Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ARIBURNU ÇIKARMASI VE MUSTAFA KEMAL

25 Nisan sabahı destanlar yazan sadece Seddülbahir dekiler değildi. Arıburnu’nda ki bir avuç askerde inanılmaz bir başarı yaratıyordu. Bu bölgede görev yapan 9. Tümenin 27. Alayı bir taburluk kuvvetini Azmak-Çantepe arasında ki 12 kilometrelik geniş alana serpiştirmiş bekliyordu. Anzak askerlerini taşıyan filikalar 03:00 sularında Ay kaybolup ortalık karardığında gemilerinde ayrıldılar. Filikalar aralarındaki 150 metrelik mesafeyi koruyarak Kabatepenin Kuzeyindeki kumluk bir araziye çıkacaklarını sanıyorlardı. Karaya ilk çıkanlar büyük bir şaşkınlık yaşadılar. Filikalar hesaplanandan 1 mil kuzeye Kabatepe yerine Arıburnu’na çıkmışlardır. Anzak askerinin kıyıya çıkmasıyla Türk tarafının hücumu başlamıştı. Yamacın üstünden ateş yağıyor, filikalardan kıyıya 50 metre mesafeden atlayan askerler ya kurşun yarası alıyor ya da teçhizatlarının ağırlığından suda boğuluyorlardı. Karşılarında beklemedikleri bir yükseltiyle karşılaşan askerler tırmanmaya çalışıyorlardı. Gün ağarırken iki tarafta şaşkındı. Anzaklar yanlış yere çıktıklarını anlamışlar, Türkler ise bu bölgede hazırlıklı olmadıkları çıkarma karşısında yetersiz kalmışlardı. 19.Tümen Maydos bölgesinde Bigalı köyünde karargâh kurmuş olan Yarbay Mustafa Kemal tarafından kumanda ediliyordu. Balkan savaşlarında yarım adayı iyi tanımış olan Mustafa Kemal sabah saatlerinde Arıburnu’ndan gelen silah sesleriyle uyanmış, çıkarmanın daha önceden tahmin ettiği bölgelerden yapıldığını anlamıştı. Liman Konsandres ise aynı zamanda Bolayır bölgesinde ki karargâhında bulunuyor ve müttefik kuvvetlerinin içinde asker olmadığı belli olmasın diye üstü örtülmüş filikalarına ateş açan Türk askerlerini izliyordu. Saros da tam anlamıyla aldatma çıkartması yaşanıyordu. Liman Konsandres önceleri bunun beklediği çıkartma olduğunu sandıysa da sonraları Arıburnu ve Seddülbahir den gelen haberlerle sarsılmıştı. Mustafa Kemal’in 57. alayı o gün geç saatlere kadar tatbikat yapmış ve yorgundu. Yarbay Mustafa Kemal hiç beklemeden ve hatta yetkisini aşan kararını içgüdülerine güvenerek verdi. 57. Alay bir dağ bataryasıyla Kocaçimentepe ye gidecekti. Tepeye yaklaştıkları sırada aşağı koşarak inen bir bölük askerle karşılaştılar. Bunlar üç saattir düşmana karşı koymakta olan ileri karakol birliğiydi. Mustafa Kemal onları durdurarak

‘’Ne oluyor, neden kaçıyorsunuz?  diye sordu. ‘’Geliyorlar, geliyorlar! cevabını aldı. 

-‘’Kimler geliyor?”

-‘’Düşman geliyor efendim! İngiliz! İngiliz!”

Fundalıkta ilerleyen Avustralyalıları Mustafa Kemal de görüyordu.

-‘’Düşmandan kaçılmaz!” dedi.

-‘’Cephanemiz kalmadı” diye cevap verdiler.

Bunun üzerine:

-‘’Süngüleriniz var ya” dedi ve onlara süngü takıp yere yatmalarını emretti. Arkasında bıraktığı 57. Alayın gelmesi için haber gönderdiği sırada Avustralyalılarda yere yatan askerleri görüp yere yattılar. Ne olduğunu anlamamışlardı.

“Size ben taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi Başka kuvvetler ve kumandanlar alabilir.” Diyordu. Avustralyalılar o andan itibaren daha-fazla ilerleyemediler. Arkadan gelen 57. Alay kısım kısım savaşa sürülüyor ve Avustralya saldırının Kuzey kanadı geri çekiliyordu. Avustralya akımının Güney kanadıysa 27. Alay tarafından tutuluyordu. Düztepe, Kılıçbayırı, Merkeztepe, Kırmızısırt, Albayrak ve Kanlısırt da zorlu mücadeleler yaşanıyor, bu tepeler gerçekten kızıla boyanıyordu. Avustralyalıların başında Conkbayırına ilerleyen Yarbay Turlog askerlerini durdurduktan sonra korkusuz bir Türk subayının kendisinden 900 metre kadar ileride 261 rakımlı tepeden ateşi idare ettiğini gördüğünü ancak onu vurmaya çalıştığı halde başaramadığını söyleyecektir. Bahsettiği ise Mustafa Kemal’dir. Karaya çıkan Avustralyalı askerlerden sonra saat 09:00 sularında Yeni Zelandalılar da karaya çıkmışlar ama ortamda ki karışıklık sayesinde onlarda ileri atılıp Avustralyalılarla karışmışlardı. Avustralyalılarla, Yeni Zelandalıların birbirine karışmaları Anzak ismini doğuruyor ve Arıburnu bölgesine Anzak ismini veriyordu. Kıyıdaki kargaşa birlikleri karıştırmış, gemiler askerlerinin yerini belirleyemediklerinden ateşe başlayamamışlardı. Ama her şeye rağmen Anzak askeri savunmasını sürdürmüştü. O gece yarısı Anzakların başında olan Sir William Birdwood’dan Hamilton’a mesaj geliyordu. Birdwood mesajında çekilmek istiyordu. Fakat Hamilton onlara şu mesajı gönderiyordu.

‘’İşin zor kısmını başardınız. Şimdi yapacağınız emniyete alıncaya kadar kazmak, kazmak, kazmak olmalıdır.”

O gece Anzaklar siper kazmaya başladılar. Türklerde siper kazıyorlardı. Mustafa Kemal Bolayırdan gelecek destek birliğiyle birlikte Anzak siperlerine saldırı kararı aldı. Gemilerden ve Anzak siperlerinden açılan güçlü ateş karşısında bu taarruz başarısızlıkla sonuçlandı. Savaştan sonra Mustafa Kemal kendisiyle mülakat yapan gazeteci Ruşen Eşref’e

Bir ara ancak on metre kadar ötede olan düşman hattından açılan ateşle ilk siperdeki bütün askerlerinin nasıl biçildiğini anlatacaktı. İkinci siperdeki erler hemen onların yerlerini almışlardı. Kendilerinin de öleceklerini biliyor, ama yılmıyorlardı. Okuma bilenler ellerinde Kur’an’lar bilmeyenler dudaklarında Tanrının adı olduğu halde öldüler. Hepsi de cennete gideceklerine güveniyorlardı. Mustafa Kemal işte Türk askerlerinin bu ruh gücü sayesinde zafere ulaşacağını inanmıştı.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi