Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 


SAYFA:20/ 191-200

91-BİLİNEN GERÇEK-TÜRKAN İLDENİZ

En güçlü mısraların buruklaştığı yerde
Umudum yitecek, biliyorum
Bakışın güzelliğe, toprak diriye susamış bir kere
Biliyorum

Birbiri ardınca sürüp gider ağrılarım
İnsan sevgisi, ölüm korkusu uç uca
Hayata tutku dağlarca da olsa
Bu yürek bir gün soğuyacak
Biliyorum.

Beklemekle geçti ömrümüz
Günler günleri kovalamakta
Yıllardır edilen dua gerçekleşmedi henüz
Yeşilliğine sığındığımız dallar,
Yapraksız kaldı bir anda.

Karanlığı boğuk boğuk gecelerin
Bakire sabahları yok, biliyorum
Sonsuz ışık ancak
Evrenler ötesinde.

Silmek kolay değil alın yazısını
Yaratılmışız, yaşıyoruz, karınca kaderince
Hayata sımsıkı sarıldığımızda
İstesek de, istemesek de
Saatler ansızın duracak
Biliyorum.


HOŞ GELSİN ÖLÜM-MUHSİN SALMAN

Güzel sevmek var iken
Çirkine ne gerek var
Güllerin gölgesinde
Neden bir engerek var

Tanrı yaratmış Âdem’i
Kaburgadan Havva’yı
Hâlâ yola koymuşken
Bozmayalım havayı

Cennet mahmur gül bahçe
Cehennem ateş isyan
Katranlar kazanına
Nasıl konur bir insan

Rahata varmak varken
Nedir işkence zulüm
Mahpus olmaktan ise
Varsın hoş gelsin ölüm


ÖLÜM- RECEP GARİP

Ölümü gelir diye bekledim de bekledim
Ölümü güllerle kendime kelepçeledim.

Yaklaşır gibisin, sislisin, isli, perişan
Bahtımın rüzgârını savursun da borazan.

Haydi, durma doldurmana bak sen de heybeni
Güne hazır olmalı ölüm bulunca seni.

Ömrünce bekledin gidenler gelmedi geri
İçimde bir zemheri esiyor dünden beri.

Ne yapsak boş, ne söylesek anlamsız değilmiş
Doğduğum günden beri dünya gerçek değilmiş.

Ölüm gizli bir sırmış incecik ipek perde
 Görürmüş gören gözler uyanınca her yerde.

Sandım uzaklarda beyaz atlıdır ölüm
Sevgiliye kavuşunca solmazmış gülüm.


ÖLÜM GAZELİ- MURAT SOYAK

ömür dediğin bir varmış bir yokmuş gider
bunca çile, bin kaygı, geldiği gibi gider

yalan dünya efendim, hemencek unuttuğumuz
elde kalan nedir, benim dediğin uçar gider

delice öfke, kırık kalp, yeter gayrı yenildiğimiz
bir’den başlar hayat, bir’e doğru gider

garip sözler garip, dışarıda hesap üstüne hesap
kalktı göç eyledi canım, dost iline gider

yakın oluşta hüner, gerisi oyun, sayılı günler
adrese teslim emanet, gerçek yurduna gider

ses verdiğim dünyada kim var kim yok
an gelir veda makamında, her kişi yalnız gider


95. ÖLMEK-YAVUZ BÜLENT BAKİLER

Çağırırsın bir gün beni de ölüm
Ansızın vurabilirsin kapıma
İster istemez gelirim:
Bir güzel kadına, bir güzel kıza
Bakarken ölebilirim.

Arkamda bir yığın sevap ve günah
Belki bir gece yarısı, belki bir sabah...
Çeşmeler daha türkülü, ırmaklar daha gümrah
Akarken ölebilirim.

Bütün kaygılarımdan arma arına
Bilmem ki çıkar mıyım, çıkmaz mıyım yarma
Kızımın resmi için odamın duvarına
Bir çivi çakarken ölebilirim.

Yüreğim çepeçevre, damar damar gam
Ah bu derdi yazmakla, çizmekle anlatamam
Evimin lâmbasını belki bir akşam
Yakarken ölebilirim.

Düşündüm musalla saltanatımı
En son bineceğim tahta atımı
Bir ayna önünde kravatımı
Takarken ölebilirim.

Çağırırsın bir gün beni de ölüm
Ansızın vurabilirsin kapıma
İster istemez gelirim:
Bir güzel kadına, bir güzel kıza
Bakarken ölebilirim.

AREFE GÜNÜNDE ÖLÜM-YAVUZ BÜLENT BAKİLER

Arefe gününde bir taze mezar
Öylesine boynu bükük, yalnız, çaresiz...
Yönelmiş bir köşede tek başına Allah'a
Dokunsam doğrulacak sanki altında yatan
Toprağı nemli daha.

Ve bir adam çömelmiş mezarın baş ucuna
Bir elinde buruşuk bir beyaz mendil
Diğerinde açılmış Kur'an-ı Kerim
Okuyor mu, ağlıyor mu hiç belli değil.

Ah sormayın kimdir bu bayramlara çıkmaya
Acısı içimde ayrı bir gamdır.
0 toprakta yatan kız kardeşimdir.
Kur’an okuyan babamdır.

 

NETİCE-YAVUZ BÜLENT BAKİLER

Kocaman şamdanlarınız sönecek birdenbire
Bir ömrü ikiye böleceksiniz.
İsteseniz de istemeseniz de
Siz de bizim gibi bir gün öleceksiniz.

Siz de bizim gibi bir gün öleceksiniz:
Garipçe, yetimce, dulca...
Allah göstermesin ama, belki çeneniz
Bağlanmayacak usulca.

Siyah saçlarınızı bir rüzgâr savuracak
Arzularınız kadar güzel, arzularınız kadar sıcak
Bir ölüm meleği gülecek pırıl pırıl
Ağzınız açık kalacak.    

Allah'ın rahmeti yağacak üstünüze
Avuç avuç, kucak kucak.
Ve sessiz sedasız yolculuğunuz
Fatihalarla başlayacak...

ÖLÜM –OKTAY RIFAT
Bir çam gibi boylu
Bir boğa gibi güçlü
Bir başak kadar sarıydı
Ama ölüm
Ayırt etmeden kırar insanları.


NE MÜMKÜN-BEDRİ RAHMİ EYÜPOĞLU
Ölüme kardeş gibi ısınmak istediler
Fakat ne mümkün ölüme ısınmak, ne mümkün!.
Can ağlar dururdu giderayak
Hâlbuki ona ne güzel şeyler öğretmişlerdi
Ahretini karış karış donatmışlar
Toprağını gelin gibi süslemişlerdi
Ne mümkün ölüme ısınmak, ne mümkün!...

Toprağa değer değmez taş kesildi sureler
Dili tutuldu âyetlerin
Çil yavrusu gibi dağıldı
İlâhiler Ve korkularından
Krepdöşenden donlarına işediler
Tombul parmakları kınalı nankör melâikeler.


100-VEDA- İSMAİL CEM
Çok ileri bir tarihte
Çok yaşlı olarak
Sessizce ayrılmalıyım
Kimseye pek gözükmeden
Ve kimseyi rahatsız etmeden.

Masamın üzerinde
Dünden kalan işler
Tamamlanmamış yazılar
Okunmayı bekleyen kitaplar
Ve anılar ve umutlar.

Filleri kuyruğundan çekerek
Tepeleri aşırtmaktı görevim
Günler bitti filler tükenmedi
Ben elimden geleni yaptım
Gerisini siz tamamlayın.

Boşa geçmedi hayatım
Daha fazlası olabilirdi ama
'Buna da şükür' demeliyim
İşte sevgili dostlar
Ben böyle veda etmeliyim

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER

BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER

AY ŞİİRLERİ

MARŞLAR

ÇOCUK ŞİİRLER

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi