Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

TÜRKÇE ŞİİRLERİ

  1. LİSAN - ZİYA GÖKALP   
  2. TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK - FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA   
  3. ANA DİLİ - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL    
  4. SEVMEZ SÖZDE BİLGİNLER - AHMET YESEVİ    
  5. BAĞIMSIZLIK GÜLÜ - CEYHUN ATUF KANSU    
  6. İSTANBUL'UMUN DİLİ - ASAF HALET ÇELEBİ    
  7. DİL SAVAŞARI - ALİ YÜCE    
  8. DİL BAHÇEM - ALİ YÜCE    
  9. PARAŞÜTLE ATLADILAR - ALİ YÜCE    
  10. ÜÇ DİL - BEDRİ RAHMİ EYYÜBOĞLU    
  11. METİN ELOĞLU    
  12. TÜRKÇE - SALAH BİRSEL    
  13. YUNUS Kİ SÜTDİŞLERİYLE TÜRKÇENİN - CEMAL SÜREYA    
  14. BİR İNSAN, BİR DÜŞ - KEMAL ÖZER    
  15. SÖZ KUŞU - AHMET İNAM    
  16. DİL VE ZAMAN- HİLMİ YAVUZ    
  17. DİLSİZ MÜCELLİT - HÜSEYİN CAHİT KERSE    
  18. TÜRKÇENİN AŞK HÂLİ - HAYDAR ERGÜLEN    
  19. EĞER İSTERSEN - YAVUZ İGRET    
  20. DİL SÜRÇMESİ - TÜZÜN GÜRSON    
  21. NOKTALI VİRGÜL- SUNAY AKIN    
  22. KARAMANOĞLU MEHMET BEY'İ ARIYORUM - YUSUF YANÇ    
  23. TÜRKÇE VAR OLMAZSA - HASAN HÜSEYİN YILMAZ    
  24. TÜRKÇE - AHMET KELEŞ    
  25. TÜRKÇE - ZİYA OSMAN SABA    
  26. GÜZEL TÜRKÇE - KAZIM NAMİ DURU    
  27. BENİM GÜZEL TÜRKÇEM - ALİ GÖÇER YÖRÜKOĞLU    
  28. TÜRKÇEMİZ - RIFAT ILGAZ    
  29. TÜRKÇE SINIR TAŞIMIZDIR - KENAN ÇARBOĞA    
  30. TÜRKÇEM - SÜLEYMAN KARACABEY    
  31. İKİ DİL İKİ İNSANMIŞ - MİKDAT BAL    
  32. TÜRKÇE - FUAT GÜRSOY    
  33. TÜRKÇE - OSMAN ÖCAL    
  34. TÜRKÇE - OSMAN ÖCAL    
  35. GÜZEL DİLİM -ATİLLA ÇAKIROĞLU    
  36. TÜRKÇE'MİZ - GAZİ BOZKURT    
  37. TÜRKÇEM - NAMIK GÖKÇAY    
  38. TÜRKÇE    
  39. TÜRKÇE - MEHMET KIYAT    
  40. TÜRKÇE - İSKENDER MUZBEG ŞEFLİKOĞLU    
  41. TÜRK DİLİ - MEHMET EMİN YURDAKUL    
  42. TÜRKÇE - MUSTAFA CEMİL UĞURLU    
  43. TÜRKÇE -ARİF NİHAT ASYA    
  44. TÜRKÇE DİLİ KADAR ÂLÂ BİR DİL YOK  - SEFİL SELİMİ    
  45. TÜRKÇE - İDRİS NEBİ KARAKUŞ   
  46. ANA DİLİ - BAHTİYAR VAHABZADE
  47. NE ONDANSIN NE BUNDAN - BAHTİYAR VAHABZADE



SAYFA:1 /01-10

1-LİSAN - ZİYA GÖKALP

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En sâf, en ince bize.

Lisanda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Ma'nâsı anlaşılan
Lûgate atmadan göz.

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.

Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı;
Müterâdif sözlerden
Türkçesini almalı.

Yeni sözler gerekse,
Bunda da uy herkese,
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse.

Yap yaşayan Türkçeden,
Kimseyi incitmeden.
İstanbul'un Türkçesi
Zevkini olsun yeden.

Arapçaya meyletme,
İran'a da hiç gitme;
Tecvîdi halktan öğren,
Fasîhlerden işitme.

Gayrılı sözler emmeyiz,
Çocuk değil, memeyiz!
Birkaç dil yok Tûran'da,
Tek dilli bir kümeyiz.

Tûran'ın bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
Başka dil var diyenin,
Başka bir emeli var.

Türklüğün vicdânı bir,
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisânı bir.

 
TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK - FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

Seslenir seni bana “sonsuz”
Der ki çoğal,
Der ki uzan mutluluğuna
Usun iyiliğin doğruluğun,
Bir bilinmeyenden bir bilinene dek
Türkçe, var olduğumuz.

Türkçe, nice desem seni,
Onca güzelim.
Görünmek derinleşmek,
Dolmak;
Seni düşünürüm düşünürüm, yarı karanlıklarda, dal,
Anlarım onca.

Bir bölü beş, bir bölü dokuz,
Bir bölü bin üç:
Ayrılık anlamların öylesine azar azar dağılır,
Ta doğudaki balık,
Duyar kokusunu
Ta batıdaki yoncanın.

Seslenir seni bana yakın uzak,
Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline,
Tutsak uluslar var ya geceler boyu
Onlar için
Yitik özgürlükler için,
Türkçe, haykırmak.

O süre yaradılış dar iken
Düz iken, yassı iken,
Daha’lar
Daha’lar
Daha’lar daha’lara karışmış,
Sınırsızlığın getirmiş yarınları.

Konuşamaz iken o yusyuvarlakta,
Diyemez iken,
Artısı eksisi almış götürmüş
Toprağın bitkilerden arta kalan sağlığını
Sıcak uzun,
Bir kişiler geleceğine.
Seslenir seni bana bir duru su
İçinde masallar uygarlıklar saklayan,
Eski ozanlar kazımış ilk yazıları ilk anıtlara,
Yankılanır
Alandan alana, uçsuz bucaksız,
Evren akınlarının uğultusu

Ama bağışla beni unutmuşum,
Yıldızını güneşini ayını, utanmadan.
Öyle köksüz günlerim gelmiş bozkır çadırlarından çırılçıplak,
Unutmuşum ana demesini bile,
Öykünmüşüm türküsünü ellerin,
Ağzıma bir kara düşmüş bağışla beni.

İşte andiçiyorum,
Bütün ölüler adına,
Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına,
Varacağım deyişine gündüz gündüz,
Varacağım Tanrı’ya dek,
Soluğumda soluğun.

Seslenir seni bana “ova”m, “dağ”ım,
Nere gitsem bulur beni arınmış.
Bir çağ ki akar ötelere,
Bir ak… ki yüce atalar, bir al… ki ulu oğullar,
Türkçem, benim ses bayrağım.



ANA DİLİ - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

Hangi sözlerle ninem gönlünü açmışsa bana,
Ben o sözlerle gönül vermedeyim sevgilime.
Sözlerim ninni kadar duygulu olmak yaraşır,
Bağlıdır çünkü dilim gönlüme, gönlüm dilime..


 
SEVMEZ SÖZDE BİLGİNLER - AHMET YESEVİ

Sevmez sözde bilginler
Bizim Türkçe dilini
Bilgeler konuşursa
Açar gönül ilmini

Ayet ve hadis Türkçe
Söylenirse duyarlar
Anlamına erenler
Baş eğerek uyarlar

Ey miskin Hoca Ahmet
Yedi atana rahmet
Fars dilini bilsen de
Sen Türkçene devam et


5-BAĞIMSIZLIK GÜLÜ - CEYHUN ATUF KANSU

Yerden alıp o gülü
Hangi gülü?
Bir topçu neferinin
Sakaryalı yaz toprağında
Sıcakkan gülü.
Alıp koklamak o gülü
Hangi baharda?
Türkçenin özgür kırlarında
Türkülerde burcu burcu,
Bilgeliğin ana gülü!
Bir basmadan alıp o gülü,
Hangi basmadan?
Nazilli fabrikasından
Pamuğumuzdan, emeğimizden,
Dokuduğumuz halk gülü.
Hoyrat ellerinden alıp o gülü
Hangi ellerden?
Uzak Teksaslı çobanların
Bilmediği, uğruna can vermediği
Türkiyeli o çileler gülü.
Yerine koymak, kutsamak o gülü,
Hangi yerine?
Mustafa Kemal'in bahçesine
Bir ulusun suladığı beslediği
Yediveren bağımsızlık gülü!


İSTANBUL'UMUN DİLİ - ASAF HALET ÇELEBİ

Annemin dili,
Babamın dili,
İstanbul'umun dili,
İstanbullumun dili.
İstanbul'umun efendisi,
Hanımefendisi.
Sokaklarımın bekçisi,
Yoğurtçusu, balıkçısı.
Can dilimi konuşanım,
Canım benim.
Ninnilerimi bu dil söyledi,
Masallarımı bu dil.
Bu dille duydum türkülerimi,
Bu dille okudum şairlerimi.
"Zalim beni söyletme derunumda neler var."

 
DİL SAVAŞARI - ALİ YÜCE

başka kimseye değil
sana sesleniyorum
sevgili güzel dilim
biraz beri gel hele
bak sana ne diyeceğim
aç kulağını da dinle

o sözcükler var ya
fesli sarıklı agelli
kara çarşaflı sözcükler
anaları arap babaları fars
osmanlıca sözcükler
tut kulaklarından at dışarı
geldikleri yere gitsinler

selam sana türkçem
sevgiler sevdalar sana
güzeller güzeli dilim
türkülerimin anası
toprağım ekinim uygarlığım
dört mevsim şiir açan çiçeğim
sensiz sılam gurbet olur
üzülür cumhuriyetim

o sözcükler var ya
batıdan doğudan gelmişler
salyangoz gibi sümüklü
yengeç gibi eğri büğrü sözcükler
hava karadıktan sonra
yamyassı bir dünyada
küresel halt yemişler
tut kulaklarından at dışarı
geldikleri yere avdet etsinler



DİL BAHÇEM - ALİ YÜCE

Dil bahçemde yaban otları
Arapça Farsça sözcükler
Bana da batıyor gülüm
Ben de kanıyorum Türkçemle birlikte
Hadi bakalım şiir trafikçileri
Karnemi zayıflarla doldurun
Kına yakın gerçek ötesine
Şiir ötesine anlam ötesine
Madalya takın madalya
Kekeme kalemlerin göğsüne


PARAŞÜTLE ATLADILAR - ALİ YÜCE

TV, TBK'ya
Sınav imtihanıyla
Spiker alınacaktır
Ön elemede adaylarda
Türkçeyi bozuk konuşma
Kabiliyet yeteneği aranacak
Başvuru müracaatları
Islıkla yapılacaktır
-Müdüriyet-
Dün gece sabaha karşı
İngilizce sözcük taburları
Ankara Atatürk Bulvarına
Paraşütle atladılar
Paraşütle atladılar
Saldırdılar tabelalara
Binlerce Türkçe sözcüğü
İşgal altına aldılar
Bugün akşamüzeri
Hava karardıktan sonra
Atatürk ve laiklik karşıtı
Fesli sarıklı agelli
Arapça Farsça sözcükler
Nara ata ata yürüdüler
Binlerce Türkçe sözcüğü
Sürdüler okul kitaplarından
Yakarak öldürdüler
Karşı Devrim Alanında
Yarın bir tören düzenlenip
Saldırgan sözcüklere
Teşekkür edilecek
Madalya takılacak göğüslerine
Ödüller armağanlar aferinler
Şükran plaketleri verilecek
Karşı Devrim Sarayında
Bir de şölen verilecek
Ağırlanacak kirli sözcükler
Bu gece sabahlara dek
Safsata yenilip içilecek
Barış miyavlayacak kediler
Safsata yenilip içilecek
Barış miyavlayacak kediler
Atlar demokrasi kişneyecek


10-ÜÇ DİL - BEDRİ RAHMİ EYYÜBOĞLU

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernus
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER



SAYFA:2 /11-20

11-METİN ELOĞLU

Le grand parmak la porte
Sevgili Şermin, Hayrünnisa, Saadet Hanım;
Bu memlekette aydın karı yok! diyen efendiler;
Geçerken şöyle uğrayın bir perşembeleri,
Vallah topunuzla sidik yarışı eder...
Mozart hatırlatınca da, Beethoven ezber;
Matmazelinden mandolin dersi almış kadın.
Heykel hususunda alkışı milyon değer;
Şahitler: Dökümcü İzak'la Despieau'nun baldızı, canım...
Sen kim oluyorsun, ben kim oluyorum, o kim oluyor?
Koskoca Yahya Kemal'e tenezzül etmemiş kadın!
Ayaküstü Verlaine, yatağa girince Baudelaire...
Dikkat edin, pörsümesin kauçuk memeleri,
Şurasına yastık, burasına minder...
Bedri Rahmi'ymiş, Balaban'mış boş verir öyle şeylere;
Salvador Dali'yi sokakta görmüş kadın!
Gitse gitse Muhsin'e gider,
Dümbüllü'ye gitmez tabii
Comedie-Française seyretmiş kadın.
Le grand parmak la porte, yaaa, ne sandın?
Gâvurcanın ruhunu bilirmiş meğer!
Sanatsever, oğlansever, kızsever...
Kendisi kısır, kocası hadım.
Ne de olsa Avrupa görmüş kadın!



TÜRKÇE - SALAH BİRSEL

Er horozda ayağa kalkın
Şiiri yüzünüze gözünüze sürün
Aman kıpırdamayın bu ekmek Türkçedir
Türkçe uzanırsanız şiirdir
Bilin ki şiirler parpılanmıştır
Kızgın demirle dağlanmıştır
Şıngırdar şak şak şıngırdar
Bir orman ki kendisi başka sesi başkadır
Bu bir çağrının çağrılması
Geliniz hepiniz şiire durun
Hapır küpür köpürseler de
Yararı yumuşatılamaz şiirin



YUNUS Kİ SÜTDİŞLERİYLE TÜRKÇENİN - CEMAL SÜREYA

yunus ki sütdişleriyle Türkçenin
ne güzel biçmişti gök ekinini,
düşman müşman girmeden araya
dolanıp bütün yukarı illeri
toz duman içinde yollar boyunca
canından sızdırmıştı şiiri;
vasf-ı hal'inde öyle esrikti
acı dirliği Âşık Paşa’nın,
günlük gibi havayı doldurdu
sevginin ve kimyanın öğretisi;
Bursa'da otlar ağaçlar arasında
kim yazdı günün aydınlığın
o diri o insan yüzlü beratını
başka kim yazdı Emir Sultan’dan;
ve balım sultan urum abdallarından
baba dostlarıyla kadınlarla
birtakım ilişkilerden sıyrılarak
çıkarak karıkocalığın dükkânından
tuttu aynasında kızıl deli'yi;
yağmur altında sicim gibi
parasını serperken havuzlara
âşık garip unutmuştu kendini
aklını fikrini takıp Mecnun’a;
oralarda sevgili bir küfür gibi
son yükselişi gibi bir sesin
demirin taşın yergesiyle dolu
o çimenleri yeşerten nara
o dalga dalga yayılan
anamın içi gibi ovalara,
ve indi mi birdenbire inen
sımsıcak bir şafak gibi dağlara,
sütbeyaz Ayvaz kankırmızı Köroğlu;
sen ki şu kısacık hayatında
sevdin ve yaşadın kelimeleri
bir gün bile düşürmedin kalbinden
yarana bastığın o büyülü deyimi
niye mi koşarsın böyle ufka doğru
pir sultan mı ısmarladı seni
Kızılırmak’tan öte Sivas’a doğru
yeryüzü gökyüzü ve sabah vakti
bilece uçarsınız hastanız ulu
alnında göğsünde parmak uçlarında
kan pıhtısının ısrarlı bakışı
siyaset meydanı hıncahınç dolu,
ustamın gözlerindeki son damla mavi
takılıp kalmış kirpiklerine,
perçemi uysalca dolanmış daracağına;
uzakta kavaklar kuşku sorulu
bir tambur dehşeti sazında
hazırlar kaderini Kadı Burhanettin’in
olsa da bir gün Sivas’a sultan
fışkıracaktır kanı bir tuyuğ gibi
Azeri ağzıyla koçlara devran
bir tuyuğ gibi elemsiz bir fıskiye gibi
başı omuzundan kaydığı zaman;
sen ki gözlerinle görmüştün 57'de
babanın parçalanmış beynini
kağıt bir paketle koydular mezara
istesen belki elleyebilirdin de
ama ağlamak haramdı sana
o günler istesen de istemesen de
boğazında buruldu kaldı Türkçe
mevsimlerin tülüne sarılı halde
yıllarca dinlendirdin acını
utandın ondan korktun bir bakıma
sakladın geleninden gideninden;
ve sen daha nice rastlantılarla
nice suçsuzun başında bulundun ki
göğe urmak ister gözbebekleri
nice şair nice duyarlık elçisi
zehir kazak zıkkım Gedayi
bir buğday yüzlü zülfü dolaşığın
özlemiyle karmış doğanın buyruğunu
kütüğü nakıştan beter olmuş
narçiçeği Karacaoğlan;
yaz kış yapraklı dertli boran;
ezilmişin tutanakçısı kabasakal;
Dördüncü Murad'ın çılgınlığıyla
yeniçeri bedenine nişanlar vuran
seyrek asker Kayıkçı Kul Mustafa;
işgal acılarından mavi bir lirizm çıkaran
maliyeci şairlerin ilki Bayburtlu zihni;
ve sürgün şairlerin ne ilki ne de sonuncusu
yiğit ve açık Türkmen: Dadaloğlu;
kamu kuşların yedi bin yıl
tam bir Danişmendlik içre uçtuğu
ve gülün tek bir solukta
köy köy dağılıp kahverengide
kent kent kırmızıda toplandığı Gülşehri;
kim bu Gülşehri Öksüz Emrah kim?
Şems Banu ne olacak Kişverkişan nere kalesi?
ya ulu camiin ünlü romancısı
yalvaçlara kimlik kâğıdı dağıtan
çekidüzeni unutulmaz Süleyman Çelebi?
sen işte bunlarla bildin Türkçeyi
bunlarla
gelen giden obayı sevdi


 
BİR İNSAN, BİR DÜŞ - KEMAL ÖZER

Kentler tanıdım, yaprakları
her sabah sokak sokak açılan
aydınlık bir çiçeğe benzer.
Kentler tanıdım, diz çökmüş
kendini seyretmek için bir ırmakta,
yüzü hâlâ yanar durur
başına gelenlerin utancıyla.

İnsanlar tanıdım, birbirlerine
sırt dönecek kadar ilgisiz,
aynı dertleri paylaşsalar bile.
İnsanlar tanıdım, yaşam boyu
yetecek kadar sevecenlik dolu
bir daha karşılaşmayacağı birine.

Ve tanıyana dek Madam Ella´yı
bilmezdim bir insanın
yüzünde bir kenti taşıyacağını.
Uzaktık karşılaştığımızda
ikimiz de yaşadığımız ülkeden,
kalabalığı arasında bir toplantının.

Önce gözlerini tanıdım,
öylesine yumuşak ve kederli.
Yıllardır dağılmayan bir sis
dağılmaya başlamıştı sanki,
yeniden görüyordu karşısında
yıllardır görmediği birini.

Sonra sesini tanıdım,
alabildiğine ürkek ve dokunaklı.
Türkçe sözcükler iki yanında
iki örgü saç gibiydi yüzünün
özenle saklamıştı okul çantasında
ve söylerken onları yedi yaşındaydı.

Yedi yaşındaydı elli yıl önce
bırakıp giderken İstanbul´u.
O günkü gibi duruyordu belleğinde
düşmanlığı barındırmayan mahalle,
birbiriyle yardımlaşan komşular,
Anadoluhisarı´ndaki çocukluğu.

Anladım ki yüzüme bakarken
beni değil İstanbul´u görmüştü.
Madam Ella için İstanbul
anladım ki yıkılmayan bir düştü,
özlemiydi kardeşçe yaşamanın.
Bu kanlı, bu kıyıcı, bu haksız dünya
elinden alamamıştı bir türlü.
 

15-SÖZ KUŞU - AHMET İNAM

Yücel Kayıran'a
Bir ince dilim portakal bana bakar
Gülümseyen bahar, ağlayan çocuk
Erik ağacının kokusundan
Yıldız tozları, uslu gelincikler
Takınaklı karıncalar
Yuvasını yitirmiş garip arı
Uzanıp pamuk şekerini
Çocukluğumu
Yutar gibi
Öpüp okşayacağım bulutlar
Bana bakar
Onbeşinci katından
Dimdik yapının
Altına uzundan don giymiş
Camları siler bir kadın bakar
Sen de bakarsın ara sıra
Tarih bacı.
Kasketine düşüncesinin
Sümbülü iliştirilmiş
Bu tıknaz kabadayıya
Yol vurmuş
Yel vurmuş
Can konmuş
Söz üfürmüş
Tenine
Vurur da vurur dalgalar
Ummanında hayatın
Kırıldı kırılacak sevdâ sırçası
Nasıl tutmalı
Terlemiş avuçlarımda
Sevgiliye versen olmaz
Çağına uzatsan
Düşürseler yine iyi
Kafana atmasınlar da
Tut Allah aşkına
Yunus sana bakar
Karacoğlan
Anadolu dikilmiş başına
Kırdın mı kırmadın mı
Bakar sana.
Ey gönlünün değirmeninde
Düşünce öğüten Ahmet Pelvan
Kispetinden fırlayan bilgi göbeği (Türk kası)
Bu toprağın geçmişi
Bakar sana
Sen de bak onlara
Sevdâ sırçandan
Tütsün Anadolunun
Şirin derdi.
Sen söz kuşu
Durma hadi
Yolu uğurlayan
Gözlerine
Gözlerini
Arada bir gülüp gülüp
Tuttuğunda
Kendini nicedir sana tutan
Bu adamı uçur
Uçur dipsiz derinliklerine.
Uçurdun diyelim
Ya Türkçenin yerçekimi
Ya gökçekimi
Hançeriyle ana dilinin
Karnına oyup
Kan revân gömdüğün
Gizlerinin.
Çocuk! Vakterişmekte
Dille artık kendini
Çevir topacını ruhunun
Bir o yandan
Bir bu yandan
Türkçele bedenini.
Harâmilerin söz mağarasında
Bir garip Ali Baba'sın
Bilirim
Dağa çıksan
Dağ ağlar
Omzunda şaşkın söz kuşu
Lâle ağlar
Nedim
Mercimek adaşın
Karamanoğlu uyağın
Bulgur aşın
Gözün kaşın
Sen de ağla ne olur
Kurumuş göz çukurlarından
Balonlar havalanır
Bu umudu nerelerden
Nerelerinden edindin
Dil şenliklerinde
Mahzun gülümsemeni
Bu toprağın memelerinden
Emdiğin Türkçenin sütü
Damağında
Vur kendini uçurumuna
Uçurumuna
Türkçelenmiş yaşadıklarının.


DİL VE ZAMAN- HİLMİ YAVUZ

zakkumlardan yola çıktıktı, ne zamandı?

erguvan zamanlardı, ne kadar oldu,
yola çıktıktı, ölü gemilerin,
batık dillerin zamanıydı o zaman...

teknemiz yok, ne var ki kuşkuluyuz
denizin bile olduğundan
bir bengisuyun boğulduğundan
gitgide yolcuyuz
biz ki yazları yaktıktı, ne zamandı!.."

yanıkların zamanı: gelgelelim, acının oyuğunda
yaşadıktı bir zaman
yırtıcı sözler büyüttük dilin koylarında
ne zaman ki Söz’ün kanakları yandı
ve şair düştü
köpüklere karıştıydı… gel zaman git zaman.

Yanık sözlerin, baharat sözlerin, taflan sözlerin
Dilin acı ve gelgit zamanıydı: O Zaman!

Zakkumlara vardık: şair, ilâhe, kahraman


 
DİLSİZ MÜCELLİT - HÜSEYİN CAHİT KERSE

Yaprak harmanıyla savrulan ilkyaz
atölyeme sızdı, serinledi cânevim;
her sayfada bir garip ozan
kanatlandı fani sözden gökyazıya.
yedi iklimde kutsanmış gönül dilinin
tılsımlı gülü şimdi ak kâğıtta ışıyan.

Şömiz pencereme astım harflerimi,
günübirlik ten içre ben’den soyundum.
Gün ortası ince-narin forma giyindim;
kapağım lâkeli, üniformam rengâhenk.
Vitrinde tek ayak durmadan önce
sancılı sırtlara iplik iplik dikildim;
yılları aşındırdı elimdeki fildişi;
ama hâlâ sakız tadı damağımda,
kara ormanlar kokusu genzimde,
gezinir çam tutkalı her öpücüğü,
– Kanatsız bir aşkın son gürlüğü
kıskanç giyotinimin iniltisinde –
Dedi ki: yapıştır mineli şirazeni
bütün eklem yerlerine! Uyudum…

Uyandım ki gözüm gönlüm Türkçe
bir hayatın siyah mürekkep izleri;
papir’us kokulu hasbahçeme indim.
Ne güzeldir saçlarınız sevildikçe,
yüzünüz, soluğunuz, gülümsemeniz…
Kitaplarca şiirler ki sizden bulaşıcıdır,
nazar eyler satır satır, ölümleri bağışlatır.

Bağışlayın siz de ciltsiz dillerimle beni,
güvelenmiş ‘sırtım dikiş tutmuyor’.
Uzak yazlarda kırılmış yakın gözlüğüm.
Kebikeç’im, güneşli ana dilim lâl olmuş,
korsan sahaflara satılmış ömrüm.

‘Mumdan kayıklarla’ geçtim Eylül alevlerini
unutmadım, nasıl unuturum daha dün
büyük hasretinizi küllerimde gördüm.


 
TÜRKÇENİN AŞK HÂLİ - HAYDAR ERGÜLEN

İpektin, trene şarktan binmiştin,
eskiden bir kasaba olduğun unutulsun içindi
üstündeki gurbeti Türkçenin mantosuyla geçişin,
dilde kelime yetmiyor zira incesin ipekliden
şimdi öyle güzelsin ki hepimizden Türkçesin!

Annemin bahçesinde bir dize yetiştirsem
anlardı dilimdeki acımasız çocuğu:
— Lale varken gül alınır mı sence?
deseydim de alınmazdı, gül kalırdı gülannem
kötü çiçek yetişmez ki Türkçede!

Deniz var ya arkadaşım bir mektup
aldıydı halkın taşra bölgelerinden
imla halk getire de imlası çoktu
hemen aşktan çekilmesi isteniyordu
aşk haline denizden çekildi Türkçe!

Dedim: Türkçe olur muydu aşk olmasaydı?
Dedim: Türkçeden yapılır şarap dediğin
– üzüm gözlü deniz ne güne duruyorsa –
Dedim: Türkçenin bahçesinden kiraz çalmazsa
ne yer ne içer ne yazar şair dediğin!



EĞER İSTERSEN - YAVUZ İGRET

birileri seni dinleyecek elbet unutma
hakkında kulaktan kulağa konuşulacak
bir kere dahi seni görmemiş insanlar
biyografini sunacaklar, kaknem kulaklara

övgülere şahit olacaksın, yakınında konuşulan
uzaklardan hoş gelecek dedikodun kulaklarına
kızacaksın.
yolda yürümesini bilmeyenler, iyi koşamadığını söyleyecekler
güleceksin

ağlamandan, gülüşüne
başın dik durusuna
sigarana içkine
verip veriştirecekler

okuduğuna, yazdığına
tekil, çoğul kaldığına
sevgiline, dostuna
kötü sözler yayılacak kaşar ağızlardan
şaşıracaksın…

ve sorgulayacaksın
yakınından geçeni
uzağından eseni
tanıyacaksın
imla kılavuzlarına inat
destursuz küfürler kazandıracaksın Türkçe sözlüklerine
yaşayacaksın…

insanın kahpesine inat yaşayacaksın
eğer istersen, gök kuşağından kayarak
gelincik tarlalarına varacaksın
eğer istersen…

 
20-DİL SÜRÇMESİ - TÜZÜN GÜRSON

Göz dili, kulak dili, “fikrimin ince gülü”,
Beden dili, can dili, damakta dilin dili.
“Beni anlıyor musun? Seviyor musun beni?”
Yabancı odaların suskun, tedirgin dili

Bebek dili, kuşdili, yılan dili, çet dili
İnsanlığın geleceği: Çiçeklerin dili

“Oldu, okey! Bay bay soul meytim benim!”
‘Risetlenmiş’ beyinlerin yoz, çirkin dili.

“Beni koru, iyi bak bana, sakın incitme,
Sensiz yaşayamam ben!”: Sevgisizliğin dili

Kuşak çatışmasıyla dil’imiz kanadıkça
Yanıyor, külleniyor kalbimin serin dili.

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER



 SAYFA:3 /21-30

21-NOKTALI VİRGÜL- SUNAY AKIN

Virgül
hiç susmayan
bir davulun tokmağı
çağırır kelimeleri
kağıtlardaki düğüne
Nokta
tepeden inme
sonradan görme
son verir
yazının özgürlüğüne
Biraraya geldiklerinde
hemen çıkar üste
acımasız nokta
virgül ise gariban
boynu bükük
ezilir altta

Buraya kadar olan şiirler: Simge Edebiyat Seçkisi / 2006 -Sayı 25



KARAMANOĞLU MEHMET BEY'İ ARIYORUM - YUSUF YANÇ

Karamanoğlu Mehmet Bey’i Arıyorum
Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı;
‘Bu günden sonra, divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste,
meydanda Türkçeden başka dil konuşulmaya’ diye,
Hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı, köyü, şehiri,
Fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şaşırdım, merak ettim,
Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?

Tanıtımın demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun diskjokey,
Hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı?
Dükkanın store, bakkalın market, torbasının poşet,
Mağazanın süper, hiper, gros market,
Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?
İlan tahtasının bilboard, sayı tabelasının skorboard,
Bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon,
Merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişinde welcome,
Çıkışında goodbye okuyanınız var mı?

Korumanın, muhafızın body guard,
Sanat ve meslek pirlerinin duayen,
İtibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı?

Sekinin, alanın platform, merkezin center,
Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
Özlemin, hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?

İş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria,
Sergi yerlerimizi center room, show room,
Büyük şehirlerimizi mega kent diye gezeniniz var mı?
Yol üstü lokantamızın fast food,
Yemek çeşitlerimizin menü,
Hesabını adisyon diye ödeyeniniz var mı?

İki katlı evinizi dubleks, üç katlı komşu evini tripleks,
Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?

Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eşkiyanın mafya,
Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmaya sponsorluk diyeniniz var mı?
Mesireyi, kır gezisini picnic,
Bilgisayarı computer, hava yastığını air bag,

Eh pek olasıcalar, oluru, pekalayı okey diye konuşanınız var mı?
Çarpıcı, önemli haberler flash haber,
Yaşa, varol sevinçleri oley oley,
Yıldızları star diye seyredeniniz var mı?

Vırvırık dağının tepesindeki köyde,
Cafe shop levhasının altında,
Acının da acısı kahve içeniniz var mı?

Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,
Özün el diline özendiğine içiniz yananınız var mı?

Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?

Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum,
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı…
Hayal meyal hatırlayıp da, sahip çıkanınız var mı?



TÜRKÇE VAR OLMAZSA - HASAN HÜSEYİN YILMAZ

Diline kast edip intihar etme
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.
Yabancı kültürle iftihar etme
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.

Gözlerini yumma tehlikeyi gör,
Düşülen gaflete bakma sakın kör,
Dilini yıkılmaz surlar ile ör,
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.

Şiirini oku destanını bil
Seni sen yapandır, kişiliktir dil
Başkası olmayı benliğinden sil
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.

29 harfin içinde yoktur
X ve Q gafilin attığı oktur
Ne yazık tuzağa düşenler çoktur
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.

Bu kadar yabancı cümle abartı
Bu yükü tartamaz oldu bu tartı
Millet sayılmamın en büyük şartı
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.

Yemini Türkçedir sözü Türkçedir
Milletin cevheri özü Türkçedir
Tüten bu ocağın közü Türkçedir
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.

Hasan’ın sabrında takat kalmadı
Bu ne yozlaşmadır aklım almadı
Türkçenin sesini duyan olmadı
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.
Türkçe var olmazsa Türk de var olmaz.



TÜRKÇE - AHMET KELEŞ


Bir ülkem vardı bir zamanlar
Dağı taşı Türk, ovası Türk.
İnsanı Türk, düşüncesi Türk.
Türkçe güler, Türkçe ağlardı insan.

Sular Türkçe çağlardı,
Kuşlar bile Türkçe öterdi.
Türk’ü sövmek, yürek isterdi,
Geçmişten bir masal benim ki.

Zurnalar bile ötmüyor artık,
Davullar ise boş boş çalıyor.
Karanfiller de güzel kokmuyor,
Türk’ü söylemiyor türküler.

Türkü söven, oldu kahraman,
Sövün, elinizde fırsat varken.
Belki geç olacak belki de erken,
Sorulacak hesabı elbet, sövenlerden.

Hain mümkün mü meclise gelsin,
Erkekse, hele sınırdan içeri girsin.
Ah Mustafa Kemal ah! Nerdesin?
Türkçe okunan, Türkçe dinlensin.

Sular Türkçe akacak yeniden.
Türkçe ötmeyen bülbül bile,
Dili koparılacak, ötmesin diye
Sabret Ahmet, gün doğmak üzere.



25-TÜRKÇE - ZİYA OSMAN SABA

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.
Türklüğün vicdanı bir;
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisanı bir.
Ziya Gökalp
K A L K A N:
Bu gün gibi hatırımda
İlk gün, ilk ders, ilk hece
Şiirler yazmak için öğrendiğim
Güzel Türkçe…

 
GÜZEL TÜRKÇE - KAZIM NAMİ DURU

İlkyazın ormanlarda ağaçlar yeşerirken,
Kuytu yerlerden keskin, o yanık sesler gelir.
Bu şakıyan ses beni titretir yüreğimden,
Bülbül sesi değil o: benim güzel Türkçemdir.

Yüksek yaylalardaki yörüğün curasından,
Çobanın kavalından o tatlı ses belirir.
Yurdumun orasından, yurdumun burasından
Bana: Türk’üz biz diyen benim güzel Türkçemdir.

Beni bağlayan sana, seni bağlayan bana
Bir sestir ki, bizlere Türk Tanrısından gelir.
O, öz ana sesidir, bir ses benzemez ona;
Dinle, iyi dinle o: Benim güzel Türkçemdir.
 


BENİM GÜZEL TÜRKÇEM - ALİ GÖÇER YÖRÜKOĞLU

Kazım Nâmi Duru’ya…
Körpe yavrulardan, aksakallı dedelerden,
Kulaklara hoş gelen o naif ses belirir.
Bucak, kasaba, şehir… yurdumun her yerinden,
Filiz filiz fışkıran benim güzel Türkçemdir.


TÜRKÇEMİZ - RIFAT ILGAZ

Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum, Türkçeni geliştir.
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru,
Akan sularımızla coşkulu...
Önce türkülerimizi öğren,
Seni büyüten ninnilerimizi belle,
Gidenlere yakılan ağıtları…
Sev Türkçeni çocuğum!
Her sözün en güzeli Türkçemizde...
Max Müller, “Türk dilini incelerken,
insan zekâsının dilinde başardığı
büyük mucizeyi görürüz.

 
TÜRKÇE SINIR TAŞIMIZDIR - KENAN ÇARBOĞA

Türkçe, bu milletin özü
Yüreğimiz, başımızdır.
Birleştiren odur bizi
Hem hayal hem düşümüzdür.

Türk iliyse bu memleket
Türkçe yaşar ilelebet
Türkçe bir mübarek nimet
Ekmeğimiz, aşımızdır.

Türkçe Türk’ün duruşunda
Yurdun her bir karışında
Ve uygarlık yarışında
Tırnağımız, dişimizdir.

Çökmezse mavi gök eğer
Delinmezse şu yağız yer
Koşar sonsuzluğa gider
Türkçe bitmez koşumuzdur.

Her âşık onu düşledi
Her gönül onu işledi
Tarih Türkçeyle başladı
Türkçe bizim yaşımızdır.

Türkçe yoksa Zap Suyu’nda
Türk olmaz kalpte, beyinde
Yemen’de, Tuna boyunda
Yoldaşımız, eşimizdir.

Türkçe Türk’ün şahdamarı
O koparsa biter varı
Türkçe Türklüğün diyarı
Türkçe sınır taşımızdır.


30-TÜRKÇEM - SÜLEYMAN KARACABEY

Beni anlatmaya yetmedi sözler
Ne Arapçada ne Farsçada diller
Özüm sözüm güzel kelimeler
Türkçe Okurum Türkçe yazarım

Karabulut gibi yabancı harfler
Beni nasıl anlatır benim olmayanlar
Özüm sözüm güzel kelimeler
Türkçe okurum Türkçe yazarım

Dildir milletin yaşam omurgası
Dil anlatır hem sevgiyi hem yası
Türkçem Atamın kültür mirası
Türkçe okurum Türkçe yazarım

Zaferimi destanımı en iyi o anlatır
Buram buram tarih kokar hatırlatır
Türklük kokar her zaman satır satır
Türkçe konuşur Türkçe yazarım
Atamızdan Miras güzel dilimizi
Koruyalım yaşatalım ki, yaşatsın bizi
Sevgiyle okuyup sevgiyle bakalım
Türkçe söyleyip Türkçe yazalım.

 

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER




SAYFA:4 /31-40

31-İKİ DİL İKİ İNSANMIŞ - MİKDAT BAL

Bazıları böyle sanmış
Biri Hans biri Hasanmış
Biri cüce biri yüce
Adam gibi Türk ol önce
Türkçe konuşalım Türkçe

Türkçe benim anadilim
Yok olmasın dilim dilim
Canım, cananım, sevgilim
Hem manaca hem şekilce
Denebilir hangi dilce?
Türkçe konuşalım Türkçe

Türkçe benim anadilim
Sahip çıktım sana dilim
Gönlüm senden yana dilim
Dinle, kültürüm iç ice
Kayıp eden hâli nice
Türkçe konuşalım Türkçe

Mikdat der ki sanat dilim
Din, kültüre kanat dilim
Birçoğuna inat dilim
Önce Türkçe, sonra Türkçe
Savunurum seni Türkçe
Türkçe konuşalım Türkçe!


TÜRKÇE - FUAT GÜRSOY

Tarihten Türkçenin silinmez izi
Türkçe ilk insanın âdemin dili
Cennete götürür Türk dili bizi
Bu dünyada güzel güzelsin Türkçe.

Güneş ay yıldızlar dünya döndükçe
Türkçeyi öğrenin dünyada Türkçe
Dilim bu dünyada en güzel lehçe
Türkçe benim dilim dünyada Türkçe
.
Dillerin içinde en güzel dilim
Türkçe oku yazın edinin ilim
'Yazıldığı gibi okunur' dilim
Dilimde sen varsın güzelsin Türkçe.

Evvel ahir Türküm ne mutlu bana
Türkçe Atatürk ten yadiğar bana
Dünya dilim Türkçe Türkçe daima
Kıyamete kadar sen yaşa Türkçe


TÜRKÇE - OSMAN ÖCAL

Aslına yabancı yavan bir yobaz,
Söyler ki dillerden geridir Türkçe.
Tarihten bi haber olan hokkabaz,
En köklü dillerden biridir Türkçe.

Horlama boşuna bilirim dünü,
Vatandan yâd ele gördü sürgünü,
Yaşayacak elbet dilim hür günü,
Ayakta kalmamın feridir Türkçe.

Türk var olduğunda dili var oldu,
Teliyle inleyen kopuz tar oldu,
Yayıma okuma sargın yar oldu,
Türklüğün kılıcı eridir Türkçe.

Gözyaşımın nuru askımın hissi,
Acımın coşkumun ozanın sesi,
Kamların duası pirin nefesi,
Sevenin gönlünde diridir Türkçe.

Sesimin bayrağı gülbankın gülü,
Özgürlük sancağı yuğumun dili,
Turnanın avazı gülün bülbülü,
Yabanın dilinden beridir Türkçe.

İstemem Arapça farsça istemem,
İngiliz tavrıyla dalım kes demem,
Alman’ın diline asla pes demem,
Bütün lisanların piridir Türkçe.

Oğuz Ata, Boğaç Han, Dede Korkut,
Karacaoğlan’la Kaşgarlı Mahmut,
Yunus’ça Veysel’ce konuşsun tüm yurt,
Türklük gövdesinin seridir Türkçe.

Bir Karamanoğlu Mehmet beg, selim,
Kosova’dan Çin’e yol sürmüş bilim,
Mustafa Kemal’de sevdadır dilim,
Vuslatî övse de yeridir Türkçe.

 
TÜRKÇE - OSMAN ÖCAL

Onbin yıllık mazisi var geçmişte..
Birliğidir işte fikirde dilde..
Türkiyeden başka da nice ilde
Türkün süsü, arı, yâridir Türkçe____TürkmenBeyi...

Değinmek istersen bülbüle güle
Şarkıda şiirde durudur Türkçe
Rûha işlemeyen yabancı dile
Yolunu gösteren nûrudur Türkçe...... Ahmet KISA

Güzel dilim bana ana kuzusu,
Yıllar yılı bitmez yürek sızısı,
Sanma böyle gider kara yazısı,
Yaşayan dillerin piridir Türkçe....... Osman Genç

Demem aklını sen yormuşsun boşa
Düşman ayağa bakarmış dost başa
Bülbül varken kim yanar baykuşa
Esen yellerin seheridir Türkçe......... Bilal Sili

Güzel gelin gibidir Türkçemiz, ne hale getirdiler...
Yeni akımmış, öz türkçeymiş, entel takıldılar.
Toz kondurmam, laf söyletmem, dilimize,
Ellerin olsun van minütler, sindiremem içime... Vecdi MURAT SOYDAN

SENİ TÜRKCEM KADAR TEMİZ SEVİYOM
AYNAYA BAKTIKCA SENİ GÖRÜYOM
DİLİMLE VAR OLDUM BUNU BİLİYOM
BENİ GELİŞTİREN BÜYÜTEN TÜRKCE.... ŞERAFETTİN MUŞ

Türkçeyle üzülür, Türk düşse yasa,
Türkçe anlatılır sevinç ve tasa,
Söz eğer pişmemiş ham bir kil ise,
O kili parlatan 'sır'ıdır Türkçe........ İhsan GÜRBÜZ

Hürriyeti yazdım, hürlüğü yazdım
Tek ülkü Türkiye birliği yazdım
Türkçe de Türkün varlığını yazdım
Mustafa Kemal in Yâridir Türkçe..... Zaralı Turan

Yaşasın Türkiye var devletimiz,
Bir bayrak altın da tek milletimiz,
Konuşup, yazarız güzel dilimiz,
Milletin adı Türk, dilidir Türkçe.'.......Şükrü Topallar

Itri de musiki, inceden gazel.
Yunusun dilinde bir başka güzel
Aşığın sazında özel mi özel.
Veysel’in gözünün feridir Türkçe..... Mustafa Şekerci



35-GÜZEL DİLİM -ATİLLA ÇAKIROĞLU

Hecelerim küçükten
Her bir kelimesini,
Öğrenirim her sözün
O güzel Türkçesini.
Anadilimdir benim
Değişmem hiç bir şeye,
Aşığım ben doğuştan
Güzel dilim Türkçeye
Onun ile okuyup
Onun ile yazarım,
Her şeyimdir o benim
Onsuz nasıl yaparım.
 

CANIM TÜRKÇEYE

Saf saf konuşun,
Saf saf yazın,
Saf saf okuyun,
Siz Türkçeyi.
Yazık ettiniz,
Canım Türkçeye.

"OHA, ÇÜŞ"deme,
Dile yazık etme.
Kültür ögesidir dil,
Dilini iyi bil.

Yazık ettiniz,
Canım Türkçeye.

İnsanlar kullanıyor,
Yabancı kelimeleri,
Yozlaştırıyor dilimizi,
Ah Türkçe'm Vah Türkçe'm

Yazık ettiniz,
Canım Türkçeyi.

Ah siz var ya siz,
Kullanmayın Türkçeyi,
Sonra kaldı mı,
Dilimiz tarihte.
 

TÜRKÇEMİZ - GAZİ BOZKURT

Türkçe benim öz dilim,
Bunu bilmez değilim.
Sevgi ile dokuduk,
Desen desen bir kilim.

Duymam birkaç hece,
Uzar onsuz her gece.
Dilini sev arkadaş,
Ararsın terk edince.

 
TÜRKÇEM - NAMIK GÖKÇAY

Türkçem, dilim benim,
Tüm duyarlığım, düşüncem,
Kırda kekik kokum, bahçede lalem,
Annece, askerce sesim benim,
Hem ince, hem gür..
Türkçem, dilim benim,
Tüm canlılığım, sıcaklığım,
Sözünde, söyleyişinde yurdumu duyduğum,
Düşüm, gerçeğim, sesim, özüm,
Seninle gelişir, seninle büyürüm...


TÜRKÇEMİZ - ALİ HALAÇ

Türkçedir anadilimiz
Gözümüz, kulağımız, elimiz
Onu doğru kullanalım
Bozulmasın dilimiz

Akıcı ve arı
Sözcükler çoğalmalı
Yazarken, konuşurken
Çok dikkatli olmalı

Pek güzeldir Türkçe'miz
Onu geliştirmeliyiz
Hep iyiye doğruya
Çaba göstermeliyiz

TÜRKÇE

Konuşurum bir dil
Küçük yaştan itibaren bilirim
Benim dilimdir varlığımız
Onu çok seviyoruz
Çağlar boyunca dilimiz oldu
Unutmadık unutturmadık
Atatürk ile yeni dilimize kavuştuk
Türkçem güzel dilim
Türkçe Konuş
Konuşacaksan Türkçe olsun
En güzel dildir Türkçem
Bilen bilir bilmeyen öğrenir
Güzel Türkçem
İnsanları anlatır dilim
Biri Hans biri Hasanmış
Biri cüce oldu biri deve
İlk önce Türkçe bil
Türkçe konuş, konuştur.
Temiz Türkçe
Düzgün kullan Türkçeni
Bilmiyorsan bilene sor
Dilini temsil eden Türkçe
Geleceğe hazırlıktır
Dünya dili olacak
Herkes onu kullanacak
Bilmeyen bilenden öğrenecek
Yenidünya dili Türkçe olacak

 
TÜRKÇE - MEHMET KIYAT

Bir güvercin suya eğilir gibi,
Bir geyik koşar gibi aydınlığa,
Göl, güneşi tutar gibi karnında
Vurur karanlığa güzel Türkçemiz,
Vurur ve aydınlatır.

 
40-TÜRKÇE - İSKENDER MUZBEG ŞEFLİKOĞLU

Suları kudurmuş bir deniz olsa yaşamak
Sulara dalarak Türkçe konuşacaksın
Balıklarla anlaşacaksın
Balıkların dilini öğrenecek
Ve öğreteceksin onlara Türkçeyi
Böylece suların kudurmuşluğu diner
Sakin olur deniz
Sen hiçbir yere gitme oğlum
Ana dilin Türkçesiz…

 

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER

 



 SAYFA: 5/ 41-50

41-TÜRK DİLİ - MEHMET EMİN YURDAKUL

Ey güzel dil, bir coşkun ırmağısın sen yurdumun;
Senin meçhul günleri naklediyor kumsalların…
Sende aziz dağların, beldelerin sesleri var,
Ben o elmas sorguçlu hakanları sende duydum.
Sende birçok şairler, kahramanlar haykırmışlar;
Sendedir ki ecdadın tarihini dinliyorum.

 
TÜRKÇE - MUSTAFA CEMİL UĞURLU

Ses yurdum
Seni ilkin annemin ninnilerinde duydum
Mavi rüyalarla uyurdum.
Türkçe
Nice insan seninle oldu ozan
Türkçe
Seni konuşunca ağzımdan bal akar
Türkçe
Seni yazınca kalemimden çiçekler açar
Türkçe
Türkülerin ses yurdu
Ata buyurdu:
Koruyun onu.

 
TÜRKÇE -ARİF NİHAT ASYA

Acayip dildir Türkçe.
“Acıklı” denir de,
Acıksız denmez.
“Yavuklu” denir de,
Yavuksuz denmez.
Ve “saklı” denir de,
Saksız denmez.
“Gizli” bulunur
Ama giz diye de
Gizsiz diye de
Bir şey yoktur...
“Öklü” bulunmaz,
Öksüz sayılamayacak kadar çoktur.
Ama Dil Kurumu
Yapar, yapmak istedi mi,
Dediği olur,
Olsun dedi mi.
Öylesine bir
Dil Kurumu,
Ki bilinmez
Bulanık mıdır, duru mu?



TÜRKÇE DİLİ KADAR ÂLÂ BİR DİL YOK  - SEFİL SELİMİ

Bunu böyle bilsin her ırk her nesil,
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.
Lehçeler, şiveler hepsi pek asil,
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.


Dünya devletleri akıl yorsunlar,
Kurullar toplansın heyet kursunlar,
Bizden değil birbirinden sorsunlar,
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.


Yazıda, lisanda, ses de ki gücü,
Hissi akla bağlar, hece de ucu,
Edebiyat denen kültürün tacı,
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.


Ummanlara benzer engin mi engin,
Yelerden göklerden zengin mi zengin,
Bahçıvan başıdır her çeşit rengin,
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.

Türkçeyi bilirim diyen yanılır,
Nasıl konuşulsa öyle sanılır,
Biraz anlayanın adı anılır
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.


Şairler âşıklar, şiirler yazar,
Sevenleri arar, bu zarif pazar,
Lügatlere sığmaz, duyguda gezer,
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.


Kâinatın süsü, yer gök hâkimi,
İnsanlığın ilacı ve hekimi,
SEFİL SELİMİ’nin budur hükümü,
Türkçe dili kadar âlâ bir dil yok.

 
45-TÜRKÇE - İDRİS NEBİ KARAKUŞ

Bir ülke ki milleti Türk;
İnsanı Türkçe konuşur.
Azerbaycan, Kırım, Kerkük…
Soydanı Türkçe konuşur.

Yaylaları, ovaları…
Çiçek açar sarı sarı.
Cana can katan baharı,
Hazanı Türkçe konuşur.

Bahçesi Türk, bağları Türk;
Ovası Türk, dağları Türk;
Devir, dönem, çağları Türk;
Zamanı Türkçe konuşur.

Ormanında her ağacı
Meyve verir; can ilacı.
Emmi, dayı, gardaş, bacı…
Yareni Türkçe konuşur.

Bu ülkenin insanı hür;
Özgür doğar, özgür büyür.
Soydaşı ve daha öbür
Hayranı Türkçe konuşur.

Kafkas, Ural başında da,
Sibirya’nın kışında da,
Millî sınır dışında da
Kalanı Türkçe konuşur.

Türk’ün dileği, duası,
Feryadı, figanı, yası,
Gülmesi, ağlaması…
İrfanı Türkçe konuşur.

Harar, heybe, halı, kilim…
Destan okur dilim dilim.
Kırık sazım, kopuk telim…
Figanı Türkçe konuşur.

Bu dildedir millî çare,
İdris Nebi hemen ara.
Beyit beyit, sıra sıra
Ozanı Türkçe konuşur.

 

ANA DİLİ –BAHTİYAR VAHABZADE

"Dil açanda ilk defa "ana" söylerik biz,
 "Ana dili" adlanır bizim ilk dersliyimiz.
İlk mahnımız laylanı anamız öz südüyle
İçirir ruhumuza bu dilde gile-gile.
Bu dil - bizim ruhumuz, eşğimiz, canımızdır,
Bu dil - birbirimizle ehdi-peymanımızdır.
Bu dil • tanıtmış bize bu dünyada her şeyi.
Bu dil ecdadımızın bize goyup gettiği


En kıymetli mirasıdır, onu gözlerimiz tek
Goruyup nesillere biz de hediyye verek.

Bizim uca dağların sonsuz ezemetinden,
Yatağına sığmayan çayların hiddetinden.
Bu torpağdan, bu yârden,
Elin bağrından ğopan yanıglı negmelerden,
Güllerin renglerinden, çiçeklerin iyinden,
Mil düzünün, Muğanın sonsuz genişliyinden
Ağsaçlı babaların eğlinden kamalıdan
Düşmen üstüne cuman o gıratın nalından

 Gopan sesden yarandın.
Sen halgımın aldığı ilk nefesden yarandın.

Ana dilim, sendedir halgın eğli, hikmeti,
Ereb oğlu Mecnunun derdi sende dil açmış.
Üreklere yol açan Füzulinin seneti,
Ey dilim, gudretinle dünyalara yol açmış.
Sende menim halgımın gahramanlıgla dolu
Tarihi varaglanır.

Sende neçe min illik menim medeniyyetim
Şan-şöhretim şahlanır.

Menim adım, sanımsan,
Namusum vicdanımsan!
Milletlere b’alğlara halgımızın adından
Mehebbet dastanları yaradıldı bu dilde.

Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi.
En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek
Goruyub, nesillere biz de hediyye verek!"


NE ONDANSIN, NE BUNDAN- BAHTİYAR VAHABZADE

Sizdenim, yanı Azerbaycanlıyım.
Ama anne dilimi bilmiyorum.
Dilimi öğrenmek için bana derslik gönderin ”
Güney (İran) Azerbaycan'dan gelen bir mektuptan.

Yâd dilde mektup yazıp kardeş, öz kardeşine.
Bu mektubu okuyan kül döksün başına.
Hükmüne bak hasretin.
Hükmüne bak zilletin.
Ya annesi yok imiş bu zavallı milletin
Bir emcekten süt emen ikiz evlâtlarına
Öz dilini öğrete.
Bir yuvadan uçurup, bu uçuşu seyrede.
Mektubunu okudum, yazarsın ki a Sizdenim,
Fakat ben öz dilimi bilmiyorumsa,
Bilmem,
Nasıl desem ben, benim”
Çok güzel itiraftır.
Sahvini anlayanı düz olmazdı dansamak.
Günahını azaltır, günahını anlamak.
Bu yaradır,
Bu yerde yarılanır bu yara.
Ne deyip, ne ad verek
Dilini bilmemekle övünen cahillere?
Haklısın...

Bizden olup,
Ey bizliğinden dönen,
Seni ben affederim, affeder mi ya vatan?
Bilmiyorsan dilini, sen vatanın yüzüne
İstemeden ak oldun.
Sen kendine bir üvey, özgeye yama oldun.
Bu halinle Sünbeye
Ne tokmak,
Ne de kardeş,
Tüfeğe çakmak oldun.
Sen çıkmak istersen de özgenin efsurundan,

Ne ondonsın, ne bundan.
Biisen de yad dilini, tam yadın özü gibi,
Seni doğma bildi mi?
Bilmeyip, bilmeyecek!
Ona “can kurban” desen,    .
O, hakkını yiyecek
Yürek kızdırmayacak sana,    diye,
Senin öz milletin de satılmış bilecektir
Kardeşini özgeye.
Yazırsın: “Değişmişim,
Başka gözle bakarım şimdi bütün her şeye.
Bana derslik gönderin dilimi öğrenmeye
Derslik?
İşte ne demek?
Kitaplardan ne semer?
Hani anne dilini anneden öğrenirler.
Annen bunu yapmadı,
O sana anlatmadı.    
Annesinin dilini.
Annen sana öğretti ağasının dilini
Öz doğma evlâdına doğma anne dilini
Öğretmeyen anneler,
Ya anne adlanmağa sizin hakkınız mı var?
Dilinizi yadsıyıp
 Kendinizi dandınız.
Fakat bu alçaklığı siz yücelik sandınız.
Ey kökünden ayrılıp kendisinden kaçaklar,
Emin olun, sizi de bir zaman donacaklar.

***

 “Türkçe ağzımda annemin sütüdür.
Türkçe; ağzımızda, anamızın dili gibi helâl ve güzel olmalıdır.” diyen Yahya Kemal Beyatlı, “Türkçenin çekilmediği yerler vatandır. Vatanın kendi gövde ve ruhu Türkçedir, her halk kendi ikliminin lisanını söyler.” diyerek Türkçenin milletimiz için ne kadar önemli olduğunu vurgular.

Türk milletinin her ferdi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü iyice özümsemeli, iyice içselleştirmelidir: “Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bu gün kendi milliyetini yapan her şeyi dili sayesinde muhafaza etmiştir.” Karamanoğlu Mehmet Bey ünlü buyruğunda, “Bu günden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” şeklinde dile getirdiği sözünü düstur bilen bireylerden olabilmek dileğiyle.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu,
“Türkçe yazmak için her şeyden önce Türkçe düşünmemiz gerekir. Bir dilin özelliği sözlüğünde değil, ruhunda, dehasında aranmalıdır.” der. Yahya Kemal, “Bizi ezelden ebede kadar bir millet hâlinde koruyan ve birbirimize bağlayan Türkçedir.” diyerek dilimizin önemini vurgular. Türkçenin ifade gücü ve zenginliğine işaret eden Mustafa Kemal Atatürk, bu konuda şunları söylemiştir: “Türk dili zengin bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Türk dili dünyada en güzel dildir. Onun için her Türk dilini çok sever ve yükseltmek için çalışır.” Mehmet Emin Yurdakul Türk Dili adlı şiirinde Türkçenin Türk milletinin tarihi, coğrafyası, edebiyatı ile ilgili önemli unsurları geçmişten günümüze aktarma işlevi gördüğüne işaret etmektedir. Nihat Sami Banarlı ise farklı bir açıdan bakarak Türkçenin büyüklüğünü şöyle ifade etmiştir: “Her dil imparatorluk dili olamaz, çünkü her millet imparatorluk kuramaz.”

 
Nihat Sami Banarlı Türkçenin Sırları adlı kitabında öğretmenlere şöyle seslenir: “Şu fani dünya saadetleri içinde hiçbir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel hizmet değildir. Muallimler, hangi dersin hocası olurlarsa olsunlar, Türk çocuklarına her şeyden çok Türkçeyi öğreteceklerdir. Yavrularınıza sözlerini halk dehasının yarattığı ve bestesi yine halk sanatından yükselen ninniler söylemekten başlayarak öğreteceğiniz en güzel şey, Türkçedir.”
 
Türkçem Türkçem,
dilim benim Tüm duyarlığım, düşüncem Kırda kekik kokum, bahçede lâlem Hem ince, hem gür Türkçem, dilim benim Tüm canlılığım, sıcaklığım Sözünde, söyleyişinde yurdunu duyduğum Düşüm, gerçeğim, sesim, özüm Seninle gelişir, seninle büyürüm.

Namık Gökçay

 


Ruşen Eşref Ünaydın’ın yazdığı hatıraları arasında dilimiz ile ilgili şu satırlar dikkatleri çekmektedir: “Türkçe; buyrukların dili, yurt-yapı kuranların dili, ülkeler gibi denizleri de şanla aşmışların dili, toprağı işleyenlerin dili, beyinleri uyandıranların dili, sevgilerin dili, sızıların dili… Türkçe; analarımızın dili. Ana dil, diller güzeli. Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert, kayadan sarp, boradan hızlı, kelebekten uçucu, çiçekten renkli, kokudan tatlı, altından parlak, sudan duru Türkçe… Babaların öğütlerini, anaların yumuşak yürekliliğini, kızgınların öfkesini, kırgınların iniltisini, ay ışıklarının oynaklığını, güneş parıltısının keskinliğini, iç yaşayışımızı da dış yaşayışlarımız gibi her dilden duygulu anlatan Türkçe, bize hayatı anlatan TÜRKÇE… Ey bizden daha genç olanlar! Bu dille sizler, ne mutlu, bizlerden çok güzel konuşacaksınız.” Ruşen Eşref Ünaydın’ın şanslı bulduğu genç nesil yalnızca sahip oldukları dil bilinci sayesinde Türkçeyi etkili ve güzel konuşma becerisine sahip olmayacak, aynı zamanda yabancı kelimelerin istilası altında bulunduğu ve özensizliğin getirdiği dil yozlaşmasının hat safhada olduğu günümüzde Türkçemiz derin bir nefes alma fırsatını da yakalamış olacaktır.

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER

SON EKLENENLER

Üye Girişi