Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

TÜRK EDEBİYATINDA AĞUSTOS BÖCEĞİL İLE KARINCA ŞİİRLERİ-ROBERT ANHEGGER

AĞUSTOS BÖCEĞİ İLE KARINCA MASALI –LA FONTAİNE

Ağustos böceği bütün yaz
Saz çalmış, şarkı söylemiş.
Karakış birden bastırınca
Şafak atmış zavallıda;
Bir şey bulamaz olmuş yiyecek:
Koca ormanda ne bir kurtçuk, ne bir sinek.
Gitmiş komşusu karıncaya:
— Aman karınca kardeş, demiş, hâlim fena;
Bir şeycikler ver de kışı geçireyim.
Yaz gelince öderim,
Hem de ziyadesiyle;
Ağustosu geçirmem bile.
Ödemezsem böcek demeyin bana.
Karınca iyidir hoştur ama
Eli sıkıdır:
Can verir, mal vermez.
— Sormak ayıp olmasın ama demiş;
Bütün yaz ne yaptınız?
— Ne mi yaptım? demiş ağustos böceği;
Gece gündüz türkü söyledim;
Fena mı ettim sizce?
— Yoo, demiş karınca, ne mutlu size;
Ama hep türkü söylemek olmaz;
Kışın da oynayın biraz.
Yazar; La Fontaine

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ



AĞUSTOSBÖCEĞİ İLE KARINCA –RECAİZADE MAHMUT EKREM TERCÜMESİ

İş edip kendine ahenk ile zevk eylemeyi
Yazı beyhude geçirmişti ağustosböceği
Geldi birdenbire vaktâ ki zamân-i sermâ
Başladı kaht ü galâ olmıya dehşet ferma
Ne örümcek kurusu var ne de bir sivrisinek
Yok idi hâsılı bir habbecik olsun yiyecek
Şiddet-i cû’ ile bîçâre ezildi bitti
Komşusu mûra gidib hâlini i’lâm etti
Sâl-i âtîye kadar eylemeyi sadd-i ramak
Bir iki habbe ödünç istedi pek yalvararak
Dedi ki:”Hem de hulul etmeden evvel mevsim
Ma’a fazla ödemek üzre size söz veririm”.
Etmemiş ‘âdet ödünç vermeyi bir kimseye mûr
Kendisinde bu idi var ise bir parça kusûr
Bu cihetle böceğe sordu ki Vakt-i germâ
Ne idi meşgaleniz bilsek olur mu ‘acabâ ?
Böcek
“Bâri ma’zûr görün eylediniz çünkü su'al
Şevk ile türkü çağırmaktı işim rûz-ü leyâl”
Karınca “İşiniz çünkü tagannîmiş efendim o zamân
Durmayub şimdi de raks eyleyiniz bâri hemân.”
Diyerek mur kapadı babı hemen şiddet ile
Böceği kavdu huzurundan gaza u hiddet ile
Şiddet-i cu’u heva ile ezilmiş bitmiş
Beceğin hali onu fevte reşide etmiş
Der iken düştü yere kaldı zavallı bican
Biriken berf üzerinde kalıbıyla mihman
Kapıdan baktı da fehmetti karınca hali
Çünkü olmuştu ağustos böceği cani
Çekti kurbanını bir yana karınca ol dem
Gömdü toprağa eliyle kapadı pek muhkem
“Ey oğul sen de karınca gibi hisset etme
Öyle bir tab’-ı sakime uyarak yan gitme
Çünkü nakes olanın dostu, muhibbi yoktur
Şeref ve şanı gibi sözü dahi hep koftur.”

 

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ


AĞUSTOSBÖCEĞİ İLE KARINCA –TEVFİK FİKRET TERCÜMESİ

Karıncayı tanırsınız:
Minimini bir hayvandır.
Fakat gayet çalışkandır,
Gayet tutumludur, yalnız,
Pek hodkâmdır; bu bir kusur:
Hodkâm olan zâlim olur.
Bir gün ağustosböceği
Tenbel tenbel ötüp durmak
Neticesi aç kalarak,
Karıncadan göreceği
Bürûdete bakmaz, gider,
Bir lokma şey rica eder.
Der ki: “Acıyınız bize,
Çoluk çocuk evde açız;
İanenize muhtacız”
Karınca bir yüreksize
Lâyık huşûnetle sorar:
“Aç mısınız?... Ya o kadar
Uzun, güzel günler oldu;
O günlerde ne yaptınız?”
Böcekler inler: “Açız! Açız!
Bakın, benzim nasıl soldu;
O günlerde gülen, öten,
Sazla sözle eğlenen ben
Bugün, bakın, ne haldeyim!
Vallah açız, biilah açız;
Halimize acıyınız!
Karınca eğlenir: Beyim,
Şimdi de raksedin, ne var?
Yazın çalan kışın oynar.”

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ



CIRCIR BÖCEĞ İ İLE KARINCA –ORHAN VELİ KANIK

Cırcır böceği çaldı saz,
Bütün yaz.
Derken kış da geldi, çattı,
Seninkinde şafak attı.
Baktı ki yok biç yiyecek
Ne bir sinek, ne bir böcek,
Kalktı karıncaya gitti;
Yandı, yakıldı, ah etti.
Üç beş buğdaydan ne çıkar,
Gelecek mevsime kadar
Bir kaç tane borç istedi.
İşin kötüsü karınca
Borca hiç alışmamıştı;
Bu ricacıya çıkıştı.
— (Ne yaptınız yaz boyunca?”
— Ne mi yaptım?' Saz çaldım saz!”
İnayet buyurun, dedi,
Yemin billâh ederim,
Eylüle kalmaz öderim,
— Ya, öyle mi? Demek ki siz
Yazı sazla geçirdiniz:
Şimdi de oynayın biraz”

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ



AĞUSTOSBÖCEĞ İ İLE KARINCA –AHMET ÜMİT SARUHAN

Ağustosböceği, bütün bir yaz
şarkı söyledi avaz,
eli böğründe kaldı kış bastırınca.
Ortalıkta ne bir sinek
ne bir böcek...
Komşusuydu karınca,
Ona gidip «Acım& dedi;
dayanabilmek için gelecek mevsime dek »
bir kaç buğday borç istedi: >
— Hayvanların başına yemin ederim,
ilk harmana kalmaz, Öderim,
hem de faiziyle beraber».
Borç vermemek karıncanın âdetiydi,
bu bir kusur, kusursa eğer.
Borç isteyene sordu yalnız:
“-Havalar sıcaktı ne iş yaptınız?”
“Siz belki kızacaksınız bana,
Gece gündüz şarkı söyledimdi.”
“şarkı mı söylediniz? Oh, ne âlâ,
Öyleyse oynayın şimdi...”

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ



YENİ AĞUSTOSBÖCEĞİ İLE KARINCA –MÜNİR H. EGELİ

Artık herkes bunu bilir Ki
Ağustosböceği, bir
Cırıtılı, zurna sesli
Cam kanatlı, karnı beşli
Biçimsiz bir hayvandır.
Sade şarkısı yamandır.
Bu güzel böcek bütün yaz
Elinde sedeften bir saz,
Şarkı söylemiş, eğlenmiş,
Hep cırcır... diye söylenmiş.
Derken sırtı yün abalı,
Eli kocaman sopalı,
Süpürge sakalı apak
Başında kardan bir kalpak,
Poyraz adlı buz atına
Binerek, içi fırtına
Dolu bir ney öttürerek,
Kış baba gelir çatar;
Her yer çamura batar.
Bizim Ağustosböceği
Tükenince yiyeceği
Bir kaç gün ah, vah eder.
Sonra karıncaya gider,
Bir parça ekmek ister.
Karınca gülerek der:
"— Sen bir küçük san'atkârsın
Başımın üstünde varsın
Anbarımda ne görürsen
Reçel, yemiş, hepsini sen
İstediğin gibi al ye.„
Sade bana şarkı söyle."

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ



AĞUSTOSBÖCEĞİ – MUZAFFER TAYYİP USLU

Gel etme karınca kardeş
Ağustosböceğine acı
Onun mu kabahat sanki
Şarkı söylediyse bütün yaz

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ



AĞUSTOSBÖCEĞİ –ORHAN M. ARIBURNU

Karıncalar atlara binmiş
Arılar bâl yapıyor kovanda
Bir sağır düaya üzeri
Herkes kendi avında
Sen sadece şiir yaz
Aziz böcek
Ağustosböceği (Yücel mecmuası, Eki m 1946, say ı 120,)


Karınca ile Cıryalyık Hikâyesi - KEMAL (XV.yy. Divan Ed.)

Ne dersin bunı ortaya yetürüb
Bu Türki başına haller getürüb

Nene yarar gider Türki dilile
Gelesin ortaya işbu bilile

Senün halün o çırlayıka benzer
Karınca ile olmışdur bürazer

Münâsib-hâl olur işbu hikâyet
Ki dinle nice kılmışam rivayet

Varımış cırlayık bir bili ince
Anunla kardaş olmış bir karınca

İdermiş cırlayık her geçene sâz
Geçenden kesmez imiş hergiz âvâz

Geçene sâz ile âheng idermiş
Âvâzıyla cihanı teng idermiş

Elüm dut yohsa uş gitdi hayâtum
Neye dönmiş durur bir göre zâtun

Kış irişdi görür keser âvâzın
Nedendür halka çalmaz oldı sazın

Kanat büzilüp ağaca yapışur
Kalur ağaç budağında apışur

Gelüp ol kardaşı karıncaya dir
Kerem it bana öldüm bir gıda vir

Beğayet hâlum olmışdur mükedder
Bana rahm eyle beni koma ebter

Elüm dut yohsa uş gitdi hayatum
Neye dönmiş durur bir göre zâtum

Alur karınca bundan bu cevâbı
Dönüp cırlayıka itdi hitabı

Didiyaz ohcak çekersin âvâz
İdersin her kişiye gökçek sâz

Dolar âvâzun ile işbu âlem
Âvâzundan geçemez değme âdem

Âvâzundan senün kimse duramaz
O rahat gölge bulup oturamaz

Behey bî-çare kış irdi ölürsin
Uzakdurkış ki nice dirilürsin

Bu sazından sana uş irdi nâle
Bu kıllet üstine noldu havale

Bu sözi cırlayuk karıncadan iş
İdüben bu arada oldu hâmûş

Senün hâlun o cırlayuka benzer
Kuru sözü kılarsın safi ezber

Bu son mısradan sonra Kemal tekrar asıl mevzû'una dönüyor.


Latife

Meğer kim cırlayık fasl-i şitada
Karıncadan taleb etmiş' zevada

Demiş karınca halk işlü-işinde
Dürişürken sen ağaçlar başında

Ne arardım ki şimdi zar u muhtaç
Kaluban olısarsın bigüman ac

Çağırduklarun ol dem dürlü tuyuk
Kuruyub değmez olduğuna uyuk

İgen hoşdur meşakkat çekmez iken
Kayırmak gereği gerekmez iken

Düriş kardaş durma yegrekdür
Beli her gün yarak bir gün gerekdür

Evün var ise havlün içre hali
Kimesne koyma yığ içine çalı

El el üzre olur âlemde çokdur
Ev ev üzre veli olduğı yokdur

Müdam olmaz muvafık çün iki hû
Kaçan bir yerde sığar iki ulu

Sakın konşı hakkından olma gafil
Ki konşı hakkı Tanrı hakkıdur bil

Çü incitmez meseldür konşısın kurt
Sen incitmek neden olanı hem-yurt

Biri birinüz ile kamu demde
Gerek hoşluğunuz şâdide gamda

Ki ol derd-i şikemden olıcak zar
Düşer damen götürmek sana nâçâr

Ağızla kohşıyı izzet gerekse
Hudâdan rahmet ü cennet gerekse

Latife

Müdâm èt yatlu konşıya veli al
Yüzün suyını yüzsüzden satun al

Göçer cehdile anı yâ göçe-gör
Binüb yüğrüğe yüzsüzden kaça-gör

Yaramaz konşınun dutma gümânı
Yedi konşıya dek erür ziyanı

Ahmet Kabaklı, Türk Ed.Tarihi, 2.cilt

http://static.dergipark.org.tr/article-download/imported/1023000808/1023000760.pdf?

İLGİLİ İÇERİK

FABL - MASALLAR ve FIKRA ŞİİRLERİ

https://www.academia.edu/6089500/T%C3%BCrk_Edebiyat%C4%B1nda_A%C4%9Fustosb%C3%B6ce%C4%9Fi_%C4%B0le_Kar%C4%B1nca_Hikayesi_-_Robert_Anhegger

SON EKLENENLER

Üye Girişi