Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

HASAN RIZA SOYAK'TAN HATIRALAR

Atatürk Nasıl Çalışırdı?

Atatürk, çalışmaları sırasında zaman, mekân hatta imkân mefhumlarıyla katiyen alakalı değildi. Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun resmî, millî veya vatani bir vazife tahakkuk etti mi derhâl onun ifasına ça­lışırdı. Çok defa herhangi bir gezi anında, kırda, bayırda ısrarı üzerine otomobil içinde çalıştığımız ve evrak tetkik ettiğimiz zamanlar olmuştur. Eğlenirken beni veya bir vazifeliyi görünce derhâl: "Beni mi istiyorsu­nuz?" der ve müspet cevap alınca eğlenceyi bırakır ve vazifeliyi takip ederdi. Bütün vazifeliler, maiyetinde çalışanlar kendisini her karar verdi­ğimiz dakikada, uykuda olsa bile uyandırmak salahiyetini haizdik. Ata­türk, eline gelen bir işi bitirmeden asla rahat etmezdi. Zaruret mevcut de­ğilse işi ileriye bırakmak âdeti değildi; bazen hiç durmadan okuduğu, kırk sekiz saat çalıştığı vakitdir

İki Gün, İki Gece Durmadan Okunan Kitap

Bir İstanbul seyahatinden Ankara'ya dönmüştüm. Derhâl köşke gittim, hizmetçilere Atatürk'ün ne vaziyette olduğunu sordum. "İki gün, iki gecedir mütemadiyen okuyor, birkaç defa banyo yaptı ve şezlongda isti­rahat etti." dediler. Hemen yatak odasına girdim. Atatürk, koltuğa bağdaş kurmuş oturuyordu. Ekseriya bu şekilde otururdu. Bana:

Hoş geldin, dedikten sonra:

Elime bir kitap geçti, bilmem ne zamandan beri okuyorum, diye ilave etti.

—Yorulmadınız mı paşam, diye sordum.

—Hayır, dedi. Yalnız gözlerim yaşarıyor, fakat onun da çaresini bul­dum. Biraz tülbent aldırttım ve parça parça kestirttim, bu parçalarla göz­lerimi siliyorum.

İşte bu misal Atatürk'ün çalışmada zaman mefhumunu tanımadığını gösterir.

Atatürk, her vazifelinin üzerine aldığı işleri aklını, zekâsını ve kanuni salahiyetlerini son haddine kadar kullanarak zamanında halletmeye çalışmasını ve mesuliyet deruhte etmekten çekinmemesini isterdi. Alakalı ve vazifelilerin mütalaalarını dinlemeden hatta kendileriyle müzakere etmeden bir mesele hakkındaki noktainazarını bildirmezdi. Ben, maiyetindeki bütün vazife hayatım esnasında konuşmadan ve fikir teati etmeden bir emir aldığımı hatırlamıyorum. Aynı zamanda birçok konuşmalarımızda kendisine aklıma gelen herhangi bir mütalaayı arz etmekten çekinmek hissine kapıldığımı da hatırlamıyorum.

Tetkike dayanamayan istihzalara çok sinirlenirdi. Bu şekilde hareket edenlere:

— Senin kafan işlemiyor mu, bir mütalaan yok mu, derdi. Kafası işlemeyen ve her ne sebep olursa olsun kafasını yormak lüzumunu duy­mayan insanları müspet ve semereli iş yapmak kabiliyetinden mahrum, manasız ve çekilmez mahlûklar telakki ederdi.

Bir vazifenin ifasında içerisinde bulunduğu imkân ve şartlarını hiç nazarı dikkate almadığına ise bütün hayatı şahittir. Bu hasleti, hesapsız kitapsız hareketlerden ve maceralardan dikkatle ayırmak lazımdır. Çünkü Atatürk'ün hayatında hiç mevcut olmayan şey, maceradır. Bütün hareket­leri eşsiz ve derin bir ileri görüşe, en ince hesaplara müstenittir. Bundan dolayıdır ki her teşebbüsünde muvaffak olmuştur.

Hasan Rıza Soyak

İLGİLİ İÇERİK

ANI NASIL YAZILIR?

ANI İLE BİYOGRAFİ ARASINDAKİ FARKLAR

ANI (HATIRA) TÜRÜ VE ÖZELLİKLERİ

MÂZÎDEKİ HÂTIRALAR

GÜNLÜK

GÜNLÜK-2

GÜNLÜK ÖRNEKLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi