Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

-2-

MUSALLA TAŞINDA AÇAN GÜL -HÜSEYİN ATLANSOY

Yağmur bu kadar inceyken
Ağır açan bir gül kadar hafifken merhamet
Ölüm çok ağır Allah’ım
Ölüm çok ağır affet.

Hafiften bir yağmurla Allah’ım
Musalla taşında bir gül kıl beni
Usulca bir güvercin
Kaldırsın ince kırmızı giysilerimi

İznin olursa açılsın kuş dili
Söyleyiversin ince naif şarkılar
Zamanın süzgecinden geçen bedenimi
Dağıtıp savursun ruhumla birlik rüzgâr.

Hiçbir sırrını ele verme
Öl ya da ölü taklidi yap ey suretim
Dişleri kenetlenmiş çenesi bağlı
Bir ölü taklidi yap – yapabilirsen
Çünkü bir tek
Ölüler doğru fotoğraf verir.

ÖLMEK- AHMET HAŞİM

Firâz-ı zirve-i Sinâ-yı kahra yükselerek
Oradan,
Oradan düşmek, ölmek istiyorum
Cevf-i ye's-âşinâ-yı hüsrana...
Titrek
Parıltılarla yanan bir mesâ-yı mezbaha renk
Dağılırken suhûr-ı üryana,
Firâz-ı zirve-i Sinâ-yı kahra yükselerek
Oradan,
Oradan düşmek, ölmek istiyorum
Cevf-i yes-âşinâ-yı hüsrana...

Kanlı bir gömlek
Gibi hârâ-yı şemsi arkamdan
Alıp sürükleyerek.
O dem ki refref-i hestîyre sanıt olur kaaim.
Ve bir günün dem-i âlâyiş-î zevalinde
Sürüklenir sular âfâka şu le hâlinde,
O dem ki kollar açar cism i nâ-ümîde adem.
Bir derin sesle "haydi" der uçurum,
O dem,
Firâz-ı zirve-i Sinâ-yı kahra yükselerek
Oradan.
Savt-ı ümmîd-i kalbi dinlemeden,
Cevf-i hüsrana düşmek istiyorum.


BİR GÜN -YUSUF ZİYA ORTAÇ

Bir gün basacak beni de
Göğsüne bu anne toprak.
Görecekler ellerimi
Bir çınarda yaprak yaprak...

Sesim, dalda öten bir kuş,
Ruhum, fezada bir uçuş,
Bütün huzurunu bulmuş,
Bu dünyadan uzak, uzak...

Benden bir zerre her çiçek,
Benim gözlerim şu böcek,
Çiftçiler her yaz biçecek
Saçlarımı orak orak...

Dört mevsimle dolu başım,
Otlar, yapraklar sırdaşım,
Kara toprağı gözyaşını
Sulayacak ırmak ırmak...

SON ARZU - YUSUF ZİYA ORTAÇ
 
Siyah uzun saçların beyazlandığı zaman,
Aşkımızın şahidi olan yollarda gezin...
Yıllarca seni candan seven bu âşığı an,
Bir sonbahar yaprağı gibi solunca benzin...

Ey güzel, işte o gün sana en son hediye
Gönderdiğim bu şiiri oku da yavaş yavaş,
Ağla: Ben bu şairi pek çok ağlattım diye,
Ruhumu sevindirsin o bir iki damla yaş...

Köyün mezarlığından geçersen bir gün eğer
Bir kaç dakika durup bak yosunlu taşlara;
Görürsen etrafını otlar bürümüş bir yer,

Ta yanına yaklaşıp benim adımı ara...
Sonra, bırak göğsüne taktığın beyaz gülü,
Bari kabrinde gülsün bu bahtı siyah ölü.

İLGİLİ İÇERİK

YUSUF ZİYA ORTAÇ ŞİİRLERİ

ŞİİRLER

YUSUF ZİYA ORTAÇ


ANNESİZ ÖLÜ -FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

Dün bir cenaze gömdüm bağrıma gizli gizli,
Bu küçük bir çocuktu, sarışın saz benizli:
Taş kesildi yüreğim mezarının başında.

Saz benizli bir öksüz, sarışın bir yetimdi,
Bu gömdüğüm cenaze benim muhabbetimdi,
Veda etti hayata doymadan üç yaşına.

Dünden beri gençliğim yarım, kalbim yarımdır.
Bu talihsiz mezarı benim damarlarımdır
Sinirli dallarıyla kucaklayan sarmaşık.

Neşeye hasret giden sevdamın arkasından
Ağlasın istiyorum, bir genç kadın yasından,
Ömrünü damla damla terk ederken bir âşık...

Bir genç kadın ki duysa bu vakitsiz ölümü
Matemini tutmaya kâfi görür gönlümü,
Yine hayata sevda ufuklarından güler.

Hiç can vermiş var mıdır bundan daha elemli;
Yaşarken gözü nemli, ölürken gözü nemli?
Ah annesiz ölüler, sevgilisiz ölüler!


TABUT -NECİP FAZIL KISAKÜREK

Tahtadan yapılmış bir uzun kutu;
Baş tarafı geniş, ayakucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu boş tabutu
Yarın kendileri dolduracaklar.

Her yandan küçülen bir oda gibi,
Duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış.
Sanki bir taş bebek kutuda gibi,
Hayalim içinde uzanmış kalmış.

Cılız vücuduma tam görünse de,
İçim, bu dar yere sığılmaz diyor.
Geride kalanlar hep dövünse de
İnsan birer birer yine giriyor.

Ölenler yeniden doğarmış; gerçek!
Tabut değildir bu, bir tahta kundak.
Bu ağır hediye kime gidecek,
Çakılır çakılmaz üstüne kapak?


CENAZE MERASİMİM -NÂZIM HİKMET

Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sıkmaz tabut,
merdivenlerse daracık.

Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
belki ıslak asfaltıyla yağmur.
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi.

Kamyona, yerli gelenekle, yüzüm açık yükleneceksem,
bir şey damlayabilir alnıına bir güvercinden: uğurdur.
Bando gelse de, gelmese de çocuklar gelecek yanıma,
meraklıdır ölülere çocuklar.


Bakacak arkamdan mutfak penceremiz.
Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla.
Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar.
Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize...


RÜBAİ
Bu bahçe, bu nemli toprak, bu yasemin kokusu,
bu mehtaplı gece
parıldamakta devam edecek ben basıp gidince de,
çünkü o ben gelmeden, ben geldikten sonra da
bana bağlı olmadan vardı
ve bende bu aslın sureti çıktı sadece...


BESBELLİ -AHMET KUTSİ TECER

Besbelli ölümüm sabahleyindir.
İlk ışık korkuyla girerken camdan.
Uzan, başucumda perdeyi indir,
Mum olduğu gibi kalsın akşamdan.

Sonra koş terlikle haber vermeye,
"Kiracım bu sabah can verdi" diye,
Üç beş kişi duysun ve Belediye
Beni kaldırmaya gelsin, odamdan.

Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut,
Sen de eller gibi adımı unut,
Kapımı bir kaç gün için açık tut,
Eşyam bakakalsın diye arkamdan.


BİR GÜN İCADİYE’DE -AHMET HAMDI TANPINAR

Bir gün İcadiye'de veya Sultantepe'de,
Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde
Bir kâinat açılır, geniş, sonsuz, büyülü,
Bugünün rüzgârında yıkanan mazi gülü
Dağılır yaprak yaprak hayalindeki suya
Bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya...


Belki en hülyalısı duyduğum masalların
O şafak saltanatı korularda dalların
Her ufku tek başına bekleyen eski çamlar
Bir sır gibi ömründen sızdırılmış akşamlar,
Ardıçla kestanenin her yıllık macerası
Harap mezarlıklarda ölülerin duası
Gelir ve tekrar doğar ölmüş sandığın aşka
Anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka!


AYIŞIĞINDA SELVİLER -SELÂHATTİN BATU

Ağır ağır
Ayışığında sallanır
Kara yelpazeleri selvilerin
Karanlık kımıldar, dalgalanır
Yüzleri güler ölülerin.

Acır acır
Toprağın yarası
Vakit iki cihan arası
Canın yüceleri göresi gelir
Toprağın ışığa yunası.

Parıldar parıldar
Göklerin bir ucu
Sevgilerledir yddızlann göçü
Çatlar kabuğu
Tanrıya dek
Göklere açılır toprağın içi.

Umularla güzel, umularla ulu
Geceler yıldızlarla duygulu
Ve bunca ölüler güler yüzlü
Bunca diriler acıdan kaygılı.

Ağır ağır
Ayışığında sallanır
Kara yelpazeleri servilerin
Kişiyi yüceye, iyiye çağırır
Beyaz elleri ölülerin.


SANDUKALAR -ASAF HALET ÇELEBİ

sandukalarda can yatıyor
canlar içinde bir can var
canlar içindeki
câaan

sandukalarda yazılar var
kendi kendini okuyor
kendi kendini okuyan
yazılar

sandukalar öd ağacından
misk ile amber kokuyor
canımda tüten bir koku var
câaan

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

TASNİF DIŞI ŞİİRLER

SON EKLENENLER

Üye Girişi