Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

KÂTİP ÇELEBİ - METİN İNCELEMESİ

On sene kadar zaman gece ve gündüz iştigal edip bîhad kütüb görmek ve ekser fünunu tetebbu etmek müyesser oldu.

Gâhi bir kitap görmeğe şevk düşüp gurûb-ı şemsten tulûa dek şema yanardı.

 

HENDESE BİLEN KADI İLE BİLMEYEN KADI

Bir kimesne, uzunluğu ve genişliği yüz arşın olmak üzere, bir tarlayı başkasına salıp teslim sırasında uzunluğu ve genişliği ellişer arşın iki tarla verdi. Aralarında anlaşmadilzlık olup bir kadıya vardılar ki hendese bilmez­di: "Hakkı budur" diye hükmeyledi. Sonra hendese bilen bir kadı bulup davayı dinleer; "Hakkının yarısıdır" dedi. Hak dahi budur: Bunların aslını bilmek murad eden riyaziyat görmeye heves eyleye.

Metin İncelemesi:

Biçim Yönünden:

Biçimi: Nesir (düzyazı).

Konusu: Geometri bilmeyen bir kadının, bir alım satım olayında verdiği yanlış karar anlatılıyor.

 

Dil özellikleri:

a) Dil sade, anlam açıktır.

b) Tümceler kısa ve canlıdır.

c) Kimi kelimelerin söylenişi günümüzden farklıdır: Kimesne (kimse), hükmeyledi   (hükmetti) vb.

 

İçerik Yönünden:

Araştırmalar:

1. Tarlayı satan ile alan arasında çıkan anlaşmaz­lığın sebebi şudur: Satıcı, alıcı ile eni ve boyu 100' er arşın olan bir tarla üzerinde anlaşıyor. Oysa tes­lim sırasında satıcı, alıcıya eni boyu 50'şer arşın olan iki tarla vermek istiyor. Alıcı, bunu kabul et­mediğinden anlaşmazlık çıkmış oluyor.

2. Davaya bakan ilk kadı, geometri bilgisinden yoksun olduğu için, boyutları 100'er arşın olan tek tarla ile 50'şer arşın olan iki tarlanın yüzölçümünü aynı sanıyor, bu nedenle yanlış karar veriyor. İkinci kadı ise geometri bilgisine sahip olduğundan, kafa­sında ya da kâğıt üstünde boyutları 100'er arşın olan tarlanın biçimini çiziyor, bunu ikiye bölüp "hakkının yarısıdır" diyerek doğru karar veriyor.

Bu olayla, bizlere de bir ders veriliyor: İnsan­lar, doğru karar verebilmek için, karşılaştıkları ko­nu üzerinde ayrıntılı düşünmelidirler, her türlü ola­sılıkları göz önüne getirmelidirler, deniyor.

3. Kâtip Çelebi'nin bu yazıyı yazmadaki amacı, yalnızca kadıların yaptığı yanlışlığı ortaya koymak değildir. O, kadı olacak olanların, büyük sorumluluk­lar taşıdığını belirtmek; doğru karar vermek, adaleti dağıtmakla yükümlü olduklarını dile getirmek iste­miştir. Bu nedenle onların, sosyal bilimler alanında olduğu kadar, fen bilimleri alanında da kendilerini yetiştirmek zorunda olduklarını belirtmek amacını gütmüştür.

4. Kâtip Çelebi'nin bu kısa yazısı, bize, yaşadığı dönemin toplumunda adalete büyük önem verildiği, kadıların kültürlü insanlar arasından seçildiği ve kül­türün önemsendiği fikrini vermektedir.

5. Bilmediğimiz ya da az bildiğimiz bir konuda tartışmaya girmemiz doğru değildir. Çünkü tartış­maya girenler, konuyu iyi algılayamadıklarından yan­lış yorumlayabilirler, yanlış sonuçlara varırlar, sonun da zarara uğrayabilirler. Bu kısa yazının özünde, bi­ze bu mesaj da verilmektedir.

6. Bir konuda tartışabilmek için, o konuda önce­den yeterli araştırmayı yapmak, gerekli bilgiyi top­lamak gerekmektedir. Sonra gözlemlerden yararlan­mak, edinilen bilgileri akıl süzgecinden geçirmek, konuyu ayrıntılarına dek bir bütünlük içinde hazırla­mak, tüm olasılıkları düşünmek ve gerekli değerlen­dirmeleri yapmak gerekmektedir. Değerlendirmeler­de öznel yerine nesnel davranmak, bilimsel yöntemle neden-sonuç ilişkisi üzerinde durmakla tartışmaya hazırlanılabilir.

Tümümüzün çevresinde okula gitmeyen birçok kişi vardır. Eğitim görmemelerinin nedenleri arasın­da okulsuzluk, ekonomik zorluk, ailenin kültürü önem­sememesi, sağlık durumu, çalışma zorunluğu gibi ne­denler sayılabilir.

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi