YÂR OLMAYICAK CÂM-I SAFÂYI ÇEKEMEZ DİL - NEFİ
GAZEL
Mef'ûlü / mefâ'îlü / mefâ'îlü / fe'ûlün
Yâr olmayıcak câm-ı safâyı çekemez dil
Her neyse çeker böyle belâyı çekemez dil
Ne cür'a-i hasret yeter âşüfte-dimâgum
Peymâne-i leb-rîz-i vefâyı çekemez dil
Hûn-ı dili bir zevk ile nûş itmede gamze
Ol lezzet ile zehr-i cefâyı çekemez dil
Aşk âfet-i akl oldı 'aceb turfe belâdur
Hem silsile-i zülf-i dü-tâyı çekemez dil
Mecnûn gibi yok silsile-cünbânlıga tâkat
Hem minnet-i imdâd-ı sabâyı çekemez dil
Düşdi nazarı âyîne-i gayba mukâbil
Asla keder-i çûn u çirâyı çekemez dil
Nef'î gibi bir rind-i sebük-rûh ile hem-dem
Hem siklet-i yârân-ı safâyı çekemez dil
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Gönül, yâr olmayınca mutluluk kaehini içemez. O, her belâya katlanır da bir tek bu belâyı çekemez.
Ne karışmış aklımı düzeltmek için bir yudum hasret şarabına, ne de vefâ ile ağzına kadar dolmuş bir kadehe ulaşamaz gönül.
Sevgilinin gamzeleri gönül kanını zevkle içiyor, o lezzetten sonra gönül cefa zehrini içermez.
Aşk, aklı baştan alan öyle tuhaf bir belâ oldu ki artık gönül iki kat olmuş zülfün zincirine dayanamıyor.
Artık. Mecnûn gibi boynunda zincirler taşımaya takat kalmadı. Gönül sabah rüzgârının yardımına minnet etmiyor.
Onun bakışı gayb aynasına düştü. Onun için artık “neden nasıl endişesi”ni bu gönül çekemez.
Gönül, artık Nef'î gibi rind yaradılışlı biriyle dost olduğu için eğlence arkadaşlarının ağırlığını çekeme.
İLGİLİ İÇERİK
NEFİ HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ ve ESERLERİ
NEFÎ (Ö. 1635) - KASİDE VE GAZEL