GURBET ŞİİRLERİ
SAYFA:1 / 01-10
1-GURBET GECELERİ-KEMALETTİN KAMU
Bekçisiyim, bu serin
Bu siyah gecelerin
Gurbetten daha derin
Bir yara yok içimde!
Korku bilmez ölümden
Her gün yeniden ölen
Bir bade gibi neden
Biteyim bir içimde!
Ne aşkım, ne emelim
Soluk bir karanfilim
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde!
GURBET- KEMALETTİN KAMU
Gurbet o kadar acı
Ki, ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı
Hepsi başka biçimde
Eriyorum gitgide
Elveda her ümide!
Gurbet benliğimi de
Bitirdi bir biçimde
Ne arzum ne emelim
Yaralanmış bir El’im
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde
GURBETTE RENKLER - KEMALETTİN KAMU
Doğuda kırmızı, batıda turunç,
Yanık bir yörüğü andıran bu tunç,
Şu renk âleminde ne yok ki bizden,
Mavi: Marmara'dan, mor: Akdeniz'den!
Yeşil bir köşedir bana Bursa'dan,
Kara: Erciyes'in yarları gibi,
Sarıda güzü var Uzunyayla'nın
Beyaz: Erzurum'un karları gibi
GURBET ACISI -ORHAN ŞAİK GÖKYAY
Bu o acılardan ki
Tadını tadan bilir
İçimde bir acı var
Doğunca sorsam aya;
Gözümün ağlamaya
Ne çok ihtiyacı var…
Bu öyle bir sızı ki
Vatandan bıkılmadan,
Gurbete çıkılmadan
Anlaşılmaz, bilinmez…
O gurbetin kızı ki:
Saçlarını ay örer;
Ona ait sevgiler
Kavuşmadan silinmez…
Kavuşunca o kıza
Duyduğum ayrılığı,
Ne hıyanet, ne ölüm,
Ne saçı büklüm büklüm
Bir bakışın ışığı
Yakamaz, duyuramaz.
Ne kadar anlatsam az
Gurbet denen acıyı
O gönüller anlar ki
Gurbeti vatan bilir;
Bu onulmaz sancıyı
Gurbette tek başına
Kalarak kana kana
Candan ağlayan bilir…
5-GURBET -ORHAN ŞAİK GÖKYAY
Beni koyup giden cefacı dilber!
Koyduğun yerlerde duramıyorum;
Beni de alsaydın n’olur beraber?
Derdimi kimseye veremiyorum...
Çıksam şu dağların yücelerine,
Eş olsam gurbetin gecelerine,
İmrenir dururum nicelerine,
Bir ben mi murada eremiyorum.
Akşam olur, , kuşlar konar dallara,
Susamış yıldızlar iner göllere,
Güzeller dizilir ince yollara,
İçlerinde seni göremiyorum.
Bir akarsu görsem melil olurum,
Ben bu dertten hasta olmam ölürüm.
Seni kaybettiğim yerde bulurum,
Durduğun ellere varamıyorum.
Bu gül yaprağımı dudak değil mi?
Ne diye kıvrılmış, yazık değil mi?
Sana giden yollar uzak değil mi?
Korkumdan bir türlü soramıyorum...
Bağrımda koç gibi dağlar yatışır,
Görünmez dallarda kuşlar ötüşür,
Bir yerim var benim, yanar tutuşur,
Bir yerim kanıyor saramıyorum...
GURBET - REMZİ ZENGİN
1
Gurbette garibin bitmez ki derdi
Vatan derdi, sıla derdi, yar derdi
Seher yeli yar kokusu getirdi
Vatan, vatan diye koklar gezerim
Kadir mevlam böyle yazmış yazımı
El çekmez ki benim derd ü nazımı
Gurbet elde can yoldaşım sazımı
Vatan, vatan diye çalar gezerim
Uzatma harama sakın elini
Yüce mevlam yalnız komaz kulunu
Gurbette garibin bin bir halini
Dinleyen yok diye söyler gezerim
Remzi’yim yazarım kalem elimde
Hakkın kelamı var her dem dilimde
Altın kafes olsa gurbet elinde
Vatan, vatan diye ağlar gezerim
2
Topçam dağı, şimdi başın kar m’ola
Kar olan yerlerde duman var m’ola
Sılada bizi de anan var m’ola
Gurbet elde geçmez oldu günlerim
Serin eser seher yeli sılada
Aylar geçti kala kaldık burada
Mektup gelir, selam gelir arada
Gurbet elde geçmez oldu günlerim
Yaz bahar gelende, gülleri biter
Gülün dallarında bülbüller öter
Gülümün kokusu burnumda tüter
Gurbet elde geçmez oldu günlerim
Gülüm açtı, yanında var tomurcak
Tomurcak açacak bahar gelincek
Yüzünde gül açar sanki gülüncek
Gurbet elde geçmez oldu günlerim
Remzi der ki gurbet ele düşende
Söyler dilim deli gönül coşanda
Yolum uzak, karlı dağdan aşanda
Gurbet elde geçmez oldu günlerim
3
Merdini de deli gönül merdini
Dökemedim hiç kimseye derdimi
Özledim yârimi, güzel yurdumu
Şu gurbet ellerde kimsesizim ben
Ellerin yurdunda bir garibim ben
Çekilmez gurbetin cevr ü cefası
Yalanmış dostların ahd ü vefası
Tütüyor gözümde sıla sefası
Şu gurbet ellerde bir garibim ben
Ellerin yurdunda kimsesizim ben
Bitmiyor gurbette cefalı günler
Derdim kimse bilmez, halden kim anlar
Gitsem geçit vermez dumanlı dağlar
Şu gurbet ellerde bir garibim ben
Ellerin yurdunda kimsesizim ben
NAZIMI ÇALDIN GURBET! - SAADET ÜN
Vuslata uzandıkça yana düştü kollarım;
Dermanımı tüketip, dizimi çaldın gurbet!
Sılaya yöneldikçe sana düştü yollarım,
Yurtsuz, yuvasız koyup; özümü çaldın gurbet!
Öte düştüm düşeli babamın ocağından,
Kara toprağı saran anamın kucağından,
Dondum! Fayda görmedim ikindi sıcağından,
Yüreğimi üşütüp, yazımı çaldın gurbet!
İçin için ağlarken, hiç baktın mı gözüme?
Yerlerde sürünürken, güç kattın mı dizime?
Kaç ilkyazı yaşattın, kaç gün doğdu yüzüme?
Ömrümü taşa vurup, hazzımı çaldın gurbet!
Gündoğumlarım çile, gecem ise perişan,
Bin of düşer dilimden, ahlarıma karışan,
Hüzün silahı çekip, gözüme aldı nişan;
Günyüzü göstermeyip, gözümü çaldın gurbet!
Benim de aşka dair bir türküm olmalıydı,
Sazımın tellerinden ruhuma dolmalıydı,
Mutluluk her ne ise, beni de bulmalıydı,
Türkümü söyletmeyip, sazımı çaldın gurbet!
Yâren acı söz eder, boynumu bükmek için,
Yüreğime el atar, gönlümü sökmek için,
Gayrı omuz aramam, gözyaşı dökmek için,
Gönlümü buz eyleyip, közümü çaldın gurbet!
Fırtınalar koptukça, savruluyor küllerim,
Hangi yanını tutsam, kavruluyor ellerim,
Zerrem ağır geliyor, bir gariptir hâllerim;
Derdimi ahraz edip, sözümü çaldın gurbet!
Yarın bayramdır desem, kim koşacak çağrıma?
Kim elini öptürüp, kim yaslanır bağrıma?
Böyle boynu büküklük, çok gidiyor ağrıma;
Ana-babasız koyup, nazımı çaldın gurbet!
GURBET –NECİP FAZIL KISAKÜREK
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!..
GURBET - YAHYA KEMAL BEYATLI
Gurbet nedir bilir mi o menfaya gitmiyen?
Ey gurbet, ey gurubu ufuklarda bitmiyen
Ömrün derinliğinde süren kaygı günleri!
Yıllarca, fakr içinde, hayatın hüzünleri.
Bir çöl çoraklığında hayalin susuzluğu;
Hem uyku ihtiyaçları, hem uykusuzluğu.
En sinsi bir eza gibidir geçmiyen zaman;
Bin türlü başka cevri de vardır ki bi-aman;
Yalnızlığın azabı her işkenceden beter;
Yalnız bu kahrı insanı tahrib için yeter.
10-GURBET YOLCULARI- YUSUF ZİYA ORTAÇ
Akşam yüksek kubbelerin
Arkasına Güneş sindi,
Tepelerden ızsız, derin
Kıyılara bir sis indi...
Süzülüyor birkaç yelken
Enginlere yavaş yavaş...
Hırçın sular kararırken
Geldi yine üç arkadaş
Geziyorlar böyle her gün
Derin derin düşünerek;
Hepsi hasta, hepsi ölgün
Ellerinde birer değnek...
Derdiniz ne? diye sakın
Sormayınız hiç nafile...
Bu sahilden akın akın
Geçti böyle bin kafile...
Seyrederler gece gündüz
Hep yabancı ufukları
Bu gurbette kalan öksüz
Anadolu çocukları
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER
- Önceki
- Sonraki >>