Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

DAMAT ADAYLARI- EKREM BEKTAŞ

KEKEME 25 yaşlarında
KABADAYI 25 yaşlarında
AZERİ 25 yaşlarında
BABA 60 yaşlarında
İBİŞ 25 yaşlarında
KARADENİZLİ 25 yaşlarında

EKREM BEKTAŞ, 1947 yılında Sürmene'de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra 1971 yılında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Kulu Lisesi'nde Edebiyat öğretmenliğine başladı. Çeşitli kademelerde idarecilik görevlerinde bulundu. Halen Kula Lisesi'nde öğretmenliğine etmektedir.
Yayın hayatına öğrencilik yıllarında karikatürle başladı. Çeşitli dergilerde küçük hikâye ve inceleme türü yazılarıyla çalışmalarını sürdürdü. Halen Türk Tiyatro sanatından, Ortaoyunu ve Karagöz dallarında oyun yazma çalışmalarını sürdürmektedir.

BİRİNCİ BÖLÜM
(Baba sahnede dolaşarak kendi kendine düşünüp birtakım hesaplar yaparken İbiş sahneye gelir.
İBİŞ — Merhaba amca!
İBİŞ — (İbiş'e tanımamış gibi bakar) Merhaba!
İBİŞ — Beni tanıdın mı amca?
BABA —Seni mi? Yoo!
İBİŞ — Nasıl tanımazsın amca? Şöyle yakından bak.
BABA — (Yaklaşır inceler)
İBİŞ — İyi bak, iyi bak!
BABA — (Kafasını yoklar; kulağının içine varıncaya kadar inceler.)
İBİŞ — Tanımadın mı?
BABA — Tanımadın evladım, herhalde tüy değiştirmişsin.
İBİŞ —Ben... Hani Ali vardı ya Ali...
BABA — (Düşünür) Ali... Ali... Hangi Ali oğlum?
İBİŞ — Hani benim babam vardı ya (eliyle başını göstererek) Kel başlı... Kel başlı..
BABA — (Düşünerek) Kel başlı... Kel başlı... (Birden) Kel başlı Ali!
İBİŞ —Tamam! Ben onun oğlu İbiş.
BABA — (Düşünür) İbiş... İbiş... (Birden) Haa... Sidikli İbiş.
İBİŞ —Hee ya hee...
BABA — Sen şu kadarcıktın (Küçük bir boy işareti yapar)
İBİŞ —O kadar büyük değil mi?
BABA — (Daha küçük bir işaret yapar) Şu kadarcıktın?
İBİŞ — Bebekken anam beni mikroskopla giydirilmiş.
BABA — Ya... Şimdi essek kadar olmuşsun maşallah.
İBİŞ —Essek mi?
BABA — Yahu büyümüşsün demek istedim. Ananın peşinde dolaşır. Ah anam... Ah anam... (Merakla) Sahi anam nasıl?
İBİŞ —Anam gitti... Gitti...
BABA —Gitti mi? Nereye gitti?
İBİŞ — (Alaylı) İmamın peşinden gitti imamın.
BABA — Nee? Anan imamı da mı ayarttı?
İBİŞ — (Alaylı) İmamı ayarttı şimdi sıra müftüde
BABA —Müftümü?
İBİŞ — Yahu anam sizlere ömür... Sizlere ömür.
BABA — Haa! Deme yahu. Demek öbür tarafa gitti.
İBİŞ — Hah çok şükil anladın.
BABA — Baban da mı o tarafa gitti?
İBİŞ — Yok babam karşı tarafa gitti. O Karacaahmet'te.
BABA — Aa! Oranın manzarası iyidir.
İBİŞ — Manzarası iyi de babam bodurun katında... Deniz görmüyor. (Alaylı) Adam öbür dünyaya gitti, sen manzaradan bahsediyorsun.
BABA — Biz bu dünyada duruyoruz da ne oluyor? İyi etti gittiğine.
İBİŞ — Sen ne zaman gidiyorsun?
BABA — (Telaşlı) Tövbe de... Tövbe de. Allah geçinden versin. Böyle şey söylenir mi? Neyse. Onları bırakalım sana gelelim.
İBİŞ — Hah! Gel yahu bana gel... Onlar gitti gittiği yere.
BABA — Senin vaziyetin nasıl?
İBİŞ — Ah! Anam gideli fena. İş yok güç yok, kaldım meydanda.
BABA — Vah vah vah! Ananın hatırı var ya... Babanı hiç sevmezdim.
İBİŞ — Babamı karıştırma.
BABA — Karıştırma midesi bulanır. Onda pek mide yoktu
ya! Ananın hatırı var. Ananın hatırı için sana bir iyilik yapayım.
İBİŞ — Yap yap... Anamın hatırı için... Babamı karıştırma.
BABA — Söyle bakalım sen ne iş yaparsın?
İBİŞ — Hoppalaa! Ne işi yahu?
BABA — Bir mesleğin, bir sanatın falan yok mu?
İBİŞ — Yok valla.
BABA — Demek bir ustanın önünde diz çökmedin.
İBİŞ — Bir kere çöktüm, dizlerim uyuştu bir daha çökmedim.
BABA — Peki... Anlaşıldı... Sana benim konakta bir iş Vereyim bari... Kâhyalık yapabilir misin?
İBİŞ — Yaparım tabii... Nasıl bir şey bu kâhyalık?
BABA — Konağın idaresine bakacaksın. Aşçıyı, bahçıvanı, hizmetçileri kontrol edeceksin...
İBİŞ —İyi iyi.
BABA — Konağın girdisiyle çıktısıyla uğraşacaksın.
İBİŞ —İyi iyi.
BABA — Madem iyi, düş peşime. (Sahnede yürüyerek dönmeye başlar)
İBİŞ — Düşemem yerler sert...
BABA — Peşimden gel, kuyruğumu bırakma.
İBİŞ — Merak etme kuyruğun elimde. (Biraz dönerler) Daha çok var mı senin konağa?
BABA — Az kaldı yürü.
İBİŞ — Biraz daha hızlı yürüyelim... (Öne geçer)
BABA — Dur dur... Ne yapıyorsun?
İBİŞ —Neden? Yürüyorum.
BABA — (Yeri göstererek) Dere var, görmüyor musun?
İBİŞ —Ne deresi?
BABA — Önündeki bu su ne?
İBİŞ —Su mu?.. Ha... Bu su mu? Bu su dere. (Eğilip paçalarını sıvamaya başlar.)
BABA — Ne yapıyorsun?
İBİŞ — Paçaları sıvamadan dereyi nasıl geçerim?
BABA — Köprüyü görmüyor musun? Köprüden geçsene.
İBİŞ — (Önce bakınarak köprü arar) Haa... Bu köprüden mi?
BABA — Başka köprü var mı burada?
İBİŞ —Yok da...
BABA —Eee öyleyse?
İBİŞ — Peki geçeyim (Kuvvetli bir adım atar)
BABA — Dur yavrum, yavaş, köprü böyle şiddete dayanır mı? Yavaaaş yavaş geç.
İBİŞ — Bu köprü bir kişiyi çekmez mi?
BABA — Çekmez... Bu köprüden bir kişi yarım yarım geçer.
İBİŞ — Benim bu köprüyü gözüm tutmadı. Ben yüzerek geçeceğim.
BABA — Olur mu canım köprü varken...
İBİŞ — Mübarek sırat köprüsü mü bu?
BABA — Her köprüden geçilir ama geçmesini bilmek lazım.
İBİŞ —Nasıl yani?
BABA — "Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek lazım"
İBİŞ — Yani ben sana dayı desem geçebilir miyim? 
BABA — Tabiî... Şey!.. Her neyse önce ben geçeyim Yavaş, nazik ve kırıtarak geçer) İşte böyle... Hadi gel.
İBİŞ — Maşallah bu kırıtmaya köprü iyi dayandı. (Taklidini yaparak İbiş de geçer.)
BABA — Aferin işte... Seni denedim, sabrını ölçtüm...
İBİŞ — Ay... Sen deminden beri benim sabrımı mı ölçtün?
BABA —Tabi ya...
İBİŞ — Ben de zavallı kafayı üşütmüş dedim.
BABA — Devam edelim (Bir tur daha dönerler.).
İBİŞ — Döne döne başım döndü baba.
BABA — Geldik... İşte bizim konak.
İBİŞ —Vay be konağa bak!
BABA — Merdivenlerden çıkalım... Yalnız çıkarken dikkat et... Üç çık bir atla, dört çık iki atla...
İBİŞ — Çıkmayı anladık da o atlamalar ne oluyor?
BABA — O merdivenler gıcırdıyor da... (Döne döne merdivenleri çıkar gibi yaparlar.)
İBİŞ — Of puf of puf of puf...
BABA — Ne o lokomotif gibi oflayıp pufluyorsun? İşte burası evin hayatı. Senin odan üst katta.
İBİŞ — Nee! Bunun üst katı da mı var?
BABA — Evet, üst katı da var... Ayrıca tavan arası... En altta da bodrum katı var.
İBİŞ — Daha altı da var mı?
BABA —Var! En altta da dedem yatıyor.
İBİŞ —Neee...
BABA — Mezarlıktan yer beğenemedi, aşağıya gömdük.
İBİŞ — Ben aşağıya inmeyeyim
BABA — İnme... Dedemi korkutursun... Haydi sen konağı gez. Aşçıyla, bahçıvanla, hizmetçilerle tanış, erkenden yat... Yarın önemli bir işimiz var.
İBİŞ —Nasıl bir iş?
BABA — Benim bir kızım var.,. Epeyi zamandan beri istiyor¬lar... Kısmeti mi kapalıdır nedir bilmem bugüne kadar nasip olmadı.
İBİŞ — Ya... Kızınız kaç yaşında?
BABA — Canım yaşını ne yapacaksın?
İBİŞ — Lazım olur... Benim de eşim dostum var...
BABA — Yaa!
İBİŞ —Kaç yaşında?
BABA — (Önemsemeyerek) Canım şey... Tuz... Tuz...
İBİŞ —Ne tuzu?
BABA — Canım tuz... otuz falan
İBİŞ —Otuz falan mı?
BABA — Otuz küsur...
İBİŞ — Küsur mu? Küsuru ne?
BABA — Otuz... dokuz... buçuk..
İBİŞ — Aa! Sen bu kızı verme!
BABA —Neden?
İBİŞ — Kız küçük canım.
BABA —Yaa!
İBİŞ — Elbette... Kızına bakamadı da başından attı derler.
BABA — Aaa... Ben kızıma seksen yaşına kadar bakarım.
İBİŞ — Tabii nasıl olsa yolun yarısına gelmişsin.
BABA — Neyse... Şimdi birkaç talip var benim kıza... Damat adaylarını yarın için çağırdım. Hepsini bir arada göreyim de içinden iyisini seçmek kolay olsun dedim.
İBİŞ —İyi ettin, iyi ettin!
BABA — Ben dışardan gelenleri buraya alırım; bir iki laf konuşur anlarım... Sonra içeri selamlığa gönderirim... Sen birer kahve içirir ağırlarsın... Daha sonra da içlerinden birini seçeriz.
İBİŞ — Sen gönder... Ben seçerim... O yanını bu yanını yoklar... Kafasına vurur... Sağlamına sakatına bakarım.
BABA — Kıçını da koklamayı unutma... Ne o yahu kavun mu alıyorsun? Sen seçme işini bana bırak.
İBİŞ — Ama ben adamın keleğini iyi bilirim
BABA — Sen dediğime bak... Haydi yürü... Ben de aşağıya ineyim (İbiş'i iterek beraberce sahneden çıkarlar.

SON EKLENENLER

Üye Girişi