GÜZELLER İPİNİ ZÜLFÜN UZATTILAR - NECATİ BEY
GAZEL
Mefûlü / fâ'ilâtü / mefâ'îlü / fâ'ilün
Güzeller ipini zülfün uzattılar
Hakkâ ki boylarunca yazuklara batdılar
Yarûn ayağı tozına benzer diyu bu gün
Bâzâr içinde anberi Allâh ki satdılar
Şimşâd ü serv irdüğine dik gelürdi lîk
Reftâr-ı yâri göreli bir pâre yatdılar
Bezm-i belâda bir kişi hüşyâr kalmadı
Câm-ı mey-i mahabbete sâkî ne katdılar
Pisteh dehân-ı dilbere öykündi ehl-i bezm
Söyletmediler urdılar ağzın uşatdılar
Kaddün katında turmağa yaraşmadı diyu
Servün alup elini yabanlara atdılar
Îd-i visâlün istedüğiyçün Necâtîyi
Güzeller üşe geldiler öget tonatdılar
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Güzeller gerçi saçlarını uzattılar ama, doğrusu boylarına kadar günaha battılar (saç siyahlığından dolayı günaha benzetiliyor. Bilindiği gibi siyah uğursuz bir renktir.)
Sevgilinin ayağının tozuna benzer diye bugün pazarda anberi nasılda sattılar! (eğer sevgilinin ayağının tozuna benziyor demeselerdi kimse anberi almazdı.)
Şimşir ağacı ve servi erdiğine dik gelir, böbürlenirdi; lâkin sevgilinin yürüyüşünü göreli bir parça yattılar, hadlerini bildiler. (“ermek” erişmek rastlamak mânâlarına gelir. Her iki ağaç da uzun olduğu için “erişmek ” mânâsını tercih ettim ağaçların ikisininde yürüyüşünü göreli beri bir parça yatmaları, kendilerinin yürüyemediklerinden dolayıdır.)
Belâ meclisinde bi kişi ayık kalmadı; ey sakî muhabbet şarabının kadehine ne kattılar acabâ?
Fıstık sevgilinin ağzıyla kendini ölçmeye kalkıştı; mecliste bulunanlar söyletmediler, vurup ağzını kırdılar.
Senin boyunun katında durmaya yaraşmaz, lâyık değildir diye servinin elinden tutup yabanlara attılar. (servi bağ ve bahçede kenara dikilen bir ağaçtır.)
Senin vuslatının bayramını istediği için güzeller. Necâtî’nin başına üşüp iyice donattılar.
(“Donatmak” burada “ azarlamak, paylamak “ mânâlarında ve bir de “süslemek” mânâsında kullanılmıştır. “süslemek” mânâsı, bayram kelimesi dolayısiyledir. Asıl ağırlık noktası “paylamak, azarlamak “ mânâsındadır.)
İLGİLİ İÇERİK