MUALLİM NACİ HAYATI ve ESERLERİ
(1849-1893)
Muallim Naci'nin asıl adı Ömer'dir. 1849'da İstanbul'da doğmuştur. Eğitim hayatına İstanbul'da başlamış, babasının ölümüyle Varna'ya taşınmışlar, eğitim hayatına orada devam etmiştir. Anadolu ve Rumeli'de çeşitli görevlerde bulunmuş, daha sonra İstanbul'a dönmüştür. İstanbul'da "Tercüman-ı Hakikat", "Vakit" ve "Saadet" gazetelerinde yazılar yayımlamıştır. Galatasaray Lisesi Hukuk Mektebi'nde edebiyat öğretmenliği yapmış, 1893'te İstanbul'da ölmüştür.
Sanatçı, Varna'da Arapça ve Farsça öğrenmiş, aldığı derslerle divan edebiyatı geleneğini tam anlamıyla özümsemiştir. Bu nedenle de divan şiirini eleştiren yenilikçi yazarlara karşı "divan edebiyatı"nı savunmuş, Recâizâde Mahmut Ekrem'le "Kafiye göz için mi, kulak için mi" meselesinden başlayan "eski-yeni" tartışmasında eskilik taraftarı bir sanatçı olarak tanınmıştır
Muallim Naci, Tercüman-ı Hakikat ve Saadet gazetelerinde o günlerde etkisi epey azalan klasik şiiri yeniden canlandırmaya çalıştı. Batı etkisiyle gelişen yeni edebiyatın o günkü temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’e karşı klasik edebiyatı savundu. Muallim Naci, aldığı köklü medrese kültürünün etkisiyle daha çok, klasik tarzda şiirler yazmıştır. Ancak o, yeniliklere son derece açıktı ve Batılı edebiyat anlayışına uygun birçok şiire imza attı. Her iki tarzda kaleme aldığı şiirlerinde devrine göre yalın ve duru bir Türkçe kullandı. Aruz ölçüsünü Türk diline ustalıkla uyguladı. Türkçeyi bozmadan aruza uydurması yönüyle Tevfik Fikret’i ve Mehmet Akif’i etkilemiştir.
Sanatçı, Recaizade Mahmut Ekrem’le özellikle kafiye anlayışı bakımından tartışmıştır. Sanatçı, divan geleneğine uygun olarak “göz için kafiye” anlayışını benimserken Recizade Mahmut Ekrem “kulak için kafiye” anlayışını savundu. Recaizade Mahmut Ekrem “Zemzeme” adlı eserinin ön sözünde ve “Takdir-i Elhan”da Muallim Naci’nin düşüncelerini eleştirdi. Muallim Naci de Saadet gazetesinde yayınladığı makalelerle ona cevap verdi. Eleştirilerini yeni edebiyat taraftarlarının dil ve üslup anlayışına yöneltti. Bu tür eleştirilerini “Demdeme” adlı kitabında toplamıştır. Edebiyatımızdaki bu eski-yeni tartışması Servet-i Füncuların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Sanatçı Tanzimat’tan sonra yenileşen Türk edebiyatına bütünüyle karşı çıkmamıştır. Tanzimat’la edebiyatımıza giren yeni türleri benimsemiştir. Gazetenin önemini anlamış ve bu mesleğe gönül vermiştir. Frasızcadan şiirler tercüme etmiştir. Tiyatro eseri yazmıştır. Tenkit türünde yazılar kaleme almıştır.
Sanatçı, edebî zevk ve şiir anlayışı bakımından eskinin savunucusu olarak görülmüştür. Ancak o, Batı tarzı edebiyata taraftar olmakla beraber, edebiyatta aşırı şekilde Batıya açılmayı reddetmiştir. Eski edebî zevkin bütünüyle ortadan kaldırılması yerine, zamanın şartlarına göre değiştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu yönüyle o aslında eski-yeni tartışmasında “ılımlı” olarak nitelendirilebilir.
Köylü Kızlarının Şarkısı
Muallim Naci
I
Tepeden iniyor bakın
Şu kızın nişanlısı şanlıdır
Yaradan nazardan esirgesin
Koca dağ gibi delikanlıdır
II
Fese bak fese ne güzel de al
Ne de hoş belindeki morlu şal
Demedim ya ben sana bak da al
O kadar da bakma ziyanlıdır
III
Ne kadar da kızardın aman aman
Neden öyle başına çıktı kan
Beri gel bayılma a kız heman
Yüreğin de pek helecanlıdır
IV
Yakışıklıdır seviyor cihan
Onu ben de pek severim inan
Benim olsa bâri şu kahraman
Olamaz ne çare nişanlıdır
V
Ne darıldın Ahmed'in oynaşı
Darılır mı âdeme kardaşı
Sana benziyor şu dağın başı
Ne zaman bakılsa dumanlıdır
VI
Somurtup oturma darıl da git
Bizi ihtiyara şikayet et
Beni istemekte olan yiğit
Daha şanlıdır daha anlıdır.
Muallim Naci'nin Eserleri
Şiir:
Ateşpâre (1883) :Şiirleri, manzum hikâyeleri, küçük mensur parçaları içeren bir eserdir.
Şerâre: (1884) Divan şiiri geleneği içinde yazdığı şiirleri içeren bir kitabıdır.
Fürüzân (1886) Divan şiiri anlayışına bağlı şiirlerini içerir.
Sünbüle (1890) Nazım-nesir karışık bir eserdir.
Yâdigar-ı Naci (1897) Şairin ölümünden sonra, diğer kitaplarına girmeyen şiirlerinin toplandığı bir eserdir.
anı
Ömer'in Çocukluğu, Medrese Hatıraları Biyografi Osmanlı Şairleri, Esâmi
Dil Çalışmaları Lügat-i Naci, Kamus-i Osmanî, Islahat-ı Edebiyye
Eleştiri Demdeme, Muallim, Yazmış Bulundum
Tiyatro: Heder
Muallim Naci'nin Edebi Kişiliğinin Maddeler Halinde Özeti
- Tanzimat döneminde yaşamasına rağmen -medrese kültürünün etkisiyle- Divan edebiyatı anlayışını savunmuş, eski edebiyat ile yeni edebiyat mücadelelerinde eski edebiyat taraftarlarının lideri olmuştur.
- Recaizade Mahmut Ekrem ile sanat konusunda giriştiği tartışmalardan dolayı yeni sanatın karşısında gösterilmiştir. Oysa aruzu konuşma diline uygulamakta, Türkçenin sesine özgürlük kazandırmakta Tanzimat şairlerinin ilerisindedir. Edebiyatımızdaki hızlı ve aşırı değişim döneminde düşünceleri iyi anlaşılamamıştır.
- Divan edebiyatına, Batılı bir görüşle ilk dönüşü o yapmış; ilk şiirlerinde Nedim'in şuh edası göze çarpar.
- Çağdaşları gibi şiirin konusunu genişletmiş, tabiat tasvirlerine önem vermiş, aruzu Türkçeye çok iyi uygulamıştır.
- Yüreği ile eskiye aklı ile yeniye bağlıdır.
- Şiirlerini sade bir dille ve aruz ölçüsüyle yazmıştır.
- Çocukluk yıllarını anlatırken dilimizin en güzel nesir örneklerini vermiş; en güzel, en sade Tanzimat nesri onundur.
- Muallim Naci, Recaizade ile girdiği kafiye tartışmasında, göz için kafiye anlayışını savunmuştur. Bu kavga büyük yankı uyandırmıştır.
- Edebiyatımızın köyü anlatan ilk şiiri olan Köylü Kızların şarkısı Muallim Naci'ye aittir.
- Demdeme adlı eserinde, Recaizade ile yaptığı edebi kavgaları toplamış, Recaizade'nin Zemzeme adlı eserine karşılık vermiştir.
Muallim Naci'nin Eserlerine İlişkin Değerlendirmeler
Ateş-pâre
Divan edebiyatından uzaklaşan ve yeni edebiyat anlayışına yaklaşan şiirlerini, manzum öykülerini, çeşitli olaylara ilişkin yazılmış not niteliğindeki metinlerini içerir. Bu eser de Victor Hugo’dan ve Prudhomme’dan tercümeler de vardır.
Şerare
Divan şiiri tekniğine ve anlayışına bağlı olarak kaleme aldığı şiirlerinden oluşmaktadır.
Füruzan
Tıpkı Şerâre gibi Divan şiiri tekniğine ve anlayışına bağlı olarak kaleme aldığı şiirlerden oluşmaktadır.
Sünbüle
Nazım - nesir karışık bir yapıya sahiptir. Nesir kısmı “Ömer’in Çocukluğu” adını taşır. Nazım kısmı eski şiir anlayışıyla kaleme aldığı metinlerden oluşur.
Yadigâr-ı Nâci
Muallim Naci’nin ölümünden sonra Şeyh Vasfî tarafından derlenen şiirlerden oluşan eserdir.
Musa Bin Ebu'l Gazan yahut Hamîyyet
Manzum destan örneğidir. 226 beyitten oluşmaktadır. Endülüs Emevi Devleti’nin yıkılışı sırasında büyük bir vatanseverlik ve kahramanlık örneği sergileyen Musa Bin Ebu’l Gazan’ın kişiliği etrafında meydana getirilmiş bir kahramanlık anlatısıdır.
Gazi Ertuğrul Bey
356 mısralık bir metindir. Ertuğrul Bey’in hayatı etrafında ortaya konuşmuş bir trajedi denemesidir. Bu manzume, Abdülhamit tarafından ödüllendirilmiştir.
Mehmed Muzaffer Mecmuası
Roman türünde bir eserdir. İlginç bir yapısı ve hikâyesi vardır. Bu eserin çeşitli bölümleri (toplam 74 sayfa) başta dönemin önemli gazetelerinden biri olan Saadet olmak üzere çeşitli gazetelerde tefrika edilmiştir. Daha sonra 90 sayfalık bir bölüm ilave edilerek bu çalışma kitaplaştırılmıştır. Muallim Naci, bu eserini aslında sahaflardan satın alır. Eser; ezhâr-ı efkâr, ezhâr-ı efkârın menşei, ezhâr-ı efkârın güşâyişi olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bu kitaptaki en ilginç bölüm ezhâr-ı efkârın menşei adıyla yer alan ikinci bölümdür. Bu bölümde Şeyh Galip’in hayatı anlatılmıştır.
Ömer'in Çocukluğu
Bu eser Sünbüle’nin bir bölümünü oluşturmaktadır. Muallim Nâci’nin 8 yaşına kadarki yaşamını anlatmaktadır.
Demdeme
Bu eser Recaizade Mahmut Ekrem’in Naci’ye hakareti içeren Üçüncü Zemzeme Mukaddimesi ve Tâkdîr-i Elhân’ına karşılık yazılmış eleştiri yazılarından oluşmuştur.
Istılahât-ı Edebîyye
Divan edebiyatı anlayışına bağlı belagat kurallarını ve edebi sanatları açıklayan bir eserdir. Bu eserinde edebiyat terimleri ile ilgili açıklamalar, tanımlamalar yapmıştır.
İLGİLİ İÇERİK