EĞİTİMİN İYİ VE KÖTÜ MEYVELERİ
Almanya’da bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş.
“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim.
Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odalarını gördüm.
İyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler gördüm.
Lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar gördüm...
Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.
Sizlerden isteğim şudur.
Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın.
Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin.
Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”
İnsanın eğitilmesi elbette önemlidir.
Fakat bundan da önemlisi insana nelerin öğretildiğidir. Yoksa iyi olsun, kötü olsun her insan o noktaya gördüğü eğitimle geldi. Bediüzzaman Hazretleri, bu probleme şu cümlesiyle çözüm sunuyor:
“Vicdanın ziyası, ulûm-u dînîyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, İkincisinde hile, şüphe tevellüd eder.”
Nisan, 2014