Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 ANLATIM BİÇİMLERİ TESTİ


 1.    “Uyandığımda daha hava karanlıktı. Yataktan kalktım. Kazağımı giyip balkona çıktım. Serin bir esinti yüzümü yaladı; ürperdim. Tan attı. Horozlar kesik kesik öttü. Ortalık ağardıkça kuş cıvıltıları çevreyi sardı. İnsanlar, yavaş yavaş sokağa dökülmeye başladı...”

Yukarıdaki parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)  Kimi sözcükler, mecaz anlamında kullanılmıştır.
B)  Varlıklar hareket halinde verilmiştir.
C)  Karşıt kavramlar farklı yönleriyle anlatılmıştır.
D) Anlatılanlar, belirli bir zaman dilimi içinde geçmektedir.
E)  Ayrıntıların seçiminde duyulara yer verilmiştir.

 

2. Bir gün öğleden sonra, dükkanda, yeni bir kendir yumağından, sapan ipi uzunluğunda parçalar kesiyor, sonra da onlara düzgün birer denizci ilmeği atarak duvarda sıralanmış çivilere takıyordu. O sırada arkasında bir tıkırtı duyup döndü. Açık kapıda silueti beliren normalden küçük bir adam gördü. Konuşmaya başladı, sesi sert değil de az kullanılmaktan paslıydı.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Öyküleyici bir anlatım kullanma
B)  Görsel öğelerden yararlanma
C)  Yorumlamalara yer verme
D) İşitsel öğelerden yararlanma
E)  Tanımlamalara yer verme

 

3.    Köşeyi döner dönmez ciğerinize bir iğde kokusu dolar. Uzun süre nereden geldiği belli olmaz. Derken iğde kokusunun netliği kaybolur. Hanımeli, ardından diğer kokuları duyar, zaman zaman bunları birbirine karıştırarak içinize çekebilirsiniz. Hâlâ görünürde bir şeyler yoktur. Bir an kulaklarınız, yüksekten hızla dökülen bir suyun sesini duyar; durur, dinlersiniz.

Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmıştır?

A)  Görme - koklama - dokunma
B)  İşitme - koklama - görme
C)  Dokunma - işitme - tatma
D) Görme - dokunma - tatma
E)  Dokunma - koklama - işitme

4.  Dün akşam yine yüce çınarın altında Meçhul Filozofla buluştuk. İnsanlığın ilk ayırt edici belirtisinin ne olduğunu sordum. Şu cevabı verdi: “Yeryüzünde insanlık, tebessümün ilk görünüşü ile başlamıştır. İnsanlardan önce, bu kara toprak üzerinde tebessümden eser görülmezdi. Tebessüm insana özgüdür. Hiçbir hayvan tebessüm etmez. insanla hayvanın ayırt edici bir özelliğidir, tebessüm.”

Parçada, aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarından özellikle hangisine başvurulmuştur?

A) Tanımlama       B) Örnekleme
C) Tanık gösterme           D) Karşılaştırma
E) Somutlama
 

5. Duygular hayatımızın alevidir. Onlar olmasa sanat olmayacaktı. Şair Shelly’nin uğruna kadınlar intihar etmeyecekti. Anna Karenina tren tekerlekleri altına kendini atmayacak, “Uğultulu Tepeler”deki eski çiftçi yamağı, sevdiği asil kadın ölünce aklını kaybedip onun hayalini görmeyecekti. Duygular olmasa ulusal kurtuluş savaşları ve devrimler olmayacaktı. Duygular, insanı insan yapan şeylerin başında gelmektedir. Duygular, bazen insanı tahrip etse de insanlığı tahrip etmemekte, aksine yüceltmektedir. Güzel bir çelenk yapmak için de ne yazık ki, çiçekleri koparmak gerekiyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi daha ağır basmaktadır?

A) Benzetme        B) İlişki kurma
C) Örnekleme       D) Betimleme
E) Tanımlama


6.  Bugün de işime her zamanki gibi belediye otobüsüyle gidiyordum. Ben oturuyordum koltukta. Öndeki koltuk boşaldı. Gözüm o koltuktan tutunan genç bayana ilişti. O, gözü ile bir beye baktı, yaşlı bir beydi bu. Bey “Teşekkürler, ben hemen iniyorum.” dedi. Genç bayan bu sefer kalabalığı gözüyle taradı; bir yaşlı, derin bir nefes aldı. Israrla genç bayana baktım. Göz göze geldik, gülümsedim, ellerimi ses çıkarmadan birbirine çarptım. Avuçlarım öylece kaldı. O gülümsedi, başını eğip önemli değil, ya da çok doğal der gibi bir ifade verdi yüzüne... Otobüs durdu indi, başıyla beni selamlayarak.”

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?

A)  Betimleme - açıklama
B)  Tanımlama - betimleme
C)  Öyküleme - betimleme
D) Tartışma - öyküleme
E)  Karşılaştırma - açıklama

 

7.  “Boğaziçi’nin Anadolu kıyısındaki tehna, bayır ve yarı loş köylerinin birinde hırçın bir akşamdı. Ayrıca yağmur yağıyordu. Fakat rüzgar öyle ıslak esiyor ve her tarafı öyle sırsıklam ediyordu ki, yokuşlardan devamlı seller akıyor ve oluklardan devamlı sular boşanıyordu. Bir haftadan beri sürüp giden bu kapanık ve yağışlı hava altında ahşap evler sünger gibi rutubeti çekmişler, şişip doymuşlardı; artık suları ememiyolar, dışarıya vuruyorlardı.”

 Yukarıdaki betimlemede ayrıntıların seçiminde, aşağıdaki duyulardan hangisi ağır basmaktadır?

A) Görme      B) Tatma       C) Dokunma

D) İşitme       E) Koklama

 

8.  “Her şey güzeldi. Ormanda kuşların şakıyarak ötüşü, deredeki suyun güzel çağlayışı, dağlarda kavalın sesinin yankılanışı, ağaçların hafif bir esintiyle çıkardığı sesler, güneşin bütün gün sıcaklığıyla etkilediği binlerce yabancıl ottan gelen kekremsi kokular... Her şey, her şey onu mutlu ediyordu.”

 Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?

A)  Sıfatlardan yararlanma

B)  Kişisel duyguları belirtme

C) Bitirilmemiş cümleler kullanma

D) Gözlemlere yer verme

E)  Kişileştirme sanatına yer verme

 

9.  “Ahmet Haşim’i Paris’te öğrenci bulunduğum sıralarda, 1928’de tanımıştım. İki ay kadar süren bu Paris günlerinde, hemen her akşam onu görüyordum. Ya birlikte dolaşıyor ya da Montparnasse’ın bir kahvesinde buluşuyorduk. Bir kere olsun şiirden veya sanattan söz açtığını hatırlamıyorum. Oysa yaştaşı Yahya Kemal yalnız şiirden, sanattan ve tarihten söz açar dururdu. Bu bakımdan bu iki şairimiz karşılıklı olarak Maupassant ile Flaubert’e benzerler. Birbirine bu kadar ters düşen Haşim’le Yahya Kemal’i birleştiren tek nokta, her ikisinin de midelerine son derece düşkün oluşları idi.”

Bu parçanın anlatımda aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A)  Tanımlamalara yer verme

B)  Örneklendirmelerden yararlanma

C)  Tanık gösterme

D) Karşılaştırmalar yapma

E)  Kişileştirmeye başvurma

 

10.  Su, insanoğlunun en temel gereksinimlerinden biridir. Su, temas ettiği hemen her şeyi az çok çözer. Bu nedenle, az çok çözünmüş olarak gazlar, organik ve inorganik maddeleri içerebileceği gibi, mikroorganizmaların da bulunabileceği iyi bir ortamdır.  Oysa, içilebilecek bir suyun, renksiz, kokusuz, berrak ve mikroorganizma içermemesi gerekir. İçme suları yeterince temiz değilse, bu yolla insanlara geçebilen enfeksiyonların mikroplarını taşır ki bunların başında bulaşıcı bağırsak hastalıklarından olan tifo, kolera ve dizanteri gelir.    

Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangisi daha ağır basmaktadır?

A) Örnekleme       B) Tanımlama

C) Öyküleme         D) Benzetme

E) Açıklama

 

11.  Usul usul yağan yağmur giderek hızlanıyordu. Çay bahçeleri bomboştu. Satıcıların hafta sonları kitap ve kasetlerini dizdikleri ıslak tezgahların önünden geçerken, denizin kabartmakta olduğunu gördü. Kuşlar çığlık çığlığa kaçıyorlardı. Gökyüzü yağmur bulutlarından oluşan kara bir çarşafla örtülüydü.

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?

A)  Betimleme     

B)  Açıklama

C)  Karşılaştırma   

D) Tartışma

E)  Örnek verme

 

12.  Kış, Ada’nın her tarafına yerleşebilmek için rüzgârlarını, poyraz, yıldız, gündoğusu, batı karayel, karayel halinde seferber ettiği zaman, öteki yakada yaz, daha pılısını pırtısını toplamamış, bir kenara oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur. Gitmekle gitmemek arasında sallanır bir halde, elinde bir pasaport, çıkınında üç beş altın, bekleyen bu güzel yüzlü göçmen tazeyi benden başka bu Ada’da seven hemen hiç kimse yoktur diyebilirim.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A)  Tanımlamalara yer verme

B)  Anlatılanları nedenleriyle belirtme

C)  Kişileştirme ve benzetmeye başvurma

D) Örneklendirmelerden yararlanma

E)  Karşıt düşüncelere yer verme

 

13.  Gördüğüm fotoğraflara göre biraz şişman, biraz yorgun, biraz hatları kalınlaşmış bir bedenle karşılaşacağımı sanırken, kapıdan bir ışık dalgası halinde gelen bir kuvvet ve hayat kaynağı ile birden gözlerim kamaştı. Bebekleri en garip ve esrarlı madenlerden yapılma bir çift gözün mavi, sarı, yeşil ışıklarıyla aydınlattığı asabi bir çehre... Bütün zemberekleri çelikten ince, yumuşak, toplu, gerilmiş, taptaze bir canlılık... Altı yüzyıllık bir devri birden bire ihtiyarlatan adamın çehresi, eski ilahlarınki gibi, yıpranmış bir başın hiçbir izini taşımıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?

A)  Sıfatlardan yararlanma

B)  Kişisel duyguları belirtme

C)  Gözlemlere yer verme

D) Olayları nedenleriyle belirtme

E)  Ruhsal ve fiziksel özellikleri bir arada verme

 

14.  (I) Üstlerindeki giysiler eskimiş, renkleri atmıştı; yeniyken nasıldı acaba bu giysiler, merak ediyordum. (II) Yarı çıplak boyacı çocuklar, boya sandıklarının başına çömelmiş, gözlerini önlerindeki kaldırıma dikmiş oturuyorlardı. (III) Yüzlerine konan sinekleri kovalamaya bile halleri kalmamıştı. (IV) Kahvenin içinde ise hava serindi; ama hiç hareket yoktu. (V) Yürüdüm bir sandalyeye doğru...

Numaralanmış cümlelerden hangisi birden çok duyu organı ile algılanabilen ayrıntılara yer verilmiştir?

A) I.     B) II.     C) III.    D) IV.   E) V.

 

15.  Sırtında beyaz ceket, başında aşçı külahı bulunan bir adam, ağır bir tencere sürükleyerek güvertenin parmaklığına kadar koştu; parmaklığın üzerinden aştı, ilkin tencereyi fırlattı, arkasından da kendisi ırmağa atladı. Bir kadın, arkasından karanlık sulara baktı; elleriyle gözlerini kapayarak yere yığıldı.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A)  Öyküleme

B)  Tartışma

C)  Karşılaştırma

D) Örneklendirme

E)  Açıklama

 

16.  Gecekondu ailelerinde eğitim düzeyi düşüktür. Birinci sırayı % 46 ile ilkokul mezunları almaktadır. Gecekondu ailelerinde yüksek okul mezunu sadece % 1,8’dir. Diplomasız ortalaması % 32 iken, kadın nüfusta bu oran % 40’lara yükselmektedir. İkinci kuşakta yani çocuk ve gençlerde, birinci kuşağa kıyasla eğitim düzeyinde yükselme görülmektedir. Gecekondu ailesinde evlenme yaş ortalaması 20.6’dır. Genellikle kadınlar 18, erkekler 22 yaş civarında evlenmektedir.

Paragrafta aşağıdakilerden özellikle hangisine başvurulmuştur?

A)  Öyküleme

B)  Betimleme

C)  Tartışma

D) Karşılaştırma

E)  Açıklama

 

ANLATIM BİÇİMLERİ

Cevap Anahtarı

1.    C   2.    E   3.    B

4.    D   5.    C  6.    C   

7.    A    8.    E  9.    D

10.  E  11.  A   12.  C

13.  D  14.  D  15.  A

16.  E


ANLATIM BİÇİMLERİ VE TEKNİKLERİ TEST-2

Yolun kıyısında bir meşe vardı. Ormanı meydana getiren kayın ağaçlarından belki de on misli yaşlıydı, her kayın ağacından on kere kalın, iki kat uzundu. Besbelli çok eskiden kırılmış dalları, parçalanmış kabuğu, eski yara yerleriyle bu koskocaman ve iki kucak kalınlığında bir meşeydi. Gülümseyen kayın ağaçlarının arasında, çapaçul, birbirine uygunsuz uzamış eğri büğrü kolları ve parmaklarıyla, ihtiyar, öfkeli, kibirli bir canavar gibi duruyordu. Yalnız bir o, baharın büyüsüne boyun eğmek, baharı da güneşi de görmek istemiyordu.
1. Bu metnin anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Tanımlamalara yer verme
B) Bitirilmemiş cümleler kullanma
C) Doğayı insana özgü niteliklerle anlatma
D) Gözlemlere duyguları katmama
E) İşitsel öğelere yer verme

Sabahın serinliği var her yerde. Güneşin altın sarısı ışıkları, durgun gölün üzerinde parıldıyor. Gün ağarınca boynu bükük insanları andıran adalar, daha iyi seçiliyor. Ta ileride onlarca martı, mavi gölün üzerinde uçuşuyor. Tepeli pelikan, karabatak ve yalıçapkını, martıların arasına katılacak birazdan. Az sonra mavi gölün üzerinde süzülmeye başlayacak hepsi de.
2. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Gözlemlerden yararlanılmıştır.
B) Kişileştirmeye başvurulmuştur.
C) Betimleyici bir yol izlenmiştir.
D) Benzetme yapılmıştır.
E) Ayrıntıların seçiminde farklı duyulardan yararlanılmıştır.

Uçmayı deli gibi isteyip de kanatlarına söz geçiremeyen sersem kuş yavrusu misalidir nisanda insan. Yağmur sonrası, bir sabah serinliği üşüten... İndin mi sokağa, göz göz asmalar, köpürmüş mor salkımlar... Genişlemiş bir âlem gökyüzü... Neşe içinde tüm doğa... Tomurcuk çıtırtısı, yaprak buğusu, çiçek kokusu ve ıslak toprak...
3. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Görsel öğelerden yararlanılmıştır.
B) Benzetme yapılmıştır.
C) Betimleyici bir yol izlenmiştir.
D) Düşsel öğelere yer verilmiştir.
E) Düşünceler kanıtlanmaya çalışılmıştır.

Bir gün bir dil bilgini kayığa binmiş. Kendin, överek 'Sen hiç gramer okudun mu?” demiş kayıkçıya. Kayığı kullanan “Hayır ” deyince, “Ömrünün yarısı boşa gitti!” demiş. Kayıkçı, bu söze biraz kızmış ve susmuş Derken sert bir rüzgâr çıkmış ve kayığı girdaba düşürmüş. Denizci, dil bilginine bağırarak “Yüzme bilir misin?” diye sormuş. Dil bilgini "Bilmiyorum." deyince denizci “İşte şimdi ömrünün hepsi gitti. Çünkü kayık birazdan girdaba dalacak ve batacak!" demiş
4. Bu metin için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Bir düşünce, kanıtlarla çürütülmeye çalışılmıştır.
B) Genellemelere başvurulmuştur.
C) Düşsel anlatımdan yararlanılmıştır.
D) Mizahi bir içeriği vardır.
E) Düşünce yönü ağır basmaktadır.

Atomun çekirdeğindeki nötronların parçalanması sırasında ortaya alfa, beta, gama adı verilen ve çıplak gözle görülmeyen ışınlar çıkar. Bu ışınlara radyasyon denir. Bu ışınlar çok zararlıdır. İnsanlarda ve çevrede birçok olumsuzluğa yol açar. Ayrıca radyasyon canlıda genetik değişikliklere ya da vücutta kalıcı değişikliklere sebep olabilir. Çok hızlı bir şekilde yayılan radyasyon, kilometrelerce uzağa etki edebilmektedir. Ukrayna’daki Çernobil kazası sadece Ukrayna'da oluşan bir kaza olarak kalmamış birçok bölgeyi etkilediği gibi Karadeniz Bölgesi’ni de etkilemiştir.
5. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Örnek verme - karşılaştırma
B) Alıntı yapma - tanımlama
C) Karşılaştırma - tanık gösterme
D) Benzetme - örnek verme
E) Tanımlama - örnek verme

Hiç de güzel bir yer olmayan ve arka tarafını ağaçsız, çıplak dağlar saran Kuyucak'tan sanki dün ayrılmıştı. Çamurlu, dar sokaklar; küçük bahçeli evlerinin önündeki hanay; tarlada çalışmaktan yorgun argın dönüp dinlenmek için etrafına çatan babası; gününün çoğunluğunu alt kattaki toprak zeminli mutfakta bulgur taşını çevirmek, hamur açmak ve ateş yakmakla geçiren annesi, sanki karşısındaydı. Onun ocağa doğru eğilip bir türlü ateş almayan odunları, gözleri yanarak üflediğini görüyordu.
6. Bu metinle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Üçüncü kişili anlatım kullanılmıştır.
B) Bir aylık zaman diliminde geçen olaylar anlatılmıştır.
C) Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir.
D) Halk ağzında kullanılan söyleyişlere yer verilmiştir.
E) Betimlemeye başvurulmuştur.

Öyküde, insanları sıkıntıya düşüren sosyal sebepler sorgulanmaz, onların kaynağına ve çözümüne yönelik imalarda bile bulunulmaz. Daima, insanın iç dünyası temel alınır Romanda ise böyle değil İnsanın iç dünyasını anlatmaya dönük çabalarda bile sosyal etkenler üzerinde durulur. Sosyal bir varlık olan insanın, toplumsal statüsüne yönelik çözümlemeler yapılır
7. Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme - öyküleme
B) Karşılaştırma - açıklama
C) Karşılaştırma - örneklendirme
D) Karşılaştırma - tanık gösterme
E) Örneklendirme - benzetme

Sahaflar Çarşısı her zamanki gibi yine cıvıl cıvıl. Raflar da saman kâğıda basılmış, kabı yırtılmış eski kitaplar. Sokağa açılan kapı kenarına yan yana kurulmuş tezgâhlarda sınavlara hazırlık kitapları, çeşit çeşit romanlar, hikâyeler Ayaküstü kitapları karıştıran hemen her yaştan insan... Geçmişten günümüze kitapseverlerin uğrak yeri olan bu çarşı, Beyazıt Meydanı’nın Kapalıçarşı ya açılan Sedefçiler Kapısı arasındaki bölgede bulunuyor. 1460 yılında Kapalıçarşı inşaatı tamamlandıktan sonra, bu dükkânlara Kapalıçarşı içinde yer tahsis edilmiş ve sahaf dükkânları bir araya toplanmış. 1894 yılında gerçekleşen İstanbul depremine kadar faaliyet göstermiş. Depremden sonra çarşı, o zamanki adıyla Hakkaklar Çarşısı olarak bilinen bugünkü yerine taşınmış.
8. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Açıklayıcı bilgiler verilmiştir.
B) Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
C) İkilemelerden yararlanılmıştır.
D) Gözlemlerden yararlanılmıştır.
E) Soyutlamaya başvurulmuştur.

Aylardan marttı. Dışarıda soğuk vardı. Soğuk, insanın kanını donduruyor, insanı hareketsiz bırakıyor belki de ölümün soğuk kucağına atıyordu. Kadın pencerenin püsküllü perdesini azıcık araladı. Korkak gözlerle dışarıya baktı. Dışarıda kimsecikler görünmüyordu. Bu havada bırakın yürümeyi, göz açıp bakabilmek bile mümkün görünmüyordu. Ürkek bir kuş gibi, dışarıda olmamayı hayal ederek perdeyi kapattı ve gürül gürül yanan sobanın yanına döndü.
9. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri ağır basmaktadır?
A) Öyküleme - karşılaştırma
B) Açıklama - tanık gösterme
C) Karşılaştırma - tanımlama
D) Öyküleme - betimleme
E) Betimleme - örneklendirme

Edebiyat sosyolojisi ansiklopedik bir tanımlamayla açıklanmalıdır Edebiyat sosyolojisini araştırma konusu yapan Ivo Braak edebiyat sosyolojisinin değişik araştırma tarla edebiyat tarihim toplumsal koşullara dayandırdığını belirtmektedir Ivo Braak, edebiyat sosyolojisinin tarih sellikle olan ilişkisine işaret etmiştir Otto F. Best edebiyat sosyolojisine farklı bir tarif getirmektedir. Ona göre edebiyat sosyolojisi, edebiyat ve toplum arasındaki karşılıklı ilişkiyi aydınlatmaya çalışan bir araştırma alanıdır.
10. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Öznel anlatım ağır basmaktadır
B) Kurallı cümleler kullanılmıştır
C) Dolaylı anlatıma başvurulmuştur.
D) Terimler kullanılmıştır.
E) Tanımlama yapılmıştır.

İskelede bir arkadaşı bekliyordum. Bu sırada karşımdaki banka yaşlı bir adam oturdu. Sırtında yıllarca giyilmiş, oldukça eski bir elbise, ayaklarında çamurlara bulanmış, yırtık lastik ayakkabılar vardı. Boynunda ise yünden örme bir atkı bulunuyordu. Dizlerinin üstüne çektiği şemsiyesinden döşemeye yavaş yavaş sular damlıyordu. Her hâlinde bir ürkeklik, zavallılık göze çarpıyordu.
11. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Anlatmaya bağlı bir metinden alınmıştır.
B) Gözleme yer verilmiştir.
C) Niteleyici sözcüklerden yararlanılmıştır.
D) Devrik cümlelerden yararlanılmıştır.
E) Betimlemeye başvurulmuştur.

Edebiyat günlüğü, edebiyat olaylarıyla, kişileriyle ve sorunlarıyla ilgili olan günlüktür. Özellikle Batı da 20 yüzyılda yaygınlaşan bu tur günlükler, aynı, zamanda özel günlük olma niteliğini de taşır. Andre Gide Stefan Zweig gibi yazarlar, edebiyat günlüklerinin seçkin örneklerin, vermişlerdir. Gide'in 'edebiyat' günlükleri, en özel günlüklerden sayılır, Virgınia Woolf, Bir Yazarın Günlüğünde, adından da anlaşılabileceği gibi, yapıtını ve yazarlığını merkeze alır. Bir Yazarın Günlüğü türünden metinler, bugün edebiyat tarihçileri ve meraklı okurlar için hazine değeri taşır.
12. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri ağır basmaktadır?
A) Öyküleme - karşılaştırma
B) Açıklama - tanık gösterme
C) Karşılaştırma - tartışma
D) Öyküleme - betimleme
E) Tanımlama - örneklendirme

Paşa, mektubu okuyunca o kadar hafifledi ki... Tüy gibi ayağa kalktı. Uzun boyu çelik bir sütun kadar dimdikti. Sararmış yanakları hemen kızardı. İri mavi gözlerinde bir hayat alevi tutuştu. Çavuşta öteki vezirlerin de mektupları vardı. Onları da aldı. Birer birer açtı. Göz gezdirdi. Hepsi padişahın emriyle onu teselli ediyordu. Sırma bohçayı, altın kılıcı, değerli taşlarla süslenmiş topuzu sedirin üstüne bıraktırdı.
13. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bir olay yazısından alındığı
B) Dilin göndergesel işlevde kullanıldığı
C) Niteleyici sözcüklerden yararlanıldığı
D) Eksiltili cümleye yer verildiği
E) Anlatıma duyguların katıldığı


Büyük, kestane renginde, içinde üzüntü gölgeleri uçuşan gözleri vardı. Yuvarlak, solgun yüzünde dolgunlukları yumuşak çizgileriyle karşıt olan, üzerlerine öksüzlüğün ıssızlığı çökmüş bükük dudakları vardı. Davranışında düşük, bir kendisini bırakmışlıkla o kadar sessizce derdini taşıyışı vardı ki görüp de anasız olduğunu anlamamak elden gelmezdi. Bu çocuk benim üvey kızım Nesrin’di.
14. Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Üsluba (anlatıma) önem verilmiştir.
B) Betimleme tekniğinden yararlanılarak yazılmıştır.
C) Sanatsal metin özelliklerini taşımaktadır.
D) Öğretici yönü ağır basmaktadır.
E) Anlatıma duygular katılmıştır.


Cevaplar: 1-C, 2-B, 3-E, 4-D, 5-E, 6-B, 7-B, 8-E, 9-E, 10-A, 11-D, 12-E, 13-B, 14-D

 

 

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi