SÜRREALİZM
Sürrealizm, Freud'un ortaya koyduğu psikanalize dayanan bir edebî akımdır.
Sürrealizm, realist akıma göre daha korkusuzca öne çıkarak düşüncenin gerçek dayanaklarını, hiç bir baskı altında tutmadan gösterebilmek çabasındadır. Sürrealizmle ahlâkın ortaya koyduğu utanç perdesi tüm olarak ortadan kaldırılıyor. Bilinçaltı (şuuraltı) edinçler (muktesebatı ve bunun doğal sonucu olan bilinçdışı (gayr-i şuurî) davranışlar, hiç bir tasa ile kısıntıya uğratılmadan anlatabiliyor.
Freud'un koyduğu esaslara göre bütün insanlar, doğuşlarından itibaren günlük isteklerini, birtakım dış baskıların etkisi altında iç dünyalarının karardıklarına doğru sıkıştırmaktadırlar. Bunlar, bilinçaltı (şuuraltı) dediğimiz yerde, bilinç düzlemine çıkmağa hazır dun nida beklerler. Bilinçaltı a itilmiş olan bu duyumlar, "ya da, hiç bir baskıyla karşılaşmadan, bilinç düzlemine çıkarlar. Bunlar insanın en içtenli ve en doğru tarafım gösterirler. Çünkü rüyada bilinç alanına çıkan bu duyumlar, âdet, örf, ahlâk kuralları gibi baskıların aşıladığı korkularla karşılaşmıyorlar. En ayıp şeyler bile rüya sırasında, rahatlıkla bilinç düzleminde dolaşabiliyorlar. Mademki bütün bunlar insanın içinde var, o halde ayıp da olsalar sanata konu olabilirler.
Sürrealizmin kurucusu Andre Breton, sürrealizmi şöyle tanımlıyor «Sürrealizm, gerek söz, gerek yazı, gerek başka bir şekil ile düşüncenin hakiki faaliyetini ifade eden saf ruhî bir Otomatizmdir. Akıl ve mantığın bütün kontrolünden, bütün bed' ve ahlâkî endişeden 'kurtulmuş olan düşüncenin. Tespitidir.
Sürealizm, bugüne kadar ihmal edilmiş olan bazı çağrışım şekillerinin yüksek realitesi, rüyanın büyük kudreti, düşüncenin hasbî oyunu hakkındaki inanışa dayanıyor. Sürrealizm, diğer bütün ruhî mekanizmaları ebediyen ortadan kaldırmak ve hayatın başlıca probleminin hallinde onların yerini almak emelini besler.»
Andre Breton şöyle devam ediyor:
«Yalnız rüya, insana hürriyetini istediği gibi kullanmak hakkını verir. Rüya sayesinde ölüm artık karanlık manasını kaybediyor ve hayatın mânası başkalaşıyor.»
Sürrealizmimin dayandığı metod ve ilkeleri görelim:
a)Çağrışım metodu:
Freud'dan ilham alan edebiyat sanatçıları, insanım; bilinçaltını öğrenebilmek için, onu, hipnotik uykuya salmak suretiyle, bilincinin altındaki gizli duyumlarının bilinç alanına çağrışımını yapmışlardır. Başka bir deyişle, ona rüya gördürmüşler ve gördüklerini uykulu bir durumdayken söyletmişlerdir. Bu bilincaltından elde edilenleri, o kişinin uyanıkken yazdığı otomatik metinlerle karşılaştırmışlardır- «Hipnotizma deneyi bilinçaltı hakkında basit bir ankettir.»
b)Otomatik metin elde etme:
Zihnin kendi üzerine dönmemesini sağlamak, iç ve dış etkilerin tümünden sıyrılacak bir yerde bulunmak ve utanma, sıkılma gibi duyumların yönünü değiştirecek baskılardan korkmamak koşuluyla kalemin ucuna gelenleri (noktalama işaretleri gibi fikir ve duyguyu kesen, bölen nesneleri bile kullanmadan) kâğıt üzerine getirmeye otomatikmen elde etme deniyor. Bunun hipnotik uykuya salınacak insanın kendi kendine yapması gerektir. Bunu yaparken insan, kendini o derece çevresinden ve aklından ayıracak ki, ahret korkusu bile içinden kaçmış bulunacak, bir ölünün bağımsızlığıyla metni meydana getirecektir.
Şiir, ya da nesir yazarken bile bu şekilde davranmak, sürrealizmin baş öğüdüdür.
Sürrealist sanatçıya göre, bu iki metotla elde edilen sonuç, gerçek insanı ortaya koymaktadır. Bu bakımdan bir kimsenin sevaplarının yanında günahlarının; ahlaka uygun sandığımız davranışlarının yanında ahlâk dışı davranışlarının da bir edebî eserde yer alması gerekir.
Sürrealizmin bu çekici tutumu karşısında, insanın, hayvan serbestliği ve utanmazlığı içinde yaşamasına imkân bulunmaması, yapmacık da olsa insanın bazı noktalarda duygularını ve davranışlarını frenlemesi gerektiği; aksi halde insanın öteki yaratıklar karşısında kazanmış olduğu değerlerin ortadan kalkacağı önemli birer gerçektir. Bu yönden sürrealizm yergiye uğramıştır.
Sürrealistler şiiri bir akıl ve irade işi saymıyorlar. Şiiri içimizin derinliklerinde gizlenmiş, rastlantıları dışarıya çıkan birtakım duygu ve düşüncenin sertleşmiş şekli olarak kabul ediyorlar.
1924 yılından başlayarak tutunmaya çalışan sürrealizm, metodunun ağırlığı dolayısıyla yaygınlık kazanmamıştır. Fakat bütün sanatlar içinde, birçok sırları ortaya koyması bakımından, epeyce rol oynamıştır.
- << Önceki
- Sonraki