ŞİİRİMİZDE ANADOLU
- ANADOLU –MEHMET EMİN YURDAKUL
- HAYAL ŞEHİR - YAHYA KEMAL BEYATLI
- ANADOLU TOPRAĞI - ORHAN SEYFİ ORHON
- BİZİM MEMLEKET-FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
- URFA GECELERİ - HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
- VASİYET - NÂZIM HİKMET
- YÖRÜK HASRETİ-AHMET KUTSİ TECER
- BİR YOLCUYA-NECMETTİN HALİL ONAN
- BURSA'DA AKŞAM - ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI
- MEMLEKET İSTERİM-CAHİT SITKI TARANCI
- ELİF - AHMET MUHİP DIRANAS
- KEŞAN-ORHAN VELİ
- KARADAYI’YA MEKTUP-BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
- KIZILIRMAK KIYILARI-FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
- KASABA-OKTAY RIFAT
- GÖK -OKTAY RIFAT
- EKECİK DAĞLARI-A. KADİR
- EDİRNE-NİYAZİ AKINCIOĞLU (1916 - 1979)
- TOKAT'A DOĞRU -CAHİT KÜLEBİ
- ANADOLU’NUN DEVEDİKENLERİ- NAHİT ULVİ AKGÜN
- KAŞ BETİMLEMESİ- HASAN HÜSEYİN
- ANADOLU-AHMED ARİF
- PÜLÜMÜR’ÜN YAŞSIZ KADINI-BÜLENT ECEVİT
- KARŞILAMA-MEHMET BAŞARAN
- BİR ANADOLU VARDIR-TURGUT UYAR
- BİR AY ALDIM DİYARBAKIRDAN TOKATTA BİRİ ÖLDÜ O ZAMAN-EDİP CANSEVER
- AFYON GARINDAKİ-CEMAL SÜREYA
- YOKTUR GÖLGESİ TÜRKİYE’DE-SEZAİ KARAKOÇ
- DATÇA’DAN -NAHİT ULVİ AKGÜN
- ÇORUM’DAN GELİRİK-GÜLTEN AKIN
- DELLOCAN-GÜLTEN AKIN
- İNEGÖL HEY İNEGÖL-AHMET NECDET
- DOĞUDAN BİR KENT-HİLMİ YAVUZ
- BEN MERSİN’E GİTTİĞİM ZAMAN-ÖZDEMİR İNCE
- AVLU -ÜLKÜ TAMER
- YILMAZ ERDOĞAN (1967)
- KÖYLÜLERİ NİÇİN ÖLDÜRMELİYİZ?- ŞÜKRÜ ERBAŞ
- GÂVURDAĞLARI’NDAN RİVAYET -ATTİLÂ İLHAN
- MEMLEKETİMİ SEVİYORUM-NAZIM HİKMET
- BEN ANADOLUYUM - YAVUZ BÜLENT BAKİLER
- ERZURUM-ARİF AY
- HAN DUVARLARI-FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
- ADIM ADIM ANADOLU - BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR
- EĞLEN ÇORUH! DUR ÇORUH! - BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR
- ANADOLU-RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI
- ANADOLU SEVGİSİ –ABDURRAHİM KARAKOÇ
- ANADOLUDA BAHAR- ABDURRAHİM KARAKOÇ
- ANADOLU GEZİSİ - ABDURRAHİM KARAKOÇ
- BİRİ ANADOLU BİRİ ATATÜRK-ŞEREF TAŞLIOVA
- ANADOLU- MEHMET FARUK GÜRTUNCA
- BU VATAN KİMİN-ORHAN ŞAİK GÖKYAY
- ANADOLU KADINI --BEKİR SITKI ERDOĞAN
- AKŞAM OLUR -BAHATTİN KARAKOÇ
- YURDUM -CAHİT KÜLEBİ
- ANADOLULU GELİN - GÖKTÜRK MEHMET UYTUN
- VAR - GÖKTÜRK MEHMET UYTUN
- KARA GÖZLÜ MEMLEKETİM-HALİL SOYUER
- YAYLA TÜRKÜSÜ - HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
- ANADOLU AKŞAMI- HALİT FAHRİ OZANSOY
- ANADOLUM - İBRAHİM SAĞIR
- TÜRKİYE’MİZ - MEHME NECATİ ÖNGAY
- KIZILIRMAK KIYILARI - NİYAZİ AKINCIOĞLU
- ANADOLU HASRETİ - ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI
- ÇORUH - ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI
- SAKARYA -ORHAN ŞAİK GÖKYAY
- HEYBELİ -RIFAT ILGAZ
- MERİÇ TÜRKÜSÜ-NİHAT SAMİ BANARLI
- TÜRKİYE - ADİL TURAN
- YOLCU GÖNLÜM - YAHYA AKENGİN
- AĞRI - YAHYA KEMAL BEYATLI
- ANADOLU GERÇEĞİ- YAVUZ BÜLENT BAKİLER
- ANADOLU ACISI - YAVUZ BÜLENT BAKİLER
- BİZİM TÜRKÜMÜZ-YAVUZ BÜLENT BAKİLER
- TÜRKİYEM, ANAYURDUM, SEBEBİM, ÇAREM! - YAVUZ BÜLENT BAKİLER
- ILGAZ - ZEKİ ÖMER DEFNE
- ORTA ANADOLU - ZEKİ ÖMER DEFNE
- AĞRI - AHMET MUHİP DRANAS
- ANADOLUM-İLHAN GEÇER
- ANADOLU TÜRKÜSÜ - GÜLTEKİN SAMANOĞLU
- NE KADAR BENZİYORUZ- EDİP CANSEVER
- ANADOLU -CEYHUN ATUF KANSU
- İZMİT -BEHÇET AYSAN
- SARIÇİZMELİ-RIFAT ILGAZ
- MEMLEKETİM-ÖMER FARUK TOPRAK
- COĞRAFYA-İLHAN BERK
- YURDUMUN DAĞLARINA - HÜSEYİN NAİL KUBALI
- TARSUS'UN ÇAĞLAYANI- BEHÇET NECATİ ÇAĞLAR
- KARADENİZ - KEMALETTİN KAMU
- ÖZ VATANIM TÜRKİYE - HAKKI ÇEBİ
- MEMLEKET TÜRKÜSÜ - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
- EGE- İBRAHİM ZEKİ BURDURLU
- TÜRKİYEM -TURGUT UYAR
- ANADOLU-SIDDIK ERTAŞ
- ANADOLU HİKAYESİ - YAVUZ BÜLENT BAKİLER
- ANADOLU MEZARLIKLARI - YAVUZ BÜLENT BAKİLER
- YENİDEN FETHETMEK ANADOLUYU- YAVUZ BÜLENT BAKİLER
SAYFA:1/ 01-10
1-ANADOLU –MEHMET EMİN YURDAKUL
Gençliğe
Yürüyordum: Ağlıyordu ırmaklar;
Yürüyordum: Düşüyordu yapraklar;
Yürüyordum: Sararmıştı yaylalar;
Yürüyordum: Ekilmişti tarlalar.
Bir ses duydum, dönüp baktım, bir kadın:
Gözler dönük, kaşlar çatık, yüz dargın;
Derileri çatlak, bağrı kapkara,
Sağ elinin nasırında bir yara
Başında bir eski püskü peştemal
Koltuğunda bir yamalı boş çuval...
........................
-Ne o bacı?
- Ot yiyoruz, n'olacak! ..
-Tarlan yok mu?
- Ne öküz var, ne toprak...
Bugüne dek ırgat gibi didindim;
Çifte gittim, ekin biçtim, geçindim,
Bundan sonra...
- Kocan nerde?
- Ben dulum;
Kocam şehit, bir ninem var, bir oğlum.
- Soyun, sopun?
- Onlar dahi hep yoksul!
Ah Efendi, bize karşı İstanbul
Neden böyle bir sert, yalçın taş gibi?
Taşraların hayvanlık mı nasibi? ..
........................
Hayır hayır, bu nasibi almak için doğmadın.
Onun için doğdun ki sen kadınlığın hakkiyle
Ocağının karşısında saadete eresin,
Göğsünü kabarttıran anneliğin aşkıyla
Evladına südün gibi pak duygular veresin.
Sen bir aziz yoldaşsın:
Senin sesin hayat için dövüşmeğe koşturur;
Senin sevgin vatan için fedakârlık öğretir;
Senin yüzün insan için bir merhamet duyurur;
Senin ile insanoğlu yeryüzünü şenletir.
Lakin bizler bu hakları unuttuk;
Kadınlığı hayvanlıkla bir tuttuk;
Ninen gibi sana dahi hor baktık;
Seni dahi garip, yoksul bıraktık! ..
........................
Kinler için karaları bağlıyan,
Zevkler için zelil sefil ağlıyan.
Acı gören, cefa çeken, ezilen,
Irzdan başka her şeyini veren sen!
Sen şu güzel vatanında cehennemde gibisin;
Gözyaşınla ıslattığın kanlı toprak üstünde
Sana her yer bir çöl gibi cıvıltısız, çiçeksiz;
'Ekmek' diye ağladığın sağır bir halk önünde
Sana herkes bir kurt gibi merhametsiz yüreksiz.
Senin her bir ümidin
Ayrılıksız, yoksulluksuz bir dünyaya kalmıştır,
Oraya ki masum çiftler hıçkırıksız yaşarlar;
O melekçe sevgilerle birbirini okşarlar;
Ve burada Allah bütün dilekleri yaratır?
Ne vakte dek gençliğine hakaret,
Bu ayrılık, bu gözyaşı bu ölüm? ..
Bu sert demir, bu ağır yük. bu zulüm?
Yazık, sana ağlamıyan şiire;
Yazık, sana titremiyen vicdana;
Yazık, sana uzanmayan ellere;
Yazık, seni kurtarmıyan insana! ..
........................
Ey vatanın bağrı yanık bucağı.
Hani senin bereketli hasadın,
Yeşil yurdun, mesut çatın, şen çiftin?
Hani senin medeniyyet hayatın,
Yolun, köprün, kazman, iğnen, çekicin?
Ey Türklüğün otağı!
Ne vakte dek bu acıklı sefalet,
Bu viranlık, bu inilti, bu kaygu?
Ne vakte dek bu uğursuz cehalet.
Bu taassup, bu görenek, bu uyku?
........................
Yazık, sana ağlamıyan şiire;
Yazık, sana titremiyen vicdana,
Yazık, sana uzanmayan ellere;
Yazık, seni kurtarmayan insana! ..
HAYAL ŞEHİR - YAHYA KEMAL BEYATLI
Git bu mevsimde, gurup vakti, Cihangir’den bak!
Bir zaman kendini karşındaki rü’yâya bırak!
Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan;
Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan;
O ilâh isteyip eğlence hayalhânesine,
Çevirir camları birden peri kâşânesine.
Som ateşten bu saraylarla bütün karşı yaka
Benzer üç bin sene evvelki mutantan şarka.
Mestolup içtiği altın şarabın zevkinden,
Elde bir kırmızı kâseyle ufuktan çekilen,
Nice yüz bin senedir şarkın ışık mîmârı
Böyle mâmûr eder ettikçe hayâl Üsküdar'ı.
O ilâhın bütün ilhâmı fakat ânîdir;
Bu ateşten yaratılmış yapılar fânidir;
Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla batı.
Az sürer gerçi fakir Üsküdar’ın saltanatı;
Esef etmez güneşin şimdi neler yıktığına;
Serviler şehri dalar kendi iç aydınlığına,
Ezelî mağfiretin böyle bir ikliminde
Altının göz boyamaz kalpı kadar hâlisi de.
Halkının hilkati her semtini bir cennet eden
Karşı sâhilde, karanlıkta kalan her tepeden,
Gece, birçok fıkarâ evlerinin lâmbaları
En sahih aynadan aksettiriyor Üsküdar’ı.
ANADOLU TOPRAĞI - ORHAN SEYFİ ORHON
Senelerce sana hasret taşıyan
Bir gönülle kollarına atılsam
Bende bir gün kucağında yaşayan
Bahtiyarlar arasına katılsam
Kadir Mevlam, eğer senden uzakta
Bana takdir eylemişse ölümü
Rahat etmem bu yabancı toprakta
Cennette de avutamam gönlümü
En bakımsız, en kuytu bir bucağın
Bence 'İrem Bağı' gibi güzeldir
Bir yıkılmış evin, harap ocağın
Şu heybetli saraylara bedeldir
Yalnız senin tatlı esen havanda
Kendi milli gururumu sezerim
Yalnız senin dağında ya ovanda
Başım gökte alnı açık gezerim
Bir gün olup kucağına ulaşsam
Gözlerimden döksem sevinç yaşını
Sancağının gölgesinde dolaşsam
Öpsem öpsem toprağını, taşını
BİZİM MEMLEKET-FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
İçinden tanırım ben o elleri,
Onlar ki zâhirde vîrân olurlar;
Ardıçlı dağları, çamlı belleri
Aşanlar şi’rine hayrân olurlar.
Dökülür köpüklü sular yarından,
Baharlar yaratır kışın karından;
İçenler sihirli pınarlarından
Şöyle bir silkinir, ceylân olurlar!..
Orada yaşayan erlerin içi
Bir tasta yoğurur derdi, sevinci;
Onlar ki sapansız, tarlasız çiftçi,
Davarsız, kavalsız çoban olurlar.
Başıboş, kırlara salar tayını,
Elinden düşürmez okla yayını;
Ellerde bırakır zafer payını,
Memleket yolunda kurban olurlar!..
5-URFA GECELERİ - HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
Gök toprağa eğilir, yaklaşır,
Sarardı onu şefkatli bir anne gibi.
Karanlık, Ilık, yıldızlar iri iri.
Ve uzakta çöl, ezeli bir sır!
Ilık karanlık şarkı söylerdi,
Ay ışığı öperdi susamış toprağı.
Kemanlar inler...
Neyler duâ eder,
Ve güzel sesler avuturdu her derdi.
Güzeldi bir güzel masal kadar
Urfa’da yaz geceleri,
Urfa’da saz Geceleri.
O gecelere hasretim var,
Hasretim var!
VASİYET - NÂZIM HİKMET
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.
Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın bir yanımda
Ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
Traktörle türküler geçsin alt başından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.
Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.
Ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.
Benim sessiz komşulara gelince,
şehit Ayşe’yle ırgat Osman
Çektiler büyük hasreti sağlıklarında
Belki de farkında bile olmadan.
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...
YÖRÜK HASRETİ-AHMET KUTSİ TECER
Güneyde bir avuç toprağım,
Bir evim, kışlağım olaydı,
Baharda göçseydi otağım,
Toros’ta yaylağım olaydı.
Onulmaz içimde bu yara,
Şehirler dumandan kara,
Çıkaydım dağlara dağlara.
Bulutlar çardağım olaydı
Pınar obamızın nennisi,
Çimen yatakların en iy'si
Elimde her gün yenisi,
Güneşler bayrağım olaydı.
Nolurdu göçseydi otağım,
Çukurda olsaydı kışlağım,
N’olurdu Toros'ta yaylağım,
Güneyde toprağım olaydı.
BİR YOLCUYA-NECMETTİN HALİL ONAN
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
BURSA'DA AKŞAM - ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI
Bugün de sonbahardan sürülüp doğdu akşam,
Sarın yere indi koyu, serin gölgesi,
Uludağ etekleri al ipekten bu akşam
Düştü yeşil ovaya kubbelerin gölgesi...
Ufuklarda bu akşam ne sis var ne bu
Selvilerin içinde bir alev Emir Sultan.
İçten dualar gibi geçiyor sanki rüzgâr.
Bir İlâhî adaya benzeyen Yıldırım’dan.
Ovada ince yollar gölgeleniyor işte,
Karşıdan renk içinde solgun ay görünüyor.
Güneşin son nûrundan bir damlacık içmiş de,
Şu karşıki kulübe bir saray görünüyor...
Gözlerime vurunca kubbelerin gölgesi,
Öz cenneti gönlümle seyr ettim ben bu akşam;
Göklerde ne bir nefes, ne de bir kanat sesi;
Uludağ etekleri al ipekten bu akşam!..
10-MEMLEKET İSTERİM-CAHİT SITKI TARANCI
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ne ben farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
- Önceki
- Sonraki >>