Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

PARNASİZM

(Les Parnassiens)

Parnasse eski Yunan mitologyasında geçen çok yüksek bir dağdır. Efsaneye göre burası, güzellik ve sanat ilâhı Apollon'un ve ona ilham veren perilerin (Nympha'lar) durağıdır. 1860-1885 yılları arasında yeni bir akım meydana getiren Fransız şairleri, biraz da eski Yunan zevkine ve Apollon'un kusursuz güzelliğine bağlılıklarını anlatmak için kendilerine Parnassien adını seçmişlerdir.

Parnas ekolünü hazırlayan sosyal sebepler, Realizm'de gördüklerimize az çok benzemektedir. Realistlerdin romanda yaptığını, Parnasçılar şiirde yapmışlardır. Zaten bu iki akım, birbirlerine paralel olarak aynı zamanlarda belirmiş ve yaşa­mıştır. Benzeşen yanları Romantizm'e karşı ve Pozitivizm'e bağlı bulunmalarıdır. Ancak, şiir ile romanın üslûp, amaç ve nitelikleri tamamıyla değişik olduğu için Parnasçılar'ın tıpatıp Realist ilkelere bağlandıkları söylenemez. Birleştikleri nok­ta, özellikle şekil ve üslûp yetkinliğidir.

Şiir sanatına bağlı bir akım olan Parnas ekolünün estetik görüşleri de ancak şiiri ilgilendirir.

Parnasçılar'ı Romantiklerden ayıran önemli fark, tıpkı Realistler gibi, şiirin bir amacı olmasını reddedip "Sanat, sanat içindi?' ilkesine sımsıkı bağlanmaları­dır. Onlarca kurulmuş bir sistem değildir bu; şairin kadere boyun eğmesidir. Çün­kü hayat çetin ve bayağıdır. Bahtımız karanlıktır, bizi teselli edebilecek tek şey güzelliktir. Sanat, her zaman değişen felsefî görüşleri, ahlâkî düşünceyi ve bir ta­kım öğütleri, tutkuları "gevelemekken vazgeçmedikçe güzelliğe erişemez. Sana­tın tek amacı, güzellik ve yetkinliktir. Üslûpta tam yetkinliğe, mükemmele ulaş­mak isteyen şair, "anlayışsız ve sefil" kalabalıktan kendini sıyırmak ve her zaman güzeli tercih etmelidir. Bu akımın üstadı olan Leconte de Ldsle, "Büyük bir sanat eseri, milyonlarca siyasî makaleden daha değerlidir.” diyordu. Bu yüzden millî ve sosyal meselelere bağlı şiir temalarından kaçıyor "antik" (eski zevke bağlı) seç­kinler zümresine seslenmeğe çalışıyorlardı. Böylece Romantiklerin halka yak­laştırdıkları şiir, yeniden fildişi kuleye çekiliyordu. Türk edebiyatında Servet-i Fünuncular'ın sanat için sanat ilkesine sımsıkı bağlanmalarının önemli bir sebebi de Parnasçılar'a özenmiş bulunmalarıdır.

Parnasçılar'ın Romantizm'e bir başka tepkileri, yeni ve özel bir Klasisizm'e dönmek isteyişleridir. Hıristiyan dinine ve millî duygulara önem vermedikleri için yeniden pagan (putçu) çağlara, Yunan ve Lâtin mitologyasına eğildiler. Onunla kalmayarak doğu'nun, Hind'in ve İskandinavya'nın efsanelerini şiire yansıtmaya çalıştılar. Bu halleriyle hem Klâsik hem Romantik sayılacak tarzda şiir ufkunu genişlettiler.

Romantizm'in içli ve samimi şiir (la poesie intime) ilkesinin karşısına Parnasçılar saf şiir (la poesie püre) ilkesini çıkardılar. Romantik lirizmi, coşkunluğu, hisliliği, kapalı derin duygular söylemeyi reddederek akla seslenen açık ve bil­hassa üslûbuna çok özenilmiş şiiri savundular.

Romantizm'in duygu, hayâl, mecaz ve ahenk gibi muhteva unsurlarını çok ge­liştirdikleri halde biçime büyük değer vermeyişlerini yani üslûptaki ihmalkârlık­larını ısrarla kınadılar. Onlarca şiir, her şeyden önce biçim güzelliği demekti. Şi­irde heyecan ve şatafatlı söyleyişten ziyade ritm ve pitoresk (resme uygunluk, res­me uyar manzara) gözetilmek gerekiyordu.

Bunu sağlamak için, şiir vezinden ve kafiyeden ibarettir diyecek kadar aşırı gittiler. Theodore de Banville "Kafiye, şairlerin hülyalarım perçinleyen ve süsle­yen altın çividir." diyordu. Bu yüzden aliterasyona çok yer verildi. Ahengin yeri­ne ritm getirildi. Nazım şekli olarak en çok "sonnet" kullanıldı. Vezinde yenilik­ler yapıldı. Dış âlem tasvirine, manzaraya, dil güzelliğine ve kelime seçimine bü­yük önem verildi.

Fakat Parnasçı şiir, şüphesiz biçimden ibaret olamazdı. Bu sadece, sanata du yulan saygıyı ve titizliği arttırmıştır. Usta şairler kendilerini katmadan tarafsız göz lem yolu ile dış âlemin tasvire dayalı mükemmel lirizmini de aks ettirmişlerdir.

İddialarının üstünde olarak yaptıkları değerli iş, şiirli duygularını ölçülü, düzenli bir ritm içinde sunmak gücünü göstermeleridir. Mecazlara az yer veriyor, i kat bunları sağlam ve mükemmel kullanıyorlardı. Bütün renk ve şekilleri ile manzarayı bir tual veya mermer üstündeymiş gibi tesbit ediyorlardı. Kalemi bir fin gibi kullanıyor, şiirde sübjektifliği reddederek objektif olmaya çalışıyorlardı.

 

PARNASİZM

 Parnasizm, «Sanat sanat içindir.» anlayışına dayana­rak plastik güzelliğe önem veren ve dış âlemin tasviriyle egzotik şeylere, yani yabancı ülkelerin manzaralarına ve geleneklerine merak sardıran bir edebî akımdır.

Parnasizm, nesirden çok şiir sanatı üzerinde geliş­miştir. Bu akım, sanatı toplum yaşamından ayırmış, onu, eşyanın ve dış doğanın görünüşüne bağlanmıştır. Ah­lâkın gerdiği utanç perdesini yırtıp parçalamış, gözünü bu perdenin arkasındaki plastik güzelliğe dikmiştir. Bu­nun yanında, yabancı ülkelerin gelenek ve sırlarına, manzaralarına merak sardırmış, oraların bu özelliklerini mısralarında yaşatmaya çalışmıştır. Şimdi parnasizmin temel dayanaklarını sırasıyla görelim:

a) Plastik güzellik:

Parnasizmin plastik güzellikten anladığı şey, vücut­ların dış yapı estetiğidir. Parnasizm, ahlâk kurallarını ve sakınmaları bir kenara atmış, vücudu soymuş ve onun heykelindeki ahengi seyre dalmıştır. Vücudun dış yapı­sındaki çizgilerin ahengini, renkler arasındaki uygunluk­ları sanatın diline getirmiş ve bu renklerle çizgilerden bir vücut heykeli yaratmaya çalışmıştır. Duygu ve tutku gi­bi içyapıya ait değerleri sanatın dışına atıp, insanı sa­dece dış yapısının çizgileri ve renkleri içinde düşünen parnasizm, şiire, dıştan bir tamlık ve sağlamlık vermek için büyük çaba harcamıştır.

b) Şiirde dış yapı sağlamlığı:

Eşyanın dışına bakan parnasizm, şiirin de dışına önem vermiştir. Mısrada anlamdan çok, sözcüklerin mıs­ra içinde sıralanışları sırasında meydana getirdikleri ritim ve ses ahengi önemlidir. Yunan ve Latin heykellerin­de göze çarpan şey, nasıl duygu değil de mermerin leke­siz beyazlığı ise, mısradan alacağımız şey de duygu de­ğil, sözcüklerin yarattığı ahenk ve ritimdir. Bu düşüncenin etkisi altında parnasizm, sözcüklerin mısraa yerleş­tirilmesinde çok ince ve titiz davranmıştır. Bu nedenledir ki parnaslar, mısraı, güzel bir şekilde yan yana getirilmiş bir sözcük dizisi olarak düşünmüşler, onun özünde bir duygu aramamışlardır.

Parnaslar, eski Yunan şiirine yön çevirdikleri za­man, Yunan şairlerinin de duyguya önem vermediklerini, mısraı meydana getiren sözcükler arasındaki ses armo­nisini önde tuttuklarını gördüler.

c) Egzotik şeylere merak:

Parnaslar, içinde yaşadıkları toplumun özüne bak­madıkları için, onları daha çok doğanın dış manzarası il­gilendirmiş, bu arada yabancı ülkelerin, sanata elverişli manzaraları ve gelenekleriyle ilgilenmişler, buralardaki güzellikleri sanata, yani şiire getirmişlerdir.

Parnasizm, aslında romantizme karşı bir tepkidir. Onun hastalıklı tutumu, karakterlerin peşinden sürükle­nişi, sanatı toplumun kucağına teslim edişi, parnas sa­natçıların hoşuna gitmiyordu. Bu sanatçılar, nerede dış­tan bir güzellik görüyorlarsa oraya koşuyorlardı. Bunun için yabancı ülkelerin manzaraları, özellikle Yunanlıların sanat ülkesi, bu sanatçılar için bitmez tükenmez bir kay­nak oluyordu

d) Tarihteki olaylara özlem:

Parnaslar, kendi çağlarındaki sosyal çöküntüler kar­şısında, kendi tarihlerindeki yükselişlere karşı bir öz­lem duymuşlar, bu olayları dış yapılarıyla mısraın ahen­gi içinde yeniden canlandırmaya çalışmışlardır. Bir sa­vaş meydanındaki at nah seslerini, kılıç şakırtılarım, top gürültülerini şiirin sesinde duyurmaya özenmişlerdir. Aynı tutumu, parnas bir şairimiz olan Yahya Kemal Beyatlı'da da görüyoruz. Konunun karakterine göre mısrada, ya da şiirin tümünde ses meydana getirmek, parnasizmin baş tasasıdır.

Başlıca bu dört temele dayanan parnasizm, güzelliği duygusuz mutluluğun bir sembolü olarak düşünmüş, gü­zelliğe duygu karıştığı zaman huzursuzluğun doğacağını ileriye sürmüştür. Huzursuzluk, mutluluğun düşmanıdır. Mutluluğun olmadığı yerde de güzellik barınamaz.

Parnasizm, nazım sanatını ölçü ve kafiyeden başka bir şey olarak düşünmemiştir. Bunun için de kafiyeyi te­kerleme haline getirinceye kadar uğraşmıştır. Kafiyeye bu derece önem vermelerinin nedeni vardır. Kafiye, mısralar arasında beliren ahenk ve ritmin en son kabartısıdır. Mısralar arasındaki sesler kafiyelerde armonize olur.

Realizmin ve natüralizmin pozitif görüşünü, parna­sizm de kabul etmekle, doğanın ve insanın dış yapılışını nesnel (müşahhas) bir gözleme dayanmaktadır.

Bir bakıma paranasizm, realizmin nazımda aldığı bi­çimdir. Çünkü parnasizmde realizmin birçok motiflerini görmek mümkündür.

Parnasizm, bizim edebiyatımıza Servet-i Fünun akimiyle girmiştir. Fakat tam olarak Batı parnasizminin karakteri ve ölçüsünde değildir.

 Batı'da paransizmin ilk habercisi Th. Gautler'dir. Onu izleyenler, Banville ve Listenin çevrelerinde toplanan kırk kadar şairdir.

Realistler gibi kötümser, ümitsiz, ruhsuz ve duygusuz olmaya çalışan Parnasçıların şiire en büyük hizmetleri ona duydukları saygıdır.

Başlıca Parnasçılar

Parnas ekolü, Romantizm ile Sembolizm arasına yayılmış bir akımdır. Henüz bir çığır halinde belirmeden önce onu hazırlayan Theophile Gautier (1811-1872 Theodore de Banville (1823-1891) gibi şairler Romantikler arasından çıkmıştır.

Bu akımın öncüsü Leconte de Üsle (1818-1894) yine Romantik atmosferde yetişmiştir. Leconte de Lisle’i üstat sayarak, Parnasse Contemporain dergisi etrafı da toplanan ve Parnas akımını yaşatan öbür ünlü şairler ise François Coppt (1842-1907), Jose-Maha de Hederia (1842-1905) ve Suliy Prud’homme'dur.

Parnas ekolünün Türk edebiyatında ilk izleri Servet-i Fünun şairlerinde görülür. Cenap Şahabeddin, bu akımı bizde ilk önce tanıtmış ve temsil etmeye çalışmıştır. Tevfik Fikret, bilhassa François Coppee'yi benimsemiştir. Yahya Kemal' de ilk şiir denemelerinde bilhassa "Nev-Yûnanîlik' diye açmak istediği çığırın "Biblos Kadınları, Sicilya Kızları" verimlerinde bu akımın havası hissedilmekte­dir. Sonnet nazım şekli de Türk edebiyatına Parnasçılar kanalıyla gelmiş olup Servet-i Funûn'da, Fecr-i Âti'de ve daha sonra kullanılmıştır.

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi