Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

 FUZULİ - YA RAB REDİFLİ GAZELİ

Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehr-i dermanındadır.

GAZEL
 
Benim tek hîç kim zâr u perişan olmasın yârab
Esîr-i derd-i aşk û dâg-i hicran olmasın yârab
 
 
Demâdem cevrlerdir çektiğim bî-râhm bütlerden
Bu kâfirler esiri bir müselmân olmasın yârab
 
 
Görüp endîşe-i katlimde ol mâhı budur derdim
Ki ol endîşeden ol meh peşîmân olmasın yârab
 
 
Çıkarmak itseler tenden çekip peykânın ol senin
Çıkan olsun dil-î mecruh peykân olmasın yârab
 
 
Cefâ vü cevr ile mu'tâdım anlarsız nolur hâlim
Cefasına had ü çevrine pâyân olmasın yârab
 
 
Dimen kim adli yok yâ zulmü çok her hâl ile olsa
Gönül tahtına andan gayri sultân olmasın yârab
 
 
Fuzulî buldu genc-î âfiyet meyhane küncinde
Mübarek mülktür ol mülk vîrân olmasın yârab
 
 
Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîliin
 
Metin İncelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: Gazel.
Nazım birimi: Beyit.
Ölçüsü: Aruz.
 
Me fâ î lün/ me fâ î lün/ me fâ î lün/ me fâ î lün
Be nim tek hi/ç kim za ru/pe ri şa nol/ma sın ya rab
 
Türü: Lirik şiir.
Konusu: Aşkın verdiği derin acılar, çekilen ıs­tıraplar anlatılıyor.
Temi: Aşk ve ıstırap.
Kafiye şeması: aa/ba/ca/da/ea/fa.
Kafiyeli olan, "Perişan olmasın yârab/hicrân ol­masın yârab/müselmân olmasın yârab/perişan olmasın yârab/peykân olmasın yârab/pâyân olmasın yârab/sul­tân olmasın yârab/vîrân olmasın yârab" sözcüklerin­de yinelenen "olmasın" ve "yarab" sözcükleri rediftir. Kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "-ân" oldu­ğundan tam kafiyedir.
 
Dil özellikleri:
a) Gazelde "ve" bağlacı yerine "u. ü, vü" kul­lanılmıştır.
b) Azeri lehçesine özgü sözcüklere ver verilmiş­tir: Tek (gibi), dimen (demeyin).
c) Tüm divan şiirlerinde olduğu gibi bu gazel­de de yabancı söz ve tamlamalar vardır: Zâr, peri­şan, dağ-ı hicran vb.
d) "Bî-rahm" sözcüğündeki "bî", Farsça olum­suzluk ekidir.
e) Sevgiliyi betimlerken "put, kâfir, sultan, ay, ok, servi" mazmunlarını kullanmıştır. Bunlar, Divan edebiyatının ortak mazmunlarındandır.
f)Şairin kendisine özgü söylenişler görülmekte­dir: "Gönül tahtına ondan gayrı sultân olmasın yâ-rab/Mübarek mülktür ol mülk viran olmasın yârab."
 
Söz Sanatları:
Gazelce, sevgili "put, kâfir ve sultan"a; sevgilinin yüzü "ay"a; kirpikleri "ok"a; boyu "servi"ye ben­zetiliyor. İkinci beyitte "put, kâfir, müselmân" söz­cükleri anlamca ilgili kullanılarak tenasüp sanatı yapı­lıyor. Aynı beyitte sevgili müslüman olduğu halde, şair, bunu bilmezlikten gelerek tecahül-i arif sanatı yapıyor. Bu sanat, müslüman olan sevgiliye "kâfir" denilerek yapılmış oluyor.
 
İçerik Yönünden:

Ey Tanrı'm! Hiç kimse benim gibi ağlayacak ölçüde perişan olmasın,
Ey Tanrı'm! Aşk derdinin ve ayrılık acısının tut­sağı olmasın.


Her zaman merhametsiz sevgililerden eziyettir çektiğim,
Ey Tanrı'm! Hiçbir Müslüman bu kâfirlerin tut­sağı olmasın


O ay yüzlü güzelin beni öldürmesinden asla üzülmüyorum,
Ey Tanrı'm! O ay yüzlü bu düşüncesinden vaz­geçer diye kaygı duyuyorum.


•Ey Tanrı'm! O selvi boylunun kirpiklerini bede­nimden çıkarmak isterlerse,
  Çıkan yaralı gönlüm olsun, sevgilinin kirpikleri olmasın.


•Eziyet ve sıkıntıya alıştım, onlarsız benim halim ne olur?
  Ey Tanrı'm! Sevgilinin eziyetine sınır, İşkence­sine son olmasın.


•Ey Tanrı'm! Ama onun adaleti yok, zulmü çok demeyin,
  Her hal ile gönül tahtıma ondan başka sultan olmasın.


•Tanrı'm! Fuzuli,  esenlik hazinesini meyhanede buldu,
  O mülk kutsal mülktür; hiçbir zaman harap ol­masın.
 
Araştırmalar:
a) Şair, bu şiirinde acılarından kurtulmak isteme­diğini en belirgin biçimde üçüncü, dördüncü ve beşin­ci beyitlerde anlatmaktadır.
Şair, üçüncü dörtlükte, aşk uğruna ölümü göze alıyor. Sevgilisinin öldürme düşüncesinden vazgeçer diye kaygı duyuyor, aşk uğruna yok olma isteğini be­lirtiyor.
Dördüncü beyitte, "peykân" (ok) sevgilinin kir­piğidir. Sevgilinin kirpikleri aşığın kalbine saplanarak yara açar. Ok, kalpte kalırsa âşık ölür, bu nedenle oku oradan çıkarmak gerekir. Oysa şair, okların çık­masını değil, ok yerine kalbinin çıkarılmasını söyle­yerek ölümü yeğliyor. Tasavvufta âşıklar, aşk uğrun­da ölerek Tanrı ile bütünleşeceklerine inanmışlardır. Fuzuli'nin dünya görüşü bu anlayışa uygundur. Dolayısıyla gazelde fizik-bedensel bir aşk değil; kutsallaştırılan plâtonik bir aşk dile getirilmiştir. Şair, bu aş­kın acısından kurtulmak istemediğini belirtmektedir.
Beşinci beyitte, Tasavvufa uygun olarak, ruhun olgunlaşması, pişmesi için eziyet çekmesi gerektiği savunuluyor. Bu nedenle çekilen acıların sınırsız ol­ması isteniyor.

b) Dördüncü beyitte geçen, "çıkarmak etseler, çı­kan olsun" sözünü, günümüzde "çıkarmak isteseler, çıkan olsun" ya da "çıkarmak isteseler, çıksın" biçi­minde söyleyebiliriz.

c) Son beyit, gazeldeki duyguların bir sonuca bağ­landığı bölümdür. Beyitte geçen "meyhane", bir Ta­savvuf terimidir, "Tekke" anlamına gelir. Bu yüzden kutlu ve kutsal yerdir. Çünkü orada gönüllere Tanrı aşkı verilir. Tanrı'ya varmanın, insanlığa hizmet etmenin yolu bu aşktan geçmektedir. Şair, bu beyitte bizlere bu hizmet yolunu göstermektedir. Ayrıca, açı­larıyla baş başa kalan şair, tekkede huzur bulunduğu­nu dile getirmişi olmaktadır, Beyitte geçen “genç künc" sözcüklerinin eski yazıda yazılışları aynıdır. Bu bakımdan ikisi arasında cinas vardır.

d) Şair, çektiği acılar yüzünden perişan durumda­dır. Onu bu duruma getiren sevgilinin en belirgin ni­telikleri "acımasızlık" ve "adaletsizlik"tir. Nitekim şair sevgilisiyle olan ilişkisini altıncı beyitte anlatır­ken bunu açıkça belirtiyor. Beyitte, sevgili adaletsiz bir sultana, şairin kendi gönlü de taht'a benzetiliyor
"Adi, zulm, sunan tanı" sözcükleri, özellikle birbiriy­le anlamca ilgili kullanılarak tenasüp sanatı yapılıyor ve bu duygu belirtilmiş oluyor.

e) Gazelde, görünüşte belli bir sevgiliden söz edili­yor; gerçekte ise belli bir sevgiliden, belli bir güzel­den söz edilmiyor. Divan şiirinde bireysel özellikle­riyle canlandırılan tipler yerine, ortak mazmunlarla genel sevgili tipi çizimi vardır. Fuzuli, Divan şiirinin bu özelliğine uygun olarak, sevgilisini selvi boylu, ok kirpikli, ay yüzlü olarak nitelendirmiştir. Böylece Di­van şiirinde yaratılan genel bir sevgili tipi çizmiştir.

f) Bu gazelde, beyitler arasında konu bakımından bir bütünlük vardır. Her beyitte "aşktan duyulan acı­lar, seven kişinin aşk yüzünden düştüğü perişanlığı ve aşk derdinden duyulan hoşnutluk" duyguları ele alın­mış, birbirini tamamlayacak biçimde anlatılmıştır. Böyle beyitleri arasında konu bütünlüğü olan gazel­lere, "yekâhenk gazel" denir. Bu gazel de bir yekâhenk gazeldir.

g) Bu şiire, gazelin tüm özelliklerini taşıdığı için "gazel" adı verilmiştir. Bu gazel, nazım birimi, kafi­ye örgüsü, konusu, beyit sayısı bakımından gazelin tüm niteliğine sahiptir.

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990
 

SON EKLENENLER

Üye Girişi