Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

DEYİŞ

Türk halk edebiyatı ve mûsikisinde türkü, mâni, koşma gibi nazım şekilleriyle yazılan ezgili şiir türlerinin genel adı.

Türkçe “demek” fiilinden türetilmiştir. Anadolu'nun birçok yerinde aynı kökten gelen değişik şekillerine rastlanan keli­me sözlükte "söz söyleyiş, anlatma biçi­mi, üslûp; halk edebiyatında türkü, des­tan, nefes, tekerleme, koşma gibi hece vezniyle yazılmış şiirlerin genel adi; bes­te, makam; tarikat esaslarına uygun ola­rak söylenmiş şiir; halk şairlerinin kar­şılıklı mâni, türkü, ezgi söylemesi" gibi anlamlara gelmektedir. Anadolu'nun çe­şitli bölgelerinde "deyiş doğdurmak, de­yiş düzmek" gibi tabirler türkü ve ağıt yakmak mânasında kullanılmaktadır. Ay­rıca bazı yörelerde kadınların tek başı­na veya karşılıklı söyledikleri mânilere de deyiş adı verilmektedir. Dîvânü lugâti't-Türk ve Kutadgu Bilig'de bulun­mayan deyiş kelimesine Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin (ö.1273) Türkçe bir gazelindeki "Hemmin çakır içer men hem min tiyiş bilür men" mısraında "tiyiş" şeklinde rastlanmasından hareketle ke­limenin XIII. yüzyıldan itibaren Anadolu'­da kullanılmaya başlandığı söylenebilir. Daha sonraki yüzyıllarda meydana geti­rilen eserlerde ve cönklerde, anonim halk edebiyatı ve âşık edebiyatı metinlerinin üzerine bu kelimenin " deniş, de­ğiş" imlâlarıyla yazıldığı da görülmek­tedir.
 
Türk halk edebiyatında hece vezniyle ve ezgi eşliğinde söylenen manzumeler için kullanılan deyiş öğretici, eğitici, öğüt verici konular yanında daha çok Alevî-Bektaşî edebiyatı ve mûsikisinde dinî-tasavvufi inancı ve tarikatın ilkelerini an­latan şiirlerin genel adıdır. Şehir Bekta­şîliğinde bestelenmiş manzumelere "ne­fes" denilmesine karşılık daha çok Do­ğu Anadolu'da görülen köy Bektaşîli­ğinde deyiş kelimesi yaygındır. Öte yan­dan bilhassa Sivas, Tokat, Çorum, Ma­latya, Tunceli, Maraş, Muş, Erzincan ve yörelerindeki saz şairleri (âşıklar), ken­dilerine ait şiirlerin veya eski âşıkların mahallî ezgi kalıplarına uydurarak söy­ledikleri şiirlerinin bir bölümüne de de­yiş adı vermektedirler (bk. âşIk musikisi). Halk arasında "deyişçi. deyişatçı" gi­bi sıfatlarla anılan şairlerin, çoğunlukla mahlas kullanmadan söyledikleri ağıt-mersiye türü şiirler de deyiş olarak ad­landırılır. Ayrıca halk dilinde âşıkların ay­nı ayağı kullanarak karşılıklı şiir söyle­melerine Doğu ve Güneydoğu Anadolu'­da "deyişme" (atışma) adı verilir. Âşık ede­biyatı ve mûsikisinde geniş bir yeri olan deyiş günümüzde "âşıklama" denilen bir başka tür ile karıştırılmaktadır. Halk ara­sında yaygın olmayan bu terim, son elli yıldan bu yana özellikle halk mûsikisi sanatçıları tarafından kullanılmaktadır. Âşıklama, aslında âşık tarzı çalıp söyle­meyi simgeleyen üslûbun adıdır.
 
Geniş bir repertuvar oluşturan deyiş­lerin koşma nazım şeklinde yoğunlaştığı bilinmektedir. Özellikle âşık tarzı deyişler sekizli ve on birli hece vezniyle, anonim halk edebiyatı içinde yer alan deyişler ise beş, yedi, sekiz ve on bir heceli kalıp­larla söylenmektedir. Âşık mûsikisinde hece vezni dışında daha çok aruzun re­mel bahrinde "fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbı ile söylenmiş deyişler de vardır.
 
Türk halk mûsikisi içinde yer alan de­yişler ya vokal (ses) veya vokal - enstrü­man beraberliğiyle söylenir. Deyişlerin koro halinde okunduğu durumlar ise nâ­dirdir. Türk halk mûsikisinin iki büyük formu olan uzun hava ve kırık havaların her ikisinde de deyiş örneklerine rast­lanmaktadır. Ancak uzun hava tarzında olan deyişler daha azdır. Ayrıca her iki formun birlikte kullanıldığı karma de­yişler vardır ki bunlarda serbest kısım (uzun hava) daha çok ezginin başında yer alır.
 
Deyişlerin, karmaşık bir müzikal özel­lik göstermesi sebebiyle biçim olarak kesin kurallar içinde incelenmesi müm­kün olmamaktadır. Genellikle sade bir melodi ile örülü olan deyişler en az dört, en çok on iki, nadiren de on üç ses içe­risinde seyrederler. Melodi seyri çoğun­lukla inici, bazan da çıkıcı-inicidir. Deyiş­lerde uşşak, hüseynî, karcığar, muhay­yer, hicaz, rast gibi basit makamların ya­nında segâh, nikriz, sabâ gibi birleşik makamların da kullanıldığı görülmekte­dir. Ancak bu makamların hiçbiri başlı başına klasik mûsikideki makam özel­liklerini taşımayıp daha çok halk sanat­çısının kendi muhayyilesinde şekillendir­diği çeşniler olarak görülür. Bu çeşniler, mahallî sanatçılar tarafından çeşitli melodi kalıpları halinde tesbit edilmiş olup aynı ezgi ile değişik pek çok şiir türü ve âşık deyişi okunabilmektedir.
 
Deyişlerde iki, üç ve dört zamanlı ana usullerle bunların üçerli şekli olan altı, dokuz ve on iki zamanlı usuller kullanıl­dığı gibi beş-dokuz zamanlı birleşik usul­lerin değişik düzümlü biçimleri de kul­lanılmaktadır. Bu arada karma usuller­de deyiş örneklerine de rastlanmaktadır. On-on dokuz, yirmi bir-yirmi üç, yirmi beş, otuz, otuz üç zamanlı usuller bunla­ra dâhil edilebilir. Usullerde ve makam­larda yer alan örnekler halk mûsikisinin her formundaki deyişler için geçerlidir. Deyişlerin icrasında en fazla kullanılan enstrüman bağlamadır. Çeşitli ebatlardaki bağlamaların yanında def, darbu­ka, kemane gibi sazların da deyişlere eşlik ettiği görülmüştür.
 
Bugüne kadar resmî kuruluşların gerçekleştirdiği derleme çalışmalarında 2000'e yakın deyiş ezgileriyle birlikte tesbit edilmiştir. Ancak özel derlemele­rin eklenmesiyle bu sayının daha da art­ması mümkündür.
 

Bibliyografya:
 
Derleme Sözlüğü, Ankara 1969, IV, 1446 1447; Güvâhî, Pend-nâme: Öğütler ve Atasözleri (haz. Mehmet Hengirmen), Ankara 1983 s. 123; Köprülü, İlk Mutasavvıflar (Ankara 1984) s. 246-247; a.mlf.. Edebiyat Araştırmaları I, s 210-211; Halil Bedi Yönetken, Derleme Notları, İstanbul 1966, s. 78-101; Abdülbâki Gölpınarlı. Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, İstanbul 1977, s. 95, 251-252; Orhan Şaik Gökyay. "Cönkler Üzerine", Folklor ve Etnografya Araştırmaları, İstanbul 1984, s. 123; Şükrü Elçin. Akdeniz'de ve Cezayir'de Türk Halk Şairleri, Ankara 1988, s. 175, 215; M. Şerefeddin [Yaltkaya], "Mevlânâ'da Türkçe Kelimeler ve Türkçe Şiirler", TM, W (1934), s. 162; Mahmut Işıtman, "Deyiş ve Deyişat",TFA, XVIII/346 (1978), s. 8333; Melih Duygulu."Nurhak Bektaşilerinde Nefes Söyleme Geleneği", Cem, sy. 13, İstanbul 1992, s. 24-25;"Deyiş", TDEA, II, 284; ML, III, 641; Öztuna,™, 1,222.          
 

Melih Duygulu, dia,9.c.

 

ÖRNEK DEYİŞ:
Adilem sen naçarsın
İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olanda
Gönlüm nere kaçarsın

Ağam derim naçanm
İnci mercan saçarım
Dünya deniz olunca
Ben kuş olup kaçarım

Adilem sen naçarsın
Lal ü gevher saçarsın
Ben bir şahin olunca
Yavrum nere kaçarsın

Ağam derim naçarım
 La’l ü gevher saçarım
Sen bir şahin olunca
Ben yerlere kaçarım

Adilem sen naçarsın
La’l ü gevher saçarsın
Ben Azrail olunca
Kuzum nere kaçarsın

Ağam derim naçarım
La’l ü gevher saçarım
Sen Azrail olunca
Ben cennete kaçarım

SON EKLENENLER

Üye Girişi