Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

AŞIK RUHSATİ HAYATI VE ŞİİRLERİ

(ö. 1911 [?]) Halk şairi

Sivas'ın Kangal ilçesinin Deliktaş köyün­de doğdu. Bir şiirinde.

"Elli birde zuhur edip

Doğup cihana geldim ben"

diyerek 1251'de (1835) doğduğunu belirtir. Ancak diğer bir şiirinde, "Sene bin iki yüz yetmiş yedide / Benim de yaşıma elli dediler" di­yerek 1277'de (1860) elli yaşında olduğu­nu söylemesi bu bilgiyle çelişmektedir. Asıl adının Mustafa olduğu.

"Mustafa'dır öz adım

Mahlasım Ruhsat koydum"

mısralarından anlaşılmaktadır. Babasının adı Şeyh Mehmed, annesinin adı Safiye'dir. Deliktaş'ta doğup orada yaşadığı için uzun sü­re Deliktaşlı Ruhsatî diye anılmıştır. "De­dem vilâyeti gitsem Tonus'a" mısraından hareketle soyunun Tonus'tan (Altınyayla ilçesi) Deliktaş'a geldiği ileri sürülmekte­dir.

"On ikime kadem bastım başıma kıldım nazar

Peder mâder gitti yetim yaşıma kıl­dım nazar"

beytinde on iki yaşındayken hem annesini hem babasını kaybettiğini belirten Ruhsatî dört evlilik yaptığını ve bu evliliklerden yirmi üç çocuğunun oldu­ğunu söyler

(Eğer nikâhtan sorarsan dör­dü bitirdim tamam

Eğer evlâttan sorar­san yigirmi üçtür heman). Ruhsatî ömrü boyunca hanımlarının ve çocuklarının ölü­münden dolayı büyük acılar çekmiş, hep geçim sıkıntısı içinde yaşamış, Deliktaş'ta azeblik, çobanlık, amelelik, yarıcılık, su bek­çiliği ve duvarcılık yaparak geçimini sağla­maya çalışmıştır.

"Şevketlüm bir defa teb­dil kıyafet

Gezmek vecîbe-i zimmetinizdir

Memleketin bir tutarı kalmadı

Düz­mek vecîbe-i zimmetinizdir"

dörtlüğüyle başlayan şiirinde devlet ricalini kötülediği için bir süre hapsedilen Ruhsatî'nin öm­rünün sonuna doğru köyünde imamlık gö­revinde bulunduğu söylenmektedir.

Ruhsatî'nin bir köy şairi olduğu ve ye­terli tahsil görmediği kanaati yaygındır. Ancak büyük ihtimalle Arap kaynaklı olan, halk tarafından aşk hikâyeleri ve cenk ki­tapları gibi ilgi gören Uğru ile Kadı hikâ­yesini (nşr. Doğan Kaya, İstanbul 1985) naz­ma çekmesinden, şiirlerinde âyet, hadis ve kelâm-ı kibara yer vermesinden Arapçaya yabancı olmadığı, bir caminin inşası için söylediği,

"Târihini tarh eyledim hesâb-ı ebced ile

Biri gayın birisi şîn bâ ile ta­mam"

mısralarından ebced hesabını bil­diği anlaşılmaktadır.

Şiirlerinde "Ruhsat, Ruhsat Baba, Âşık Ruhsat" mahlasları yanında en çok "Ruh­satî" mahlasını kullanan şaire bu mahla­sı Sivas'ın Karabaşı köyünden Şeyh İbra­him Efendi vermiştir. "Bir zaman İcâdî bir zaman Cehdî / Şimdi de Ruhsatî Baba de­diler" beytinde işaret edildiğine göre şair önce "İcâdî" ve "Cehdî" mahlaslarını kul­lanmışsa da bu mahlaslarıyla şiirleri yok­tur. İrticalen güzel şiirler söyleyen, ancak saz çalamayan şair ömrü boyunca arzu ettiği şöhrete kavuşamamıştır. Ruhsatî'­nin bazı saz şairleri gibi hem hece hem aruz ölçüsüyle şiirleri varsa da onun şairlik gücünü yansıtan şiirleri hece vezniyledir. 500'e yakın şiirinin yarıdan fazlası koşma­dır. Diğerlerini semai nazım biçimiyle ve aruz ölçüsüyle söyledikleri oluşturur. Ge­nellikle üç beş dörtlükten oluşan şiirleri öl­çü, durak, kafiye ve redif bakımından sağ­lam sayılabilecek bir yapıya sahiptir. Dili­nin sade olması, aşk, ölüm, gurbet, yok­sulluk, zamandan şikâyet, din, tabiat gibi konuları etkili biçimde dile getirmesi Ruh­satî'nin önemli özellikleridir. Ruhsatî şiir­lerinin bir bölümünde bir âşık gibi kalbi heyecanla çarpan, tabiattan zevk alan, toplumun bozuk yönlerini gören bir saz şairi, bir bölümünde öğüt veren, fâni gü­zelliklere aldanmayan, mütevekkil bir der­viş edasındadır. Vehbi Cem Aşkun dinî öğe­lere fazlaca yer veren Ruhsatî'nin Nakşi­bendî, M. Fuad Köprülü ise Bektaşî oldu­ğunu söylerken onun hakkında geniş bir araştırma yapan Doğan Kaya şiirlerinden hareketle Nakşibendî olduğunu ortaya koymuştur (Âşık Ruhsatî, s. 23-24). Âşık edebiyatı içinde bir âşık kolunun kurucu­su sayılan Ruhsatî'nin birçok şiiri günü­müzde türkü ve ilâhi olarak söylenmek­tedir.

Ruhsatî'nin ölüm tarihi kesin olarak bi­linmemekte, M. Fuad Köprülü onun 1899'-da, Kadri Özyalçın - Kemal Gürpınar 1901'-de, Vehbi Cem Aşkun ile Eflatun Cem Gü­ney ise 1911'de vefat ettiğini söylemek­tedir. Şiirlerinde yaşının yetmişe dayandı­ğını belirtmesi, 1903'te Sivas valisi olan Reşid Paşa'dan ve Sultan Mehmed Re-şad'ın saltanatından (1909-1918) söz et­mesi 1911 yılında öldüğü yolundaki görü­şü daha güçlü kılmaktadır. Mezarı Delik­taş'ta kendisinden önce ölen oğlu Âşık Minhâcî'nin yanındadır. Taşında,

"Ruhsatî Azrail gezer kastıma

Hakkım helâl olsun eşim dostuma

Bir belli taş dikin başım üstüne

Bir gün devir döner belirsiz olur"

dörtlüğünün bulunduğu mezar 1970'li yılların başında Sivas Valisi Celal Kayacan tarafından yaptırılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Kadri Özyalçın. Deliktaşlı Ruhsatî, I. Kitap, Si­vas 1936; a.mlf. - Kemal Gürpınar, Deliktaşlı Ruhsatî, 11. Kitap, Sivas 1938; Vehbi Cem Aşkun, Büyük Halk ve Saz Şairi Ruhsatî, Sivas 1944; M. Fuad Köprülü. Türk Saz Şairleri, Ankara 1962, s. 539-540, 575-588; F. Erömer, Deliktaşlı Ruh­satî, İstanbul 1963; Eflatun Cem Güney - Çetin Eflatun Güney. Âşık Ruhsatî: Hayatı ue Şiirleri, İstanbul 1963; Doğan Kaya. Ruhsatî'nin Uğru ile Kadı Hikâyesi, İstanbul 1985; a.mlf., Sivas'ta Âşıklık Geleneği ue Âşık Ruhsatî, Sivas 1994; a.mlf.. Âşık Ruhsatî, Sivas 1999; Nurettin Albayrak. Ruhsatî, İstanbul 2001; "Ruhsatî", TDEA,VII, 357.

Nurettin Albayrak, diyanet islam ans. 35

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

Oldukça 

Sen ne korkuyorsun Dede Bektaşi
Hünkar Hacı Bektaş Veli oldukça
Elbet ki cennetin kapısın açar
Cömertlerin piri Ali oldukça

Bilir bilmez eksik değil günahım
Gafur ismi ile beraber ahım
Hasan Hüseyin'dir elde penahım
Cennet bahçesinin gülü oldukça

Muhabbetin eser koydu bu cana
Canım kurban olsun gül-i hubana
Aciz kölesiyim atmaz yabana
Selman Kamber Kızıldeli oldukça

Doğruca yol sürdü Musa-yı Kazım
El ne derse desin sana ne lazım
Cafer-i Sadık'tır dilde niyazım
Dünya ucdan uca dolu oldukça

Ne mümkün ki muhabetten kesilem
Aşk yolunda dolmuş iken esilem
On dört masum-ı pak elde vesilem
Cümlesi bir kökün dalı oldukça

Allah Muhammed'i sevdi halk etti
Rahmetine kullarını gark etti
Aşık Ruhsat hikmetini fark etti
Kerbela'nın kanlı seli oldukça

Ruhsati

Ne Dedim Neme Küstün

Ne dedim neme küstün
Mevladan bulasıca
Gel beri barışalım
Viranda kalasıca

Nola sevdiğim nola
Kolun boynuma dola
Emeği gidip sesle
Boş yere yelesice

Bak şunun cunbuşuna
Ker (rastık) çekmiş kaşına
Pişman olup işine
Saçını yolasıca

Seni sevdim derinden
Kan kaynar damarından
Güzellik defterinden
İsmini silesice

Niçin eviçten uçan
Niçin ağ göğsün açan
Niçin Ruhsat' tan kaçan
Hey benim olasıca

İLGİLİ İÇERİK

HALK EDEBİYATI ŞAİRLERİ

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞAİRLERİ

AŞIK RUHSATİ ŞİİRLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi