Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

YAZLARI UZUN OKUYUN, KISA YAZIN - FERİT EDGÜ

Büyük okuyucu kitlesine çeşitli yollardan varılabilir:
ortak duyarlıktan
ortak inançlardan
ortak özlemlerden
ortak özentilerden
ortak aldatmacalardan
ortak yalanlardan
ortak alıklıklardan...
(ortak gerçeklerden... demedim; çünkü ortak bir
gerçek yoktur.)
Günümüzde, yerli, yabancı,
büyük okuyucu kitlesine
ulaşan yazarların yüzde doksanı,
bütün bu anonim ortaklıklardan
pay almış kişilerdir.

Yazdıklarımdan çok okuduklarıma bağlıyım.
Bir kitabım yayımlanmaya görsün, bir daha okumam.
Oysa on kez okuduğum kitaplar vardır.
Kendi kitabımdan bir şey öğrenemem.
Başkalarının kitabından ise çok şey öğrenebilirim.
Nasıl yazılması gerektiğini de, nasıl yazılmaması gerektiğini de.

Az sözcükle çok şey anlatmak.
Okuru adam yerine koymak.
Ondaki yaratıcılığa, düş gücüne inanmak.

Kimi yazarları okurken, diyor K., dilsizlerin konuşup körlerin okuduğunu düşünüyorum.

Benim yazdıklarımda hiçbir “alegori” yoktur.
Eğer okur, onlarda bir “alegori” görüyorsa, bu, benim değil, onun kendi “alegorisidir.

Yaşla birlikte değişen bedensel, zihinsel binbir şeyden biri de beğeniler, beğeni sözcüğüyle açıklanamayacak yeğlemeler: Dostoyevski on sekizimde Tanrı’mdı, yirmilerimde eşsiz bir yazardı, Rusların en büyüğüydü, Çehov’u okumaya dayanasım yoktu, ne de Gorki’yi; Tolstoy'a evet, ama beni ne kendi dünyasına çekiyordu, ne de benim dünyamı değiştiriyordu, Savaş ve Barış'ı bile; bir hayranlık, evet, ama o kadar. Bugün en büyük Rus, Gogol diyorum, eşsiz Gogol; sonra Tolstoy, belki de Çehov, Çehov’un yalınlığını, Dostoyevski’nin karmaşığına, Tolstoy’un görkemine yeğliyorum.
Geçen yıllar, gençliğe ihanet mi ediyor, ya da, ya da... ayaklarımızın yere basması mı bu? Yirmi yaşımda da, elli yaşımda da aynı ilgi, hattâ tutku, eksilmeyen tutkuyla okuduğum tek bir yazar var: Kafka.
Onun yazdıklarını, bir “müminin kutsal kitabını okuyuşu gibi okuyorum.
Bir yazarın, okuruna, gerçek okuruna, satır aralarında duyurması gerekenler:
1.    Bana bağlanmayın
2.    Bana inanmayın
3.    Beni sorgulayın
4.    Ben siz değilim.
Gerçek bir yazar, gerçek bir okur ister, bir mümin değil.

“Çölde ölenler cennete değil denize giderlermiş” der Erendira’ya meleksi Ulysee.
Marquez’in bu şiirsel karşıtlığını yaşamımıza aktaracak olursak, biz Türkler öldükten sonra cennete değil kitaplığa gideceğiz demektir. Kimine göre cennet, kimine göre cehennem.
‘Tarihle avunmak çok üzücü bir şey.” Unamuno’nun bu sözünü, tüm tarih kitaplarımızın son sayfasına koymadan tarihimizden kurtuluş yok.
Gerçek bir okurla gerçek bir yazarın aynı kişide birleşmesi çok sık karşılaşılan bir olgu değildir ülkemizde.
Eğer, yalnız kendine yakın
yazarları, şairleri okuyorsan,
eğer, karşıtın saydığın yazarları, şairleri
okuyup da, onların doğrularını göremiyorsan,
kendi küçük dünyanda
kendini bir dev sanarak
yaşayıp gidersin.

Kendi özgürlüğüm için yazıyorum.
Kendi özgürlüğüm içinde yazıyorum.
Kendimi özgür kılmak için yazıyorum.
Okur da, isterse, bundan kendince dersler alabilir.


“Büyük” yazarlarımızdan birinin tüm kitaplarını okudum.
Ve şunu gördüm:
Yalnız yanıtını bildiği soruları soruyor.
Ne küçüklük!

Okunmamış kitapları okumak. Yazılmamış kitaplardan caymak.
Var olmayan bir Tanrı’ya inanmak.
Niçin bir çözüm yolu olmasın tüm bunlar?
Tüm Ders Notları, YKY

SON EKLENENLER

Üye Girişi