Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

NEFİ - GAMZEN NE DEM Kİ TİĞ ÇEKÜP HUN-FEŞAN OLUR

KASİDE
(Vezir Murat Paşa'ya)
 
 
Gamzen ne dem ki Tîg çeküp hun-feşan olur
Uşşak-ı dil figâra ecel mîhrbân olur
 
 
Çeşmin o Kahramûn-ı gazabnâktir senin
Kim hışmı zail olsa dahî bî-amân olur
 
 
Gamzen suale başlasa uşşaka her müjen
Gûyâ lisân-ı hâl ile bir tercemân olur
 
 
Bu nâz ü bü nigâh-ı tegafül ki sende var
Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur
 
 
Gâhî ki halka halka durur piç ü tâb ile
Tuğra-yı hükm-i pâdişeh-i hüsn ü ân olur
 
 
Gâhî kî desle deste yatur yerde gûyiyâ
Çârûb-i âstân-ı memâlik-sitân olur
 

 
Ol sâfder-i yegâne ki tâb'ı mehabeti
Cevşen-güdâz-ı Tehmeten ü Kahraman olur
 
 
Diller doyar mı görmeye cenk içre nîzesin
Ol dem ki hûn-i düşmen ucundan revân olur
 
 
Düştükçe hâke gûy-sıfat kelle-i adû
Pây-ı semendi tut ki ana savlecân olur.
 
 
Saflar düzüp hücum edicek hayl-i düşmene
Dehşetle âsmân fi zemin pür-figân olur
 
 
Sarsıldıgınca zelzele-i hamleden zemin
Âşûb-ı rüste-hiz U kıyamet iyân olur
 
 
Oklar sihâm-ı kavs-i kazadan nişân verir
Peykân-ı tir ise ecel-i nâgehân olur
 
 
Evc-i hevâda sîl-i çekâçâk-ı tiğden
Âvâz-ı ra'd ü saika reh-güm-künân olur
 
 
Gâhî miyân-ı safla durur kendi tîğ-veş
Gâhî miyân-şikâf-ı sâf-ı düşmenân olur
 

 
Hakkaa benim o nâdire-perver ki her sözüm
Bir tuhfe gibi elden ele armağan olur
 
 
Tuttu cihanı debdebe-i kûs-i şöhretim
İşitmez anı gûşu hasudun girin olur
 
 
Anda liyâkat olsa ki ben lâf urup desem
Gelsün benimle var ise bir imtihan olur
 

 
Nef'î duâyâ başla ko da'vâyı (da'vîyi) kim duâ
Nazm âhirinde âdet-i nazm-âverân olur
 

 
Dönsün felekte sâgar-ı ikbâli gün gibi
Tâ anadek kl âhir-i bezm-i cihan olur
 
 
Mefûlü fâilâtü mefâîlü fâilün
 
 
Metin İncelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: Kaside.
Nazım birimi: Beyit.
Ölçüsü: Aruz.
Mef û lü / fâ i lâ tü / me fâ î lü / fâ i lün
 
Türü: Epik (hamasi) şiir.
Konusu: Dönemin ileri gelenlerinden Vezir Mu­rat Paşa'ya yapılan övgüler anlatılıyor.
Temi: övgü.
Kafiye şeması: aa/ba/ca/da/ea...
Dizelerin sonlarında yinelenen "olur" sözcükleri rediftir. Bunlardan önce gelen sözcüklerde ortak kafiye sesi "ân" olup tam kafiyedir.
 
Dil özellikleri:
a) Süslü, ağdalı, ağır, anlaşılması çok zor bir dil kullanılmıştır.
b) Yabancı söz ve tamlamalara gereğinden çok yer vermiştir.
c) "Ü", "ve" bağlacı anlamında kullanılmıştır.
d) Kimi fiiller Türkçedir: Olur, durur, başlar, yatur (yatar), doyar, görmeğe.
e) Kimi sözcükler günümüz kültür dilinde değiş­miştir: Yatur (yatar), ol (o), edilecek (ederek), anı (onu), gelsün (gelsin), çeküp (çekip).
f) "Urup" (söylemek), ko (bırak) sözcükleri o dönemin konuşma özelliğini gösteren sözlerdir.        ,
 
Söz Sanatları:
Kasidede kirpikler ok'a, sevgilinin saçı süpürge­ye, okun ucu ecele, şöhret davulun sesine, düşman kalesi topa, talih ve ikbal kadehe, tuğra saç kıvrımı­na benzetilerek teşbih (benzetine) sanatı yapılıyor. "Kahraman" sözcüğü, yiğit, cesur anlamlarında kulla­nılarak "tevriye"  sanatı yapılmış oluyor.
Sekizinci beyitte "doymak" sözcüğü de dayanmak, katlanmak anlamlarında tevriyeli kullanılıyor.
On ikinci beyitte ise "ok, siham, kavs, nişan, peykân" sözcükleri anlam­ca ilgili kullanılarak "tenasüp" sanatı yapılmış oluyor. İlk beyitteki oklara karşılık ikinci beyitte "peykân-ı tir"; "sihâm, kavs, nişan, peykân," sözcükleri anlam­ca ilgili kullanılarak "tenasüp" sanatı yapılmış olu­yor. İlk beyitteki oklara karşılık ikinci beyitte "peykân-ı tîr"; "sihâm-ı kazâ"ya karşılık "ecel-i nâ-gehân" anılarak "leff ü neşir" sanatı yapılmış oluyor. Onüçüncü beyitte "reh, güm, künân ile yıldırımın" yolunu şaşırdığı belirtilerek  "mübalağa"  (abartma) sanatına yer veriliyor.
 
İçerik Yönünden:
a) Nesib:
 
Yan bakışın kılıç çekerek kan saçar olur,
Gönlü yaralı âşıklara bile ecel güler yüzlü olur.
 
Senin bakışın o öfkeli kahramandır ki,
Öfkesi geçse bile acımasız olur.
 
Yan bakışın âşıklara soru sormaya başlasa,
Her kirpiğin durumu anlatırcasına bir tercüman olur.
 
Sende var olan bu naz ve anlamazdan gelen ba­kış,
Aşığın Hızır da olsa, canını verme nedeni olur.
 
Saçların, bazan kıvrılarak büklüm büklüm olunca,
Güzellik padişahının fermanının tuğrası olur.
 
b)        Girizgâh:
 
Yerde tutam tutam yatan kimi saçların da,
Sanki ülkeler fetheden (vezirin) eşiğinde süpür­ge olur.
 
c)        Medhiye:
 
Düşman hatlarını yaran o eşsiz yiğidin yücelik ateşi,
Kahraman ve Tehmeten'in zırhlarını bile eritir.
 
Savaş sırasında, düşmanın kanı ucundan aktığı sırada,
Onun mızrağını seyretmeğe gönüller doymaz.
 
Düşmanın kelleleri toprağa top gibi düştükçe,
Sanki atının ayağı ona cirit oyunu sopası olur.
 
Askerleri sıra sıra dizilip düşmana saldırınca,
Yer ve gökler dehşet çığlıklarıyla dolar.
 
Saldırının zelzelesinden yer sarsılmaya başlayın­ca,
Ortalığı kıyamet ve mahşer kargaşası kaplar.
 
Oklar, Tanrısal kaza yayının oklarına benzer,
Okların ucu ise ansızın gelen ecel olur.
 
Kılıç seslerinin gürültüsünden göklerde.
Gök gürültüsü ve yıldırım yolunu kaybeder.
 
Bazan kendisi ordusunun ortasında kılıç gibi durur,
Bazan da düşman saflarını ortasından yarıp par­çalar.
 
d)        Fahriye:
Doğrusu ben, en güzel söz söyleyen biriyim.
Benim her sözüm (şiirim) en değerli armağan olarak elden ele dolaşır.
 
Şöhret davulunun görkemli sesi dünyayı sardı.
Fakat beni çekemeyenlerin kulağı sağırdır, onu işitmez olur.
 
Çekemeyenlerde biraz yetenek olsa, ben de söz atıp:
Varsa gelsin, benimle yarışsın desem, iyi bir sınav olur.
 
e)        Tâc:
Nef'i artık iddiayı bırak, duaya başla.
Şiirin sonunda dua etmek, şairler arasında adet olmuştur.
 
f)         Dua:
 
Onun talih kadehi, dünya meclisi son bulunca­ya kadar,
Gökyüzünde güneş gibi dönsün dursun.
 
Araştırmalar:
 
a) Şiirin nesib (teşbih) bölümünde güzelin şu ni­telikleri anlatılıyor: Yan bakışları süzgündür. O, bakışlarıyla aman vermez birisidir. Âşıkların içinde bulunduğu durumu anlamazlıktan gelmekte, fazlaca naz etmektedir. Bukleli olan kıvrım kıvrım saçları, padişahın tuğrasına benzemektedir.
Güzel, bu nitelikleriyle âşıklarına karşı olan davranışlarında anlayışsız, hoşgörünüz ve acımasızdır. O, âşıklarına eziyet eden birisidir. Bu yüzden âşıklar, ölümü göze alacak bir duruma düşmektedirler.
b) Şiirde geçen "gamze'nin tiğ çekmesi" sözü, güzelin yan bakışlarıyla aşığının gönlünü yaralaması anlamında kullanılıyor. "Güzelin suale başlaması" sözü ise, âşıkları zor duruma sokan bir sınavdan ge­çirme anlamındadır. "Müjenin terceman olması" sözü de âşıkların gönüllerini ok gibi delip yaralaması an­lamına geliyor.
c) Girizgâh beytinde, şairin, nesib boyunca övdü­ğü güzele ait saçları, Murat Paşa'nın eşiğinde süpür­ge yapması övgüsünde içtenlik yoktur. Şair, Murat Paşa ile övdüğü güzel arasında bir ilişki olup olama­yacağını hiç düşünmemiş, sadece Murat Paşa'yı öve­bilmek için, güzelin saçlarını bir araç olarak kullan­mıştır, övgüsü, abartmalı olup içtenliksizdir.
d) Murat Paşa'nın övüldüğü beyitlerle savaş tasvi­ri yapılan beyitlerde gerçekçi bir övgü ve tasvir görülmüyor. Çünkü beyitlerde Murat Paşa'nın yaptığı işler, tarihsel olaylar anlatılmıyor, abartmalı savaş tasvirleri yapılıyor; Murat Paşa'nın bu savaş alanla­rında neler yaptığı belirtilmeye çalışılıyor. Ayrıca Murat Paşa'nın mitoloji kahramanı olan Kahraman ve Tehmeten ile karşılaştırılması, gerçekçi ve inan­dırıcı olmaktan uzak kalıyor. Savaş tasvirleri de ger­çek görüntüleri yansıtmıyor. Bu nedenlerle anlatım gerçekçi sayılmaz.
e) Nef'i, şiirin fahriye bölümünde yer alan 15-18. beyitlerde kendi şiirlerini övmektedir. Şair, bu be­yitlerde sırasıyla kendisini en güzel söz söyleyen (şi­ir yazan) şair olarak övüyor. Çekemeyenlerin kendisini anlamazlıktan ve duymazlıktan geleceğini söylüyor. Şiiri yazmakta usta olduğunu söyleyerek bu alanda herkesle yarışmaya hazır olduğunu belirtiyor.
N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990
 

SON EKLENENLER

Üye Girişi