Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

BAYBURTLU ZİHNÎ

Asıl adı Mehmed Emin olup 1797’de Bayburt’ta doğmuş, 1859’da Maçka civarında Olasa (Bahçeyaka) Köyünde vefat etmiştir. Babasının adı Osman’dır. Şiirlerinin incelenmesinden, onun iyi bir tahsil gördüğü anlaşılmaktadır. 1816’da başlayan ve sık sık istifa ve sürgünlerle geçen memuriyet hayatı hemen hemen ölümüne kadar sürer. İnatçı mizacı, isyânkâr ruhu, mısralarında yer aldıkça huzuru kaçacaktır. O, bütün bunları Sergüzeştnâme adlı eserinde manzum olarak hikâye edecektir.

Divânını 1839’da saraya takdim eder. Bunun geliştirilmiş bir şekli olduğunu tahmin ettiğimiz Dîvân-ı Zihnî, ölümünden sonra oğlu Ahmed Revâyî tarafından yayımlanır. Burada bütünüyle aruz vezniyle yazılmış şiirleri yer almaktadır. Hece vezni ile yazdığı şiirleri ve asıl şöhretini sağlayan destanları Sergüzeştnâme’sinin sonunda yer almaktadır. Onun üçüncü eseri, Kitâb-ı Hikâ-ye-i Garibe adı taşıyan, manzum parçalarla da süslenen ve romana geçişte bir basamak teşkil eden eseridir.

Bazı şiirleri bestelenmiş olup musiki meclislerinde hâlâ okunmaktadır.

Hakkında, Bahçe-i Safâ-Endûz, Osmanlı Müellifleri, Hatimetü’l-Eş’âr, Son Asır Türk Şairleri gibi eserlerde bilgi bulunmaktadır.

 

Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş 

Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı 

Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş 

Sâkîler meclisten kesmiş ayağı

 

Hangi dağda bulsam ben o maralı 

Hangi yerde görsem çeşmi gazali 

Avcılardan kaçmış ceylan misâli 

Gitmiş dağdan dağa yoktur durağı

 

LâLeyl sümbülü gülü hâr almış 

Zevk u şevk ehlini âh ü zâr almış 

Süleyman tahtını sanki mâr almış 

Gama tebdil olmuş ülfetin çağı

 

Zihnî dehr elinden her zamân ağlar 

Vardım ki bağ ağlar bağıbân ağlar 

Sümbüller perîşân güller kan ağlar 

Şeydâ bülbülü terk edeli bu bağı

 

***

Öz otağı terk eylemiş 

Özge maral olmuş gelir 

Şems u kamer bileşince 

Hurşîd cemâl olmuş gelir

 

Arasalar bu dünyâyı 

Ne mümkün bulmak tayı 

Zihnî görmüş o Leylâ'yı 

Mecnûn misâl olmuş gelir

 

EŞEK DESTANI

Kırık Bayrakdâr'ın eşek fıkrası 

Gâyet firkatlidir dinLeyin anı 

Kan'da doğmuş Kitrevân'da gebermiş 

Leng-i Timur vaktinden kalma külhâni

 

Üzerinden üç bin kolan geçirmiş 

Üç bin kuskun üç bin palan geçirmiş 

Bin yük odun bin yük saman geçirmiş 

Seksen bin de Erzincân'ın soğanı

 

Çok rakı taşımış meyhânelerden 

Çok süprüntü çekmiş kâşânelerden 

Çok kasnak yüklenmiş çingânelerden 

Yarım rub' arpa ile boylamış Van'ı

 

Çorak'tan Bayrakdâr arpa yüklemiş 

Kellesine çarpa çarpa yüklemiş 

Gâlibâ külhânî sarpa yüklemiş 

Üzdüler gönünü çıkmazdan cânı

 

Gelbulas önünde eğmiş semeri 

Yükü semerinden bir karış geri 

Galiba çok imiş eşeğin zoru 

Gözünde olmasa arpadan yanı

 

Düşmüş küreğinden kolu yüzülmüş 

Yükü ağınmış beli yüzülmüş Kırık 

Bayrakdâr'ın eli yüzülmüş 

Şehre düşmüş arar eşek lokmânı

 

Şimdi kurd lingine bindi Bayrakdâr 

Eşekten düşmüşe döndü Bayrakdâr 

Ta bir baş şehere indi Bayrakdâr 

Sorar dükkân dükkân eşek dermânı

 

Neresi kırılmış deyü sordular 

Kimi nala kimi mika urdular 

Sonra keçel sakız haber verdiler 

Yaptırıp kop etti gör bu seyrânı

 

Horladı görünce Kırık Bayrakdâr 

Yaklaştı yanına gördü canı var 

Dendi noldun ey merkeb-i kafâdâr

Yer misin getirsem arpa samanı

 

Dedi ki zâhirde ben senden eşek 

Ve-lâkin mâ'nâda sen benden eşek 

Dişlerin sırtarmış ey benden eşek 

Kulak yok kuyruk yok sıpkaç palanı

 

Neylesin ki üryân olmuş bîçâre 

Sefîl baykuç teği sarılmış yâre 

Dört ayak bir kuyruk kalmış ne çâre 

Çekmişler nalların çıkmış çevânı

 

Nallarım çektiler gözüm bakardı 

Kuyruğum kestiler yaşım akardı 

Gelbulaslı Yakûb gönüm çıkardı 

Köylüler pay etti geri kalanı

 

Ben de bilse idim durmaz gelirdim 

Eşeğin hâlinden ben de bilirdim 

Derisini soyar yağın alırdım 

Nice bir çekeyim ben bu yavânı

 

Bayrakdâr eşeğin noldu dediler 

Kodalfya kâdı oldu dediler 

Eşek mesnedini buldu dediler 

Sen ara bul derisini soyanı

 

Sağ eşek boğazlanmaz ey kanlı zâlim 

Gâyet perîşân oldu bu benim hâlim 

Bu sene gün attı benim ikbâlim 

Kırk yüz saman bana etti ziyânı

 

Fetvâya danıştım buldu yerini 

Dedi ki alırsın üçün birini 

Şâhidin birisi şeyhin torunu 

Birisi de Varıcna'nın çobanı

 

Semgütlü Gafûr'a gider hırlarım 

Kapısında eşek gibi zırlarım

Hâkim efendiye varır zorlarım 

Yıkarım başına halk-ı cihânı

 

Hırladı zırladı kaldı Bayrakdâr 

Bıraktı Bayburd'a geldi Bayrakdâr 

İmâmın yuduğun aldı Bayrakdâr 

Zihnî de bitirdi bu dasitânı

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi