Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Yazarları belli olan ağıtlar yanında, ortak halk ede­biyatına ait birçok ağıtlar vardır. Bu ağıtlar dörtlüklerle söylenir ve dörtlük sayısı sınırlı değildir. Bazı kimseler bu türe destan, ya da türkü derler ki çok yanlıştır. Çünkü destan ve türküdeki nitelikler tamamıyla başkadır. .

Ortak ağıtlar, daha çok genç kızların, yiğit delikan­lıların ölümlerine yakınmak için söyledikleri manzumeler­le, bir gelinin, baba evinden ayrılmanın verdiği üzüntüyü ifade etmek yolunda sıraladığı mısralardan meydana ge­lir. Buna ağıt yakma denir. Ağıtların özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Genellikle acı verici, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsüdür. Burada söz konusu edilen acı verici, üzücü olayın en yaygın biçimi ölümdür. Ancak ağıtın doğal afet ya da hastalık gibi çaresizlikler karşısında söylendiği de olur.
  • Ağıtın söylenme amacı genellikle korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları dile getirmektir.
  • Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilir.
  • Ağıtlar, ölen ya da başından acı bir olay geçen kişinin iyiliklerini, yiğitçe davranışlarını ve görüp geçirdiği önemli olayları konu edinir.
  • Belli geleneksel hareketler eşliğinde kendine özgü ölçü ve uyaklarla söylenir.
  • Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu’nun hemen her yerinde ağıt geleneğinin izlerine rastlanır.
  • Ağıtlardan anonim folklor ürünleri sayılır. Türkçede 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok 8 hecelilere rastlanır.
  • Erkeklerin de söylediği olur, ancak ağıt daha çok kadınlar tarafından söylenir.
  • Bu sanat ürünü gösteri özellikleriyle tiyatroya, söyleyiş özellikleriyle de şiire benzer.
  • Ağıtlar türkü ve destan ile yakın ilişki içindedir.
  • Halk Edebiyatındaki “ağıt”ın İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatındaki şekli “sagu” Divan Edebiyatımdaki şekli ise “mersiye”dir.
  • Türk kültüründe oldukça köklü bir maziye sahip olan ağıt ve ağıt söyleme veya ağıtçılık geleneği, çeşitli Türk boyları tarafından günümüze kadar yaşatılan ortak en eski geleneklerden birisidir.
  • Orhun Abideleri’nde "Sıgıt" ve "Sıgıtçı" olarak gördüğümüz ağıt ve ağıt söyleme geleneği, Türk boylarındaki dil ve gelenek farklılaşması ile geniş bir coğrafyaya dağılma sebebiyle çeşitli kelimelerle adlandırılmıştır. Bazı Türk boylarında, bugün, ağıt ve ağıt söyleme geleneğiyle ilgili şu kelimelere rastlamaktayız:
  • Çin Halk Cumhuruyeti' ne bağlı Doğu Türkistan' da yaşayan Uygurlar ağıt türü şiirlere "Mersiye koşukları", Kuzey Kafkasya' da yaşayan Kıpçak lehçesiyle konuşan Karaçay - Malkar Türkleri; "Küv", Kerkük Türkleri; "Sazlamağ", Kırım Tatarları; "Taqmaq" adını vermektedirler.
  • Ağıda, Özbekler; "Matemname", Kazak ve Kırgızlar; "Coktav", Azeriler; "Ağı", Batı Türkistan sahasında yaşayan Türkmenler; "Ağı", "Tavs", "Tavşa", Kuzey Kafkasya'da ve Dobruca'da yaşayan Nogaylar; "Bozlau/Bozlaw", Başkurtlar; "Mârsiya âytiv", Kumuklar; "yas", Gagauzlar; "dizmek" adını verirler.

 

Ortak halk edebiyatı ağıtına bir:

Kerbelânın suyu çağlayıp akar

Susuzlar uzaktan su deyip bakar

Hararetten ciğerim hep yanar

İki gözüm nuru İmam Hüseyinim

 

Yazarı belli olan ağıt örneği:

 

AĞIT

Gönül gülşeninin bir kumru kuşu

Akıttı gözümden kan ile yaşı

Kuldan değil kâşâ Hallâk'ın işi

Yenice açılan gül elden gitti.

 

Ateşi var yüreğimin başında

O benden ayrıldı yazın kışında

Kânunusaninin yirmi beşinde

Öpüp okşadığım el elden gitti

 

Her sabah benimle kalkardı bile

Bir Cuma günü sevk ettim yola

Ağlama evlâdım git güle güle

Henüz baba diyen dil elden gitti

 

Evvelden giymiştim aşkın tacını

Derdim Mevlâm göstermesin acını

Nihayet zayettim can ilâcını

Eyvah güvendiğim dal elden gitti

 

Yıktım artık kalbim evin şeddini

Gönül simden geri bilsin haddini

Toprak incitmesin Cemalettini

Boynuma dolanan kol elden gitti

 

Ona emri veren Hallâk-ı Settar

Merhamet kânıdır sandım bağışlar

Mademki istemiş anda hikmet var

Saçı sırma tel elden gitti

 

Fehmî'ya rüyada bildirdi

Allah Uyanıp inandım «Âmentübillâh»

Ağlama anası de «İnnâllllâh»

Biz kara giyelim al elden gitti

FEHMİ

 

ATATÜRK’E AĞIT

Sana diyom sana Mustafa Kemal 

Riyakâr kulların yalandan yanar 

Bu dünyada senin başına döner

 

Saraya gel Gazi baba saraya 

Sen düşürdün bir soğukluk araya

 

Işık dünya başımıza dar geldi 

Gazi baba hepisinden zor geldi

 

Saraya gel Gazi baba saraya 

Sen düşürdün bir soğukluk araya

 

İstanbul'dan Ankara'ya yürüdü tren 

Moskof un kralı salına duran

 

Saraya gel Gazi baba saraya 

Sen düşürdün bir soğukluk araya

 

Paşalar içinde Gazi'dir süslü 

İresmi geçitte de milleti yaslı 

Sarayın içinde kılıcı paslı

 

Saraya gel Gazi baba saraya 

Sen düşürdün bir soğukluk araya 

 

İsmet kondu sarayına yurduna 

Ağladı askerin düştü ardına 

Anan kızı olsayıdı yanandı derdine

 

Saraya gel Gazi baba saraya 

Sen düşürdün bir soğukluk araya

 

İstanbul'un etirafı denizden avlu 

Ne bir kızı kalmış nede bir oğlu 

Saraydan eğlenmez Paşa'nın göynü

 

Saraya gel Gazi baba saraya 

Sen düşürdün bir soğukluk araya 

(Emirdağ Yöresine Aittir.)

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi