Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MAVİ GÜZELLİK

Hayat su ile başlamıştır. Bu sebeple deniz insanoğlunun karadaki esareti ya da dünyanın onlara dar geldiği anlarda, deniz hep sığınak olmuştur. Deniz sonsuzluk olmuştur. Deniz geçim kaynağı olmuştur, kısacası deniz hayat vermeye devam etmiştir. Deniz çevresinde yaşayanları kendine âşık eden, tutkuyla bağlayan hırçın ama nazlı bir güzeldir. Ondan ne kadar uzaklaşılsa onsuz olunmayacağını anlayıp geri döndürür insanı. Deniz bazen aşılmaz dağ olur dalgalarıyla geçit vermez. Bazen çok kızar alır seni derinliklerine cezalandırır. Bazen insanlar dalarlar derindeki güzelliklere âşık olur, orada kalırlar. Bu sebepledir ki onun kucağında ölenlere bizim kültürümüzde şehit denir. Bazen de mavi gözleriyle, ana kucağı gibi huzurlu olur. Rızkımızı verir, doyurur. Anlarsan, onu doğasına saygılı olursan vefalı dost olur. Göğsündeki istiridyeden bir inciyle ödüllendirir. Genç kızlar, kadınlar kocalarını, sevdiklerini; çocuklar babalarını bekler sonsuz mavilikte. Turistler yılların yorgunluğunu attırır serinliğinde. Bazen de umut olur deniz, bir şişedeki mektubuna cevap gelecek diye. Hep en güzel deniz henüz gidilmemiş olandır. Hiç deniz görmeyenleri bile kendine çeker deniz. Bu büyü nedir acaba? Aşk mı? Tutku mu? Ticaret mi? Muhtaçlık mı? Korku mu? Belki de hepsi.

Bu sevda bazen de üzer bizi. Cennet vatanımızın üç tarafı deniz olunca başkaları da sevdalanır denize, saldırır ülkemize: Preveze'de, Çanakkale'de. Ama Barbaros'un torunlarının Atatürk'ün emriyle Çanakkale'de ilk hedefle­ri Akdeniz olur. Vermez sevdiği denizi. Seyit Onbaşı'nın güllesiyle selamlar. Hepsini gömer sevdalandıkları denizin mavi sularına.

Denizin kendi sevda olmaz sadece, bazen de ayrılanları kavuşturur. Bir boğaz köprüsüyle kıtaları kavuşturur.

İklimleri değiştirir. Kendine yakın olanlara muz verir, portakal verir. Turist çeker, dilleri aynı olmayan ama yürekleri aynı olan insanları tanıştırır. Yolunu kaybedersen yunus balığını kılavuz verir.

Kocamandır yüreği denizin, balık verir, inci verir, mercan verir, yol verir, petrol verir. Ama ona gereken değeri vermezsek, hor kullanırsak, işte o zaman kızar bize, fırtına olur, tsunami olur, kudurur deniz coşar. Alır bütün verdiklerini.

Denizlerimizi sevmeliyiz. Doğallığıyla, turizmiyle, iş hayatıyla deniz her zaman vazgeçilmezimizdir. Hayat kaynağımızdır. Denizlerimize gereken önemi verip onun her zaman mavi mavi bakmasını sağlamalıyız. Ancak o zaman herkes denizler dolusu mutluluğa kavuşur.

 

HİLAL POLAT

İLERİ İ.Ö.O., MERSİN

Denizin Sesi yarışması Türkiye Birincisi

 

 


 

 

DENİZİN KIZI

Hırçın dalgalarıyla meşhur Karadeniz'in kızıyım ben. Denizle açtım hayata gözlerimi, denizle büyüdüm. Küçük­tüm oyuncağım oldu, büyüdüm dert ortağım. Denizin kızıyım ben, denizden bir parçayım. Her sabah kıyılara vuran dalgaların o benzersiz sesiyle uyanırım. Bizim buralarda deniz özeldir herkes için. Kiminin ekmek parasıdır, kiminin dert ortağı... Deniz sevdalısı çoktur burada. Her sabah erkenden uyanır balıkçılar, atarlar ağlarını uçsuz bucaksız maviliklere. Kimisi oturur bir kayaya, derdini anlatır o sonsuz maviliğe. Kimilerinin de eğlencesidir. Denize oltasını attı mı akşama kadar o eşsiz huzurun kucağındadır. İnsan dertle­nirse dünyanın o bitmeyen derdini döker uçsuz bucaksız maviliklere. Üzülüp ağlarsa yarım kalan sevdasına, rahatlamak için derin bir nefes alıp masmavi denizin karşısında, gözyaşlarıyla süsler o engini. Bir anlığına da olsa unutur yaşadığı derdini.

Deniz hayatın anlamıdır Türk insanı için. Bizim insanımız paylaşmayı sever. Yediği yemeği, kalan son ekmek parçasını dahi paylaşır insanlarla. Ama denize geldi mi sıra, onu kimseyle paylaşamaz. Çünkü herkes için farklı bir anlam taşır deniz... Kimi sahip olamadığı bir çocuğun özlemiyle, kimi kaybettiği annesinin hasretiyle sarılır denize. Burada herkes sahiplenir denizi. Hepimizin ortak paydasıdır, denize olan sevdamız. Her mevsim bir başka güzeldir deniz. Yazın yedisinden yetmişine herkesi içinde barındırırken, kışın o hırçın dalgaların kıyıya vuruşuyla o ahenkli sesini dinletir insana. Balıkçı getirir sana balığın şahsında mutluluğu. Huzurun ve sonsuzluğun ifadesi, mutluluğun adı, hayatın anlamıdır deniz. İnsan vazgeçebilir mi hayatından? Tabi ki vazgeçemez. Biz de vazgeçemeyiz denizimizden.

Gittiğim her yerde deniz arar gözlerim. Denizin olmadığı yerde nefes alamam. Ardına kadar açılan bir kapı var orada. Tutmak istersen inan çok yakın, yüreğine bir çığ gibi inen sevdası. Var oluşundan beri neler hediye etmedi ki bizlere? Varını yoğunu serpti önümüze cömertçe. Gün geldi sevinçlerimizi onun bağrında yaşadık, kimi zamansa gözyaşlarımız hoyrat dalgalarına kapılıp karanlık dehlizlerde kayboldu. Mıknatısa çekilircesine bağlandık kaldık ona. Bir ana gibi müşfik kolları arasında yeniden canlandırdı tutkularımızı. Karşılıklı bir sevgiydi bizimkisi. Yeter ki bu doğa harikası ebediyete kadar aynı güzellik ve ihtişamıyla var olsun. Ben onun bağrında anne sevgisini tatmış, dünyaya adını duyurmuş bir genç kızım. Üç tarafıyla bir annenin kollarıyla evladını sarması gibi sarılmışım. Bir evladın annesine duyduğu güvenle bağlıyım ben denize. Yalnızca Karadeniz'in değil Ege'nin, Akdeniz'in, Marmara'nın kızıyım. Alın teri deniz olan bir babanın, tek sırdaşı deniz olan genç kızının yoldaşıyım. Denizi anne bilmiş bir genç kızın yüreğiyle ruhum bedenimden ayrılmadığı sürece içimdeki deniz sevdası hep yaşayacak.

BÜŞRA KELEŞ

TRABZON ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ, TRABZON

DENİZİN SESİ YARIŞMASI TÜRKİYE BİRİNCİSİ

 

 

 

 

 


 

 

 

HASRET DENİZİM

Anlat beni demiştin. Kokumla, sesimle anlat...

Deniz olduğunu bileyim diye söz almıştın benden. Ben de hiç görmesem de en güzel tonuyla maviyi senin mavinle anlatacağım ey yıllarca korktuğum ama özlediğim engin deniz. Sevdasını yaşatmak için suyun, mavinin sahibi olan seni anlatıyorum. Buralar kara, buralar uçsuz bucaksız sensizlik. Ne sesin var memleketimde ne adın, ne de seni bilen. Sadece ismini biliriz evlatlarının. Karadeniz, Akdeniz, Marmara... Ama bir ben bilirim has­retini! Hiç balık tutmamış olsam da kıyında, balığını da seviyorum. Bir balığın olma özlemiyle dinliyorum sesini. Sen deniz, ben huzur... Biriz işte, ben deniz, sen huzur... Anlat beni demiştin içimdekileri anlat...

Karadeniz'in hamsisini barındıran, Antalya'yı cennet kılan deniz, neredir memleketin? Okyanuslar mıdır seni yaşatan yoksa yurdumun güzel insanı mı? Nedim'in mest eden şiirleri mi? Ne önemi var... Bilmem ki sana kavuşmanın nedir yolu? Deniz ruhlu, deniz kokulu, deniz sesli sevgimle seviyorum anlamını hasretinin... Öyle bir yalnızlıkla seviyorum yüreğimdeki denizkızını. Efsaneyim artık bu topraklarda, doğru ya deniz yok mem­leketimde. Biz denizi mavi gözlü Ayşe kızların, hayata merhaba diyen bebeklerin gülüşünde sakladık: Güneşe kurban vermeyelim diye. Belki de düşlerimin ve kaderin benden esirgediğisin sen. Yakamozların vatanı, bin bir canlının sonsuzluğu yaşadığı diyar, var mısın beni kabullenmeye? Korksam da çoğu vakit heybetinden gelmek üzereyim oralara...

Anlat beni demiştin. Şairin anlattığı dille anlat, diyordun ya güzelliğimi. Seni hiç görmese de içim, bir deniz gibi diyen aşığın sesiyle anlat, diyordu. Bilirim, Mecnun bilseydi sesini düşmezdi çöllere Leyla diyerek. Yakmazdı hayallerini amansız bir kızıl yolculukta. Kendini dünyaya emanet edilmiş küçük bir cennettin kenarında sanırdı; sana yaklaştığı zaman... Çünkü ey denizim senin rengin gibi renk, senin adın gibi ad yoktur. İnan öyle dal­galar var ki yürek denizimde, sevdiğim her insan bir martı misali... Senin sonsuzluğuna mektuplar gönderir hep sonunu hayal ederek. Bense her gün yeni bir sesim aslında; her an senle akıp gidiyorum. İnan, asıl ölü deniz benim. Artık durulanıyorum senin kıyında. Yorgunluğuma yenik saatlerde kıyında yüzüyorum; bazen özgür bir denizyıldızıyım bazense iyiliğe selamlar söyleyen bir yunus balığı. Her denizyıldızı gözyaşlarını, hani o sana dökerken içime kabullendiğin. Anlat beni demiştin ben olman için.

Ben de sana yazıyorum bu son sözlerimi. Seni anlatıyorum işte inan buradayım yürek denizim, mavi kokulu mercanım, gökyüzünden kopup gelen denizyıldızıyım. Ben, anlamsız aşkların anlam bulduğu yalnız yakamoz... İstanbul’a hasret şiirleri yazıyorum ey deniz kokulu geleceğim! İstanbul’u boğazın en bereketli yerinde terk edip; ağına takılıyorum yaşı genç gönlü kocamış bir şairin. Gözyaşımı akıtıyorum Marmara'ya, İstanbul denize sadık kalsın diye. Ama bu yol uzun, bu yol mavişiz, bu yol mutlu etmez bendeki dizeleri, şarkıları, ağıtları. Bırak dilediğim balıkçı teknesiyle bitireyim bu uzun yolu. Sana kavuşmak için sarhoş olayım. Denizi seveni seviyorum, inan sevebildiğim için benim adım deniz. Nefret bilmem senin gibi. Boğamam insanları. Çünkü her insan bir den­izdir ve her insanın yüreğine demir atan bir yelkenli vardır. Bilirim, beni anlat dediğin günden beri bilirim. Bütün rüzgârlar dalgalanman için eser ve her kum tanesi yeryüzünde cennet olman için kumsal olur. Can verirsin sensiz olamayan hayatlara.

Anlat beni demiştin. Kokladığın her çiçeğin rengiyle anlat. Yağmurlar doldurmasın gamzelerimi demiştin ey denizim! Senin gamzelerin gözlerimdir aslında. Onlar yağmurlarla değil hasretinle dolu artık. Öyle ki mavi gözlü bir çocuk gibiyim. Ne sensizliği bilirim masallarda ne de masallarını bilirim seni sevmeyenin. Bütün şiirler senin destanın, bütün şairler senin esirin ki ben en mavi eserin. Sevdana vurulanlar egemen oldu dünyaya. Denizler ülkesinin çocukları demiştin bize. Sonra da anlat beni demiştin. Ben de şair olmak için anlatıyorum özlemlerimi.

Anlat beni demiştin, anlattım sanıyorum ama ne çare anlatılmazsın. Bugüne kadar hiçbir şair rengini, kokunu ve adını resmedemedi sözcüklerle. Başaramadık seni olduğun güzellikle anlatmayı. Ama İnan bana ey korku denizim, hasret denizim, mavi denizim, her âşık senin evladındır. Çünkü sevgiyi dile getiren, seni çizen titrek hayallerdir. Heybetinle sarmaya devam et güzel ülkemi. Çünkü yalnız bu diyarda, yetmiş milyon yakamoz vardır.

HACER DEMİRAL

KAHTA ANADOLU LİSESİ, ADIYAMAN

TÜRKİYE İKİNCİSİ

 

 

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi