan beni
Ey Fuzulî nice bir men eyleye nâsih seni
Bakma ânın kavline bir çehre-i zibâya bah.
Erenköy, 1908
TAḪMĪS-İ ĠAZEL-İ BĀḲĪ - EHLİ
Fe‘ilâtün/fe‘ilâtün/fe‘ilâtün/fe‘ilün
Müdde‘ī vuṣlat-ı dilḍār ile ḫandān ancaḳ
Dīde ḳanlar aḳıdur hecr ile giryān ancaḳ
Dil-i nālānuñ işi derd ile efġān ancaḳ
“Ḥāl-i ‘ālem ezelī böyle perīşān ancaḳ
Kimi ḫandān kimi giryān kimi nālān ancaḳ”
Kimisi miḥnet-i yār ile olur zār u nizār
Kimi hecr-i ruḫ-ı dilberle ider nāle vü zār
Kimisi āteş-i ‘aşḳ ile yaḳar dāġ-ı hezār
“Kimisi bülbül-i nālān-ı gül-i ‘ārıż-ı yār
Kimi pervāne-i şem‘-i ruḫ-ı cānān ancaḳ”
Kūy-ı yāre irişüp kimi görür mihr ü vefā
Künc-i ġamda kimi derd ile çeker cevr ü cefā
‘Ālemüñ ḥāl-i perīşānı ‘aceb geldi baña
“Bu cihān kimine ḳaṣr-ı ṭarab u ‘ayş u ṣafā
Kiminüñ miḥnet ile başına zindān ancaḳ”
Ne şeh-i ‘āleme ḳalur bu felek ne dūna
Ne bilür ‘āḳil ü dānā ne baḳar mecnūna
Şāh olanla naẓarı birdir anuñ maḥzūna
“Pāy-māl olmada āḫir şütür-i gerdūn
Pādişāh ile gedāsı hele yeksān ancaḳ”
Ehliyā kimse nedür bilmedi hiç ḥāl-i cihān
Denk olur ‘āḳıl u dānā açamaz bunda dehān
Lāl olur keşf idemez sırrın anuñ hīç zebān
“Bāḳıyā ḫāngeh-i ‘ālem-i ḥayretde hemān
Her gelen kimse bu esrār ile ḥayrān ancaḳ”
Mecmûa-i Eş‘âr, Ahmet Sevgi Özel Kitaplığı, TY. No: 8, v. 29a -2
İLGİLİ İÇERİK
NEYZEN TEVFİK HAYATI ve ESERLERİ
FUZULİ'NİN GAZELİNİN İNCELEMESİ
İLGİLİ İÇERİK
EDEBİ SANATLAR 1 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )
EDEBİ SANATLAR 2 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )