Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

GAZEL

Gazel, sözlük anlamı "kadınlarla âşıkane sohbet etmek" olan Arapça bir sözcüktür. Özellikle aşk, güzellik ve içki konusunda yazılmış belirli biçimdeki şiirlere denir.

Araplarda gazelin oldukça erken çağlarda (göç yıllarında) bulunduğunu Kitâbü'l-Agânî adlı yapıt bildirmektedir. Bunun yanı sıra, bu yüzyılda, Kayravanî'nin El-Umde fi-Sınâ'ati'ş-Şi'r adlı yapıtında, gazel yerine kaside biçiminin kullanıldığı da yazılıdır. Nesîb, teşbih ve tegazzül terimleri de gazel an­lamında kullanılmakladır.

Arap şairlerinin divanlarında bu şiirler bâbul-gazel (gazel bölümü) başlığı altında toplanmıştır. Fa­kat bu başlıkların, çok sonraları divanları düzenleyenlerce konulduğu hakkında elde kanıtlar vardır. Kimi divanlarda bu şiirler bâbü'n-nesîb adı altında verilmiştir. Bundan anlaşıldığına göre, Arap edebi­yatının başlangıcında gazel biçimi yoktur. Ancak, aşk ve kadından söz eden kaside biçimi vardır. Bu kasidelerin başında aşk, kadın konulu bölüme nesîb, sevgilinin bulunduğu yerin anlatılması, şairin sevgilisiyle olan serüveni ya da geniş anlamda doğa betimlemesi yapılırsa bu bölüme de teşbîb denir­di. Böyle şiirler söylemeğe tegazzül deniliyordu. Kitâbul-Agânî'de bu gazel ya da nesîblerin kasideler gibi bestelenerek okunduğu yazılıdır.

İran edebiyatında gazel terimi ilk çağlardan beri vardır. İran edebiyatının ilk dönem şairlerinden Rudegî (öl. H. 329-M.941) gazelleri ile ün yapmıştır. İran edebiyatındaki bu gazel biçiminin de kaside­lerden kopmuş nesîb ve teşbîb bölümleri olduğu sanılmaktadır. Gerek Arap edebiyatının, gerek İran edebiyatının ilk dönem gazellerinin çoğunda şairler mahlas kullanmamışlardır.

Gazel, Türk edebiyatına bağımsız bir nazım biçimi olarak İran edebiyatı yoluyla girmiştir. Biçimde hiç bir değişiklik yapılmadan, Türk şairlerince en çok sevilen bir nazım biçimi olarak yüzyıllarca kulla­nılmıştır.

Gazel, beyitlerle yazılır. Birinci beyti musarradır, yani dizeleri birbiriyle uyaklıdır. Öteki beyitlerin, ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklıdır. İlk beyitten sonraki beyitlerin birinci dizeleri uyaksızdır. Aşağıdaki gazelin uyak düzeni şöyle olur : "a a — xa — xa — xa — xa — xa — x a" (.. .)Gazelin musarra olan ilk beytine matla (doğuş yeri) denir. Matla'dan sonra gelen beyte de hüsn-i matla adı verilir. Bu beytin matla'dan daha güzel olmasına dikkat edilir. Eğer gazel içinde birden artık musarra beyit varsa böyle gazele zâtül-metâli ya da zül'-metâlı adı verilir. (...)Gazelin son beytine makta (kesme yeri), maktadan bir önceki beyte de hüsn-i makta' denir. Bu beytin de makta'dan güzel olmasına dikkat edilirdi. Şair, mahlasını ya makta'da ya da hüsn-i makta'da kullanır. Buna göre şairin mahlasının bulunduğu beyte mahlas beyti ya da mahlas-hâne denir. Kimi zaman şair, mahlasını uygun düştüğünde iki ayrı beyitte de kullanabilir. (...)Gazelin en güzel beytine —yeri neresi olursa olsun— beytü'l-gazel ya da şâh-beyt (şeh-beyt) denir.

Gazellerin beyit sayısı 5 ile 9 arasında değişir. Beyit sayısı çift rakamlı yani 6 ve 8 olan gazeller genellikle azdır, çoğunlukla tek rakamlı, yani 5, 7 ve 9'dur. Beyit sayısı, bu sayıların altına ve üstüne çıkan gazeller de vardır. Fuzulî divanında 5 beyitten az bir tek gazel bile bulunmamasına karşılık, Ne­dim divanında 4 beyitli 9 gazel, 3 beyitli de 3 gazel vardır. 3 beyitli gazeller ve 4 beyitlilerden mahlas beyti bulunmayanlar nâ-tamâm (tamamlanmamış) gazeller sayılabilir. Beyit sayısı 9'dan 15'e kadar olan gazellere özellikle Şeyh Galip divanında rastlanır. Bunun dışında beyit sayısı 9 ile 15 arasında değişen gazeller başka şairlerin divanlarında da vardır.

Gazel, konu bakımından lirik bir nazım biçimidir. Divan şiirinin duygu ve öz şiir yönünü en çok ga­zel belirtir. Üslûp yönünden kusursuz olması gerekir.

Gazelde en çok anlatılan konu kadın ve aşktır. Bunun yanı sıra sevgilinin güzelliği, çekiciliği, ona duyulan özlemin ve sevgilinin yaptığı kötü davranışların ıztırabı da anlatılır. Bunun dışında, içki âlemle­ri, şarabın zevki, baharın verdiği neşe, talihin iyi ve kötü cilveleri, aşkın mutluluk ve sıkıntısı sık sık işlenen konulardır. Dinle ilgili düşünceler, tasavvuf, ham sofularla alay, hayat, dünya ve âhiret hakkın­da hikmetler de gazellerde sık sık söz konusu edilmiştir, işte bu konuların yoğun olarak işlendiği gazel­ler üslûp yönünden çeşitli adlar alır:

Aşkın verdiği mutluluğu, sıkıntıyı, sevgiliden yakınmayı, sevgiliye karşı yakarışları, içli ve duygulu olarak anlatan gazellere âşıkâne (garamî, lirik) gazel denir. Divan edebiyatında bu alanın tek temsilcisi Fuzulî'dir.

(...)Gazelin önemli bir özelliği de beyitler arasında doğrudan doğruya anlam bağı bulunmaması­dır, öyle ki, matla' ve makta beyitlerinin dışında, öteki beyitler arasında yer değişikliği yapılsa, gazelin genel anlamında hiç bir değişme olmaz. Bununla birlikte, beyitler arasında anlam açısından bir uyum bulunması ve gazelin bütününe aynı kavram, düşünce ve benzetmelerin egemen olması gerekir. Bunu da sağlayan uyak ve rediftir. (...)

Gazelde, redifin yarattığı kavram birliği dışında, beyitler arasında anlam birliği bulunan gazellere yek-âhenk denir. (...)Gazelde anlam birliğinden başka, beyitlerin aynı güçte, aynı değer ve güzellikte olması da söz konusudur. Böyle gazellere yek-âvâz denir. Ancak bu türlü gazelleri güçlü şairler söyle­yebilmişlerdir.

CEM DİLÇİN, ÖRNEKLERLE TÜRK ŞİİR BİLGİSİ, TDK YAYINLARI, ANKARA 1997, s. 104-122)

 

İLGİLİ İÇERİK

BEYTÜ’L GAZEL NEDİR?

GAZEL NEDİR ve ÖRNEKLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi