Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

PARAGRAF TESTİ -1     

1. Belirli bir spor dalı için gereken eğitimin niteliği, yarışma kuralları ve eğitiminden yönetimine kadar her bilgi, spor zekasının durumu için temel ihtiyaçlardır. Belirttiğimiz bu faktörle ilgili olarak, sporcuların sadece ilgili spor dalında değil, aynı zamanda kendi vücutları, teknik kurallar, becerileri şekillendirme metotları ve antrenman prensipleri, organizasyonu ve performans hakkında da bilgiye ihtiyaçları vardır. Yapılan sporun kendine özgü bilgisi yanında diğer spor dalları ve özellikle benzer sporlar hakkında bir şeyler öğrenmek de gereklidir. Bu, sporcuyu, ilgili olduğu sporu ve zekasının yaratıcılık etkinliğini daha iyi öğrenmeye iten temel öğedir.

Bu parçada aşağıdaki yargıların hangisine değinilmemiştir?

A) Sporcu, kendi spor dalı ile ilgili her türlü bilgiyle donatılmalıdır.

B) Sporcu, teknik kurallar hakkında bilgiye sahip olmalıdır.

C) Sporcu, seçtiği spor dalının gerektirdiği eğitimden geçirilmelidir.

D) Sporcu, aynı zamanda yaratıcı bir zekâya sahip olmalıdır.

E) Sporcu, kendi antrenörünün seçiminde etkili olmalıdır.

 

2. Çok çalışmak beni yormaz da sonuç yorar. Ulaştığımı beğenmediğim için yorulurum. Bazen de çalıştığım için dinlenirim. Elde ettiğimden duyduğum hazdan dolayı. Her ikisi de güzel. Yorgunluk, dinlenmek için beni zorlar. Dinlenince de daha çok çalışmak isteği duyarım. Sonuçta......

Düşüncenin akışına göre bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A) yorgunluk beni emrine alır, istediği gibi kullanır.

B) hiçbirinden zevk alamadığımı anlarım.

C) ne yaptığımı bilmez hale gelirim.

D) tüm çalışma isteğimi iyice yitiririm.

E) yorgunluğa yenilmeden çalışmaya devam ederim.

 

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisi, bir paragrafın giriş cümlesi olamaz?

A) Bir toplumun çağdaşlığa açık olması, ilerlemenin ön koşuludur.

B) Böyle bir kültürün biçimlendirdiği kişilik modelinde temel karakter çekingenliktir.

C) Dışa kapalı toplumlar, yaratıcılıktan ve üreticilikten yoksun kalır.

D) Doğada ve dünyada durağanlık  yoktur.

E) Kültürler, toplumun temel gereksinimlerine bağlı olarak, kişilik modelleri oluşturur.

 

4. “Gençken gösteriş olsun diye okurdum; sonradan, biraz da kendimi yetiştirmek için okumaya, incelemeye başladım; şimdi ise vakit geçirmek, oyalanmak için yapıyorum bu işi, çıkarımı sağlamak aklımdan bile geçmedi. Kitaba karşı içimde, beni baştan çıkartan aşırı bir sevgi vardı; yalnız kendi ihtiyacımı karşılamak için değil; üç adım uzaktaki çevremi doldurmak, süslemek içindi bu sevgi.

Parçada anlatılanlardan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?

A) Kitap insanı eğitir, yüceltir.

B) Okumanın kişiye olduğu kadar, geleceğine de yararı vardır.

C) Kitap, boş zamanları değerlendiren en güzel uğraştır.

D) İnsan kişisel çıkarını sağlamak için de okumalıdır.

E) Kitap bulunduğu yeri ve çevresini doldurur, güzelleştirir.

 

5. “İşlemecilik, insanların süsleme arzusundan doğan çok eski sanatlardan biridir. Memleketimizde işlemeciliğe yüzyıllardan beri önem verildiği bilinmektedir. İşleme, saraylarda, kaftanlardan pabuçlara kadar her eşyaya uygulanmıştır. Eskiden, gelin olacak kızların en kıymetli çeyizlerini el işlemeleri oluştururdu; bunlar bazı şehirlerimizde, düğün günü, bir köşede sergilenirdi: İşlemeyi yapan genç kızın modeli doğadır. Saf ruhlu sanatkar kızımız, çevresindeki her şeyi, elindeki kumaş üstüne, hissettiği, dilediği gibi işler. Bu hissediş ve işleyiş sonucunda her biri bir değer olan olağanüstü çok çeşitli, motifler ortaya çıkar..”

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?

A) Halen Anadolu’nun bazı şehirlerinde, düğün günü sergilenen el işlemelerini görebilirsiniz.

B) El işlemeleri halen yaşamımızdaki her türlü aracı süsler.

C) El işlemeciliği için en güzel model doğadır.

D) El işlemeciliğinde, iğne, fırça, renkli iplikler ve boya kullanılır.

E) İşleme motifleri, diğer sanatkarlarınkinden çok daha güzel ve çeşitlidir.

 

6. (I) Düşünce ve sanat adamları sözleri ve yazılarıyla dile değer kazandırırlar. (II) Bizlerin de dil hazinesi en az onlarınki kadar zengindir. (III) Bu işi, dile yenilikler getirmekten çok onu bükmek, olanaklarını çoğaltmak, gücünü artırmak yoluyla yaparlar. (IV) Yeni sözcükler getiremezler, onları zenginleştirirler, anlamlarını ve kullanımlarını sağlamlaştırırlar. (V) Onlara alışılmamış bir çeşni verirler; ama bunu da dört bir yanı düşünerek, ustalıkla yaparlar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I. B) II. C) III.  D) IV.            E) V.

 

7. Çocukları bizden oldukları için severiz. Etlerine etimiz, kemiklerine kemiğimiz karışmıştır; ama bizim dünyaya getirdiğimiz daha başka şeyler de var ki, hiç de çocuklarımızdan aşağı kalmaz. Ruhumuzun, kafamızın, bilgimizin doğurduğu çocuklar da diğerleri kadar değerli ve önemlidir. biri diğerine değil, ikisi de bir arada öncelikli olmalıdır. Anası ya da babası olduğumuz çocukların değerleri bizden çok kendilerinindir; bize sadece onuru, sevinci düşer. Oysa kısaca kafamızın yarattığı çocukların bütün güzellikleri, bütün incelikleri, bütün olgunlukları bizimdir. Öyleyse birine, değerli olsunlar sevinelim diye; diğerine de bizi ruhen doyursun, tümüyle kendimizin olsun diye sahip olalım.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanoğlu için çocukları, sahip olabileceği en değerli varlıklardır.

B) Eser sahibi olmak, çocuk sahibi olmak kadar önemsenmelidir.

C) Çocuklarımızın sahip olduğu değerler onlara aittir.

D) Çocuklarımızla onur duyar, başarılarının sevincini tadarız.

E) Eser sahibi olmaya harcanan emek, çocuk yetiştirmeye yoğunlaştırılmalıdır.

 

8. Çoklarımız kendi yaşamımızı gün gün yorumlamayız. Nasıl geçtiğini fazla önemsemeden, ya da üzerinde düşünmeye vakit bulamadan yaşar gideriz. Kimimiz ev-iş arasında mekik dokuruz. Aynı saatte evden çıkar, hemen hemen aynı otobüse biner, ya da arabayla gideriz. İş yerinde aynı kişiler; konuşmalar aynı, bu aynılık tekrarlanır gider. Ara sıra bu çemberi kıracak bir şeyler yaparız, ailece, ya da kendi başımıza. Bunların hiçbiri günlerin aynılığını, boyutlarını aşmaz, değiştirmez. İşte insanların çoğu bu çarkta yuvarlanır, gider...

Böyle konuşan bir kişi daha çok aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

A) Sevmediği bir işte çalışıyor olmaktan

B) İşine otobüs ile gitmek zorunda oluşundan

C) Evde, işte, yolda aynı kişilerle beraber olmaktan

D) Yaşamın tekdüzeliğinden                                 

E)    Yalnız kalmaktan

 

9. Ben dostlarımın bana sert davranmasını istiyorum. Sen bir budalasın, saçmalıyorsun, desinler bana. Ben dostlar arasında açık, yiğitçe konuşulmasını isterim: dostların düşünceleri neyse sözleri de o olmalı. Kulaklarımızı öyle sert, öyle kaba birer kulak yapmalıyız ki....

Düşüncelerin akışına göre, bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) sertçe, erkekçe konuşmalara, tartışmalara hazır olsun.

B) dostlar arasında oluşacak sert ve yırtıcı bağlara dayanabilsin.

C) salon konuşmalarının yumuşak seslerini her zaman duyabilsin.

D) dostluğun kavgacı sağlamlığına duyarlı olabilsin.

E) düşünce çatışmalarının doğruyu bulmamızı sağlayan kırıcılığına, yıldırıcılığına dayanabilen.

 

10. Doğanın her güzelliğinde kalbimize gülümseyen bir anlam var. bu kendi halinde, gösteriş düşünmeyen, kendiliğinden bir güzellik. Bir dere içinde, iki taş arasına sıkışmış bir çiçek, gözlerden uzak, kuytu bir köşecikte öylece gelişir. Sanki kendi dünyasında, yalnız kendisi için güzeldir. Ne biz görelim diye doğmuştur, ne de bir başka varlık ona imrensin diye yaşar.

Bu parçanın yazarı aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A) Güzelin gösterişlisini seven     B) İyimser                  

C) Gözlemci D) Güzelliklerden zevk alan                      

E) Doğa hayranı

 

11. Bencillik her şeyden önce, kendini başkalarının yerine koymamaktır. Sadece kendini düşünmektir. Çıkarını her zaman öne çıkaran, olayları, fikirleri çıkarı açısından değerlendirendir. Çıkarı zedelendiği zaman, ya da zedelenme tehlikesiyle karşılaştığı zaman her türlü kötülüğü yapabilecek bir iç perişanlığına kapılan, gözleri hiçbir şey görmeyen insandır. Başkalarının acıları onları içten yaralamaz, yardım etme ise, onlar için tadılmamış bir zevktir. Acılar, sevinçleri paylaşma niteliğinden yoksun oldukları için, her zaman kendi yalnızlıklarına gömülüdürler. İnsana özgü duyguların çoğundan yoksundurlar, duyguları zengin değildir.

Aşağıdakilerden hangisi sözü edilen bencil kişilerin bir özelliği değildir?

A) Çıkarını kollamayı her şeyin üstünde tutma

B) Çıkarları baltalandığında kötülüğe yönelme 

C) Çevresindekilerle iyi ilişkiler kurmaktan büyük zevk alma

D) Başkalarına yardım etme mutluluğunu  yaşamama

E) Başkalarının acılarını, sevinçlerini onlarla paylaşmama

 

12. (I) işte bu nedenle çocuk edebiyatımız, gerçekçi olmak zorundadır. (II) Yarın gerçeğini de anlatmak zorundadır. (II) Ama unutulmamalıdır ki ancak bilinç süzgecinden geçmiş sezgi, yaratıcıdır. (IV) Dolayısıyla, çocuk duyarlığını bir sezgisel güce kavuşturucu nitelikte olmalıdır. (V) Öyleyse, çocuksal bilinç süzgecinden geçmiş bir sezgi gücü yaratacak nitelikte olmalıdır, derim.

Bu parçanın düşünce akışındaki bozukluğu düzeltmek için hangi cümleler yer değiştirilmelidir?

A) I ile II B) III ile IV C) I ile IV

D) II ile V E) III ile V

 

13.  Doğruyu hangi elde görsem sevinçle karşılar; uzaktan kokusunu alır almaz silahlarımı atar, teslim olurum. Fazla yukardan ve insafsız olmadıkça yazılarıma çatılmasını hoş görmüş, çok kez karşıdakini kırmamak için yazdıklarıma istenen biçimi verdiğim olmuştur. Zararıma da olsa eleştirmeciye uysal davranmalıyım ki beni her zaman serbestçe uyarsın, kendimi düzeltmeme yardım etsin. Doğrusu çağdaşlarımı böyle bir işten yana çekmek kolay değil, Düzeltmek herkesin ağrına gittiği için kimse kimseyi düzeltmeyi göze alamıyor. Düşüncesini saklayarak konuşuyor çokları.

Bu parçada sözü edilen yazarın kendisi ile ilgili asıl vurgulanmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ben her eleştiriye açık değilim.

B) Yazdıklarımda okuyucuların isteklerine severek ve özellikle yer verebilirim.

C) Başkalarını eleştirmekten ben de hiç mi hiç çekinmem.

D) Eleştirmeyi göze alamayanlar, asıl düşüncelerine ters düşer ve biçimde konuşurlar.

E) Eleştirilmek, yazılarımın daha iyiye ulaşmasına yardımcı olmaktadır.

 

14.  Sanatın bizim istediğimiz gibi olmasını istemek, sanata yapılabilecek en büyük kötülükler, saygısızlıktır. Nasıl olur da sanattan bize bildiklerimizi tekrarlamasını isteriz ki... Bu, aynaya her bakışta kendi yüzümü görmek gibi bir şey. Sanattan aynadaki bize benzemesini beklemek sadece kendimizden hoşlanmaktır, sanattan değil. Öyleyse sanatı kendi haline bırakmalı, eğer onu bir ihtiyaç sayıyorsak. Sanat, nasıl olmak istiyorsa öyle olsun, farklı olsun.

Parçaya göre “sanatı, insan için bir gereksinme kabul etmek” aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?

A) Sanatın hep bizi anlatmasına 

B) Sanatın hep özgün olmasına

C) Sanatın bizi bilgilendirecek biçimde olmasına

D) Sanatın istediklerimiz doğrultusunda biçimlenmesine

E)Sanatın kendimizden hoşlanmamıza yardımcı olmasına

 

15. Ünlü sinema aktörü William Holden, başını mermer masanın köşesine vurup kan kaybından ölmüş de üç gün kimsenin haberi olmamış. Alman gazeteleri isimsiz, ünsüz bir emeklinin tek başına oturduğu evde öldüğünü ve tam üç yıl komşuların bunu fark etmediğini yazdılar. Arkadaşım Celal Sılay, Şişli’deki odasında tek başına öldü. Komşular habersiz. Randevusuna gelmeyince merak eden iki arkadaş, kapısını kırıp içeri girince, şairimizin ölüsü ile karşılaştılar. 

Bu parçanın yazarı özellikle aşağıdakilerin hangisine karşı çıkmaktadır?

A) İnsanların tek başına yaşamak zorunda kalışlarına

B) İnsanların sözlerini tutmamalarına

C) Dostluğun, komşuluk ilişkilerinin yok olmasına

D) İnsanların çıkarlarını ön planda tutmasına

E) Apartmanda dairelerin sayısının çok olmasına

 

16. “Kimse aramadan bulamaz.” demeyeceğim, şunu düşünüyorum: Sanatta aramak, bulmak var mıdır? Şair olsun, ressam olsun, bestekar olsun, sanat adamı aramaz, bulmaz, cesaret eder, cüret eder. Aramak, bulmak bilim alanında olur. Bilgin, doğanın yasalarını arar. Birtakım olayları inceleyip onların sebeplerini bulur, bunlara dayanarak yeni şeyler ortaya kor. Sanat eseri ise bunu yapmaz.

Parçaya göre, sanat için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Doğanın yasası olan aramak, sanat için de geçerlidir.

B) Sanat için çok çaba serf etmeye gerek yoktur.

C) Sanatın kaynağı güzellik oluşturmak isteyen cürettir.

D) Bilimle sanat, olayların sebebini arayarak bulur.

E) Sanatın önündeki engelleri kaldırmak gerekir.

 

 

17.  Roman kimlik değiştirdi: Özellikle çok satan romanlar belli bir roman beğenisini tatmin etmiyor. Şimdiki romanların içinde, günümüzün politik sorunlarından, uluslarası çıkar çatışmalarına kadar birçok unsur yer alıyor. Romancının malzemesi geniş bir tabana yerleşince okur dairesi de genişliyor. Okur neyden hoşlanıyorsa romancı da onu  yazıyor.

Parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Günümüzün romanları değişik konuları işliyor.

B) Politik sorunlar günümüzün romanlarında malzeme olarak işleniyor.

C) Okur eğilimleri beğenileri ile roman içeriği aynı paralelde yürüyor.

D) Uluslararası çıkar çatışmaları romanlara konu olabiliyor.

E) Romandaki biçim - içerik yenilenmeleri okur çevresini daraltıyor.

 

18. (I) Toplumumuz yüzyıllardır içerikten yoksun biçimsel Batılılaşmanın esiri olmuştur. (II) Batı'ya ve yerleşikliğe özlemimizden ata sporumuz diye

bellediğimiz güreşi bir göçebelik sporu sayıp küçümsedik. (III) Üstelik "atın aptalı rahvan, adamın aptalı pehlivan" diye bir de deyim uydurduk.

(IV) İngiliz'in futbolunu ulusal spor ilan ettik. (V)Biliyorsunuz, bugün Türkiye güreşmiyor, güreş yalnızca köylülerin sporu. (VI) Anadolu'nun küçücük kasabalarında bile güreş yok; fakat futbol var.

Bu parçanın ana düşüncesi numaralanmış cümlelerin hangisinde verilmiştir?

A) I. B) II.   C) III. D) IV. E) V.

 

19. Dükkan sahibi de insafsız bir adamdı. Küçük çırağını dükkanda ve evinde bütün gün işlerde kullanırdı. Küçük çırağından kolay kolay memnun görünmeyen usta, bir gün geldi ki, dükkânını ona bırakarak gitmeye başladı. Cin gibi zeki bir çocuk olan çırak, ustasının yokluğunu hissettirmiyordu. Bu gayretlerden dolayı ustası ona bir kuruşluk gündelik vermeye başladı. Fakat çırağın içinde büyük bir istek, bir boşluk vardı. Gün geçtikçe cahil kalışının acısını seziyor, okuma yazma çareleri arıyordu.

Bu parçada çırakla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Çıraklık kazancıyla ailesinin geçimini yüklenmesine

B) Dürüst ve çalışkan olmasına,

C) Yanında çalıştığı kişinin güvenini kazanmasına

D) İçinde daima cahil oluşunun ezikliğini duymasına

E) Çalışmanın ona maddi kazanç sağlamasına

 

20. Ozan kendine özgü bir dil aramaz, kendine özgü bir dili olmalıdır. Ozanın dili, kişiliği demektir. Kişilik nasıl aranmakla bulunmazsa, şiir dili de özentiyle bulunamaz. Ozan, dilini aştıkça dilini bulur; kişiliğini aştıkça kişiliğini bulur. 

Bu paragrafta asıl vurgulamak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kişiliğini zenginleştirmek isteyen ozan, daha çok yazmalıdır.

B) Ozanın kendi kişiliği gibi, özgün bir dili olmalıdır.

C) Bir ozan, kendine özgü bir dil yakalayabilmek için, daha büyük ozanlara benzemeye çalışmalıdır.

D) Bir ozanın ilk görevi, kendine özgü bir dil ve söyleyişi öncelikle gerçekleştirmektir.

E) Ozan olmak isteyen herkesin her şeyden önce güçlü bir dile ihtiyacı vardır.

 

21. Dostluk öyle kolay değildir. Dost her zaman yüze gülmez. Dost, dostunun bir eksiğini, yanlışını gördü mü onu açıkça yüzüne söyler. Gerçek dostlukta dostun hem iyi yönleri hem kötü yönleri konuşulmalı. Dostun bir hatasını düzeltmek için onun hatasını ona söylemek ne kadar erdemli bir davranıştır. Eğer birinin gerçek dostuysanız çekinmeyin olumsuz yönlerini de söyleyin dostunuza. Ona iyilik etmiş olursunuz. 

Yukarıdaki parçaya en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Dostluğun Değeri   B) Sert DavranışC) Sevginin Değeri

D) Dostluk Nasıl Kurulmalıdır   E) Gerçek Dostluk

 

22. Sıcak esen rüzgârda yalpalayan teknemizle yola koyuluyor ve Akdeniz'in koyu maviye çalan sularında büyülenmiş bir biçimde ilerliyoruz. Bir kulübenin bulunduğu koya yanaşıyoruz. Tekneden indikten sonra yürümemiz gerekiyor. Son birkaç günde hiçbir insanın ayak basmadığı belli olan, sadece keçi toynaklarının kapladığı patikada bir süre yürüdükten sonra üç taş evin olduğu bir alana varıyoruz. Sadece dalga sesleri ve rüzgâr çanı bozuyor sessizliği. 

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?

A)  Betimleyici öğelere yer vermeye

B)  Çeşitli duyulardan yararlanmaya

C)  İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarmaya

D)  Deyimlerle anlatımı zenginleştirmeye

E)  Anlatıma duyguları katmaya

 

23. Edebiyatın konusu insandır, doğadır; edebiyat bütün olanaklarıyla insanı tanıtmaya yönelmiştir. Eleştirinin konusu ise eserdir; amacı eseri tanıtmak ve değerlendirmektir. Edebiyatta dolaysız bir yaratma söz konusudur. Eleştirmen ise dolaylı yaratan kişidir. Yargılanacak bir eser olmadıkça eleştiri de olmaz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Örneklendirme B) Karşılaştırma          C) Tanıtma 

D) Tartışma E) Öyküleme

 

24. (I) Oktay Rifat bir düşünce şairidir. (II) Onun için aslolan toplumsal olaylar ve kaygılardır. (III) Özellikle şiirlerinde insanların ekonomik olarak sınıflara ayrılmasını yermiştir. (IV) Şiirlerinin kuruluşunda Halk edebiyatının biçimlerinden geniş ölçüde faydalanmaktadır. (V) Belli ki bu biçimler şiirine sadece girmekle kalmamış, aynı zamanda şiirin asıl niteliğini de oluşturmuştur. (VI) Hatta giderek şiirinin kurallarını da meydana getirmiştir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?

A) II.       B) III.   C) IV.     D) V.   E) VI.

 

25. Şairlerin ünlü bir aileden gelmesi, edebiyatçıların her zaman konuştuğu bir konu olmuştur. Kimi, Can Yücel'in şöhretini babası Hasan Âli Yücel'e bağlar, kimi de Nazım Hikmet'in "aristokrat" ailesini vurgulayıp durur. Bazıları bunu insafsızca yapar, bazıları da imayla. Pek çok kapının onların önünde ardına dek açıldığını sanırlar. Oysaki —

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) onlar bu üne kendi çabalarıyla kavuşmuşlardır.

B) bu başarıyı yakalamaları belli bir birikimin sonucudur.

C) onlar diğer şairlerden daha çok zorluklarla karşılaşmışlardır.

D) birçok sıkıntıyı ailelerinin yardımıyla kısa sürede aşmayı bilmişlerdir.

E) bu şairlerimizin ne kadar çalışkan ne kadar başarılı olduğunu herkes bilir.

 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12  13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25

E E B D  B B D C  A   C  B  E   B  C  C  C  A    A   B  E    C  B    C  D

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi