Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

DENEME TÜRÜ ve ÖZELLİKLERİ

İnsan ve insanı ilgilendiren herhangi bir konuda, ke­sin sonuçlara varmadan; ele alınan düşünceyi, kesin hükümler vererek değerlendirmeden; yazarın şahsî düşünce ve duygularıyla, samimiyetle ve kendisiyle söyleşi tarzında ele aldığı yazılara deneme denir.

Başlangıçta ayrı bir tür olarak değerlendirileme­yen, çoğunlukla diğer türlerle bağlantıları olduğu dü­şünülen deneme türü, zamanla kendi ölçü ve sınırla­rını ortaya koymaya başlamış, bugünse kendine özgü bir tür olarak edebî türler arasındaki yerini almıştır. Denemenin bir tür olarak edebiyatta varlığını kabul ettirmesi Montaigne'le gerçekleşmiştir.

Her konuda yazılabilen deneme türünün Montaigne'den beri var olan örneklerinde diğer tür­lerden en belirgin fark olarak konu sınırlamasının olmaması görülür. Bunun yanı sıra deneme, bir fikir yazısı olması özelliği ile de diğer türlerden ayrılır. Kanıtlama ve iddia etme söz konusu olmadığı için deneme yazarının çok güçlü bir bakış açısı ve dene­yimlerinin olması gerekir.

Deneme türünde yazar, kendine özgü düşünce ve duygularını, güçlü dünya görüşü ve bakış açısındaki çeşitliliği ile üslubundaki etkileyiciliği ve canlılığı titiz bir işçilikle örerek okuyucuya aktarır.

İçten ve samimi bir üslupla yazılan deneme yazı­larında yazarın deneyim ve birikimleriyle okuyucuya zevk vermesi esastır. Bunu yaparken öğretme amacı gütmeyen denemenin öğretici tarafı da ortaya çıkar. Bu anlamda deneme türünde estetik yapının kuvvetli ve sağlam olduğunu ifade etmek gerekir.

Bütün edebî türlerde olduğu gibi denemede de di­ğer türlerle yakınlıklar bulunmaktadır. Örneğin şekil ve içerik olarak denemenin anı, söyleşi, eleştiri, fıkra ve makale ile benzer yönleri vardır. Samimi üslubu, gelişigüzel plansız yazılmasıyla anılara ve günlükle­re yakın duran deneme çoğu kez kısa yazılması ile fıkralara benzer.

Yukarıdaki benzerliklere rağmen deneme önce­likle senli benli tarzı ile diğer türlerden ayrılır. Dene­me, kendisiyle en çok karşılaştırılan tür olan makale gibi bir plan dâhilinde yazılmaz. Tamamen serbest davranma hakkına sahip olan yazarın akıcı ve farklı bir üslup kullanması önemlidir. Her yönüyle özgün bir tür olan deneme bu anlamda makaleden olduğu gibi fıkra, eleştiri ve anı türlerinden de kesin çizgiler­le ayrılır. Felsefî ve bilimsel yazılardan da farklı olan denemede yazarın doğrulama çabası yoktur. Deneme makale gibi ispatı gerektiren, fıkra gibi güncel konu­ları işlemek zorunda olan, anı gibi kişinin başından geçen yaşanmışlıkları olduğu gibi ele alan, eleştiri gibi bir düşünceye karşı farklı fikirlerle yaklaşmak zorunda olan bir tür değildir. Kesin yargılar bildirmemesiyle makaleden, kesin sonuçlara ve yargılara varmamasıyla eleştiriden, yazarın kendi içindeki bir konuşma süreci olmasıyla ve olayları açıklayarak sonlandırması ile sohbetten, ince, samimi, zaman zaman içinde ironinin saklı olduğu üslubuyla diğer türlerden ayrılır.

Kesin sonuçlara varmayan denemeye yazarı, bir anlamda denemenin sonucunu okuyucu için açık bı­rakmalı, okuyucunun daha ileri düzeyde düşünmesi­ni sağlamalıdır. Ürettiklerini kalıplaşmış düşünceler­den uzak tutarken yeniliklere de açık olmalıdır.

Genellikle kısa ve tek seferde okunacak deneme yazılarının uzun olanları da vardır. Bu sebepten sayfa sayısıyla ilgili kesin sınırlar koymak doğru değildir.

İnsan ve insanı ilgilendiren her konuda yazılsa da denemede asıl olan, ön planda yer alan insandır. Deneme yazarı, samimi üslubu, okura sunduğu fark­lı bakış açıları, deneyimleriyle insanı merkez alarak okuyuculara yeni kapılar aralar. Bu anlamda okuma­yı sevmek ve alışkanlıkları arasına katmak isteyenler için deneme okumak, bilinen ve vazgeçilmez bir ger­çektir. Diğer türlere göre plan ve sınırları daha hassas olan deneme aynı zamanda sanıldığından daha zor yazılan bir türdür.

Deneme türü bilimsel yazılardan daha akıcı ve etkileyici olan üslubuyla ayrılır. Bu tür, okuru düşündürmesiyle, gerçeklerden hareket etmesiyle, kül­türel anlamda yenilikleri haber vermesiyle, insanın toplumla bağlantısını kurması özellikleriyle diğer türlerden daha geniş bir okur kitlesine sahiptir.

Ele aldığı konulara göre denemeleri klâsik dene­me, edebî deneme, felsefî deneme, eleştirel deneme, izlenimsel eleştirel deneme olmak üzere beş başlık altında toplayan kaynaklar vardır. Klâsik denemede yazar, herhangi bir konudaki bakış açısını ve dünya görüşünü samimi bir üslupla okuyucuyla paylaşırken zevk alarak öğrenme sonucuna varılır. Edebî dene­mede daha çok edebiyat üzerine konulara yer veri­lerek okuyucuya yeni kapıların aralanması sağlanır. Felsefi deneme bir felsefe yazısı değildir. Ancak ya­zar, farklı bakış açıları ve yorumlar getirerek dünya görüşüyle okuyucuyu düşünmeye yönlendirerek ye­niliklere kapılar aralar. Eleştirel deneme de bir eleş­tiri yazısı değildir. Ele alınan konunun iyi ve kötü taraflarını ortaya koyarak okuyucuyu düşündürür. İzlenimsel eleştirel denemede yazar özellikle kendi bakış açısı ve deneyimleri sonucunda elde ettiği tes­pitlerinden hareket ederek deneyimlerini okuyucuyla paylaşır.

İnsanda yeni ufuklar açan deneme türü diğer tür­lerle benzerlikleri olsa da kendi sınırlarını belirlemiş haliyle, özgün bir tür olarak bütün dünya edebiyatla­rında görülür. Geçmişi çok eski yüzyıllara dayalı, 16. yüzyıldan sonra başlı başına ayrı bir tür olan deneme­nin ilk örnekleri Montaigne, tarafından verilmiştir. "Essais" (Denemeler) bu türün en önemli temsilcisi aynı zamanda da öncüsüdür. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi eserde hemen her konu ele alınmıştır. Yaşam, ölüm, yalnızlık, arkadaşlık, sevinç, keder, savaş, ba­rış, ahlâk, eğitim vb. birçok konuda düşüncelerini ve hislerini dile getiren Montaigne deneme deyince akla ilk gelen isimdir. Daha sonraki dönemlerde yine Dene­meler adlı eseriyle bu türe farklı bir yaklaşım getiren F. Bacon, denemelerinde özellikle başarı ve mutlulu­ğu esas almıştır. Deneme, ayrı bir tür olarak 20. yüz­yılda daha da önem kazanmıştır. Dünyada hızla artan bu türün temsilcileri arasında J. Addison, J. Boswell, T. S. Eliot, A. Huxley, R. De Gourmont, B. Julien, A. Camus, E. C. Alain, J. R Sartre, M. De Unamuno, R. M. Rilke en bilinen yazarlar arasındadır.

Türk edebiyatında bugünkü anlamıyla deneme türü, pek çok türde olduğu gibi Tanzimat'tan sonra görülmeye başlar. Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Mehmet Kaplan, Suut Kemal Yetkin, Nermi Uygur, Ahmet Cemal, Mehmet Fuat, Sabahattin Kudret Aksal, Me­lih Cevdet Anday, Salah Birsel, Enis Batur, Nurettin

Topçu, Vedat Günyol, Cemal Süreyya, Attila İlhan, Selim İleri bu türün Türk edebiyatındaki önemli temsilcilerindendir.

TÜRK DİLİ, N.DEMİR, E. YILMAZ

 

***

DENEME

  • Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüdür.
  • Denemenin belli bir konusu yoktur. Hemen her konu; tabiat, siyaset, din, edebiyat, kültür, felsefe, ekonomi, metafizik, sanat, eğitim, dil, şehir, psikoloji, kadın ve daha başka alanlardaki pek çok konu, deneme türünde kendine yer bulabilir. Önemli olan bu konuların özgün bir Bakış açısıyla sunulması ve nirengi bir noktanın vurgulanmasıdır.
  • Denemeci için konu amaç değil araçtır. Varlık, tabiat, olaylar, kitaplar, sanat eserleri, insanlar vb. konular, denemecinin asıl kendi fikirlerini söyleyebilmesi için birer vesile konumundadırlar. Denemeci, irdelemelerinde tamamen kendini, kendi bilgi ve kültür birikimini ve beğeni düzeyini esas alır. Denemede konuyu yüzeysel ve genel bir değerlendirme söz konusudur. Konunun ayrıntıları ve unsurları yani parçaları üzerinde değil bir bütün olarak geneli üzerindeki izlenimler, düşünce ve duygular önemlidir. Denemeci, ele aldığı konuyu bir bütünsellik içinde nasıl görüyorsa, onun kendi üzerinde bıraktığı genel izlenim neyse onu yazar.
  • Deneme, diğer edebî türler gibi bir türdür. Şiir, roman, hikâye, roman, tiyatro gibi türlerin amacı neyse denemenin amacı da odur. Bu türler okuyucuya ne veriyorsa deneme de onu veriyordur. Yalnız her türün veriş tarzı başkadır. Diğer edebiyat türlerinde olduğu gibi denemede de birtakım doğruların araştırılması, kanıtlanması değil; üreterek, bireysel keşiflerle okuyucuda birtakım etkiler ve izler bırakmaktır.
  • Deneme dilinde çeşitli bilim, felsefe ve sanat dallarına ait terimlere yer vermekten ziyade halk çoğunluğunun ortak günlük konuşma dilinin düşünce diline dönüştürülmesi çabası hâkimdir. Denemede bilimsel yazılardaki kuruluk ve şematiklik bulunmaz. Düşünce, şiirsel, akıcı, samimî bir üslûpla sunulur. Bu Bakımdan deneme yazılarının geniş halk yığınlarınca kolayca ve rahatlıkla okunabilirle özelliği vardır. Deneme yazarı, yazısını yazarken bir anlamda kendi kendisiyle diyalog içindedir. Kendi zihinsel âleminde düşünce temrinleri yapar.
  • Denemeci, öğrenilmiş bilgileri yaşanmış tecrübeleriyle özgün bir senteze ulaştırabilen kişidir. Kitabî ya da gözleme dayalı bilgilerini salt oldukları gibi aktarma yerine onları kendi yaşantısında yer edindiği oranda yazısına yansıtır.
  • Deneme yazarı, yazısına ana dilinin edebî ve kültürel anlamda tüm zenginliklerini, şahsî kültürel birikimini ve sorgulayıcı eleştirel yaklaşımını yansıtabilen kişidir. Denemeci, ele aldığı konuyla ilgili olarak eleştirme, tartma, ölçüp biçme, yargılama, değişik yönleri yoklama, değerlendirme faaliyetlerinde bulunur.
  • Denemede bilimsel makalelerde olduğu gibi metotlu bir plan ve çerçeve yoktur. Yazar, tez olarak öne sürdüğü bir fikri destekleyici ya da ispatlayıcı mahiyette bilgi, belge, bulgu, istatistik döküm, örnek, alıntı gibi malzemelere ihtiyaç duymaz. Yazısına konu edindiği unsurla ilgili izlenim ve düşüncelerini sergiler ve okuyucunun bu metin üzerine düşünmesini, ilgisinin istediği noktaya yönelmesini, kendince belli bir sonuca varmasını ister. Makale yazarı ele aldığı konuyla ilgili olarak kesin bir sonuca ve yargıya ulaşmalıdır. Deneme yazarının ise böyle bir yükümlülüğü yoktur. O, düşüncelerini bir sonuca bağlamayabilir, ayrıca çelişkili düşünceler de ortaya koyabilir
  • Deneme yazısında ise herhangi bir sanat eseri üzerine yazma ve belirli eleştiri kuramına bağımlılık şartı yoktur. Ayrıca deneme yazarı diyelim ki edebî bir eseri konu edinmişse onun kendisi üzerinde bıraktığı olumlu ya da olumsuz izlenimleri ispatlama gereği duymadan ve kesin sonuç ve yargılara varmadan ortaya koyar. Eseri ben böyle yorumladım, başkası da başka türlü yorumlayabilir, ya da ben bu eseri beğenmedim ama başkası beğenebilir der. Bu Bakımdan öznel eleştiri bir Bakıma denemedir.
  • Denemenin edebî bir tür olarak Dünya edebiyatında öncülüğünü Fransız yazar Michel de Montaigne (1533-1592) yapmıştır. Onun Essais (Kalem Denemeleri ya da Denemeler) adlı eseri, bu türün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. Montaigne’in denemeleri kilisenin yanlış bir uygulamayla belirli sınırlar içinde izin verdiği düşünce, bilgi, sanat üretimi anlayışına karşı bir tepki hareketi olarak doğdu. Onun denemeleri, herhangi bir dine, kitaba, kanuna, toplum kurallarına, geleneğe bağlı olmayan serbest düşünce temrinleri olarak ortaya çıktı, insan iradesinin acizliğinden yola çıkarak kötümser bir dünya görüşünü telkin eden Montaigne, daha sonraları epiküryen ve hümanist yaklaşımlara eğilim duymuştur.
  • Türk Edebiyatında ilk deneme kitapları arasında Ahmet Haşim’in Bize Göre (1928), Gurebâhâne-i Lâklâkan (1928); Ahmet Rasim’in pek çok yazısı; Mahmut Sadık’ın Takvimden Yapraklar (1912); Refik Halit Karay’ın Bir Avuç Saçma (1939), Bir içim Su (1931), ilk Adım (1941), Üç Nesil Üç Hayat (1943), Makyajlı Kadın (1943), Tanrıya Şikâyet (1944); Falih Rıfkı Atayın Eski Saat (1933), Niçin Kurtulmak (1953), Çile (1955), inanç (1965), Pazar Konuşmaları (1966), Kurtuluş (1966), Bayrak (1970) gibi kitaplarını saymak mümkündür.
  • Türk Edebiyatı’nda deneme türü, genellikle şair, romancı ya da hikâyeci kimliği öne çıkan sanatçılar tarafından ortaya konan ürünlerden oluşmaktadır. Birinci derecedeki vasfı ‘denemeci’ olan yazar sayısı oldukça azdır. Nurullah Ataç (1898-1957), Sabahattin Eyüboğlu (1908-1973), Suut Kemal Yetkin (1903-1980), Mehmet Kaplan (1915-1986), Nurettin Topçu (1909-1975), Salah Birsel (1919— 1999), Vedat Günyol (1912-2004), Enis Batur (1952-), Cemil Meriç (1917-1987), Mehmet Salihoğlu (1922-), Uğur Kökden (1934-), Nermi Uygur (1925-), Ahmet Turan Alkan (1954-) bunlardan birkaçıdır.

 İLGİLİ İÇERİKLER

TÜRK EDEBİYATINDA DENEME Nurullah ÇETİN*

DENEME

DENEMENİN BENİ

DENEME ÜZERİNE BİR DENEME

11.SINIF DENEME SLAYTI

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi