Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

RUBÂÎ ve ÖRNEKLERİ

Kafiye dizilişi bakımından bir gazelin ilk iki beytini andırır. Bu yüzden rubâ-îye "dü-Beyt" (iki beyit) adı da verilir. Ancak, rubâî, beyitler hâlinde değil dörtlük esasına göre kurulmuştur. Dört mısradan ibaret, ama bütünlüğü olan bir şiirdir.

Rubâî, kendine mahsus arız kalıplarıyla yazılır. İran edebiyatından bize geç­miş bir nazım şeklidir. Rubâî vezinleri aşağıda, aruz vezni bahsinde görülecektir. Rubâî şairi, dört küçük mısra içinde bir dünya görüşünü, bir felsefî temayı ifade etmiş olmalıdır. Büyük ustalık ve fikir olgunluğu isteyen bir şekildir. Başlangıç­tan beri, hikmet, tasavvuf, felsefe konularının anlatımı için kullanılmıştır,

İran şairlerinden Ömer Hayyam ve Anadolulu Mevlâna Celâleddin en büyük rubâî şairleri sayılırlar. Bizde her dîvan şairi birer ikişer rubâî yazmıştır. Fakat Hayyam gibi sırf bu nazım şeklinde büyük şöhret kazanan Türk şairi yoktur. 17. yüzyıl şairlerinden Azmizâde Haleti; 20. yüzyılda Yahya Kemal, Cemal Yeşil, Fuat Bayramoğlu, Arif Nihat Asya, Talat Halman ve Bekir Sıtkı Erdoğan rubaileri ile de tanınmışlardır. Rubâî, diğer dörtlüklerden kalıbını ilerde göreceğimiz özel aruz vezinleriyle ayırt edilmektedir.

RUBAİ ÖRNEKLERİ

Erbâb-ı tarikata tarikat gamdır

Ashâb-ı hakikata hakikat gamdır

Tafsile ne hacet ey diî-i şûride

Fihrist-i ceride-i muhabbet gamdır.

(Azmizâde Haleti)

 

Rakkas bu halet senin oynunda mıdır

Âşıklarının günahı boynunda mıdır

Doymam şeb-i vashna şeb-i rûze gibi

Ey sîm-beden sabah koynunda mıdır.

(Nedim)

 

Çık, tayy-ı zaman et açılır her perde

Bir ömr geçir istediğin her yerde

Ben hicret edip zamanımızdan yaşadım

İstanbul'u fethettiğimiz günlerde

(Yahya Kemal Beyatlı)

Açıklama

erbâb-ı tarikat: Tarikat ehli, mutasavvıflar - ashâb-ı hakikat. Hakikat sahipleri, hakikata uyanlar - tafsil: Sözü uzatmak - dil-i şûride: Karmakarışık, sevdalı gönül - fihrist-i cerîde-i muhabbet. Muhabbet kitabının fihristi, özeti, tayy-ı zaman: Za­manı aşmak, zamandan çıkmak, rakkas: Oyuncu, rakseden güzel - halet Şaşırtıcı garip hâl - şeb-i vasi: Kavuşma gecesi, şeb-i Rûze: Ramazan gecesi - sim-beden: Gümüş vücutlu

AHMET KABAKLI-TÜRK EDEBİYATI

 

1.

Bir bahçeye vardık, nice kuşlar gördük, 

Yollarda inişler ve yokuşlar gördük. 

Aşklardan uzak kaldığımız gün ey dost 

Enginden uzak yeni düşler gördük.

 

2.

Sevda dolu gözlerde derinlerden akış, 

Esrikleşerek her şeye sevgiyle bakış. 

Bir bahçede sonsuz gibi güller vardı

Renk renk kapanışlar, yine renk renk açılış

 

3.

Altın gibi güller demet demet derilir, 

Tekrar unutulmuş o güzeller görülür. 

Gönlünde sevinçler gelişirken sessiz 

Aşktan her oluş Bezm-i Ezel gibidir

 

4.

Çepçevre ve sonsuz gecelerden geçtik, 

Bülbüller öten kanlı seherden geçtik. 

Güller açılırken o dönüş vaktinde 

Halk dostlarının geçtiği yerden geçtik.

Seyfettin BAŞCILLAR

 

Türk Dili dergisinden alınmıştır.

Dünyada akla değer veren yok madem,

Aklı az olanın parası çok madem,

Getir şu şarabı, alın aklımızı:

Belki böyle beğenir bizi el âlem!

 

İçin temiz olmadıksan sonra 

Hacı hoca olmuşsun, kaç para!

Hırka, tespih, post, seccade güzel;

Ama Tanrı kanar mı bunlara?

ÖMERHAYYAM

 


FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL'DEN 

NİYAZ

Bana ilhamını bahşet ki, İlahi, bir gün
Seni bulsun sana takdime değer incilerim.
Ben, ne sultanlara şair, ne de şairlere şah;
Tanrılar Tanrısı'nın şairi olmak dilerim.

SONSUZ RÜYA

Ezeli varlığa candan vurulan âşıklar,
Ses alır ta ötesinden ebedi dünyanın.
Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rüyanın.

GÖNÜL MÜLKÜ

Evler yıkılır, köyler olur hak ile yeksan,
Viran yeri, birkaç yıla varmaz, onarırlar.
Yalnız şu gönül mülkü harap olmaya görsün;
Tamire yetişmez onu dünyada asırlar..

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

 

ARİF NİHAT ASYA'DAN RÜBAİ ÖRNEKLERİ

VATAN
Ezanımdan alışıp tekbîre,
Buldunuz mutluluk, imanımla...
Vatan ettim sizi ey topraklar
Beş vakit damgalayıp alnımla


MEHTER
Sazlar, eğilin tellere: mehter geliyor;
Elpençe dur, ey çınar, ki erler geliyor..
Doldurdu davul sesleri er meydanını...
Kalkanla kılıç, gürz ile şeşper geliyor.


SANAT
Bir hiçle hayal ülkelerin kat kat olur...
Avcunda çamurla oynasan san'at olur...
Durgun suya saldığın kâğıt, yelkenli;
Yollarda binip yürüttüğün dal, at olur!


TAŞ
Heyhat, onun ellerinde taşlar, şimdi;
Serden korusun kendini başlar, şimdi!
Biz şeytanı taşlarken iş altüst oldu...
Ey gökyüzü, şeytan bizi taşlar, şimdi!


ASR-I SAADET
Biz, tayy-i zaman etmede erbâb olduk;
Mâzî ile, âtî ile ahbâb olduk;
Kıldık, dolaşıp, Asr-ı Saadet'te karar:
Ey kutlu Muhammed, sana ashâb olduk!


YAŞASIN!
Evlât, çabanın zevkini tatmak lâzım!
Coşkunluğa yorgunluğu katmak lâzım!
Gördüm, ki bu haykırmalar içten...yalnız,
Yetmez "Yaşasın!" demek.. .yaşatmak lâzım!

 

RÜBAİLER -ÖMER HAYYAM

Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
Ölenden bir haber bekler insanlar:
Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!

Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik;
Yüzlerce incimiz vardı delinmedik.
Sersemliği yüzünden bilgisizlerin
Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik.

Can yoldaşı dostlar çekildi gittiler
Ecel çiğnedi hepsini birer birer
Yan yana oturmuştuk hayat sofrasına
Bizden birkaç kadeh önce sızdı gittiler.

RÜBAİ - ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

“Biraz kül, biraz duman.. O, benim işte,
Kerem misâli yanan.. O, benim işte.
İnanma gözlerime; ben, ben değilim,
Beni sevdiğin zaman.. O, benim işte!”

*

Bir duygu mu var böyle derin, böyle geniş
Sevmek bir ölüş, belki tekrar diriliş
Bitmez kederim, bil ki tükenmez derdim
Aç kalbimi öğren, seni sevmek ne imiş!

*
Seven kaybeder miydi arayıp bulmasaydı
Yeni güller açmazdı o güller solmasaydı
Hiç çekilmez olurdu yaşadığımız dünya
Aşkın bittiği yerde unutmak olmasaydı.

*

Bir gün zaman kayar ellerinden tutamazsın
Sel gibi akan yaşlarını kurutamazsın
Öylesine bendesin ve öylesine sendeyim ki
Unutmak istesen de artık unutamazsın

*
Herkes gibi bir gün dürülür defterimiz
Ergeç çürüyüp toprak olur her yerimiz
Kinler durulur, anlaşılır gerçekler
Söyler, o zaman her şeyi dörtlüklerimiz

*
Bir gün kader çağırır, gelmem diyemezsin
Ecel isterse eğer, ölmem diyemezsin
O kadar sevildin ki Tanrılar misali
Artık, aşkı tatmadım, bilmem diyemezsin.

 *

Bir duygu mu var böyle derin, böyle geniş
Sevmek bir ölüş, belki tekrar diriliş
Bitmez kederim, bil ki tükenmez derdim
Aç kalbimi öğren, seni sevmek ne imiş!

 İLGİLİ İÇERİK

RÜBAİ NEDİR ve ÖRNEKLERİ

RUBAİ - ESLÂF KAPILDIKÇA GÜZELDEN GÜZELE

RÜBAİLER - MEVLANA

SON EKLENENLER

Üye Girişi