Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

NİLGÜN MARMARA KİMDİR?


Şair ve yazar (D. 13 Şubat 1958, İstanbul - Ö. 13 Ekim 1987, İstanbul ). Tam adı Zelda Nilgün Marmara'dır. Kadıköy Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu ve Kadıköy Maarif Kolejini bitirdikten sonra, “Sylvia Plath Şiiri Üzerine Bir Çözümleme” adlı lisans tezi ile Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden (1985) mezun oldu. Plath'ın yaşamı, düşünceleri, özellikle bireyin yalnızlığına ve varoluş sorununa bakışından etkiledi. Sylvia Plath sevgisi, Marmara'yı ölümde de sevdiği şairin yazgısıyla birleştirdi. Bir süre Ana Britannica Ansiklopedisi’nde çalıştı, İngilizce dersleri verdi.

Düşle gerçek arasında gidip gelen, kırılgan bir izlekle yazdığı şiirleri Şiir Atı ve Sombahar vb. çeşitli dergilerde yayımlandı. Şiirleriyle sadece kendi kuşağının şairlerini değil, Ece Ayhan gibi eski ve güçlü şairleri de etkiledi. 77-87 Yılları arasında yazdığı şiirler ‘Daktiloya Çekilmiş Şiirler’ adıyla yayımlandı; Günlükleri ve sağa sola yazdığı notlar Gülseli İnal tarafından bir araya getirilerek ‘Kırmızı Kahverengi Defter’ adıyla bir kitapta toplandı. Mezuniyet tezi Dost Körpe tarafından dilimize çevrildi ve ‘Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi’ adıyla Everest Yayınları tarafından kitaplaştırıldı.

Nilgün Marmara, 13 Ekim 1987 tarihinde, 29 yaşındayken ‘bekleme salonu’ olarak gördüğü yeryüzünü terk etmeye karar verdi ve Kızıltoprak’taki evinin balkonundan atlayarak kendi isteği ile yaşamını sonlandırdı. Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi. Kitapları ölümünden sonra Gülseli İnal tarafından hazırlanarak yayımlandı. Kaan Önal’la evliydi.

“Şiirine yayılmış olan ölüme tutku içkin bir anlam taşır.

“Şiirinin yapısı ve dili dünya karşısında duyduğu büyük irkilme ve sonrasıdır” (Gülseli İnal)

“1985 yılında Sylvia Plath Şiiri Üzerine Bir Çözümleme başlığıyla tez çalışması, Nilgün Marmara’nın sanatsal yaratıcılık ile intihar arasında bir ilişki kurduğunu göstermesi açısından ilgi çekicidir.” (Bedihan Tamsöz)

“Haklılığın inadıyla apaçık yazıyorum ki, Nilgün Marmara uçsuz bucaksız sivil şairlerden biridir. Belki de en önde geleni. Sözgelimi, kendi kuşağı rahatça onun adıyla anılabilir.” (Ece Ayhan)

 ESERLERİ:

ŞİİR: Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1988), Metinler (1990).

GÜNLÜK: Kırmızı-Kahverengi Defter (yay. haz. Gülseli İnal, 1992).

İNCELEME: Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi (2006)

 KAYNAKÇA: Gülseli İnal / Genç Bir Şair, Yaşlı Bir Çocuk (Cumhuriyet, 7.11.1987) - Arka Pencere Lal Rengi Bir Gezegene Açıktır (Defter, Aralık-Ocak 1988), Bedihan Tamsöz / Osmanlıdan Günümüze Kadın Şairler Antolojisi (1994), Serdar Aydın / Nilgün Marmara Metinleri ve Fragmanlar (1997), TBE Ansiklopedisi (2001), Mehmet Çetin / Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (c.4, 2002), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006), Nazê Nejla Yerlikaya / Maskesi olmayan şair Nilgün Marmara (edebiyathaber.net, 15 Mayıs 2014).

 
"HAYATİN NERESİNDEN DÖNÜLSE KÂRDIR"

NİLGÜN MARMARA


"Hayatin neresinden dönülse kârdır"

“Canım Sıkıntı Sınırı

Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum. Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak sunuyor. Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben. Yere göğe zamana denize kayalara ve kuşlara da dokunan aynı tanrı değil mi? Bu kutla tanrının yönetkenliğinde, olmayan ellerimle bir yok-tanrı'yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını. Kefe'lerinden birine onun oylumu pekâlâ sığıyor, diğerine duygular, duyumlar ve düşünceler yığılıyor, işte yetkin eşitlik...her gün her gece bu eşitliğin bilgisiyle geçiyor. Bir eskiciden satın alınmış bu teraziyi birgün başka bir eskiciye vereceğim, o gün, tozanlarım her bir yana dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim.”

"ey iki adımlık yerküre

senin bütün arka bahçelerini gördüm ben..!"

KAYNAK: Emre Gümüşdoğan / Düş kazasında yitirdiklerimiz (siirakademisi.com, 20.04.2016).


KAR SESİ

NİLGÜN MARMARA


Nilgün'e, İlhami'ye, Zafer'e


Baharınız

eriyen kar sesi

mor süsen dibine

 

açıp da yine

kapattığım

kapıdan gittiniz...

 

Nilgün müydü gün-

boyu açan akasya?

ya çiçeği İlhami’nin

dermeden bile kendine

 

hangi Zafer yeniler

ucu kırık süngüyü?

 

taşlaşır taş

yazılırsa

şair adı!

 

KAYNAK: Emre Gümüşdoğan / Düş kazasında yitirdiklerimiz (siirakademisi.com, 20.04.2016).

 




ŞİİRLERİN HÜZNÜ: NİLGÜN MARMARA

Nilgün Marmara, şiirlerinde kendi benliğindeki çöküntülüğü anlatmaya çalışan, kelimeleriyle duygularına tercüman olmaya çalışan, Türk edebiyatına sesini duyurmuş ve unutulmayan isimlerinden birisi olmuştur.

13 Şubat 1958 yılında doğmuş ve 13 Ekim 1987 yılında evinin penceresinden kendini atarak, bizlere veda etmiştir. O, Ece Ayhan’ın değişiyle “dünyayla yaralı” şairdir. Dünyayla olan kavgasını şiirlerine tutam tutam serpmiştir. Nilgün Marmara, şiirlerini kendi arkadaşları ve çevresi hariç hiçbir yerde yayınlamamış ve paylaşmamıştır. Öldükten sonra da şiirleri oldukça çok konuşulmuştur. Zaten öyle de olmaz mı? Sanatçıların veya insanların öldükten sonra arkalarında bıraktıklarını konuşur ve anarız ya da bıraktığı anılarla birlikte oluruz. İnsanlar çoğu zaman öldüklerinde değerleniyor; işte bizimde Nilgün Marmara’ya yaptığımız buydu.

Nilgün Marmara 13 Şubat 1958 yılında İstanbul’da doğmuştur.  Ortaokul ve lise zamanlarında Kadıköy Maarif Koleji’nde öğrenim gördü. Ortaokul ve liseyi bitirdikten sonra ise Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken, Sylvia Plath ile ilgili araştırmalar yaptı; şiirleri, hayatı, intiharı, psikolojik rahatsızlığı ve kişiliği hakkında araştırmalarda bulundu ve bunları bir arada toplayarak  “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” isimli mezuniyet tezini yazmış oldu. Sylvia Plath’i incelediği süreçte ondan oldukça çok etkilenmiş, Plath’i kendisine yakın görmüş ve bu yakınlık onun, hayata bakış açısını değiştirmiştir. Hatta bu yakınlık Plath’in öldüğü yaş ve ölüm biçimiyle benzerlik göstermektedir. Sylvia Plath, 30 yaşındayken fırının gazını açarak intihar etmiş, Nilgün Marmara ise 29 yaşında kendisini penceresinden aşağı atarak intihar etmiştir.

1982 yılında endüstri mühendisi olan Kağan Önal ile evlenmiştir. Nilgün Marmara, Kağan Önal’ın işi nedeniyle bir süre Libya’da yaşamışlardır. Nilgün Marmara, şiirlerini yazmaya Libya’da da devam etmiştir. Türkiye’ye döndükten sonra Kızıltoprak’ta kocasıyla birlikte yaşamaya devam etmişlerdir ve o ev onun ölümü olmuştur. Nilgün Marmara, öldüğünde ise çeşitli dedikodular ortaya çıkmıştır. Kimileri, Kadıköy’deki otel odasından atlayarak intihar eden Kaan İnce’nin, bazısı ise Mina Urgan’ın 1995’te bir trafik kazasında ölen oğlu Mustafa Irgat’ın sevgilisi olduğunu iddia etmiştir. Lale Müldür ise Nilgün’ün aslında intihar etmediği ve bir cinayete kurban gittiğini söyler. Bizlere arkasından o hüzünlü şiirlerinden “Daktiloya Çekilmiş Şiirler” ve “Metinler” adlı şiirlerini bırakmış ve yaralı olduğu dünyaya veda ederek bizlerden ayrılmıştır.


Nilgün Marmara’nın ardından yazılan Şiirler

Nilgün’ün ölümü büyük bir yankı uyandırmış ve birçok şair şiirlerinde ondan bahsetmiştir. Cemal Süreya, Nilgün’e Zelda diyerek seslenirdi. O, şiirinde ise şu satırlarla Nilgün’den bahsetmiştir;

Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış. Ece Ayhan söyledi. Çok değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli saatten sonra kişilik hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır, bakışlarına çok güzel ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da gençti. Sanırım otuzuna değmemişti daha. Ece ile Gergedan için yaptığımız aylık söyleşide ondan söyle söz ettim: bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememişim. Bugün ortaya çıkıyor.

(Cemal Süreya / Günler (841. Gün)

Seyhan Erözçelik ise şu satırları yazmıştır onun için;

Ahşap bir kutu.
Açtım.
Öyle duruyordun ve bakıyordun bana.
Göğermiştin.
Göz mıknatısıydın.
Ne tuhaf, içimde inanılmaz bir istek uyandırdın.
Nilgün, “Sakın ağzına sürme!” diye uyardığında,
ben çoktan dilimi değdirmiştim sana.
Acıydın.
Acı.
Şimdi yüreğimde bir taş


Nilgün’ün Şiirlerinden Alıntılar

1. Nilgün Marmara – Yalnızlık

çok yalnızım, mutsuzum
göründüğüm gibi değilim aslında
karanlıklarda kaybolmuşum
bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır
aradıkça batıyorum karanlık kuyulara
kimse duymuyor çığlıklarımı
duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor
bense insanların bu ilgisizliği karşısında ilgiye susamışım
ümidimi yitirmişim
biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim
arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye
veda edeceğim


2. Nilgün Marmara –  Kuş Koysunlar Yoluna

Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu.
Hep böyle mi bu? Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer… Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü ben’im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir. Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına? “Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” bir çocuk demiş.


3. Nilgün Marmara – Burada Daha Ne Kadar Öleceğim

Delilik sevgilim, bir sözcük üzerine kurulmuyor, var olanı dürtüyor, eşeliyor, o bölgede yer ediniyor.
Bir sabah, bedenimin tüm hücrelerini ele geçirmiş bir acıyla uyanıyorum, bundan böyle, nereye baktığı bilinmeyen gözlerinizle her karşılaştığımda katlanacak bir acıyla. Onu sürükleyeceğim. Sürükleyeceğim ki, açığa çıkarılamayacak, tanımlanabilir gün ve gecelere mal edilemeyecek bir aşk.
Yaslı yüreğimin utangaç itirafı: “SİZİ SEVMEKTE ÖLÜYORUM”


4. Nilgün Marmara –  Canım Sıkıntı Sınırı

Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben.


5-Nilgün Marmara – Yabancı

En yakın yabancı sendin,
Daha sürülmemişken ışığın biberi
Yaramıza,
Yaslanırken boşlukta duran bir merdiveni henüz.
Güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
İlkyaz derken kışı gözden kaçıran
Yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
En güçsüz kollarla
Çözüldü aşkın zarif ilmeği
Bulandı aynalar duruluğu.
Çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
Bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık
olduğunu.
Yabancıların en yakınıydın sen!

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

NİLGÜN MARMARA'NIN ŞİİRLERİ

ÇOK GÜZEL - NİLGÜN MARMARA

KUŞUM VE BEN - NİLGÜN MARMARA

ANCAK YAZGIDIR BU - NİLGÜN MARMARA

YALNIZLIK - NİLGÜN MARMARA

SON EKLENENLER

Üye Girişi