Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

TELLİ KAVAK-LAEDRİ

Bir telli kavak büyüdü 

Daday’ın Çiylene (Çiğdene) köyünde

Usuldan… Usula

Yerin karanlığından azat olmuş 

Aydınlıklı sular yürürdü 

Ayaklarının ucundan.

Kendi halindeydi telli kavak; 

Samanyolunu düşünürdü, 

Yaprak... Yaprak...

Başka şey de düşünmezdi; 

En uzak rüzgârlara kaptırmıştı başını 

Ona konmayan kuşa kuş, 

Ona deymeyen rüzgâra, rüzgâr demezdi.

 

Gel zaman, git zaman 

Kızını everecekti Çiyleneli Halil; 

Cebindeki yetmezdi.

Bir gece sabaha karşı veryansın ettiler 

Ayak bileklerine tellinin baltayı.

Uyandı, ilk vuruşta: 

‘Aman . . . ” dedi telli kavak; 

“Kıymayın! ” 

Sular bulandı ayaklarının ucunda, 

Yapraklar yalvardı, hep bir ağızdan:

 “Vurman!“ 

 

Aman zaman dinlemezdi Çiyleneli Halil, 

Kızını everecekti, cebindeki yetmezdi.

Uzandı telli kavak, ortasında gecenin 

Boylu boyunca...

Böğründe duran baltaya baktı; 

“Olur muya ? ” dedi, 

“Yürüyüp gidiyorduk şunun şurasında; 

Kim gönderecek şimdi 

Selamını suların samanyoluna?

Ne olacak şimdi rüzgâr?

Kuşlar nereye konacak?” 

 

Oradan oraya atıldı telli kavak; 

Elden ele satıldı, 

Boynuna dört demir atıldı.

Çankırı’ya döret mavzer atımı uzak

Bir tepenin doruğuna çakıldı

Telefon direği oldu telli kavak

Vınladı durdu telefonun telleri boynunda

Geceleri samanyoluna baktı,

Suları düşündü ayaklarının ucunda,

Kuşları düşündü avucunda

Gözleri dolu dolu.

Bir türkü tutturdu sonunda; 

“Telefonun tellerine kuşlar mı konar

Herkes sevdiğine canım böyle mi yanar?”

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

TASNİF DIŞI ŞİİRLER

SON EKLENENLER

Üye Girişi