ŞEYHÜLİSLAM YAHYA BEY - BEYİTLER
I
Bülbüller öter güller açar şâd gônül yok
Hiç böyleliğin görmemișiz fasl-i bahârın
Vezni: Mef'âlü Mefâîlü Mefâîlü Fâilün
Günümüz Türkçesi
Bülbüller öter, güller açar; fakat sevinçli bir gönül yok! Biz bahar mevsiminin böyle olduğunu hiç görmedik.
İzahlar:
Fasl-i bahâr: (f is. t.) Bahar mevsimi.
Neşeli, memnun, mesut demek olan Farsça şâd kelimesini, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak tarzda uzatarak okumalıdır.
Böyleliğin; böyleliğini, böyle olduğunu, bu halini demektir.
II
Her kişi nakd-i cânını âmâde eylesün
Yârân-i așk sohbetimiz ârifânedir
Vezni: Mef'âlü Fâîlâtü Mefâîlü Fâilün
Günümüz Türkçesi
Âşıklar! Toplantımız ârifanedir; herkes iştirak edebilmek için can parasını peşin hazırlasın.
İzahlar:
Her kişi, herkes demektir.
Nakd-i cân: (f. is. t.) Can parası.
Yârân-i aşk: (f. is. t.) Aşk dostları; âşıklar.
Arifâne; ârifçesine, demek olduğu gibi, bütün iştirak edenlerin birer miktar para koyarak veya lâzım olan şeyleri tedarik ederek el birliğiyle hazırlayıp yaptıkları sohbet ve eğlence manasına da gelir bu beyitte bilhassa bu manayı taşımaktadır. Şaire göre, aşk sohbeti için, başka toplantılardaki para gibi, verilecek şey candır; aşka giren canını vermeğe hazır bulunmalıdır.
Ortaklaşa ziyafet ve eğlence manasına gelen kelimenin aslı harifâne olup ârifâne bundan galattır. Bu sözler halk ağzında erfane, erfene olmuştur. İkinci mısradaki aşk kelimesi, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak surette okunmalıdır.
III
Getirdin ey dil-i âvare sineye bir bir
Ne türlü gussa vü gam varsa âșinâ diyerek
Vezni: Mefâilün Feilâtün Mefâilün Feilün (Fa’lün)
Günümüz Türkçesi
Ey aylak gönül! Nekadar gam ve keder varsa, dosttur diyerek, hepsini toplayıp bağrıma getirdin.
İzahlar:
Dil-i âvâre: (f. s. t.) Serseri gönül.
IV
Gece pervânelerle bezmi germâgerm idi şem'in
Seher baktım ne şem'-i meclis âra var ne pervâne
Vezni: Mefâilün Mefâîlün Mefâîlün Mefâilün
Günümüz Türkçesi
Mumun meclisi, gece pervanelerle neşe ve hararet içindeydi, Sabahleyin baktım ki, ne meclise ışık veren mum var, ne pervane!
İzahlar:
1. Farsça olan germ kelimesi sıcak demektir. Bu sıfatın tekrarlanmış bir şekli olan germâgerm ise pek kızışmış, çok hararetli manasına gelir. Bu sıfatın bu beyitteki kullanılışı, meclisteki zevk coşkunluğunu, muhabbet hararetini ifade ediyor.
Şem'in bezmi denilmekle de, mumun etrafında uçuşan pervanelerin teşkil ettikleri topluluk ve kalabalık anlatılmış oluyor.
Meclis-ârâ: (f. St.) Meclisi süsleyen; toplantıya şevk veren.
Şem'-i meclis-ârâ: (f. s. t.) Meclisi süsleyen, meclise şevk veren mum.
Bu beyit, Divan Edebiyatımızdaki hakimane beyitlerin en güzellerinden biridir. Yahyâ, her şairin kullandığı şem' ve pervâne mazmunlarıyla dünyada her zevkin hüzünlü bir nihayete ereceği, bugün bize haz veren şeylerin yarın yerinde yeller eseceği yolundaki bir düşünceyi çok zarif ve duygulu bir surette ifade etmiştir.
N.H.ONAN, İZAHLI DİVAN Ş.ANT.
İLGİLİ İÇERİK
ŞEYHÜLİSLAM YAHYA - HEMİŞE MERDÜM-İ ÇEŞMİN İZAR-I YARE BAKAR İNCELEMESİ
ŞEYHÜLİSLAM YAHYA - LİSAN-I EHL-İ DİLDE AŞKA GÜLZAR-I BELA DERLER