Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

AZMİZADE HALETİ HAYATI ve ESERLERİ

Haleti, edebiyatımızda rubaileri ile ün yapmıştır. Şairin Dîvân'ı vardır. Yazma halindeki divanında rubaileri bulunmakla birlikte şiir mecmuaları içerisinde de Haleti'nin ru­baileri ayrıca yer almıştır. Edebiyatımızda rubai tarzının en usta temsilcisi olarak bilinen Azmîzâde Haleti, kendisini İranlı ünlü şair Ömer Hayyamla karşılaştırır ve onun kadar güzel rubai yazdığını söyler. Bazı kaynaklarda Hâlet'den "Hayyam-ı Rum" diye söz edil­mesi onun Hayyam gibi tanınmış olduğunun ifadesidir. Haleti, şairliğinin yanı sıra âlim­liği ile de döneminde ün kazanmıştır. Dîvân'indan başka Sâkînâme'si ve Münşeatı var­dır.

(Mine MENGİ, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yay., Ankara 2002.)

 

Azmîzâde Haleti

Asıl adı Mustafa olan Hâletî iyi bir medrese tahsîli görerek yetişti. Hoca Sa’deddîn Efendiden icâzet (diploma) aldı. Yirmi bir yaşında iken kırk akçe maaşla Hâce Hâtun Medresesi müderrisliğine (hocalığına) tâyin edildi. Birçok medresede ve Sahn-ı Süleymâniye’de müderrislik yaptıktan sonra 1602’de Şam iki yıl sonra da Kahire kâdılığına (hâkimliğine) tâyin edildi. Mısır Emîr-ül-Ümerâsı Hacı İbrâhim Paşa asker isyânı netîcesinde şehid düşünce onun yerine geçti. Fakat asâyişi temin edemediği için azledildi. İki yıl açıkta kalan Hâletî 1606’da Bursa kâdılığına getirildi. Bursa’nın Kalenderoğlu tarafından kuşatılarak yağma edilmesinden sonra şehirden ayrılmak mecbûriyetinde kaldı.

1611’de Edirne kâdısı olan Hâletî Yahyâ Efendinin yerine İstanbul kâdılığına getirildi. Daha sonra Mısır kâdısı oldu. Sultan Dördüncü Murat’ın cülûsundan (tahta geçmesinden) bir ay sonra Anadolu kazaskerliğine getirildi ise de bir yıl sonra ayrılmak mecbûriyetinde kaldı. 1627 yılında Rumeli Kazaskerliğine tâyin edilen Hâletî bir yıl sonra Silistre arpalığı ile emekliye ayrıldı. 1631 yılında İstanbul’da vefât etti. Sofular’da evinin karşısında tâmir ettirdiği mektebin bahçesine defnedildi.

Meslekî hayatı yüksek mevkilerde geçmekle beraber gerek devrinin içinde bulunduğu sosyal idari ve siyasi durum; gerek idare kabiliyetinden mahrum olması gerekse bazı ters işlerin neticesinde bu mevkîlerde uzun süre kalamamıştır. Talebesi olan Atâî Şakâyık Zeylinde onun hakkında; “Doğru çalışkan ilme ve kültüre son derece düşkün geniş bilgili cömert iyi niyetli sözü sohbeti dinlenir bir zât idi.” demektedir.

Devrinin ileri gelen âlimlerinden olan Hâletî Efendinin ölümünden sonra evindeki kütüphânede bilfiil okunup kenarlarına not konulmuş açıklamalar yapılmış üç-dört bin eser bulunmuştur. Âlimliği yanında diğer meşhur bir yönü de şâirliğidir. Hâletî gazel ve kasîdelerinden çok rubâîleriyle tanınmış bir şâirdir. Özel ve meslekî hayatında karşılaştığı acılı hâdiseler ve hayâl kırıklıklarından akisler taşıyan Dîvân’ındaki rubâî dışındaki şiirlerinden çoğunluğunda yüksek bir şâir hüviyeti görülmez. Dîvân’ı ve Üçüncü Sultan Mehmed’e sunduğu kasîdesi edebî bakımdan önemli bir değer taşımakla berâber devrinin Nef’î Nâbî Neşâtî gibi meşhur şâirlerinin eserleriyle karşılaştırılınca nisbeten sönük kalır. Hâletî tasavvuf konularını Türk şâirleri içinde hemen hemen hiç kimsenin başaramadığı bir ustalıkla rubailer ile ifâde etmiştir.

 
Eserleri

Azmizâde Hâletî’nin Dîvân’ı yanında çeşitli ilmî eserleri de vardır. Bunlardan bâzıları şunlardır:

1) Menâr Şerhi Hâşiyesi

2) Dürer ve Gürer Hâşiyesi

3) Muğn-il-Lebîb Şerhi

4) Enîs-ül-Ârifîn fî Tercümet-i Ahlâk-i-Muhsinî

5) Hidâye ve Miftâh şerhlerine Ta’likât

6) Sâkînâme Şehnâme vezninde yazılmış yaklaşık 520 beyitten meydana gelmiş uzun bir manzûmedir. On beş ayrı makâleden meydana gelmiştir.

7) Münşeât: Resmî yazılardan meydana gelen yazı ve mektupları ile kendi hayâtı ve yaşadığı devrin olayları anlatılmaktadır.

Haletî denince akla gelen 2. kişi birncisi azmısadettinRubâîyât-ı Hâletî’dir. Kâfiyelerini son harflerine göre tertib etmiştir. Meşhur Şâir Nedim bile onun için

“Hâletî evc-i rubâîde (rubâî burcunda) uçar ankâ gibi” demektedir.

Bir rubai örneği

Esrârını dil zaman zaman söyler imiş
Hengâme-i gamda dastan söyler imiş
Aşk ehli olup da mihnet-i hicrâne
Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş

-Günümüz türkçesiyle-

Gönül sırlarını zaman zaman söylermiş.
Gama düştüğü zaman destan söylermiş.
Âşık olup da ayrılık acısına
Ben sabrederim diyen yalan söylermiş.

İLGİLİ İÇERİK

AZMİZADE HALETİ KİMDİR?

RUBAİLER - AZMİZÂDE HÂLETÎ (ö. 1631)

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

AZMİZADE HALETİ ŞİİRLERİ
 

SON EKLENENLER

Üye Girişi