Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

 NABİ - BAĞ-I DEHRİN HEM HAZANIN HEM BAHARIN GÖRMÜŞÜZ GAZELİNİN İNCELEMESİ

Bir devlet içün cerhe temennadan usandık

Bir vasi içün ağyara müdârâdan usandık

 

GAZEL

Bağ-ı dehrin hem hazânın hem baharın görmüşüz

Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz

 

Çok da mağrur olmak kim meyhâne-i ikbâlde

Biz hezâran mest-i mağrurun humarın görmüşüz

 

Top-ı âh-ı inkisara pâydâr olmaz yine

Kişver-i câhın nice sengin hisarın görmüşüz

 

Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest

Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisarın görmüşüz

 

Bir hadeng-i can-güdâz-ı âhtır sermâyesi

Biz bu meydanın nice çâbük-süvârın görmüşüz

 

Kâse-i deryûzeye tebdil olur câm-ı murad

Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâdehârın görmüşüz

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

 

 

Metin incelemesi:

Biçim Yönünden:

Biçimi: Nazım.

Nazım biçimi: Gazel.

Nazım birimi: Beyit.

Ölçüsü: Aruz.

Fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lün

Bağı deh rin/hem ha za nın/hem ba ha rın/gör mü şüz

Türü: Didaktik şiir.

Konusu: Yüksek mevkilere gelen kişilerin gu­rurlanmamaları gerektiği, gururlu davrananların yan­lış yollara saparak kendilerini kötü durumlara düşebilecekleri, her yükselmenin bir de inişi bulundu­ğu anlatılıyor.

Ana düşünce: Gururlu davrananlar, haksızlık ettikleri kişilerin "ah ve beddualarıyla" günün birin­de her şeylerini yitirebilirler, o nedenle ölçülü dav­ranmalıdırlar.

Kafiye şeması: aa/ba/ca/da/ea.

Kafiyeli dizelerin sonlarında yinelenen "görmü­şüz" sözcükleri ile "bahâr-ın/rüzgâr-ın/humâr-ın/hisâr-ın/inkisâr-ın/süvâr-ın/bâdehâr-ın" sözcüklerinde­ki "-IN" iyelik ekleri rediftir. Kalan bölümlerin son­dan ikişer sesleri "AN" ortak kafiye sesleri ise tam kafiyedir.

 

Dil Özellikleri:

a) Divan şiirinde didaktik (öğretici) şiir dalının büyük ustalarından olan Nâbî, bu şiirinde, içerik yö­nünden gösterdiği başarıyı, anlatım (üslûp) yönünden gösterememiştir. Anlatım fazla, süslü, dil ağdalıdır.

b) Yabancı söz ve tamlamalara çok yer ver­miştir: Hazân, neşât, humar, kişver-i canan, kâse-i der yüze vb.

c) "Baharın,  rüzgârın,   humarın,   hisarın vb." sözcüklerde "-İ" hal eki söylenmemiştir. Bu, Divan şiiri dilinde çök yaygın bir tutumdur.

d) "Kim" sözcüğü "ki" bağlacı anlamındadır.

e) Mecazlı anlatıma yer verilmiştir.

Söz Sanatları:

Beyit: 1- "Hazan" sözcüğü, kötülükler; "bahar" sözcüğü, iyi ve mutlu günler anlamında kullanılarak mecaz sanatı yapılıyor. Dünya bir bahçeye benzetili­yor. İlk dizedeki "hazan"a karşılık ikinci dizede "gam"; "bahar"a karşılık "neşat" sözcüğü bir simetri için­de kullanılarak "leff ü neşir" sanatı yapılmış oluyor. Zaman, çağ, devir anlamlarına gelen "rüzgâr" sözcü­ğünde tevriye sanatı düşünülebilir.

Beyit: 2- Yüksek mevkiler, insana güç veren ve onur kazandıran rütbeler meyhaneye benzetiliyor.

Beyit: 3- "Ah ve gönül kırgınlıkları" topa; yüksek mevki ise taş duvarlı bir binaya (kaleye); mevkilerin tümü de ülkeye benzetilerek teşbih sana­tı yapılıyor.

Beyit: 4- Dertlilerin gözyaşları sele benzeti­lerek abartma sanatı yapılıyor.

Beyit: 5- "Ah" sözü, uzayıp giden özelliğinden dolayı ok'a benzetiliyor.

Beyit: 6- "Arzu kadehi", dilenci kâsesine ben­zetilerek teşbih sanatına yer veriliyor.

 

 

İçerik Yönünden:

•Biz, dünya bahçesinin hem güzünü, hem de ilk­baharını görmüşüz,

Biz, sevincin de kederin de yaşandığı günleri görmüşüz.

 

•Çok da gururlanma ki, bu talih meyhanesinde biz,

Gururdan sarhoş olan binlercesinin uyuşuk hali­ni görmüşüz.

 

•(Ve) yine gücenmişlik ahinin topuna dayana­mayan,

Yüksek mevki ülkesinin taştan kalesini görmü­şüz.

 

•Bir beddua ile bin talih evini yıkıp giden

Dertlilerin sel gibi akıttıkları gözyaşlarını gör­müşüz.

 

•Biz, yere yıkılması bir can alıcı ah okuna bağlı,

Bu meydanın nice usta binicilerini görmüşüz.

 

•Ey Nâbî! En sonunda istek kadehi dilenci kâ­sesine dönen,

Biz, bu eğlence meclisinin nice sarhoşlarını görmüşüz.

 

Araştırmalar:

1. Gazelde düşünceler ortaya konulurken, okuyu­cuya hayat ve insan davranışları konusunda birtakım öğütler vermek amacı güdülüyor. Onlara belirli bir görüş kazandırılmak isteniyor. Şair, kendinde bulduğu öğüt verme yetkisini en iyi biçimde ilk beyitte an­latıyor.

2. Şair, bu beyitte doğanın niteliğinden yola çı­karak, yaşadığı olayların bir değerlendirmesini yapı­yor. Bir bahçeye benzettiği dünyada biz de neşenin ve kederin ettiklerini gördük, diyor. İnsan yaşamının maddi-manevi yönden mutlu-mutsuz, acı-tatlı, kederli-neşeli, sevinçli-üzüntülü dengesi üstüne kuruldu­ğunu belirtiyor. Böylece kendisinin birtakım dene­yimlerden geçtiğini, hayatı tanıdığını, gözlem ve de­neylerinden başkalarını da yararlandırmak amacıyla bu şiiri yazdığını vurgulamış oluyor.

3. Şiirde geçen "meyhâne-i ikbal" tamlaması, söz­lük anlamından çok mecazi anlamda kullanılıyor. Şa­ir, tamlamayı meyhaneye benzeyen baş döndürücü yüksek mevki anlamında kullanıyor. Diğer bir deyiş­le tamlama, insana talih yolunu açan, mevki kazan­dıran hayat, dünya anlamına geliyor. Şaire göre belirli yerlere gelenler elde ettikleri güçle çoğu kez kendilerinden geçerler. Meyhanede içki içerek sarhoş olan ve dengesini yitiren insanlara dönerler Bunun gibi,    tüm gazel boyunca benzer benzetmelere yer verilmiştir. Örneğin ilk beyitte "bâğ-ı dehr" tamlamasında dünya bir bahçeye; beşinci beyitte "meydan" sözü dünya ve hayata; altıncı beyitte "bezm" sözcüğümde yine dünya ve hayata benzetilmiştir.

4. Şair, üçüncü beyitte geçen "top-ı âh-ı inkisar" tamlamasıyla, yüksek mevki kalelerinin gücenmeden doğan ah ve beddua topuyla yıkılacağını söylüyor. Dördüncü beyitte yer alan "seyl-i eşk-i inkisar" tam­lamasıyla, dertlilerin kırgınlığından doğan gözyaşları­nın selini, mevki (talih) evlerini yerle bir eden bir neden olarak gösteriyor. Beşinci beyitte geçen "hadeng-i can güdâz-ı âh"  tamlamasıyla da dünyada başarılı olan gururlu insanların, dertlilerin ahlarından sakınmaları gerektiğini dile getiriyor, mevki sahiple­rini adaletli olmaya çağırıyor. Şair, bunları gururlu kişilerin düşmelerine birer sebep olarak sayıyor. Tamlamalarda görülen benzetmeler, "söz sanat­ları" bölümünde açıklanmıştır.

5. Gazelin tümünde belli bir düşünce, bir düzen içinde geliştiriliyor. Bütünlük, gazelin "yek-ahenk" özelliğinden ileri geliyor. Şair, gazelin ilk beytinde, kendisinin zengin bir hayat deneyimine sahip olduğu­nu belirtiyor. Diğer beyitlerde gururun kötülüğünü sergiliyor. Şiirin ana düşüncesini şöyle belirtiyor: Gurura kapılanlar haksızlık ettikleri kişilerin "ah ve "beddualarıyla" günün birinde her şeylerini yitirebilir­ler,  unun için, dünyanın geçiciliğini bilmelidirler, âdaletli iş görmelidirler.

 

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990

 

 

İLGİLİ İÇERİK

NABİ HAYATI ve ESERLERİ

NABİ – BİR DEVLET İÇÜN ÇERHE TEMENNADAN...

NABİ –BİR DEVLET İÇÜN ÇERHE TEMENNADAN USANDIK

NABİ – BEYİTLER AÇIKLAMASI

HAYRİYYE ÖZET BİLGİ - NABİ

HAYRABAD ÖZET BİLGİ - NABİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi