Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

İĞNELİ FIÇI - YUSUF ZİYA ORTAÇ

Seyrisefainin yandan çarklı köhne vapuru, dişleri dökülmüş, ihtiyar bir aygır gibi esnedi, gerindi, durgun sulara ak saçlarını yayarak kalktı. Gidiyoruz… Güğerteden alt kamaraya kadar bir taraf tıklım tıklım…

Keskin dişleri arasında, kelimeleri bileyerek, sivrilterek konuşan bir Yahudi kalabalığı, bu salhurde [pek ihtiyar] vapuru iğneli fıçıya* çevirmiş… Benim gibi iki üç Türk yolcu, arı kovanına düşmüş şaşkın pervaneler gibi dolaşıyorlardı.

Ayakta, fıstık kabuklarını, kabak çekirdeklerini çiğnemekle geçen bir bir buçuk saatlik müz’iç [usandıran] yolculuktan sonra, Büyük adaya geldik. Vaktiyle, İstanbulun kibar bir mesiresi olan bu cezire [ada], şimdi arzı Filistinden bir parçadır!

İskele caddesi, damızlık sivrisinekleri andıran vızıltılı bir kalabalıkla doluydu. Her ağızdan sivrilen:

- İzak!!...

- Moiz!... İğneleriyle kulaklarım delik delik olarak yürüdüm!

Yollar tozlu… Çamlar sararmış… Esnaf düşünceliydi.

Yorgun beygirlerin çektiği hasır arabalar, en azı üç çocuk, bir zevç, bir zevce, bir kaynana, bir kayın peder, iki baldızdan mürekkep Yahudi ailelerini taşıyordu… Dikkat ettim, Büyükada zaferden sonra öğrenmeğe başladığı Türkçeyi de büsbütün unutmuştu.

Fransada fıransızca, Almanyada almanca, Atinada Rumca, Suriyede Arapça konuşan Beni İsrail, nedense Türkiyede Türkçe konuşmıyordu!

En ıssız çam diplerinden en zengin otel bahçelerine kadar, her tarafta karşıma çıkan bu iğneli bahçeden kurtulmak için, güneş batar batmaz odama girdim ve yorgun, üzgün, yatağa serildim!

Fakat, kulağımda halâ o vızıltılar devam ediyordu. Perde perde yakınlaşıp uzaklaşan bu sivri sesler içinde, tuhaf bir galati [yanlış] hisle, iğneli fıçıya düşmüş gibi kıvranıyordum…

Meğer, bu da galatı [yanlış] his değil, meğer bu da hakikatmış: Şimdi de sivrisineklerin hûcumuna uğramıştım! Gâh onların taarruzu, benim müdafaamla; gâh benim taarruzum, onların firariyle kanlı bir sabah oldu. Duvarlar kanlı, ellerim kanlı, yüzüm kanlı!

Akşam, Boğazın şeffaf sularında yıkanarak esen temiz bir hava ile ciğerlerimi doldura doldura evime dönerken etrafıma bakıyordum: Adaların o sonsuz denizine mukabil şu yemyeşil dağlarla çevrilmiş geniş dere, şu her kıvrımı sihirli bir ressam gibi başka renkte bir levha çizen sahiller ne güzel…

Hele, bunların hepsinden güzel hepsinden munis, hepsinden cana yakın olan yolcular, Boğazın halis Türk yolcuları….

* Ortaç’ın atıfta bulunduğu “iğneli fıçı” teması Hıristiyan antisemitizminin belli başlı temalarından biridir. Hıristiyan antisemitizmine göre Yahudiler, Mısır’dan çıkışlarını simgeleyen Hamursuz Bayramı’nda hazırladıkları mayasız ekmeklere iğne dolu bir fıçıya hapsettikleri Hıristiyan çocuklardan topladıkları kanları karıştırırlardı.

YUSUF ZİYA ORTAÇ
Akbaba, 17 Haziran 1929, sayı 678



İLGİLİ İÇERİK

YUSUF ZİYA ORTAÇ ŞİİRLERİ

ŞİİRLER

YUSUF ZİYA ORTAÇ

BİNNAZ ÖZETİ - YUSUF ZİYA ORTAÇ

YAHUDİ ADASI - YUSUF ZİYA ORTAÇ

İĞNELİ FIÇI - YUSUF ZİYA ORTAÇ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi