Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

NAİMA - KATL-İ NEFİ ŞAİR NESRİNİN İNCELEMESİ

KATL-İ NEF'İ'İ ŞAİR
(ŞAİR NEF'İNİN ÖLDÜRÜLMESİ)
Nef'i,  aslında Erzurum yakınında Hasankale dedikleri yerden olup İstanbul'a gelerek kâtipler züm­resine girdi. Merhum Sultan Ahmet zamanında şiir­leriyle ün yapıp hükümdarları, vezirleri ve ileri ge­lenleri öven güzel kasideler söylemekle tanınmıştı. Sultan Murad Han (IV) Hazretlerinin yakınları arası­na girip onu öven nice kaside, ok ve cirit attıkların­da tarihler söyleyip çok beğenisini kazanmıştı. Fa­kat adı geçen, hiciv alanında çok kötü dilli olup ya­şadığı çağın ileri gelenlerine söz atma ve büyük bil­ginler ile gözde vezirlerin namuslarını yıkma cesare­tini gösterip zamanın ünlülerinin çoğunu hicvetmişti. Sultan Murad Han Hazretleri, yaptığı toplantılarda teklifsizce şakalara eğilimli olduğu için bazı kere Nef'i'yi getirip bazı hicivlerini dinlerdi. Hatta bir gün 1039 hicri yılında Beşiktaş’ta Sultan Ahmet Köşkünde Nef'i'nin Siham-ı Kaza (Kaza Okları) adlı hiciv dergisine bakarken havada gök gürültüsü ve şim­şek meydana gelip padişah tahtı yakınına bir yıldırım düştüğünde dergiyi yırtıp o saçma sözlere bakmama­ya tövbe edip terbiye etmek amacıyla Nef'i'yi gö­revli olduğu memurluktan uzaklaştırarak hiciv yaz­maya tövbe ettirmişlerdi. Sonra yine iltifat görüp Haraç Muhasebeciliğine atanarak padişahın yakınların­dan biri oldu. Padişahın iltifatından gururlanıp bir nedenle Vezir Bayram Paşa'ya gücenerek uzun bir kaside ile açık kalpli veziri hicvetti. Padişah Hazret­leri bir özel toplantıda:

- Nef’i, bir yeni hicvin yok mudur? diye sora­rak ağzını aradığında o da Bayram Faşa hicvini Pa­dişahın avucuna sundukta padişah okuyup beğenir göründükten sonra Bayram Paşa'yı çağırıp hicvi gös­tererek öldürülmesine izin verdi.

Tarihçi böyle yazmıştır amma, halk arasında yaygın olan, Sultan Murad Han Hazretleri bir özel toplantıda ısrar edip:

- Bayram Paşa'yı hicvet! diye istek gösterip Nef'i de hicvedince, Bayram Paşa bunu öğrenip pa­dişahın katına gelerek:

- Bu hicivden sonra halk arasında benim namu­sum, onurum kalmadı Padişahım, o kötünün öldürül­mesine izin ver! diye yalvarınca padişah idamına izin verdi, diye aktarılan öykünün aslı olmayıp tarihçinin anlattığı doğruya en yakındır; çünkü vezirlerin hicvedilmesine izin vermek padişahlara yaraşır bir iş değildir.

Her ne biçimde olursa olsun Bayram Paşa, şai­rin öldürülmesine izin alıp sarayına geldikte, adam göndererek, zavallı Nef’i'yi çağırır, o da habersizce geldikte iyice azarlandıktan soma sadrazam:

- Kaldırın! dedi; saray odunluğunda hapis ede­rek orada boğup denize attılar.

 

Metin İncelemesi:

Biçim Yönünden:

Biçimi: Nesir (düzyazı).

Türü: Tarih.

Konusu: Şair Nef'i'nin öldürülmesi olayı ve bu olayın nedenleri anlatılıyor.

 

İçerik Yönünden:

Araştırmalar:

1. Nef'i, hicivleri (yergileri) yüzünden öncelikle yakın çevresinin öfkesini üzerine çekiyor. Ardından işi elinden alınıyor, en sonunda boğularak hayatını yitiriyor.

2. Osmanlı İmparatorluğu'nda devletin görevlendir­diği tarih yazarlarına "Vak'anüvis" denir. 1591-1659 yılları arasında yaşayan Naima, bunlardan biridir. Bu metinde Naima, Şair Nef'i'nin öldürülme olayını an­latıyor, nedenini açıklıyor. Bunun için, önce başka bir tarihçiden alıntı yapıyor; ardından halk arasında­ki yaygın söylentiyi dile getiriyor ve kendi düşünce­sini ekleyerek bir yargıya varıyor. Naima, tarihçinin anlattığını akla daha yatkın buluyor. Tarihçinin an­lattığı daha mantıklı olduğundan doğru sayılıyor.

3. Naima'nın bu yazısında görülen dil özellikleri şöyle sıralanabilir:

a) Dil sade, anlatım açıktır.

b) Kimi sözcükler günümüz Türkçesi'nde değiş­miştir: Gelüp (gelip), idüp (edip), olmağın (olduğu için), söyleyüp (söyleyip), deyu (diye), çağırup (çağurup), nazar ederken (bakarken-okurken), pareleyüp (parçalayıp-parçalayarak) vb.

c) Cümielerin yüklemleri "idi" ek fiiliyle bit­mektedir.

d) Bağ fiillerle cümleler gereğinden çok uzatıl­mıştır. Temel cümle ile yan cümlecikleri birbirine bağlayan "ederken, idip, olup" biçimindeki sözcük­ler, birer bağ fiildir.

e) "Ve" bağlacı gereğinden çok kullanılmıştır. Bu, o dönemde dilbilgisi kurallarının tam olarak bi­linmemesinden, noktalamanın olmamasından ileri gel mistir, örneğin : "Nice kasaid ve ok ve cirit. Harfendazlık ve ulemâyı izâm ve vüzerâ-yı kiram."

Bu yazıdaki dil ve anlatım, Sinan Paşa ile Mer­cimek Ahmet'in dil ve anlatımıyla karşılaştırıldığın­da, Naima'nın dil ve anlatım yönünden Mercimek Ahmet'e daha yakın olduğu görülür. Yalnız yabancı söz ve tamlamaları çokça kullanma özelliğiyle de Sinan Paşa'ya da benzemektedir. Bu bakımdan Nai­ma'nın yazısını "orta nesir" olarak adlandırılabiliriz.

4. Yazıya göre Nef'i, Erzurum yakınında bulunan Hasankale kasabasında doğmuş, İstanbul'a gelip kâtip olmuştur. İlk önceleri yazdığı kasideleriyle ta­nınmış, hicivleriyle ün salmıştır. IV. Murat, hiciv­den hoşlanmasının sonucu, Nef'i'ye ilgi göstermiş ve onu desteklemiş bir kişidir. Ancak Nef'i, hiciv­leriyle yakın ilişki içine girdiği padişah başta olmak üzere çevresinin öfkesini üzerine çekmiş, daha son­ra boğdurularak öldürülmüştür.

5. Zamanımızda tarih, ilke ve metotları olan, bu ilke ve metotlara göre çalışan bir bilim dalıdır. Ta­rih bilimi, geçmişteki olayları ele alır, kendi çağı ve koşulları içinde tarafsız bir gözle değerlendirir, kimi sonuçlara varır. Vardığı sonuçlarla toplumlara ışık tutar, geleceğe yön verir. Osmanlı dönemi tarih­çilerinde bu özellik görülmemektedir. Onlar, olayları daha çok kendi kişisel yorumları ve devletin resmi olan tutumu doğrultusunda okuyucuya aktarma yolu­nu seçmişlerdir. Ancak Naima, Nef'i'nin öldürme­si olayında, olayı tüm boyutlarıyla ele alıyor, tarih biliminin mantıksal metoduyla konuyu aydınlatmaya çalışıyor. Naima, bu tutumuyla modern tarih bilimi anlayışına yaklaşıyor.

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi