Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

BAKİ - NEV-BAHAR OLDU GELİN AZM-, GÜLİSTAN İDELİM

GAZEL

Nev-bahâr oldu gelin azm-i gülistan idelim

Açalım gonca-i kalbi gül-i handan idelim

 

Komayup lâle gibi elden eyâğı bir dem

Mest olup gönce sıfat çâk-i giribân idelim

 

İçelim lâ’l-i müzâbı saçalım curaları

Hâk-i gülzârı bugün kân-ı Bedahşân idelim

 

Meclis-i ayş ü tarâb hûrrem ü âbâd olsun

Yakalım zerk u riya deyrini vîran idelim

 

Okusun vasr-ı ruh-ı yâr ile Bakî şi'rin

Bülbül-i gülşeni mecliste gazelhan idelim

 

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

 

Metin İncelemesi:

Biçim Yönünden:

Nazım biçimi: Gazel.

Nazım birimi: Beyit.

Ölçüsü: Aruz.

Fe i lâ tün/ fe i lâ tün / fe i lâ tün / fe i lün

Nev ba hâr ol/du ge lin azm/i gü lis tân/i de lim

Türü: Lirik şiir.

Konusu: Kişinin hayatını değerlendirmesi için eğlenmesi gerektiğini, hele ilkbaharın özellikle eğlen­ce mevsimi olduğu anlatılıyor.

Tema: Neşe ve eğlenme, yaşamın tadını çıkar­ma isteği.

Kafiye şeması: aa/ba/ca/da/ea.

Kafiyeli olan, "Gülistan idelim/ handan idelim/ giribân idelim/Bedehşân idelim/viran idelim/gazelhân idelim" sözcüklerinde yinelenen "idelim" sözcükleri rediftir. Kalan bölümlerin sondan ikişer sesi -ortak olduğundan tam kafiyedir.

 

Dil özellikleri:

a) Duygularını anlatırken Divan şiirinde çok görülen "gül, gonca, lâle, eyağ (ayaklı kadeh), gül bahçesi, bülbül" gibi mazmunları kullanıyor.

b) Yabancı söz ve tamlamalara yer verilmiştir: Gülistan, gonca-i kalb vb.

c)"Ve" bağlacının yerine "u, ü" kullanmıştır.

d) Dönemin Anadolu Türkçesine özgü sözcükle­re yer vermiştir: İdelim (edelim), komayup (bırak­mayıp). Sözcükteki "-up" bağ-fiil eki olan "-ip" tir.

e) "Şiirini" sözcüğü, ölçü gereği "şi'rin" olarak kullanılmıştır.

 

Söz Sanatları:

Beyit: 1-"Nevbahâr, gülistan, gonca ve gül" sözcükleri anlamca ilgili kullanılarak tenasüp sanatı yapılmıştır.

Beyit: 2-"Lâle", teşhis (kişileştirme) sanatıyla insan gibi düşünülüyor. "Lâle" çiçeği de şekil ve renk yönünden kırmızı şarapla dolu bir kade­he benzetilerek teşbih sanatı yapılıyor. Böylece lâle, bir an olsun kadehi elden bırakmamış oluyor.

Beyit: 4-"Deyr" (Deyrini) kilise anlamımdadır. Bu sözcük, beyitte (tüm Divan şairleri gibi) "meyhane" anlamın­da kullanılarak mecaz sanatı yapılmıştır.

 

İçerik Yönünden:

1.İlkbahar geldi, gelin gülbahçesine gidelim,

Kalbin goncasını açalım, gülen bir gül haline getirelim.

 

2. Lâle gibi bir an olsun kadehi elden bırakmaya­lım,

Sarhoş olup gonca gibi yakamızı yırtalım.

 

3. Kırmızı şarabı içelim, damlalarını döke saça,

Bugün gülbahçesinin toprağını bedahşân madeni­ne çevirelim.

4. Yiyip içme ve eğlenme meclisi şen ve bayındır olsun,

Yalan ve ikiyüzlülük kilisesini yakıp yıkıp ha­rabeye çevirelim.

 

5. Baki, sevgilinin yanağını öven şiirini okusun,

Gülbahçesinin bülbülünü mecliste gazel okuyu­cu edelim.

 

Araştırmalar:

a) Gazelde, hayatın ve doğanın güzelliklerinden ya­rarlanma isteği ele alınıyor, onların güzelliğini tat­ma duygusu işlenip geliştiriliyor.

b) İlk beyitte "nevbahar, gülistan, gonca, gül" söz­cükleri, birbirleriyle anlamca ilgili kullanılarak "te­nasüp" sanatı yapılıyor.

c) "Komayup lâle gibi elden eyağı bir dem" dizesi, içki kadehini elinde tutan şairin, sürekli içip kendin­den geçme arzusunu dile getiriyor.

d) "Cur'aların, gül bahçesinin toprağını Kân-ı Bedahşân etmesi" dizesine göre, "Lâ'l" (kırmızı) ren­gindeki şarap içiliyor. Kadehin dibinde kalan şarap toprağa serpiliyor. Böylece gül bahçesi, Bedahşân ha­line, yani "Lâ'l" taşının çıkarıldığı kaynak haline ge­liyor.

Şair, hayal gücüne dayalı bu süslü anlatımla, ba­har mevsiminde gül bahçesinde çok içme ve eğlenme isteğini dile getirmiş oluyor.   "

e) Şair, ikbal peşinde koşanlar, içlerinden geldiği gibi davranış gösteremezler, yalanı ve ikiyüzlülüğü seçerler, diyor. Bu duruma düşmemek için gönlümüz­ce eğlenelim diye söylüyor. Ayrıca ilkbaharda, gül bahçesinde içimizden geldiği gibi eğlenelim, içelim. Günah korkusu, toplum baskısı, ayıplanma kaygısıyla hareket etmeyelim. İçimizden istediğimizi çevreye istemiyormuş gibi gösterme yolunu seçmeyelim.  Bu yalan ve ikiyüzlülük olur. Bir manastıra benzeyen bu yaşam biçimini yıkalım, olduğumuz gibi görünelim, dünyanın zevkini çıkarmaya bakalım, öğüdünü veriyor. "İkiyüzlü ve yalan" sözcükleriyle, dünyanın geçiciliği­ni değil; gönlümüzce eğlenmek gerektiğini vurgulamış oluyor. Baki'ye göre geçici olan bu dünyanın nimetlerinden elden geldiğince yararlanmak gerekir. "Eğlenmek de gül bahçesine gitmek, kadehlerden içki içip sarhoş olmak, yiyip içmek şeklinde olmalıdır. Görülü­yor ki, şair, çağındaki hoşgörüyle karşılanmayan top­lumsal baskıları yıkmak, kişilerin olduğu gibi görün­mesini sağlamak amacını da güdüyor.

Beyit, şu şekilde de yorumlanabilir: Şair, ha­yatı, içinde yaşadığı ortamı beğenmiyor. Toplumun ikiyüzlülük, yalan ve günah korkusuyla dolu bir haya­tı yaşadığını görüyor, bu hayatı benimsemiyor. Bu yüzden, bu dünyayı yıkıp harabeye çevirmek istiyor. İçki içerek, eğlenip neşelenerek bu dünyanın yaşam biçiminden kurtulmak, karşılaştığı kötü durumları unutmak amacını güdüyor.

f) Son beyitte geçen "bûlbûl-i gülsen", şairin ken­disidir. Bu beyitte Baki, "şairliğini övmektedir. Şair, beyitte sevgilisinin yanağını güle, kendisini Bülbüle benzetiyor. Bülbül, gül mevsiminde bahar sevinciyle şakır. Baki de aşk meclisinde sevgilinin güle benzeyen yanağı karşısında şakıyacak, o yanağı öven güzel gazeller okuyacaktır.

g) Fuzuli, gazelinde hayattan zevk alma amacını gütse de ondan yalnızca zevk alma düşüncesini taşımı­yor. O, hayatı, insan ruhunun olgunlaşmasında bir araç sayıyor. Olgunlaşmanın hayatın acılarına, aşkın çile­lerine katlanarak olabileceğini söylüyor. Bu nedenle gazelinde, sürekli hayatın acılarından, aşkın çilesin­den söz ediyor, bunların sürmesi gerektiğini belirti­yor. Oysa Baki, dünya yaşamına yönelik duygularını dile getiriyor. Baharın gelişiyle birlikte, ondan doğan güzelliklerden yararlanma ve neşeli biçimde yaşama gereğini savunuyor. Diğer bir deyişle Baki, "neşe ile sevincin"; Fuzuli de "acıların" şairi olarak karşımıza çıkıyor.

 

Her iki gazel, duygulara uygun olarak söyleyiş farklılığı da gösteriyor. Fuzuli, anlatımında Tasavvuf terimlerinden yararlanıyor; Baki ise yararlanmıyor. Ancak her iki şairin gazelinde duyguların içtenliği, coşkulu bir lirizmle dile getiriliyor.

 

 

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990

MUTLAKA İNCELEYİN:

KANUNİ MERSİYESİ - TAM METİN VE İNCELEMESİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi