Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

BİR DEM İKEN DEVLET-İ DÜNYÂYI BİR DEM SANDILAR - NECATİ BEY

GAZEL

Fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilün

Bir dem iken devlet-i dünyâyı bir dem sandılar
Bu fenâ gülzârınun ayşını âlem sandılar

Şol kadar zârîlığ itdüm kim cihan bünyâdını
Hânekâh-ı şiven ü eyvân-ı mâtem sandılar

Ehl-i diller göricek âyînede tasvîrüni
Bağrına basmışdurur Îsâyı Meryem sandılar

Çâk Çâk itdi kara zülfünle Kâ’be cübbesin
Jendeler geymişdür İbrâhîm-i Edhem sandılar

İncelikde bilüne mânendi yokdur didiler
Yoğ olalar k’ol hilâl ebrûlarun kem sanılar

Yüzine kefler urup yire sürüp acıtdılar
Bilmezin deryâ-yı ummânı benüm nem sandılar

Sundılar bir cür’a kim bin yıl yaşar içen tamâm
Bu perî-rûlar Necâtİ bizi âdem sandılar

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ

Bir nefeslik olduğu halde dünyâ mülkünü sürüp gider sandılar; bu ölümlü bahçede yiyip içip eğlenmekle âlem ediyoruz sandılar.

O kadar inleyip ağladım ki, işitenler bu cihân konağını iniltiler tekkesi ve mâtem köşkü sandılar.

Gönül ehli olanlar senin aynadaki resmini görünce Hz. Meryem Îsâ peygamberi bağrına basıp kucaklamıştır sandılar

Kâbe senin kara saçını kıskanarak örtüsünü parça parça ett; görenler İbrâhîm-i Edhem yırtık sökük cübbeler giymiştir sandılar. (İbrâhim bin Edhem, meşhur bir mutasavvıf olup aslında Belh ’dir. Menâkıbnâmeler, Belh meliklerinden Edhem adlı birinin oğlu olduğunu söylerler. bir rastlantı ile tacını tahtını bırakmış, üzeindeki prens elbiselerini bir çobanın eski elbiseleriyle değişerek tasavvuf yoluna girmiştir.)

Belinin incelikte benzeri yoktur, dediler; yok olasıcalar hilâl kaşlarını daha aşağıdır sandılar.

Yüzüne tokatlar vurup yere sürüp acıttılar; bilmiyorum umman denizini benim neyim sandılar. (Burada Necâtî Bey, hüsn-i ta ’lil sanatı ile hem avuç ayası hem köpük manalarına gelen kef kelimesinin bu iki mânâsından istifâde ederek denizin “yüzüne kefler vurdular “demekle ve denizin kıyıda kumsallara doğru yayılmasını “yüzünü yere sürdüler” demekle tuzluluğunu “acıttılar”demekle belirtip incisi ile meşhur olan Umman denizine bu özelliğinden dolayı işkence edildiğini bilmezden gelip, “ ben bu kadar hünerle yerde sürünüyor, ıstırap çekiyorum, sadece ben değil benim yakınlarımda açlık, sefalet çekmekte ve horlanmaktadır. Hattâ zulümlerini o kadar ileri götürmektedir ki içinde cevher olan herkesi bana nispet edip ezmekteler ” diyor.)

Bir yudum sundular ki içenler tam bin yıl yaşar; ey Necâtî, o peri yüzlü güzeller bizi adam sandılar. (burada “adam” kelimesi Âdem peygamber mânâsını da vermektedir. İnanışa Hz. Âdem bin yıl yaşamıştır.)

 

İLGİLİ İÇERİK

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

NECATİ BEY ŞİİRLERİ

NECATİ BEY HAYATI ve ESERLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi