SONBAHAR ŞİİRLERİ
- GÜZ - KEMALETTİN KAMU
- GEÇİCİ - MEHMET ÇINARLI
- SONBAHAR DUYGULRI-II - MEHMET ÇINARLI
- ESKİ BİR SONBAHAR - HÜSEYİN NİHAL ATSIZ
- GÜZ - NEVZAT ÇELİK SAYFA:1 /01-10
- GÜZDÜR - NEVZAT ÇELİK
- GÜZ ERKEN GELDİ - REFİK DURBAŞ
- SONBAHAR-SEZAİ KARAKOÇ
- SONBAHAR - YAŞAR NABİ NAYIR
- GÜZ BAHÇESİ - TURGAY FİŞEKÇİ
- SONBAHAR - YAHYA KEMAL BEYATLI
- HAZAN BAHÇELERİ - YAHYA KEMAL BEYATLI
- MEVSİMLER- YAHYA KEMAL BEYATLI
- GÜZ DURAĞI-BÜLENT GÜLDAL
- GÜZ .. - ZİYA OSMAN SABA SAYFA:2 /11-20
- GÜZ GELMEDEN - AHMET TELLİ
- GÜZ GELMİŞ NE GÜZEL - AHMET UYSAL
- MEVSİM HAZAN / DİLDE HÜZÜN - AYDIN HATİPOĞLU
- GÜZ - RAİNER MARİA RİLKE
- GÜZ GÜNÜ - RAİNER MARİA RİLKE
- SONBAHAR DÖRTLÜSÜ-MUSTAFA MİYASOĞLU
- SONBAHAR HÜZÜNLERİ -İLHAN GEÇER
- SONBAHAR- İBRAHİM MİNNETOĞLU
- SONBAHAR - NURETTİN ÖZDEMİR
- GÜZ - ARİF NİHAT ASYA
- SONBAHAR GELİYOR-CAHİT KÜLEBİ SAYFA:3 /21-30
- ADIM SONBAHAR-ATTİLA İLHAN
- SONBAHAR-AHMET HAMDİ TANPINAR
- EYLÜL’DÜ-CEMAL SÜREYA
- EYLÜL SABAHININ SERİNLİĞİ-ATAOL BEHRAMOĞLU
- SONBAHAR-METİN ALTIOK
- BİTMEMİŞ ŞİİRLER VIII-TURGUT UYAR
- SONBAHARDA BULUŞMA-OKTAY RİFAT
- KIRIK AYNA-REFİK DURBAŞ
- VEDA-HİLMİ YAVUZ
- YAĞMUR-AHMET MUHİP DIRANAS SAYFA:4 /31-40
- MEVSİM SONBAHAR-NAZIM HİKMET RAN
- MARDİN BAĞLARINA ERKEN DÜŞMÜŞ KIŞ-BARIŞ ERDOĞAN
- SONBAHAR OLUYORUM-HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL
- BEN EYLÜL SEN HAZİRAN- ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
- GÜZ GÖMLEĞİ-AHMET UYSAL
- GÜZ GELMEDEN-AHMET TELLİ
- UYANIK UYKUDA-ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU
- UMUT YAPRAKLARI-ÖZDEMİR ASAF SAYFA:5 /41-50
- GÜZ - HASAN ALİ YÜCEL
- SONBAHAR AKŞAMININ ŞİİRİ-CEYHUN ATUF KANSU
- GÜZ ALMANYA -YÜKSEL PAZARKAYA
- SONBAHAR KATARI - BEKİR SITKI ERDOĞAN
- HÜZNÜ BESTELEYEN SONBAHAR - ABDÜLKADİR AKGÜNDÜZ
- SONBAHAR-AHMET HAŞİM
SAYFA:1 /01-10
1-GÜZ - KEMALETTİN KAMU
Kurudu artık otlar
Bitmiyor tazeleri
Birikinti sularda
Yaprak cenazeleri
Döndü yayladakiler
Erdi dağlara batı
Ovalar daha geniş
Kayalar daha katı
Başım avuçlarımda
Bir ağır külçe hüzün
Düşüyor gözlerime
Çiğ taneleri güzün
GEÇİCİ - MEHMET ÇINARLI
Sonbaharın bizi daldırdığı rüya geçici...
Sararan dallarının çizdiği dünya geçici...
Ellerin böyle sokulgan, nefesin böyle yakın,
Bana dünyaları vadetse de içten bakışın,
O ışık kaynağı gözlerdeki mana geçici.
Yıkılıp fırtınadan bir gece altın sarayım,
Geçecek, belli ki, her şey.. Fakat, aldanmalıyım!
Görmeden aşkın, ümidin dağılıp gittiğini,
Kalbe ürperme veren, sarhoş eden gençliğini
Bu güneş rengi kadehlerle içip, kanmalıyım.
Bir bahar şarkısı ahengini vermiş sesine,
Saçların rüzgara baş kaldırıyor öylesine..
Taze göğsünde, açan son çiçeğin korkusu yok.
Hüznü bağlardan içen kalbime yaklaş daha çok,
Atalım kahkahalar mevsimin içlenmesine.
Sonbaharın bizi daldırdığı rüya geçici...
Sararan dallarının çizdiği dünya geçici...
Ellerin böyle sokulgan, nefesin böyle yakın,
Bana dünyaları vadetse de içten bakışın,
O ışık kaynağı gözlerdeki mana geçici.
SONBAHAR DUYGULRI-II - MEHMET ÇINARLI
Dallar geniş geniş açılan kollar insana;
Bir dost kadar yakın geliyor sonbahar cana.
Mağrur değil güzelliğe her yer bahar gibi,
Yaprak, çiçek, bulut bizi anlar, duyar gibi.
Yȃrin baharda koskoca bir dağdı hasreti,
Paylaştı her ağaç onu, artık hafifledi.
Artık değil yürekteki, evvelki kaygılar;
Bir muhteşem nehir gibi coşmakta duygular...
ESKİ BİR SONBAHAR - HÜSEYİN NİHAL ATSIZ
Sonbahardı... Seninle geçiyorduk o yoldan;
Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyordu
Bize yaklaşıyordu
Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu.
Rüzgârların değildi bu musiki, bu hüzün;
Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu...
Havada bir serinlik... Tatlı bir hayal gibi...
Toprak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi?
O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu.
Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin;
Yapraklar gibi yere dökülüyordu enin;
O nağme mesafeyi, zamanı aşıyordu.
O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu.
En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır.
Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır.
Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak
Belki veda etmektir sana birkaç satırla...
Yine bir sonbaharda ordan yalnız geçersen
Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla! ..
5-GÜZ - NEVZAT ÇELİK
sarı yaprakları ağaçların
kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor
ta buradan duyuluyor gürültüsü
kalbimde dehşetli bir keder üşüyor
kuru yaprakları ağaçların
kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor
içerde vakitsiz basıyor keder
gözlerimi kapatıp seni düşündüm
seni su başında bir karaca gibi
en güzel yüzünü verirken suya
bir tüfeğin aynasında gördüm
tam altı bahar altı koca kış
kesik bir dal gibi titredim kıyasıya
bir tüfeğin aynasında gördüm seni
en güzel yüzünü verirken suya
içerde vakitsiz basıyor keder
yasak bir kitap gibi yakılmayıp bu güz de
sensizliğe mahkum edilirsem eğer
hasretin beni duman edecek
içimde seni sevmek telaşı
alıp başını gidecek
alıp başını gidecek seni sevmek telaşı
her kuleden uzanıp açıp her mazgalı
karanlık bir kuyu gibi bakacak düşman gözü
ve ben duyarak hissederek bu gözü
yasak bir ıslık kıvırıp dudaklarımın ucuna
delip de geçemezsem gözü
kırlangıçlar uykumu basacak
gözlerime vuracak
kanatlarında uçurdukları ayın
çıplak ve ölü yüzü
kırlangıçlar uykumu basacak
gözlerim deli deli bakacak
üçe beşe çıkacak nöbetçi sayısı
yasak bir ıslık dudaklarımı yakacak
felaketim olacak
felaketim olacak biliyorum
bu vakitli vakitsiz bastıran keder
bu kalbime sürtünen cehennem telaşı
voltamın ucunda savrulan bu sapsarı hüzün
bu senin tüfeklerin menziline düşen güzelim yüzün
ülkemin yüzü kentlerin dağların yüzü
bu işkence bu ayrılık bu zulüm
sonra bu diz boyu yaprak ölüsü
göçüp giden bu kuşlar..
ağlamak ayıp değil işin kötüsü
alaca bulaca yürüyor üstüme bulut
gözlerime değerse duramam
sevgilim sevgilim ellerimi tut
GÜZDÜR - NEVZAT ÇELİK
güzdür
yapraklar
ayağa
düştüğünde
ve kuştur
göçmen
gökyüzü
güzdür
göçmez
kalır sızısı
ellerimin
güzdür
çünkü
anımsanır
tarihi
bütün
yenilgilerin
güzdür
ve kürttür
bir
yıldır
sarı
esmer
güzdür
demek ki
söylemeli
güzde
göçeni
ve göçmeyeni
güzdür
her çiçek
kendi
dağınca
alsın
rengini
büyüsün
her çocuk
kendi
dilince
GÜZ ERKEN GELDİ - REFİK DURBAŞ
Güz erken geldi, sen gelmedin
Gelecektin, ben sigarayı bırakacaktım
Nikotin bantları yerine
Yağmuru akıtacaktım damarlarıma
Bir de intiharını ihtiyarlığımın
Gençliğimin geçmiş baharlarını bir de...
Çocuklar körebe oynamak için yağmurla
Gülüşleriyle donatacaklardı sokakları
Kanatları gümüşten bir serçe
Çocukların körebesi olacaktı
Ben uçurtması olacaktım serçelerin
Memelerinin billurdan gökkuşağı
Gecelerimi kuşatacaktı
Alnından öpecektim karanlığın
Senin uzundan da uzun çığlığından
Kirpiklerinin karasına sinmiş
Kokundan ve korkundan bir de...
Ah! sana dokunmanın yangını
Zemheride buza kesmiş sular misali
Sana yorganı olmanın sevdanın
Yak ucundan saçının en ince teline
Öpmenin, öpüşmenin, koklaşmanın
Dudaklarıyla öpecektim seni
Rüzgarın kollarıyla saracaktım
Bedenime dar gelen bedenini...
Sen gelmedin, güz erken geldi
Gölgem pencere önlerinden
Ara sokaklarına düştü karasevdanın
Kalbim hüzün ve kedere...
Gelişini bekliyorum şimdi
Gidişini özlediğim gibi...
Kara kuytusunda sevişmenin
Şehvetiyle emziresin diye beni
Kara urganıyla boğasın diye beni
Kara karanlığında unutasın diye beni
SONBAHAR-SEZAİ KARAKOÇ
I
Rüyalar bende kiraz gibi
Olur ve çürür bu mevsimde
Gün doğar ve yükselir de
Ben yatağımda bir kaptan
Gemisini terk etmeyen bir kaptan
Gibi eski günlerin hülyalarında
Bir deniz hazinesine sarılmış
Çocukluktan gençlikten yapılan
Sanki yıllarca önce
Koyup gitmemiş sevgili
Annem hiç ölmemiş gibi
Günden öç alır geceler
Atlar ki bende kiraz gibi
Büyür ve çürür bu mevsimde
Gün doğuşundan güç alan
Kelebeklerden kurtulurum
Bir kuş fosfor gibi geçer
Koşup sonsuz çayırları seçer
Başımı uzatırım sularına
Anlamak için anlamak için denizi
Ve şehirler deniz kıyılarında
Yükselen alçalan atlar gibi
II
Evin ötesinde berisinde meşaleler
Su meşaleleri ölü tuzu düğün biberi
Birinci Cihan Harbi'nden kalmışlar
Astragan dişleriyle fırçalanmış geceleri
Aşk artık eski ağaçlar arasında
İncir zeytin nar arasında
Evi boğan ipek böceği kurdelasında
Kadın saçları dinleniyor ve çocuk tünekleri
Zafer devesini süre süre
Eski bir dişbudak köküne götürür
Patlayan kelebekler korosu
Önümüzü bir daha aydınlatıyor mu?
Eve girmek evden çıkmak ev olmaklık bu
Evin bodrumundan ummak
Taşları sorguya çekmek
Uymuyor yakışmıyor dostuna
SONBAHAR - YAŞAR NABİ NAYIR
Altın rengi gözleri yanan bir semaverdi
Ilık bir çay kokusu akardı saçlarından.
Yanmanın lezzetini onda hissettiğim bir an
Ve yazın sevgisini bana önce o verdi.
Yaz gibi iri olgun meyveleri severdi,
Bir çocuk gibi şendi ve gülerdi her zaman
Bir mevsim gözlerinden içime doldu cihan
Ve güzel yaz günleri ne çabuk geçiverdi.
Artık donuk bir cam var mavi gökler yerinde.
Güneşi benden çalan o sıcak bakışlardır,
Ve yazı o götürdü mutlak beraberinde.
En güzel rüyaların bile bir sonu vardır:
Bir bahar rüzgârından alarak bir sabah hız
Mevsimlerin ömrünü yaşamıştı aşkımız.
Onu şimdi kaybettim ve şimdi sonbahardır.
10-GÜZ BAHÇESİ - TURGAY FİŞEKÇİ
Altın sarı yapraklarda
Hayatın son kez yansıyan ışığı
Solarken yüzümde
Şiir
Kirlenen bir su gibi çıkıp gidiyor hayatımızdan.
Üzerinde unutulan meyvaları şarabî nar ağacı
Çiçeklerini anımsayan kim kaldı
Altmış yıllık çam, nasıl
Bu denli kıyıda kalabildiğine şaşkın
Orman oynamaz mı yerinden
Portakallar birer güneş olup yükselmez mi güz bahçesinden?
Ilık toprakta taze güz çimeni
Soluğuyla nemleniyor yüzüm
Asmada kalmış bir salkım
Son kırlangıcın şırası
Hüzün, güz bahçesinde kızkardeşim
Kameriyedeki ıslak sırada
Çocukluğum tarlalarda
Leylek peşinde
Uzakta, göğün ve denizin griliği içinde alevler
Arıtımevi bacalarında parlayan bayraklar
Ayva dallarıyla karışan fındığın dibinde
Henüz çürümemiş bir tane
Sincabım nerde, ben nerde!
Bu güz bahçesi sonu hayatın
Baharı bir daha görmek
Uzun, uzun bir gecede beklenen leylek
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER
- Önceki
- Sonraki >>