Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

SAYFA:9/81-90

 


81- ANADOLU -CEYHUN ATUF KANSU
1 - MUŞ OVASI
Anadolu’nun kapısı gökyüzüne
Ve bereketin kardeş ovasına açılan
Selçuklu atlarıyla
Yaşama umuduna bir halkın.
Yüzlerce yıl sonra bir gün geçersen
Bak bakalım ne kalmış o şevkten?
Muş ovasında toprak evlerde
O sağlam buğdayın sevinci var mı
Bak bakalım doyuyorlar mı?
2- YAZ GELİNİ
Ben seni nice sevdim gelin
Boyunu sunaya benzettiğim
Gözlerini bir dal kara geceye
Onun için kaçırdım yıldız atıyla.
Seher vakti kuşlar çığrışır şimdi
Doğururken öldü gelin
Kaçak gelin, güzel gelin, ince gelin
Yaz armutları sulandığında
Döküldü gözlerinin balı kara toprağa.
3- BİR TOP GELİNCİK
Çocuklar bırakmışlarsa orada
Yamasıdır gömleklerin.
Haziran sıcağında ot biçerken
Bir damla kan ise, ırgatların
Kesilmiş akar düşlerinden.
Bir türküyse ağu soluk
Gelmiş durmuş yol üstüne
Bir yel bekler savrulmaya incecik
Yaz günlerinin bozgununda bir top gelincik.
4 - PİR SULTAN ABDAL
Tanrı bir güldür açar insanda
Tanrı bir dildir söyler insanda
Bir eldir uzanır seher vaktinde
Tutar sımsıcak insan elini
Bir el bir ele, bir el bütün ellere
Dünyayı insanın bahçesi yapmaya
İnsanı dünyanın türküsü yapmaya
Tanrı bir eldir uzanır kuşluk vakti
Birleşmeye... ellerimizle, insan ellerimizle.

 


İZMİT -BEHÇET AYSAN


kocaman bir yalnızıktır İzmit
denize doğru gittikçe büyüyen
saçak altlarındaki sessiz yağmur
ve vardiya düdüklerinde keder.

kocaman bir yalnızlıktır İzmit
solgun fotoğraflarda gülümseyen
kurumuş incir ağacı ve hatmi
hep işçi bıyıklarıyla terleyen.

kocaman bir yalnızıktır İzmit
istasyon önlerinde sabah ağartısı
yürüyen telaş yarım kalmış şiir
terk edilmiş ölü martılar kıyısı.

kocaman bir yalnızıktır İzmit
kayan bir yemeni uçuşan yıldız
sardunya saksılar kirli bir yüz
aylak rüzgâr yüreğimin sokağında.

kocaman bir yalnızıktır İzmit
gün gelir akar ince bir su gibi
havalanır ak güvercin çatılardan
konar ruşen hakkının çınarına.

sudaki gölgeme konar bir urartu aynasına
gırnata sesine
şeyh şamil atına

benim bu gün görmemiş sevdama
konar veremli kiraz kızın yatağına
çoğalır rize
bayburt mardin siirt
yaralı bir defne yaprağıdır İzmit.

 

SARIÇİZMELİ-RIFAT ILGAZ

A benim, bağrı taşlı,
Gözü yaşlı Mehmet Ağam!
Evin kimin evine yakındı,
Tarlan kimin tarlasına?
Senin karı sağdı o zamanlar,
Ağa’nın karısı ölmüş;
“İşte böyle Mehmet Ağa!"
Bir ipin, bir kuşağın mı kaldı,
Üstü açık köyün Mehmet Ağası!
Nicesin,
İçgüveysisinden hallice mi?
Bilir misin neyin nesisin,
Efendimizsin, rivayete göre,
Çarıklı erkân-ı harbimizsin...
Kurnazlıkta yokmuş üstüne,
Tilki bilmezmiş bildiğini!
Nerelerde bulur seni arayan,
Bu yaz Çukurova’da mısın,
İncirde mi, üzümde mi,
Yoksa yeraltında mısın,
Kozlu'da, Karabük’te misin?
Sanma ki yitirdik izini,
Künyen kütüklerimizde kayıtlı,
Adın tahsildarın defterinde;
Kolay kolay kurtulamazsın elimizden!

 

MEMLEKETİM-ÖMER FARUK TOPRAK
(1920 - 1979)
usandım artık hazin mısralar okumaktan
neyleyim akşam yaklaşıyor dostum
kuşların cıvıltısı dinecek birazdan
yitecek yeşil yapraklar taze güller
ağır bir makamla başlayacak şarkısına
afyon çekmiş zavallı mısır radyosu

sen kütahya sen samsun sen İstanbul
sırtını dayayıp o bereketli toprağa
dinliyorsun Çukurova’nın sesini
sürüyor tarlaları traktör kardeşim
avuçlar serpmeyecek artık tohumu
kaç yıldır özlüyor bu topraklar bilir misin
ağır uykusundan uyanmış kalkıyor
bafralı tütüncüler haliç kıyıları ve toroslar
benim insanlarım öğrenmişlerdir yeryüzünü
ilk kurşunu atan antepli şahin’e kadar

dağlarda bellerde onları tek tek tanımışım
yamalı mintanları ve ağızlarını örten bıyıkları
öfkeyi cesareti bilen gözleriyle
taş taşımışlar ekmeği bölerek yemişler
yıllar var ki hüznü kederi sevmiyorum
yalnız insanlar için şiir yazdığımı bilirler

sen kütahya sen samsun sen İstanbul
asfalt yollara çıkan dar sokakları
köprüleri ambarları ve akarsularıyla
düşünmüşümdür on sekiz saat yol boyunca
bir sabah erken yola çıktım
gâvur dağlarında bıraktım türkümü
avuçlarım delik deşik dudaklarım çatlak
yağmurda ıslanmış saçlarım

yıllardır görmediğim ak saçlı anam
özlem türkülerini ezberler olmuş
bilirim çamaşırdan delinmiş parmakları
saçlarımı okşar her gece uykumda
“gurbet gurbet” diye dizlerini dövme
onu çoktandır kardeş bilmişim ben
mektuplarımda adı torbamda ekmeği var



COĞRAFYA-İLHAN BERK


Bu gökyüzü Sivas'a doğru giderken görülür
Ben hiçbir göğünü kaçırmamışımdır
Daha memleketimin.
TARİH
Neler çekmiş halkım
Türküler şahit.
SONBAHAR
Hep böyle çıkıp gelmiştir
Sonbahar dağlarımıza;
Bir elinde karanfil,
Bir elinde yüreği.

 

YURDUMUN DAĞLARINA-HÜSEYİN NAİL KUBALI

Ey yurdumun gamlı dağları,
Her biri bir çeşit namlı dağları;
Gürgenli, ardıçlı, çamlı dağları;
Şu yüce duruşla ne şanlısınız!

Kervan geçmeyen beller sizdedir;
Şahin uçurtmayan yeller sizdedir;
Delirip göpüren seller sizdedir,
Ezelden beri mi dumanlısınız?..

Hey başı gökleri bürüyen dağlar
Yollar dizilip yürüyen dağlar;
Gönlümü peşinde sürüyen dağlar,
Bilmem neden böyle tez canlısınız?!..

Erceyiş, Toroslar, ey Hasan dağı,
Hepiniz ün almış yiğit yatağı;
Yanarım andıkça eski şen çağı,
Bu uzun derdime dermanlısınız.

Ey birbirine sarılan dağlar,
Dağlara yaslanan çiğdemli bağlar,
Dışınız yeşerir, içiniz ağlar.
Siz de benim gibi hicranlısınız!..




TARSUS'UN ÇAĞLAYANI-BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR

Gelir kıvrıla kıvrıla,
Artar yavrula yavrula,
Düşer savrula savrula,
Tarsus'un çağlayanı.

Akar devrile devrile,
İner çevrile çevrile,
Oyar sivrile sivrile,
Tarsus'un çağlayanı.

Üzeri aynadır kırılır,
Taht yapar kendi kurulur,
Bulanır bulanır durulur,
Tarsus'un çağlayanı.

Suyun hırslanıp dinişi,
Köpüğün köpüğe binişi,
Parsın merdivenden inişi,
Tarsus'un çağlayanı.

Gökten elene elene,
Yerden dolana dolana,
Sudur ki çıkmış törene,
Tarsus'un çağlayanı.




KARADENİZ-KEMALETTİN KAMU

Göklere aynasın, bulutlar senin,
Bir ufak meltemle ürperir tenin.
Fırtına, türküsü enginlerinin;
Köpük, sularının perisi, deniz!

Gemiler görünmez dalga çığında.
Bir hınç uğultusu var çığlığında,
Duru sabahların gün ışığında,
Serili bir kaplan derisi deniz!

Kıyın yeryüzünün cenneti bize,
Koylar sıra sıra, dağlar diz dize,
Giresun, Görele, yemyeşil Rize,
Siyah sularının perisi deniz!



ÖZ VATANIM TÜRKİYE’M-HAKKI ÇEBİ

Kara dere haşmetinle durma ak,
Huzur verir sana tepeden bakmak.
Kenarında dalıp yatıp uyumak,
Canım benim, öz vatanım Türkiye’m.

Kenarında otur çalı çırpı yak,
Bir koçan mısır al üstüne bırak.
Böyle güzellikler olmasın ırak,
Canım benim, öz vatanım Türkiye’m.

Yürü yol boyunca stresten uzak,
Her yanı bir cennet hangisini yazsak.
Tek tek değil, hep birlikte korusak,
Canım benim, öz vatanım Türkiye’m.



MEMLEKET TÜRKÜSÜ-FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

El gibi dolaşma Anadolu’nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı:
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.

Bir ıssız ev gibi gezdiğim bu yurt,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Yıllarca döktürür sana gözyaşı
Tuna’nın özlemi yakar Maraş’ı…

Bir çölü andırır, bil ki dört yanın,
Bağrını delmezse yanık türküler:
Varlığı bu korla tutuşmayanın
Kirpiği yaşarsa gözleri güler.

SON EKLENENLER

Üye Girişi