Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

SAYFA:8/71-80
 
71-EŞSİZ YÜREK( ATATÜRK )- OĞUZ KÂZIM ATOK

Bildiğimiz bir insandı Mustafa Kemal
Onu bizden ayıran tek şey
Destanlardan ötelere götüren
Yalnız o yürek.
Atarak üstünden rütbelerini
Kolay mı dünyaya dikelmek
Olmuştu o günler bütün milletin
Özü, gücü O yürek.
Ne vakti, ne bahtı vardı Mustafa Kemal'in
Gözüne kestirdi mi bir kez nedek
Yapamazdı onun yaptığını kimse,
Yalnız ondaydı o yürek.
O yürek olmasa neye yarar,
Kartal bakışları övmek
Mustafa Kemal'i Mustafa Kemal eden
Bence o eşsiz yürek.
"Öldü" diyemiyorum bir türlü
Ne acı vakitsiz ölmek
Yine duyuyoruz, düşünüyoruz ama,
Nerede o yürek.


ON KASIM - VASFİ MAHİR KOCATÜRK

Bayrak yarıya çekilmiş,
Atatürk’üm öldü diye.
En son yaprak da dökülmüş,
Atatürk’üm öldü diye..

Irmaklar yaslı çağlamış,
Ağaçlar sessiz ağlamış,
Vatan karalar bağlamış,
Atatürk’üm öldü diye..

Sürü yas tutmuş ovada,
Kuşlar susmuş yuvada,
Rüzgar esmez olmuş dağda,
Atatürk’üm öldü diye..


GAZİ'YE -YAŞAR NABİ NAYIR

İsmini eserinle nakşettin hatırlara,
Bir zaferi yâd için kurulan taklar gibi.
Senden bahsedecektir asırlar asırlara,
Mukaddes bir duayı anan dudaklar gibi.

Yurdumu çalmak için gelen cihangirleri
Önünde secdelere getirmiştin o zaman,
On dört milyon insana vurulan zincirleri
Sendin tunç elleriyle parçalayan kahraman.

Her gün bir parça daha yükselen vatanında
Kanadlar toprağına alnından düşen terdi,
İsmini anmak için peygamberler yanında
Binlerce mucizenden bir tanesi yeterdi.

Yolunda yürüyenler gözlerinde gözleri,
Azminden hız alıyor, çelik bakışından fer;
İsminle dolduracak asırlarca her yeri
Bu zafer, bu mislini dünya görmemiş zafer.

İki yıldız halinde taşıyacak gözlerin
Dehanın ziyasını cihan ufuklarına;
Yurdumun her taşına nakşettiğin sözlerin
Derin uğultularla aksedecek yarına



GAZİ'MİZE - YUSUF ZİYA ORTAÇ

Gel, seni genç ihtiyar ellerinde taşısın:
Sevinçten ağlıyoruz gözümüzün yaşısın!
Kara günlerimizde bize can yoldaşısın,
Sen dünyalar durdukça bu milletin başısın!

Yeniden şan ver bize! Yeniden can ver bize,
Sensin Reisicumhur, bu şeref yeter bize!
Görün ey nur bakışlım, yüzünü göster bize,
Gel, seni genç ihtiyar ellerinde taşısın!

Sen sağken gönlümüzün ufku değil bulutlu,
Sana da kutlu olsun bu gün bize de kutlu!
Halka böyle saadet, böyle talih ne mutlu!
Sevinçten ağlıyoruz gözümüzün yaşısın.

Yüzümüzü ağartan sensin dünyada asıl,
Dudaklarda geziyor menkıben fasıl fasıl,
Millet seni göğsünden nasıl bırakır nasıl:
Kara günlerimizde bize can yoldaşısın!

Gönlümüz gamlı değil kalbimiz küskün değil,
Bu düğün yeryüzünde görülmüş düğün değil.
Ey yüceler yücesi! Dün değil, bugün değil,
Sen dünyalar durdukça bu milletin başısın.

Bir yanda: Bir büyük, ıssız harabe
Bir kanlı tabutta yere gömülü;
Yüzlerce yıkılmış mukaddes kubbe
Bir siyah kefenle, külle örtülü.

Burda: Yüz memleket, bir vatan yanık;
Dolaşan gölgeler harabe kızı;
Bin siyah kovuktan damlayan ışık
Kanayan yaralar gibi kırmızı.

Bir parça ötede, öbür yanda da:
Sofralar kurulmuş büyük salonlar!
Hepsinde naralar, zil sesleri var!...

Burda da her çatı Allahsızların
Tüyleri ürperten bir günah yeri;
Gözyaşlı âşıklar mazlum kızların
Elleri bağlanmış seyircileri.

Bunların önünde: padişah hain;
Kuranâ münafık, vükela alçak;
Hepsi de bir gece zevk etmek için
Vatanı bir avuç pula satacak.

Hepsi de bir devlet gurup ederken
Bir mehtap seyrine çıkmışlar gibi;
Bir millet ölüme doğru giderken
Birinin ürperme duymuyor kalbi!...

Gördük ki: "Teb"lere kazılan mezar
Bu bedbaht yurdu da çekip alacak;
Bunlardan kalan bir hatıra kadar
Bunun da bir acı yâdı kalacak.

Bu, senin ruhunda şimşekler çakan
Bulutlar gibi bir isyan yarattı;
Gözünden bir mavi alevle akan
Yaşları kıvılcım gibi parlattı.

Kalbinde, bir ölüm gömleği giyen
Vatanı kurtarmak aşkını buldun;
Adını çağıran, "Gel kurtar!" diyen
Mustarip ruhların müncisi oldun?
Millete haykırdın, dedin:

Kimlerin elinde bak senin yurdun?
Hani o dünyaya haykıran sesin?
Niçin ses, soluk yok? Ölümlü oldu?

Ecdadın mezardan dirilse bugün
Hicapla alnını taşıyan Türk'ün
Kahraman milleti bu mu?" diyecek?

Hayır, ey milletim! Bu zelil hayat,
Bu zincir, bu zulüm Türk için değil;
Bu alın yazısı, bu mukadderât,
Bu isyan, bu ölüm Türk için değil.

Bu sözü bana bir peygamber dese
Ben onu recm için taşa tutardım;
O benden bir esir kalbi istese
Bu kalbi göğsümden söküp atarım.

Ben bunu kimsen duymak istemem,
Anamdan dinlesem:"Yalancı!" derim;
Esrarlı göklerde yazılı görsem ,
Allah'tan işitsem inkâr ederim.

Zira sen kösteksiz arslanlar gibi
Yurdunda hür gezmek için doğasın;
Dünyayı dolaşan bir rüzgâr gibi
Asırlar harbini yapan ırktansın

Bak, senin geçtiğin. Fatihler yolu!
Üç kıta üstünde ayak izin var;
Beşerin tarihini ününle dolu;
Kırk asrın dilinde senin sesin var.

Ben seni mehib dağlara sordum;
Adını duyunca hep titrediler,
Yüzlerce güngörmüş diyara sordum:
"O buradan zaferle geçti!" dediler.

İhtiyar tarihten öğrendim ki ben,
Bu kuvvet önünde diz çökmemişsin,
Yarandan akacak kan yerine sen
Gözünden zilletle yaş dökmemişsin.

Düşün ki, şu dönen arza: "Dur! "diyen,
Mülkünde güneşler batmayan kimdi?
Dünyayı bir vatan yapmak isteyen,
Devrâna hükmeden kahraman kimdi?

Kimdi ki Fırat'ın dalgalarından,
Su içen atını Tuna'ya sürdü?
Sesini Viyana sahralarından,
Nil'lerin önüne kadar götürdü?

Kimdi ki kırılmış silahlarıyla
Cihan gir ırklara: "Aman!" dedirtti?
Olemp'i, Forum'u ilahlarıyla,
Yüzlerce tâkıyla dize getirdi?

Kimdi ki ün almış yirmi fatihin
Tahtları üstüne devletler kurdu?
Bir yeni devir açan yeni tarihin
Kapısı önünde şerefle durdu?

Bir zaman yüzlerce milyon insana
Efendi olan ırk sen değil miydin?
Binlerce seneler bütün cihana
Şöhreti dolan ırk sen değil miydin?

Bir zaman yine sen değil miydin ki
Şu arzın en âdil bir ırkı oldun?
Fazilet aşkını kılıçlardaki
Alevden daha çok kuvvetli buldun?

Tarihinin yolundan al sancağını
Dünyaya meşale gibi gösterdin!
Şefkatle ördüğün gönül bağını
Esire bir zincir yerine verdin!

Kapında ağlayan mazlumlar için
Hakları bir ekmek gibi dağıttın!
Adalet isteyen her diyar için
Kanını göl suyu gibi akıttın!

Zamanın o mağrur Şarlken'ine
Fransa için bir zünnâr kuşattın!
İsmine sığınan Cermen kavmine
Halâskâr olan bir eli uzattın!

Adını çağıran Hindistan'lara
Ummanlar üstünden: "Burdayım!" dedin!
Gırnata önünden haykıranlara
Kanatlı kuş olup uçmak istedin !...

Mademki böyledir, neden bugün sen
Tarihsiz bir millet gibi kansızsın?
Her gelen fatihi gamsız seyreden
Bir eski piramit gibi cansızsın?

Lâyık mı bu kılıç, mızrak kullanan
Bilekler zincire bağlı görülsün?
Giydiği gömleği demir zırh olan
Bir yiğit ırk için kefen örülürsün?...

Kim der ki dünyayı sulayan kanın
Bilekler zincire bağlı görülsün?
Giydiği gömleği demir zırh olan
Bir yiğit ırk için kefen örülsün?...

Kim der ki dünyayı sulayan kanın
Yine o eski Türk kanı değildir?
Yüzlerce çenekler taşıyan alnın
Bir esir kafası gibi eğilir?

Gerek ki uykudan artık kalk, uyan!
Kanından bir kılıç gibi çık, sıyrıl!
Kefeni bir bayrak gibi aç, kullan!
Zinciri silah yap, ortaya atıl!

Şu mücrim dünyanın önüne dikil!
Kırpılmaz gözlerle korku, dehşet ver!
Kalbinden merhamet denen aczi sil!
Dünyaya Asyalı çehreni göster

Bugün de hak için , hürriyet için
Bu asrın bir yeni Hun askeri ol!
Beklenen ilahi adalet için
Irkının bir yeni askeri ol!

Bir yeni Atilla türküsü çağır!
Bugünkü Sezar'lar için harp iste!
"Roma'yı yak!" diyen sesle haykır!
"Esiri kurtaran barbar benim!" de!

Üstünde Allahsız insanlar gezen
Şu arzı zâlimin kanıyla yıka!
Başında ihtiras havası esen
Harisin ağzına kül, çamur tıka!

Onları dünyadan yok et, kaldır ki
Elleri ateşle, kanla kırmızı!
Hepsi de o eski zamanlardaki
Hürriyet katili, vatan hırsızı.

Hepsi de gururun zafer atına
O beyaz başları çiğnettirenler!
Tama'ın o katil istibdadına
Hür olan insanı râm ettirenler!...)

Senin bu gökleri dolduran sayhan
Kartallar haykıran sırtları aştı;
Kafkaslar üstünde buzları kıran
Kasırga rüzgarı gibi dolaştı.

O zincir sesleri gelen yerlerden
İlahi sesine toplanan ordu:
"Ya ölüm, Yahut hak!" diye and içen
Bir iki hürriyet askeri oldu.

Akını önünde mağrur Avrupa
Sar'alar içinde geri çekildi;
Korkudan çehresi solan bir dünya
Gök yere yıkılmış gibi ezildi.

Mazlumun gözünün yaşları kadar
Zâlimin kanları sel olup aktı;
Bu hırsı, gururu sürüyen kanlar
Dünyaya bir tufan izi bıraktı!...

İnönü, Sakarya ve Dumlupınar...
Bunlarla mağrur ol, sen ey zafer!...
Ölümün yonttuğu bu yalçın taşlar
Tarihe dikilmiş tunç âbideler!.

Şu Metristepe'den yükselen kubbe
Şerefin, namusun bir siperdir;
Şu Duatepe'si, şu Kocatepe
Bir büyük türbenin bekçileridir:

Bu aziz toprakta yurt için ölen ,
Hürriyet yolunda can verenler var.

Ben seni burada bir dağın üstünden
Güneşin doğduğu bir yerden gördüm;
Sevinçle ağlayan halkın önünden
İzmir'e Bursa'ya girerken gördüm.

Sen buradan yoluna bakan yerlere
Saçları dalgalı atını sürdün;
Kızları ağlayan kırk esir şehre
Hürriyet götürdün, necat götürdün!..

Sana da binlerce altın meşale
Göklerin kehkeşan yolunu açtık;
Geçtiğin yerlere kurbanlar lâle;
Gözü yaşlı bakireler inciler saçtı.

Bak, senin ırkına sunduğun zafer
Yaşlıyı genç etmiş, çirkini güzel;
Bak, burada görünen bütün çehreler
Şerefle yükselmiş birer tunç heykel.

Bak, burada alınlar yukarı kalkık,
Ormanda ağaçlar kadar sayısız;
Çarptığı duyulan bağırlar açık;
Bir türkü söylüyor: Burada her ağız.

Bu, zincir altında kurtulan halkın
Hürriyet aşkıyla haykırmasıdır;
Önünde, kuvveti râm eden halkın
Harisi titreten bir sayhasıdır!...

Bu sesin geldiği yere göklerden,
Güneşin yolundan kartallar iner;
Bu sesi en ıssız en uzak yerden
Saçları dalgalı arslanlar dinler.

Fâniler içinde mesudum ki ben
Ölmeden bu sesten bir ilham aldım;
Elimi; dilimi kurtlar yemeden
Ben onu sazımda söyleyip çaldım .

Binlerce şan sana, şerefler sana,
En büyük Münci ki hırsı devirdin;
Esirler gömleği giyen vatana
Bir atlas bayrağı hilat giydirdin.

Irkının diktiği asırlık çınar
Bir iki rüyanın ağacı oldu;
Gölgesi altında kemerli kızlar,
Üç telli saz çalan âşıklar doldu.

Uçurum önünde koca dünyayı
Avuçla tutarak kurtaran sensin;
Mirası bölünen şu Türkiye'yi
Tabuttan çıkaran kahraman sensin.

Peygamber Muhammed gibi senin de
Kalbinde halk için bir acı vardı;
Dünyaya yıldırım atan elinde
Allah'ın intikam kılıcı vardı.

Bu âdil silâhı İskender, Sezar
Hiçbir gün bir yerde kullanamadı;
Bu vahşi kurtların mezara kadar
Asrın da en büyük bir insanısın.

Şu arzın o aziz evladısın ki
Sesinde dünyanın dâvâları var;
Her esir toprağın üzerindeki
Mazlumlar seninle bir gurur duyar.

Bak, senin açtığın alevden bayrak
Yaşayan dünyanın bir meş'alidir;
Dört ufku kızartan bu yeni şafak
Erguvan renklerin en güzelidir.

Bunun her damlası bir fenerdir ki
Kırmızı ziyâsı bütün beşerin;
Dikenli yollarda bir Ülker'dir ki
Kanayan ayakla yürüyenlerin.

Bu doğan yıldızı menfâlarından
Paryalar, fellâhlar selâmlıyorlar;
İrlanda, Zengibar adalarından
Beyazlar, siyahlar selâmlıyorlar!...



75-SENDENDİR ATATÜRK-SUAT TAŞER

Bugün yaşıyorsam
Güler yüzle emin
Tertemiz gökler altında
Dağlarım denizlerimle dost
Toprağımda dolaşıyorsam
Ümitli, memnun ve rahat
Gecem gündüzüm hürse
Damarlarımda kanım
Tenler içinde canım
Korkusuz yürürse
Bulutlarımdan gözyaşı yerine
Rahmet dökülürse
Ekmeğim suyum tatlı
Toprağım da türküm de bereketli
Rüzgarlarım alabildiğine hürriyetli ise
Bacamda tütünüm tütüyor
Ölülerim huzur içinde yatıyor
Ağacım dal sürüyor, boy atıyorsa
Görüyor, biliyor, inanıyorsam,
Keyfimce gülüyor, keyfimce ağlıyorsam
Dün yokken bugün varsam
Sendendir,
Sendendir Atatürk...

                               
MUSTAFA KEMAL’E HİTABIMDIR - FETHİ GİRAY

Ankara’nın taşına bakma,
Gözlerimin yaşına bak!
Kaldır da başını bir sabah vakti,
Etnografya Müzesi'nden,
Memleketin haline bak!..


KARŞILAMA - NÜZHET ERMAN

Hangi birini sayayım:
Baş baş Samsun var sırada!
İlk göz ağrısı!
İngilizler tarafından silahları alınmış
Bir mangacık er selam durmuştu,
9 uncu ordu Kıt’aları müfettişi
Mustafa Kemal Paşa’ya orada
Amasya, dadaş Erzurum, yiğit Sivas
Eline, beline diline sahip Hacıbektaş!
Ahi Ankara var!
Sonra gün görmüş İstanbul, Gazi Antep, Kahraman Maraş
Gâvur değil, sapınadek Türk İzmir!
Bir sabahtı, seslendi Paşa,
Her zamanki gibi emir eri Ali’ye:
          - Çocuk! Kahve yap bize, şekerli olsun!
          - Şeker yok, Paşam, sade yapayım mı? diye
Boynunu bükünce Ali,
yüzüme baktı Paşa ve gülerek
           - Canım Mazhar Müfit niye
Şeker aldırmıyorsun?
Sitemini anlamazlığa gelerek:
          - İnşallah yarın aldırırım, dedim
Ve ekledim:
Sade içelim hele şimdi!
Odadan çıkarken emir eri,
Paşa’nın mahcup ve mahzundu gözleri:
               - Canım biz de varsa dedik;
Farkındayım zaten, yine züğürtledik!



10 KASIM DOKUZU BEŞ GEÇE- İLYAS ALBAYRAK

Nice yıl önce bugün, bu saat, işte bu an
Tanrısal bir parmakla nurdan yarıldı gökler
Bir dağ sökülür gibi tabiatın ruhundan
Bağrımızdan Ata'yı kopardı aldı gökler.

Onun bir bakışıyla tek bir noktada vuran
Şu kadar milyon kalbi yaktı kanattı bugün.
Samsun ufuklarından İzmir'i nurlandıran
Mucize pırıltılı bir güneş battı bugün.

Bugünkü dinmez ağrı, gönüllerdeki hüzün,
Gamlı çehreler; senin, senin içindir Ata'm.
Bir an mavi semadan görünsün dâhi yüzün
Tutuşan göğsümüzün derdini dindir Ata'm.

Asırlarca eğilsek hatıranın önünde
Sakaryalar gözlerden kan, yaş olup boşalsa
Bunlar nedir ki sana, bu yakınma gününde
Azdır yokluğun için cihan tutuşsa yansa.

Tarih gözlerimizde sönmeyen bir alev dün,
Ebedî armağanın imandan kalemizdir.
Diyorum ki haşre dek sana kalbinden
Türk'ün Mesut ol cennetinde adın meş'alemizdir.



NUTUK- TALİP APAYDIN

İşte gene Kasım ayı
Oturup Atatürk'ün Nutku'nu okumalı
Göreceksiniz dünya aydınlık
Çözülüp gidecek kafamızdaki bulanık

Geçer üstünüze gelen her bulut
Karanlıklarda yolunu bulan umut
Görün Nutuk'tan nasıl canlı
Her tilcikte her cümlede diri

Atatürk'ün pehlivan fikri
Bir gün yenilir mi sanırlar?
Nutku okusunlar da anlasınlar
Anlasınlar ana yol nereye.

"Uygar bir millet" diyor Atatürk
"Uygar bir Türk milleti”
Bu yoldan dönülür mü geriye?
Köyleriyle  kentleriyle  
Ülkümüz Atatürk'ün istediği Türkiye



80-HEM ÖVGÜ, HEM AĞIT-M. SUNULLAH ARISOY

Sen küçücüktün bacım, minicik,
Gözlerin masmavi dünyaya bilmeden bakardı,

Ben de gencecik bir delikanlıydım;
Okulum Dolmabahçe'ye karşı...
Şimdi, kitaplardan okuyup sevdiğim adam;
Bir Mustafa Kemal vardı!

Hani, her insan ölür ya, günü gelince,
Mustafa Kemal'in gelmemişti günü,
Gelmemişti lâkin ölüm komadı, bırakmadı yakasını
Bir Kasım sabahı alıp götürdü!

Sen küçücüktün bacım, minicik;
Nasıl bereketli yağmur gibi yağdı

Milyonlar, ömürlerinde ilk defa
Nâmusuyla ağladı, bilmezsin!    
Gayri bizler için yalnız karanlık vardı,
Gayri gökyüzü küçücüktü,    
Dünya dar...    
Hepimiz boşlukta gibiydik    
Yetimdik,
Çaresizdik!
Sen küçücüktün bacım, minicik;
Küçücük, miniciktin ama
O dudakların büzülüvermişti, ağlamadan yana;
Ellerin, ellerin anlaşılmaz bir telâşta!
Artık masmavi değildi dünya,
Artık umutlu değildi yaşamak,
Benimle hüznü paylaşıyordu:
Masum ve merdane
Bütün denizler, bütün kuşlar, bütün ovalar, bütün dağlar

"Erkân ağlar, usul ağlar, yol ağlar"
“Ah"ınan, "Ofu”nan değil işimiz,
Ama yine de yanar yüreğimiz kor-ateşte...
Mustafa Kemal'in fikriyle hürüz,
Fikriyle bahtiyar...
Doğu'da en mutlu kader bizim!
Geniş yurt ufuklarında alabildiğine bir beyazlık
Mustafa Kemal'den...

Yönümüz kesin, hep Batı'ya
Senden..
İçimizde bir sonsuz aydınlık
Mustafa Kemal'in getirdiği!

Bir karanlığa düşmeye görelim
Pırıl pırıl bir şavk önümüzde, işimizde
Mustafa Kemal’in...

Her şeyinle varsın, fikrin ve ülkünle
Bir acımız var ki gözlerine, sesine hasretimizden
O da sensiz ölümün alıp yitirdiği...
Yüreğimizde bir kor-ateştir yanar!
"Gülşen ağlar, bülbül ağlar, gül ağlar."

İLGİLİ İÇERİK

BELİRLİ GÜN ve HAFTALAR

29 EKİM CUMHURİYET HAFTASI

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ HAFTASI

12 MART İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ HAFTASI

18 MART ÇANAKKLE ZAFERİ HAFTASI

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI HAFTASI

19 MAYIS GENÇLİK ve SPOR HAFTASI

SON EKLENENLER

Üye Girişi