MÜJGÂNLAR ÂFET-İ DİL-İ ÂŞIK NİGÂH MEST - NAİL-İ KADİM
GAZEL
Mef'ûlü / fâ'ilâtü / mefâ'îlü / fâ'ilün
Müjgânlar âfet-i dil-i âşık nigâh mest
Kişver harâb-ı şûr-ı sipeh pâdışâh mest
Nâz ü girişme hûş-rübâ ’işve dil-firîb
Dil şîfte-nigâh-ı serâsîme âh mest
Bir mâh-ı âfîtâb-cebîn mübtelâsıyuz
Her şeb piyâle der-kef ü her subh-gâh mest
Ditrer nezâre üstine mânend-i âfitâb
Vardukça hâb-ı ’işveye ol gurra mâh mest
Mahşerde olsa çâre mi var söyleşilmeğe
Geh ser-girân-ı nâzdur ol gonçe gâh mest
Ser-germ’aşka h^âhiş-i la’lûn değil ba’îd
Meclisde varlığınca bulur bâde-hâh mest
Ey Nâ’ilî terâne-i kilkinden oldılar
Rûhîniyân-ı mastaba-i intibâh mest
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Âşığın rübâ gönlünü yağmalayan kirpikler, sarhoş. Ülke harabp oldu, ordu dağılmış, padişah sarhoş.
Naz ve eda akıl alıyor, gönül yağmalıyor. Gönül aklını kaçırmış bir sersem, âh sarhoş.
Öyle güneş alınlı bir ayın müptelâsı olmuşuz ki, her akşam kadeh elinde, her sabah sarhoş.
O güneş benzeri, bakılınca titrer de naz uykusuna varınca görürsün ki o parlak ay sarhoş.
Mahşerde bile olsa onunla sohbet imkân mı var? O gonca ya nazdan kendinden geçmiştir ya da sarhoş.
Aşktan başı kızmış olanlara dudağın uzak değil. Çünkü meclise varınca o içki esirini sarhoş olmuş görürsün.
Ey Nailî senin kaleminden çıkan ahenkli sözlerle, meyhane sedirinde uyanmaya başlayan ruhlar yeniden sarhoş olurlar.
İLGİLİ İÇERİK